TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
A.Z. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/3228)
|
|
Karar Tarihi: 10/12/2015
|
R.G. Tarih ve Sayı: 14/1/2016-29593
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekilleri
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan ALTAN
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Selami ER
|
Başvurucu
|
:
|
A. Z.
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Sayıştay 6. Dairesince verilerek Sayıştay Temyiz
Kurulu tarafından tasdik edilen tazmin hükmü nedeniyle Anayasa'nın 35.
maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/5/2013 tarihinde doğrudan Anayasa Mahkemesine
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 28/11/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 16/4/2015 tarihinde başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına, başvuru belgelerinin
bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar
verilmiştir
5. Bakanlığın 10/6/2015 tarihli görüş yazısı 19/6/2015 tarihinde
başvurucunun başvuru formunda bildirdiği adreste tebliğ edilmek istenmiş ancak
başvurucunun taşınmış olduğu anlaşılmıştır. Bunun üzerine 6/7/2015 tarihinde
başvurucunun MERNİS sistemine kayıtlı tebligat adresinin bulunduğu mahalle
muhtarlığına tebligat yapılmış ancak başvurucu, Bakanlık cevabına karşı
beyanını yasal süresi içinde ibraz etmemiştir.
6. Birinci Bölümün 18/11/2015 tarihinde yaptığı toplantıda
başvurunun, niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması
gerekli görüldüğünden Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile dava dosyasında yer aldığı
şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. İl Özel İdaresi 2007 yılı hesabının yargılaması sırasında,
başvurucuya 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ek 13.
maddesine göre ödeme yapılması nedeniyle oluşan 17.239 TL kamu zararının,
Sayıştay 6. Dairesinin 2/8/2010 tarihli ve 2007-1125 sayılı ilamının 5. maddesi
uyarınca; Maliye Bakanlığı personeline verilen ek ödemenin başvurucuya
yapılması nedeniyle de oluşan 7.406,20 TL kamu zararının aynı Dairenin 8/9/2011
tarihli ve 2008-1381 sayılı ilamı gereğince kamu zararından sorumlu bulunan
gerçekleştirme görevlisi F.K. ve harcama yetkilisi H.D.den
tazmin edilmesine karar verilmiştir.
9. 2007-1125 sayılı ilamın 5. maddesi, sorumlulardan H.D. tarafından
temyiz edilmiş ve Sayıştay 6. Dairesinin 2/8/2010 tarihli kararı, Sayıştay
Temyiz Kurulunun 13/12/2011 tarihli ve 34055 sayılı kararı ile tasdik
edilmiştir.
10. Başvurucu, Temyiz Kurulunun kararına karşı karar düzeltme
yoluna başvurmuş ancak başvurusu, Kurulun 25/9/2012 tarihli ve 35486 sayılı
ilamı ile reddedilmiştir.
11. Başvurucu, ret kararını 17/4/2013 tarihinde öğrendiğini
beyan etmiştir.
12. Başvurucu 15/5/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 3/12/2010 tarihli ve 6085
sayılı Sayıştay Kanunu'nun geçici 3. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce başlanmış seçim, denetim ve hükme bağlama işlemleri 832
sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır."
14. 21/2/1967 tarihli ve 832
sayılı mülga Sayıştay Kanunu'nun 1. maddesi şöyledir:
“Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin
gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek
ve sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama [yoluyla] kesin hükme bağlamak
ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevlidir.”
15. 832 sayılı mülga Kanun'un
7/3/1985 tarihli ve 3162 sayılı Kanun’la değişik 61. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Hesap ve işlemlerin yukarıdaki maddelere göre
yargılanması sonunda beraat veya tazmin hükmü verilir. Bu hükümler dışında
gerekli görülen hususların ilgili mercilere bildirilmesi kararlaştırılabilir.”
16. 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu'nun 32. maddesi şöyledir:
“Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama
yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında
hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir
ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin
bilgiler yer alır.
Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının
bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata
uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve
bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”
17. 5018 sayılı Kanun'un 33.
maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları şöyledir:
“Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı
üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin
işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin
hazırlanması görevlerini yürütürler.
…
Gerçekleştirme görevlileri, bu Kanun
çerçevesinde yapmaları gereken iş ve işlemlerden sorumludurlar.”
18. 5018 sayılı Kanun'un 61.
maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“…
Muhasebe yetkilileri ödeme aşamasında, ödeme
emri belgesi ve eki belgeler üzerinde;
a) Yetkililerin imzasını,
b) Ödemeye ilişkin ilgili mevzuatında sayılan
belgelerin tamam olmasını,
c) Maddi hata bulunup bulunmadığını,
d) Hak sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri,
Kontrol etmekle yükümlüdür.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 10/12/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 15/5/2013 tarihli ve 2013/3228 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; İl Özel İdaresi Genel Sekreteri olarak kendisine
ek ödeme yapıldığını, Sayıştay denetiminde sırasında hukuka aykırı bu
ödemelerle kamu zararına sebep olunduğu gerekçesiyle durumun rapora alındığını,
Sayıştay 6. Dairesince verilen kararın Sayıştay Temyiz Kurulu tarafından tasdik
edilmesiyle de zararın tazminine hükmedildiğini, kendisinin bu durumda ek
ödemeleri geri vermek zorunda kalacağını ve mal varlığında azalma olacağını, bu
nedenle Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ihlal
edildiğini ileri sürerek söz konusu hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme
21. Başvurucu, kendisine yapılan ödemelerin hukuka aykırı olduğu
gerekçesiyle Sayıştay yargılaması sonucu tazmin hükmü verilmesi nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. İlgili başvuru evrakı
incelendiğinde başvurucunun Sayıştay yargılamasında hakkında hüküm verilen
sorumlulardan olmadığı, kendisine fazla ödeme yapılan ahiz olduğu görüldüğünden
başvuru, başvurucunun mağdur statüsü bulunup bulunmadığı yönünden
incelenecektir.
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un
"Bireysel başvuru hakkı"
kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
23. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar"
kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı
doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."
24. Anayasa'nın 148. maddesinin
üçüncü ve 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca
Anayasa'da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller
kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini düşünen
medeni haklara sahip gerçek ve özel hukuk tüzel kişilere, Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuru açısından dava ehliyeti tanınmıştır. 6216 sayılı Kanun'un 46.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise bireysel başvurunun ancak ihlale yol
açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir
hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabileceği düzenlenmiştir.
25. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar"
başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan
maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması
gerekmektedir. Bu ön koşullar; başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri
sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun
"güncel bir hakkının ihlal edilmesi", bu ihlalden kişinin
"kişisel olarak" ve "doğrudan" etkilenmiş olması ve
bunların sonucunda başvurucunun kendisinin "mağdur" olduğunu ileri
sürmesidir (Onur Doğanay, B. No:
2013/1977, 9/1/2014, § 42).
26. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 34. maddesinde yer alan "mağdur" kelimesi ile ihtilaf konusu
eylem ya da ihmalden doğrudan etkilenen kişinin kastedildiğini belirtmiştir (Brumarescu/Romanya [BD], B. No: 28342/95,
28/10/1999, § 50). Dolayısıyla Sözleşme bireylerin, doğrudan etkilenmedikleri
hâlde ulusal hukukun sırf Sözleşme’ye aykırı
olabilecek herhangi bir hükmünü başvuru konusu yapmasına izin vermemektedir (Burden/Birleşik Krallık [BD], B. No: 13378/05,
29/4/2008, § 33).
27. AİHM, mağdur kavramını özerk
bir biçimde yerel kavramlara bağlı kalmaksızın yorumlamakta (Sanles Sanles/İspanya [k.k.], B. No: 48335/99, 26/10/2000), bununla birlikte
başvurucunun yerel davalara taraf olup olmadığını dikkate alarak değerlendirme
yapmaktadır (Micallef/Malta [BD], B. No: 17056/06, 15/10/2009,
§ 48).
28. Başvuruya konu Sayıştay
denetim ve karar süreçleri, 6085 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten
önce başladığından anılan Kanun'un geçici 3. maddesinin (2) numaralı fıkrası
gereği 832 sayılı mülga Kanun'a ve 5018 sayılı Kanun’a göre
sonuçlandırılmıştır.
29. Anayasa’nın 160. maddesi
şöyledir:
“(Değişik: 29.10.2005-5428/2 md.) Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu
idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile
mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap
ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme
ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir. Sayıştayın
kesin hükümleri hakkında ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar
düzeltilmesi isteminde bulunabilirler. Bu kararlar dolayısıyla idarî yargı
yoluna başvurulamaz.
Vergi, benzeri malî yükümlülükler ve ödevler
hakkında Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki uyuşmazlıklarda Danıştay
kararları esas alınır.
(Ek fıkra: 29.10.2005-5428/2 md.)Mahallî
idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması Sayıştay
tarafından yapılır.
Sayıştayın kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri,
atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük işleri,
Başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir.”
30. Anayasa’nın 160. maddesinde Sayıştayın, yapılan denetimler sonucunda sorumluların hesap
ve işlemlerini kesin hükme bağlamak; 832 sayılı mülga Kanun’un 1. maddesinde
ise sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama yoluyla kesin hükme bağlamak
ile görevli olduğu belirtilmiştir. 5018 sayılı Kanun ise kamu zararından
sorumlu olanları harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi ve muhasebe
yetkilisi olarak saymış; bu görevlerin kimler tarafından yerine getirileceğini,
bu konudaki yetki devirlerini ve sorumluluk alanlarını belirlemiştir.
31. Sayıştay yargılamasında kamu
zararının oluşmasına neden olan fazla ödemeyi alan veya lehine fazla ödeme
yapılan kişi “ahiz” olarak
isimlendirilmektedir. Bir ödemenin yapılmasından sorumlu olan kişi aynı zamanda
ahiz olabilmekle beraber somut başvuruya konu olayda böyle bir durum söz konusu
değildir. Sayıştay yargılamasında davanın tarafları, hakkında hüküm bulunan
sorumlular ile Sayıştay Savcılığı olup sorumlular hakkında hüküm verilmektedir.
Ahizler davanın tarafı olmadıklarından temyiz hakları da bulunmamaktadır.
Ahizler kendilerine yapılan fazla ödemelerin tahsili amacıyla yapılan takip
işlemlerine veya kesintilere karşı idari yargıda dava açabilmektedirler.
32. Somut başvuruya konu olayda
ilgili Kanun hükümlerine aykırı bir biçimde başvurucu lehine fazla ödeme
yapılması nedeniyle sorumlular hakkında verilen tazmin hükmüne konu Sayıştay
6. Dairesinin 2/8/2010 ve 8/9/2011 tarihli ilamları, başvurucu hakkında hüküm
içermemektedir. Nitekim başvuruya konu 2/8/2010 tarihli ve 2007-1125 sayılı
ilam, sorumlulardan H.D. tarafından temyiz edilmiş ancak temyiz talebi Temyiz
Kurulunun 13/12/2011 tarihli ve 34055 sayılı kararı ile reddedilerek ilgili
ilam tasdik edilmiştir.
33. Başvuru konusu olayda,
Sayıştay yargılamasında davanın tarafı olmadığından ve kendisi hakkında hüküm
kurulmadığından başvurucunun güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan bu
yargılamanın sonucundan etkilenmemiştir. Bir başka ifadeyle başvurucu somut
davada verilen hükümlerin doğrudan mağduru değildir. Bu işlemden dolaylı olarak
etkilenmek başvurucuya mağdur statüsü kazandırmaz. Bu durumda söz konusu
işlemin başvurucunun haklarına bir müdahale oluşturduğu söylenemez. İşlemin
doğrudan mağduru olmayan başvurucunun bu işlem aleyhine bireysel başvuru yapma
hakkı bulunmamaktadır (Atilla İnan,
B. No: 2012/615, 21/11/2013, § 34).
34. Açıklanan nedenlerle
başvurucunun mağdur sıfatı taşımadığı anlaşıldığından başvurunun diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderinin başvurucu üzerine bırakılmasına
10/12/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.