TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MURAT MANDALI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/4491)
|
|
Karar Tarihi: 17/3/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Murat MANDALI
|
Vekili
|
:
|
Av. Çetin BAYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, 20/11/2000
tarihinde Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davasının makul
sürede sonuçlanmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlali iddiası ile ilgilidir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 19/6/2013 tarihinde
Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden
yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci
Komisyonunca 20/9/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına ve dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
27/4/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 15/5/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 20/11/2000
tarihinde Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde, otobüs ile şehirlerarası
yolculuk ettiği sırada meydana gelen trafik kazasında yaralandığını belirterek,
otobüs şirketi ve sigorta şirketi aleyhine tazminat davası açmıştır.
8. İlk Derece Mahkemesi,
18/10/2006 tarihli ve E.2000/813, K.2006/314 sayılı kararı ile davanın kısmen
kabulüne hükmetmiş, bu karar, temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 11. Hukuk
Dairesinin, 3/3/2008 tarihli ve E.2007/812, K.2008/2558 sayılı ilamı ile
bozulmuştur.
9. Bozmaya uyularak yapılan
yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesi, 3/6/2011 tarihli ve E.2008/226,
K.2011/214 sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne hükmetmiş, temyiz
incelemesi sonucu Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 26/11/2012 tarihli ve
E.2011/12536, K.2012/19113 sayılı ilamı ile kararı onamış, taraflarca karar
düzeltme yoluna başvurulmaksızın karar kesinleşmiştir.
10. Onama ilamı başvurucuya
21/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 19/6/2013 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
11. Mahkemenin 17/3/2016 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 19/6/2013 tarihli ve 2013/4491 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
12. Başvurucu, 20/11/2000
tarihinde açtığı tazminat davasının makul sürede sonuçlandırılmadığını
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, maddi ve
manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
13. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi
sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar
verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
14. Başvurucu, 20/11/2000 tarihinde açtığı tazminat davasının
makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
15. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesince makul sürede yargılanma hakkının adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhil olduğu kabul edilerek, bir davadaki
yargılama süresinin makul olup olmadığının tespitinde davanın karmaşıklığı, yargılamanın
kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki
tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususların dikkate alınacağı belirtilmiştir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 34–64).
16. Başvuru konusu olayda,
Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan tazminat davasının söz konusu olduğu
görülmekle, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan usul hükümlerine göre yürütülen ve
medeni hak ve yükümlülükleri konu alan somut yargılama faaliyetinin makul süre değerlendirmesi için başlangıcı, uyuşmazlığı karara
bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı tarih olup (Güher Ergun ve diğerleri, § 50) bu tarih
somut başvuru açısından, 20/11/2000
tarihidir.
17. Sürenin bitiş tarihi ise,
çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihi
olup (Güher
Ergun ve diğerleri, § 52), somut başvuru açısından söz konusu tarih ise İlk Derece
Mahkemesi kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği
26/11/2012 tarihidir.
18. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun trafik kazası sonucu yaralanma
nedeniyle açılan tazminat istemine ilişkin olduğu, davanın 20/11/2000 tarihinde
açıldığı ve son olarak 3/6/2011 tarihinde verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk
Dairesinin 26/11/2012 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
19. Başvuruya konu tazminat
davasının hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzak olduğu anlaşılmıştır. Bununla
birlikte başvurucunun da tutum ve davranışlarıyla ve usuli
haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli
ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Dolayısıyla somut başvuru açısından farklı
karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve on iki yılı aşkın bir
sürede tamamlanan yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu
sonucuna varılmıştır.
20. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
21. Başvurucu, adil yargılanma
hakkının ihlal edilmesi nedeniyle 9.600,00 Euro manevi ve 2.500,00 Euro maddi
tazminat ile lehine yargılama masraflarına hükmedilmesini talep etmiştir.
22. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrasında, Anayasa Mahkemesince bir ihlalin tespit edilmesi
halinde yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde
başvurucu lehine tazminata hükmedilebileceği belirtilmiştir.
23. Bu doğrultuda başvurucunun
tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin on iki yılı aşkın yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
20.700,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
24. Başvurucu tarafından maddi
tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia
edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
25. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca
tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
1.998,35 TL
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 20.700,00 TL
manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin
REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan
198,35 TL harç ve 1.800,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL
yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın
tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren
dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona
erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
17/3/2016
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.