TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
CENGİZ GÖKSEL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası:2013/5290)
Karar Tarihi: 13/4/2016
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Erdal TERCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör
Yakup MACİT
Başvurucu
Cengiz GÖKSEL
Vekili
Av. Emel Efe GÖKSEL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ihalenin feshi davasında mahkemenin açık kanun hükümlerine aykırı karar vermesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/6/2013 tarihinde Gebze İcra Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/1/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 23/12/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 25/1/2016 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 10/10/2007 tarihinde genel kredi sözleşmesi ileA. Bank A.Ş.'den 94.000 TL bedelli 120 ay vadeli konut kredisi kullanmıştır.
8. Kredi sözleşmesinden doğan borcun teminat altına alınması amacıyla 8/7/2010 tarihinde, Kocaeli ili Gebze ilçesi Akse köyü 2096 ada 5 parselde başvurucu adına kayıtlı taşınmazın 24 numaralı bağımsız bölüm üzerinde banka lehine ipotek hakkı tesis edilmiştir.
9. Kredi taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle Beyoğlu 35. Noterliğinin 46541 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesap kat edilmiştir.
10. Banka, İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün (Kapatılan Şişli 1. İcra Müdürlüğü) E.2010/4418 sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatmıştır.
11. İcra emri, o dönemde başvurucunun mernis adresi olan "Caferağa Mah. Şifa Çıkmazı No:8/1 Kadıköy İstanbul" adresinde tebliğ edilmiş ve takip kesinleşmiştir.
12. Başvurucu 14/04/2010 tarihinde mernis adresini "Caferağa Mah. Mühürdar Cad. no:99/1 Kadıköy İstanbul" olarak değiştirmiştir.
13. Takip kapsamında kıymet takdiri raporu 14/4/2010, satış ilanı ise 25/4/2011 tarihlerinde "Caferağa Mah. Şifa Çıkmazı No:8/1 Kadıköy İstanbul" adresinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
14. Takip kapsamında alacaklı banka lehine ipotek tesis edilen taşınmaz satışa çıkarılmış, Gebze 2. İcra Müdürlüğünün 2010/975 Tal. dosyasında taşınmazın satışı gerçekleşmiştir. Taşınmaz, başvurucunun ortağı olduğu U... Uluslararası Danışmanlık Ltd. Şti.'ye 116.000 TL bedelle ihale edilmiştir.
15. Başvurucu; kredi sözleşmesine dayanan alacak sebebiyle ilamlı takip yapılabilmesi için kredi hesabının katedilmesinin zorunlu olduğunu, kendisine tebliğ edilen herhangi bir yasal uyarı veya ihtarname olmadığını, tebligat adresinin "Cafer Mahallesi Mühürdar Caddesi No: 99/1 Kadıköy" olduğunu, takip kapsamında tebligatların bu adrese yapılmadığını, ikamet etmediği yere çıkarılan tebligatların da kendi içinde kanun hükümlerine aykırı olarak tebliğ edildiğini, bu nedenle Gebze 2. İcra Müdürlüğünün 2010/975 talimat sayılı dosyasından yapılan ihalenin usulsüz olduğunu belirterek feshine karar verilmesi talebiyle Gebze İcra Hukuk Mahkemesine dava açmıştır.
16. Mahkeme 5/6/2012 tarihli ve E.2011/498, K.2012/468 sayılı kararla davanın reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
Dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının ipotek sözleşmesinde yazılı adresine çıkartılan davetiyenin bila tebliğ iade edildiği, davacı borçluya Caferağa mahallesi Şifa çıkmazı no:8/1 Kadıköy adresine çıkartılan icra emri, kıymet taktir raporu vesatış ilanı raporu tebligatlarının bu adreste çalışan kişiler aracılığıyla tebliğ edildiği sabittir. Ancak dosyaya giren evraklar ve yapılan araştırmada davacınınmernis adresinin 3/4/2007 tarihinde Caferağa mahallesi Şifa çıkmazı no:8/1 Kadıköy iken 14/4/2010 tarihinde Caferağa mahallesi Mühürdar caddesi Sahil Blokları 99/1 Kadıköy olduğu anlaşılmaktadır. Tebliğ tarihleri nazara alındığında davacının tebliğ tarihlerinde No:8/1 adresinden ayrıldığı sabittir. Davacıya çıkartılan tebligatlar mernis adresi dışında tebliğ edildiğinden usulsüzdür. Ancak 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise tebligat muteber sayılır. Davacı borçlu aynı zamanda ihale alıcısı olan U.. Uluslararası Danışmanlık şirketinin ortaklarındandır. Şirkete ait ticaret sicil kaydı incelendiğinde temsil ve ilzam için ayrıca ortaklarından biri yetkilendirilmediğinden davacınında temsil yetkisi vardır. Öte yandan icra dosyasına bu şirket adına sunulan vekaletnamede şirket adına vekaletname veren Emel Efe Göksel davacının eşi, vekil olan Y.D. ise davacının aynı büroda çalıştığı avukattır. Bu itibarla davacının ortağı ve temsilcisi olduğu şirket adına vekili ihaleye girdiğine göre davacının satış ilanından ve satış tarihinden haberdar olduğunun kabulü gerekir. Tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise tebligat muteber sayılacağından davacının da ihaleden satış ilanından en geç satışın yapıldığı 14/6/2011 günü haberdar olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle davacının kendisine tebligat yapılmadığından ihalenin feshi gerektiği yönündeki iddiasına itibar edilmemiştir. Taşınmaz birinci artırmada 116.000 TL'ye satılmış olup bu satış bedeli, taşınmazın muhammen bedelinin % 60 ile paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını karşılamaktadır. Talep, cevap, icra takip dosyası, ihale öncesindeve ihale anında yapılan işlemler, ihaleye yönelik katılım ve pey sürme işlemleri ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, gerek ihale öncesi ve gerekse ihale anında ihalenin feshini gerektirir bir neden olmadığı, davacının iddialarını ispat edemediği ihalenin de usulüne uygun yapıldığı kanaatine varıldığındandavanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
..."
17. Temyiz üzerine karar, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 27/12/2012 tarihli ve E.2012/27050, K.2012/40344 sayılı ilamıyla onanmıştır.
18. Karar düzeltme talebi, aynı Dairenin 30/4/2013 tarihli ve E.2013/9142, K.2013/16541 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
19. Ret kararı 26/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, 25/6/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
20. Bu arada başvurucu, İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesinin E.2011/696 dosyasında, İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün (Kapatılan Şişli 1. İcra Müdürlüğü) E.2010/4418 dosyasında yapılan takibin iptali için dava açmış; Mahkeme 4/4/2013 tarihli ve E.2011/696, K. 2013/420 sayılı kararı ile davayı reddetmiştir.
21. Temyiz üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 18/3/2014 tarihli ve E.2013/16798, K.2014/4504 ilamıyla borçlunun süresinde Mahkemeye başvurduğunu, şikâyet ve itirazların esasının incelenmesi gerektiğini belirterek Mahkeme hükmünübozmuştur.
22. Bozma üzerine dosya, Mahkemenin E.2015/107 sırasına kaydedilmiş ve duruşması 23/2/2016 tarihine bırakılmıştır.
B. İlgili Hukuk
23. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 126. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Satış, açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikinci ihalenin yapılacağı yer, gün ve saat önceden ilan edilir.
İlan, birinci ihale tarihinden en az bir ay önce yapılır.
24. 2004 sayılı Kanun'un 127. maddesi şöyledir:
"İlanın birer sureti borçluya ve alacaklıya ve taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunan ilgililerinin tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur. Adresin tapuda kayıtlı olmaması hâlinde, varsa adres kayıt sistemindeki adresleri tebligat adresleri olarak kabul edilir. Bunların dışında ayrıca adres tahkiki yapılmaz, gazetede veya elektronik ortamda yapılan satış ilanı tebligat yerine geçer."
25. 2004 sayılı Kanun'un 133. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Taşınmaz kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermezse, ihale kararı icra memuru tarafından kaldırılarak teminat akçesi alıcının ikinci fıkra gereğince mesul bulunduğu meblağa mahsup edilmek üzere alıkonulur. Kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimsenin ileri sürdüğü pey, 129 uncu maddenin aradığı şartlara uygun bulunması ve bu kimsenin adresinin de malum olması halinde bir muhtıra tebliğ edilerek arzettiği bedelle taşınmaz kendisine teklif edilir ve üç gün zarfında almaya razı olursa ona ihale olunur. Razı olmaz veya cevapsız bırakılırsa veya bulunmazsa taşınmaz icra dairesince hemen artırmaya çıkarılır. Bu artırma ilgililere tebliğ edilmeyip yalnızca satıştan en az yedi gün önce yapılacak ilanla yetinilir. Bu artırmada, teklifin, 129 uncu maddedeki hükümlere uyması şartıyla taşınmaz ençok artırana ihale olunur."
26. 2004 sayılı Kanun'un 134. maddesininilgili kısımları şöyledir:
"İhalenin feshini, Borçlar Kanununun 226 ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir. İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir. Talebin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahküm eder. (Ek cümle: 17/7/2003-4949/38 md.) Ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi hâlinde para cezasına hükmolunamaz.
...
Satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet müddeti ıttıla tarihinden başlar. Şu kadar ki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 13/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu; aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün (kapatılan Şişli 1. İcra Müdürlüğünün) E.2010/4418 sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde taşınmazın satışı için Gebze İcra Müdürlüğüne talimat yazıldığını, Gebze 2. İcra Müdürlüğünün E.2010/975 sayılı dosyasında mevzuat gereği yapılması zorunlu olan kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatlarının usule uygun yapılmadığını, usulsüz tebligatlara rağmen satış işleminin kesinleştirildiğini, kat ihtarnamesi ve diğer tebligatların eline ulaşmaması nedeniyle satıştan 14/6/2011 tarihinde haberdar olduğunu, bu nedenle ihalenin feshi için dava açtığını ancak Mahkemenin tebligatların usulsüz olduğunu ve ihaleden 14/6/2011 tarihinde haberinin olduğunu kabul etmesine rağmen davayı reddettiğini, usulsüz tebligat nedeniyle takibe ve kıymet takdirine itiraz edemediğini, takibin iptali için İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesine açtığı davanın dosyada bekletici mesele yapılmadığını, ihaleyi kazanan şirketin ihale bedelini ödememesi nedeniyle ihalenin resen feshedilmesi gerektiği hâlde bu hususun da Mahkemece gözönüne alınmadığını, ihaleyi alan davalı şirketin fesih talebini kabul ettiğini, Mahkemenin bu hususu da göz ardı ettiğini, davanın açıkça hukuka aykırı bir şekilde reddedilmesi nedeniyle taşınmazın satışının kesinleştiğini belirterek Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespit edilerek yargılamanın yenilenmesine ve zararlarının giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
30. Başvurucu, Mahkemenin emredici hukuk kuralları ve yerleşik içtihatlara aykırı karar verdiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz”
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
33. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
34. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri ile kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların bireysel başvuruda incelenemeyeceği ve bu çerçevede Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Bir anayasal hakkın ihlali iddiasını içermeyen, yalnızca derece mahkemelerinin kararlarının yeniden incelenmesi talep edilen başvuruların açıkça dayanaktan yoksun ve Anayasa ve Kanun tarafından Anayasa Mahkemesinin yetkisi dışında bırakılan hususlara ilişkin olduğu açıktır (Miraş Mümessillik İnş. Taah. Reklam. Paz. Yay. San. Tic. A.Ş., B. No: 2012/1056, 16/4/2013, § 34).
35. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular için benimsediği temel yaklaşım doğrultusunda kural olarak bireysel başvuruya konu davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile kişisel bir uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması, bireysel başvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ve derece mahkemelerinin kararları açıkça keyfîlik içermedikçe kararlardaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede derece mahkemelerinin delilleri değerlendirmesinde ve hukuk kuralını yorumlamasında bariz takdir hatası bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz (Kenan Özteriş, B. No: 2012/989, 19/12/2013, § 48).
36. Başvurucunun, Mahkemenin icra emri, kıymet takdiri raporu ve satış ilanına ilişkin tebligatların usulüne uygun olmadığını; krediye ilişkin kat ihtarnamesinin tebliğ edilmemesi nedeniyle icra emri düzenlenemeyeceğini, takipteki alacak miktarının yanlış hesaplandığını belirterek açtığı ihalenin feshi davasında Mahkeme, toplanan deliller, icra ve talimat dosyası çerçevesinde değerlendirme yaparak davanın reddine karar vermiş; temyiz üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 27/12/2012 tarihli ilamıyla hükmü onamış ve 30/4/2013 tarihli ilamıyla da karar düzeltme talebini reddettiği anlaşılmıştır.
37. Toplanan delillere göre davacıya çıkartılan tebligatların mernis adresi dışında tebliğ edilmesi nedeniyle usulsüz olduğu, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması hâlinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise tebligatın muteber sayılacağı, davacı borçlunun aynı zamanda ihale alıcısı olan U... Uluslararası Danışmanlık şirketinin ortaklarından olduğu, Şirkete ait ticaret sicil kaydı incelendiğinde temsil ve ilzam için ayrıca ortaklarından biri yetkilendirilmediğinden davacının da temsil yetkisinin bulunduğu, öte yandan icra dosyasına bu Şirket adına sunulan vekaletnamede Şirket adına vekaletname veren Emel Efe Göksel'in davacının eşi, vekil olan Y.D.nin ise davacının aynı büroda çalıştığı avukat olduğu, bu itibarla davacının ortağı ve temsilcisi olduğu Şirket adına vekili ihaleye girdiğine göre davacının satış ilanından ve satış tarihinden haberdar olduğunun kabulünün gerekeceği, tebligat usulsüz olmasına rağmen muhatap tebliğden haberdar ise tebligat muteber sayılacağından davacının da ihaleden satış ilanından en geç satışın yapıldığı 14/6/2011 günü haberdar olduğunun kabulünün gerekeceği, bu nedenle davacının kendisine tebligat yapılmadığından ihalenin feshi gerektiği yönündeki iddiasına itibar edilmeyeceği kanaatine ulaşırken Mahkemenin belirttiği gerekçe ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün Mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Mahkemenin, satış ilanının başvurucuya en son 14/6/2011 tarihinde tebliğ edildiğini açıklarken kanundaki satış ilanının borçluya tebliğ zorunluluğunun bu şekilde karşılandığını izah ettiği, dolayısıyla bu çerçevede ileri sürülen iddiaların da kanunun uygulanmasından kaynaklanan yorum kapsamında değerlendirilmesi gereken hususlardan olduğu; Anayasa Mahkemesinin, Derece Mahkemelerinin hukuk kurallarının olay ve olgulara uygulanması sırasındaki takdirine müdahale etmesi, kendisini onların yerine koyarak değerlendirme yapması başka bir ifadeyle yerindelik denetimi yapmasının mümkün olmadığı, bu açıdan başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların Anayasa Mahkemesinin değerlendirme yetkisi dışında kalan hususlara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
38. Açıklanan nedenlerle başvurucunun belirtilen iddiasının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, Derece Mahkemesi kararlarının açık keyfîlik veya bariz takdir hatası da içermediği anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
13/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.