logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Murat Karayel (4) [2.B.], B. No: 2013/8364, 24/2/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MURAT KARAYEL BAŞVURUSU (4)

(Başvuru Numarası: 2013/8364)

 

Karar Tarihi: 24/2/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör Yrd.

:

Gizem Ceren DEMİR KOŞAR

Başvurucu

:

Murat KARAYEL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; ceza infaz kurumunda darbedilme, darp olayı hakkındaki şikâyet dilekçesinin işleme konulmaması ve etkili soruşturma yapılmaması nedenleriyle işkence ve kötü muamele yasağı, etkili başvuru hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 28/10/2013 tarihinde Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 28/2/2014 tarihinde, başvurucunun adli yardım talebinin kabulünekarar verilmiştir.

4. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 28/2/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından 25/5/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 25/6/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 7/7/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 13/7/2015 tarihinde ibraz etmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu, 22/9/2012 tarihinde nakil yoluyla Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edilmiştir.

10. Başvurucu ve diğer iki hükümlü hakkında 24/9/2012 tarihinde arama sırasında slogan attıkları gerekçesiyle Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından 5/10/2012 tarihli disiplin işlemi uygulanmıştır.

11. Başvurucu ve diğer hükümlüler, anılan disiplin işlemine karşı Kırıkkale İnfaz Hâkimliğine itirazda bulunmuşlardır.

12. Kırıkkale İnfaz Hâkimliği tarafından 7/1/2013 tarihinde alınan sözlü ifadelerinde başvurucu ve diğer iki hükümlü tarafından, disiplin soruşturmasına konu olan olayda (Ceza İnfaz Kurumundaki arama işlemleri sırasında slogan atılması) infaz koruma memurlarının kendilerine saldırarak kötü muamelede bulundukları ve bu eyleme ilişkin şikâyetleri nedeniyle anılan disiplin soruşturmasının yürütüldüğü beyan edilmiştir.

13. 27/3/2013 tarihli tutanaktan, Kırıkkale İnfaz Hâkimliği tarafından Ceza İnfaz Kurumundan kamera görüntülerinin ve doktor raporlarının istendiği, elde edilen kamera görüntülerinde kötü muameleye ilişkin bir bulgunun tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Başvurucu, kötü muamele yapılan yerde kamera olmadığını beyan etmektedir.

14. 27/3/2013 tarihinde alınan sözlü ifadelerinde başvurucu ve diğer iki hükümlünün, olay tarihinde saldırıya uğrayarak yaralandıklarını ve bu nedenle slogan attıklarını iddia ettikleri anlaşılmaktadır. 24/4/2013 tarihinde ise başvurucu dışındaki iki diğer hükümlü, kendilerinin saldırıya uğramadıklarını beyan etmiştir.

15. Kırıkkale İnfaz Hâkimliği, anılan kötü muamele iddialarına ilişkin bir soruşturma yürütülüp yürütülmediği konusunda Cumhuriyet Başsavcılığından bilgi istemiş; anılan olaya ilişkin bir soruşturmanın ve şikâyetin söz konusu olmadığının bildirilmesi üzerine Kırıkkale İnfaz Hâkimliği tarafından 22/5/2013 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.

16. Anılan suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Ceza İnfaz Kurumundan, başvurucunun da içinde bulunduğu müştekiler hakkında düzenlenen sağlık raporları ve kötü muameleye maruz kaldıklarına ilişkin herhangi bir şikâyet dilekçelerinin bulunup bulunmadığı sorulmuş; Kurum tarafından, başvurucu ve diğer iki hükümlüye ait 2/10/2012 tarihli sağlık raporları gönderilmiş, söz konusu olaya ilişkin herhangi bir şikâyet dilekçesine rastlanmadığı belirtilmiştir.

17. Cezaevine kabul-giriş işlemlerine yönelik olarak 2/10/2012 tarihinde, Kurum Tabipliği tarafından düzenlendiği anlaşılan raporlarda başvurucu dışındaki iki müştekide herhangi bir bulguya rastlanmadığı, başvurucunun sırt bölgesinde 4 cm çizik tespit edildiği belirtilmektedir.

18. Başvurucunun anılan muayenesini yapan Doktor G.D. soruşturma aşamasında tanık sıfatıyla dinlenmiş ve beyanında özetle, başvurucunun anılan tarihte cezaevine kabul-giriş muayenesi için getirildiğini, sırt bölgesinde 4 cm uzunluğunda çizik bulunduğunu, bu bulgunun darp ya da kötü muameleyi düşündürecek bir bulgu olmadığını, günlük hayatta herhangi bir şekilde oluşabilecek şekilde basit bir çizik olduğunu, başvurucuda başka bir bulguya rastlamadığı gibi başvurucunun da darp ya da kötü muamele gördüğüne dair herhangi bir beyanda bulunmadığını belirtmiştir.

19. Başvurucu, soruşturma aşamasında Kırıkkale Adli Tıp Şube Müdürlüğüne sevk edilmiş; 19/6/2013 tarihinde yapılan muayenesinde herhangi bir bulgu tespit edilmemiştir.

20. Başvurucu, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19/6/2013 tarihinde müşteki sıfatıyla alınan beyanında özetle Kırıkkale F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edilmelerinden iki gün sonra 24/9/2012 tarihinde üç kişi kaldıkları odadan infaz koruma memurlarının kendilerini, eşyalarını almaya gideceklerini söyleyerek çıkardıklarını ve kamera kaydı alınmayan acil müdahale odasına götürdüklerini, yürürlerken bir gardiyanın kendisine "Elini cebinden çıkar, düzgün yürü"dediğini, kendisinin de bunun üzerine yürüyüşünde bir tuhaflık olmadığını ve elini cebine koymasında da bir sakınca görmediğini söylediğini, bunun üzerine kendisini acil müdahale odasına soktuklarını ve elini cebinden çıkarması konusunda ısrarcı olduklarını, elini cebinden çıkarmayı reddetmesi nedeniyle bir infaz koruma memurunun boğazından, diğerinin ise kolundan tutarak elini arkaya doğru büktüklerini ve cebinden çıkardıklarını, sağlık muayenesini daha önce talep etmelerine karşın 2/10/2012 tarihinde revire götürülerek muayene edildiğini, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben şikâyetlerini belirtir dilekçe yazdıklarını, dilekçelerinin işleme konulmadığını ancak söz konusu süreç neticesinde anladıklarını, arbede sırasında kolunda morluklar ve sırtında çizikler oluştuğunu ifade etmiştir.

21. Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kırıkkale F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan, acil müdahale odasını gösteren kamera kayıtları bulunup bulunmadığı sorulmuş, varsa kamera kayıtlarının gönderilmesi istenmiş ve başvurucunun anılan iddialarına ilişkin olarak Kurumca bir işlem yürütülüp yürütülmediği sorulmuş; Ceza İnfaz Kurumu tarafından gönderilen cevap yazısında, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 18/6/2003 tarihli ve 30014 sayılı yazıları gereğince kamera kayıt sisteminin altı aydan (183 gün) eski olan kayıtları otomatik olarak sildiği ve bu nedenle kayıtlara ulaşmanın mümkün olmadığı, anılan iddiayla ilgili olarak Kurum tarafından yürütülen bir işlem olmadığı bildirilmiştir.

22. Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca 30/7/2013 tarihli ve S. No: 2013/4516, K.2013/3623 sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"... 02.10.2012 tarihinde kurum doktoru tarafından yapılan fiziki muayenelerinde ... Murat Karayel'in ... yalnızca sırt bölgesinde 4 cm uzunluğunda çizik olduğunun belirtildiği, müştekilerin Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun 16.06.2013 tarih ve 2013/6977 sayılı yazısında da belirtildiği üzere kendilerinin saldırıya uğradıklarına ilişkin Ceza İnfaz Kurumu aracılığı ile herhangi bir müracaatlarının bulunmadığı, Kırıkkale İnfaz Hakimliği'nde beyanda bulundukları görülmekle,

Müştekilerin alınan doktor raporları Kırıkkale İnfaz Hakimliği'ndeki beyan tarihleri, kurum yazısı ve ekindeki belgeler ile dinlenen tanık beyanı birlikte değerlendirildiğinde müştekilerin darp edildiklerine ve dilekçelerinin gönderilmediğine dair soyut iddiadan başka yeterli delil bulunmadığı anlaşılmakla..."

23. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı itiraz ise Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/8/2013 tarihli ve 2013/640 Değişik İş sayılı kararıyla reddedilmiştir.

24. Anılan karar 27/9/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 28/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

25. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 160. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar."

26. 5271 sayılı Kanun'un 172. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. .."

27. 5271 sayılı Kanun'un 173. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

28. Mahkemenin 24/2/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

29. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda görevli memurlar tarafından darbedildiğini, Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben dilekçe verdiğini ve doktor muayenesi talep ettiğini ancak doktor muayenesinin geç yaptırıldığını ve ihbar dilekçesinin de işleme konulmadığını, İnfaz Hâkimliği önünde sözlü olarak şikâyetini yinelemesi sonucu soruşturma başlatıldığını, ancak eksik araştırma yapılarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belirterek etkili başvuru hakkı, adil yargılanma hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun etkili başvuru hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlali iddialarının da işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

31. Anayasa'nın 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."

32. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye “işkence” ve “eziyet” yapılamayacağı, kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan” ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).

33. Devletin, bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini, yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).

34. Anayasa’nın 17. maddesi, devlete ayrıca kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Anılan yükümlülük, devletin kişilerin fiziksel ve ruhsal bütünlüklerini idari ve yasal mevzuat aracılığıyla koruma hususundaki pozitif yükümlülüğünü oluşturmaktadır.

35. Devletin, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün bir de usul boyutu bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, doğal olmayan her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve kamu görevlilerinin ya da kurumlarının karıştığı olaylarda, bunların sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110).

36. Başvurucu; infaz koruma memurları tarafından darp edildiğini, şikâyet dilekçesinin işleme konulmadığını, sağlık raporunun geç aldırıldığını ve eksik soruşturma yapıldığını ileri sürmektedir.

37. Başvurucunun iddialarına karşı Bakanlık görüşünde AİHM içtihatlarına yer verilerek kötü muamele iddialarının Kırıkkale İnfaz Hâkimliği önünde dile getirilmesi neticesinde soruşturma başlatıldığı, doktor raporları ve kamera kayıtlarının araştırılarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği ifade edilmiştir.

38. Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu; şikâyet dilekçesinin işleme konulmayacağı ihtimalini düşünmesi nedeniyle Ceza İnfaz Kurumunda bulunan diğer bazı hükümlülere uğradığı saldırıya ve şikayet dilekçesine dair bilgiler verdiğini, bu kişilerin tanık olarak dinlenilebileceğini, İnfaz Hâkimliği önünde şikâyetini beyan ettiği tarihte kamera kayıtlarının henüz ulaşılabilir olduğunu, nitekim birtakım görüntülerin İnfaz Hâkimliği dosyasına girdiğinin duruşma tutanaklarından anlaşıldığını, kötü muameleye maruz kaldığı odada kamera bulunmamakla birlikte odaya giriş ve çıkışların tespit edilebileceğini, Kuruma kabul işlemleri sırasında arama işleminden hemen sonra sağlık muayenesi yapılması gerekirken on gün sonra muayene edildiğini beyan etmiştir.

39. Somut olayda başvurucunun İnfaz Hâkimliği önündeki 7/1/2013 tarihli sözlü beyanı üzerine suç duyurusunda bulunulduğu ve Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığı anlaşılmaktadır. Soruşturma aşamasında doktor raporları (bkz. §§ 17-19), başvurucunun beyanı (bkz. § 20) ve diğer deliller değerlendirilerek başvurucunun darbedildiğine ilişkin soyut iddia dışında yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.

40. Başvurucunun, bireysel başvuru dilekçesinde olayın somut tasvirini içeren bir anlatıma yer vermediği anlaşılmakla birlikte soruşturma dosyası kapsamında başvurucunun; infaz koruma memurları tarafından eşyalarını almaya gidecekleri söylenerek kaldıkları odadan çıkarıldıklarını, elini cebinden çıkarmasının söylenmesi üzerine infaz koruma memurlarıyla aralarında tartışma yaşandığını ve bir görevlinin kendisini boğazından tuttuğunu diğerinin ise kolundan tutup elini cebinden çıkardığını, bu eylem nedeniyle kolunda morarmalar ve sırtında çizikler oluştuğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır.

41. 2/10/2012 tarihli sağlık raporunda (§17) başvurucunun sırtında 4 cm çizik bulunduğu tespit edilmiş olmakla birlikte, başvurucunun boğazdan ve koldan tutma ile sınırlı olay anlatımında anılan çiziklerin oluşması için nedensellik bağı kurulabilecek bir açıklaması (duvara çarpma, düşme gibi) bulunmadığı anlaşılmaktadır.

42. Başvurucunun kolunda morarmalar meydana geldiği iddiasının, kolundan tutularak elinin cebinden çıkarıldığı iddiasıyla uyumlu olduğu anlaşılmakla birlikte, sağlık raporunda anılan morarmaya ilişkin bir tespit yer almadığı anlaşılmaktadır.

43. Bir kimsenin -özellikle içinde bulunduğu hassas durum da dikkate alındığında- ceza infaz kurumunda şiddete maruz kaldığını kanıtlayacak doktor raporu elde etmesinin zor olabileceği, başvurucunun da sağlık raporunun olay tarihinden sekiz gün sonra alınması nedeniyle ileri sürülen, kolda morarma bulgusunun kaybolmasının mümkün olabileceğinin dikkate alınması gerekmekle birlikte gerek sağlık raporundan gerek tanık sıfatıyla dinlenilen doktor beyanından başvurucunun muayene sırasında anılan yaralanmaya ilişkin bir beyanda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucunun, doktor muayenesi sırasında, darbedildiğine ilişkin beyanda bulunduğu ancak dikkate alınmadığı yönünde bir açıklaması bulunmadığı gibi korktuğu ya da tehdit edildiği için anılan beyanda bulunamadığı yönündebir iddiasının da mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.

44. Başvurucu ayrıca kötü muamele iddialarına ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben dilekçe verdiğini ancak anılan dilekçenin Savcılığa iletilmediğini ileri sürmektedir. Soruşturma aşamasında yapılan incelemede Ceza İnfaz Kurumu kayıtlarında anılan dilekçeye rastlanmamıştır. Başvurucunun soyut iddia dışında, anılan dilekçeyi ne zaman ve kime teslim ettiği, dilekçesinin kayda alınıp alınmadığı gibi bir bilgiyi de Anayasa Mahkemesine sunmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyanında, anılan saldırıdan ve verdiği şikayet dilekçesinden Ceza İnfaz Kurumundaki bir kısım hükümlüleri haberdar ettiğini, bu kişilerin tanık olarak dinlenilebileceğini belirtmişse de soruşturma aşamasında bu yönde bir beyanda bulunmadığı tespit edilmiştir.

45. Bu açıklamalar ışığında gerek bireysel başvuru dosyasında gerek soruşturma dosyasında, başvurucunun kötü muamele iddiasını destekleyecek nitelikte bir bulguya rastlanmadığı, başvurucunun Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki iddialarının kanıtlanmamış şikâyetlerden oluştuğu anlaşıldığından, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA

24/2/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Murat Karayel (4) [2.B.], B. No: 2013/8364, 24/2/2016, § …)
   
Başvuru Adı MURAT KARAYEL (4)
Başvuru No 2013/8364
Başvuru Tarihi 28/10/2013
Karar Tarihi 24/2/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda darbedilme, darp olayı hakkındaki şikâyet dilekçesinin işleme konulmaması ve etkili soruşturma yapılmaması nedenleriyle işkence ve kötü muamele yasağı, etkili başvuru hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı İnfaz kurumunda güç kullanımı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 160
172
173
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi