TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET ÇAMAK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/9513)
Karar Tarihi: 6/4/2016
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Erdal TERCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör Yrd.
Gökçe GÜLTEKİN
Başvurucu
Mehmet ÇAMAK
Vekili
Av. Mehmet ERBİL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçundan başvurucu hakkında yürütülen yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamaması nedeniyle adil yargılama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/12/2013 tarihinde İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/12/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAYLAR VE OLGULAR
A. Olaylar
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çocuk bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında 11/9/2007 tarihinde yakalanmış, başvurucunun evi aranmış ve bazı eşyalara el konulmuştur.
7. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 19/11/2007 tarihli iddianamesiyle "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçunu işlediği iddiasıyla başvurucu hakkında İstanbul 5. Çocuk Ceza Mahkemesinde ceza davası açılmıştır.
8. Mahkemenin 14/5/2009 tarihli ve E.2007/401, K.2009/203 sayılı kararıyla aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle davanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2007/447 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
9. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 12/10/2010 tarihinde, 6008 sayılı Kanun uyarınca görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın ayrılmasına karar verilmiştir.
10. Görevsizlik kararı üzerine yargılamaya İstanbul 2. Çocuk Mahkemesinde devam edilmiş, Mahkemenin27/11/2013 tarihli ve E.2010/439, K.2013/809 sayılı kararıyla zamanaşımı nedeniyle davanın düşmesine karar verilmiş ve temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
11. Başvurucu 16/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
12. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesinin (2) numaralı fıkrası.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 6/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçundan yargılandığı davanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında açılan kamu davasında yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Ceza davalarına ilişkin yargılamaların makul sürede sonuçlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesince makul sürede yargılanma hakkının, adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olduğu kabul edilerek bir davadaki yargılama süresinin makul olup olmadığının tespitinde davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususların dikkate alınacağı belirtilmiş (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; Ersin Ceyhan, B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).) ve bu kapsamda yapılan incelemeler sonucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik kararlar verilmiştir (Mehmet Fatih Özdemir, B. No: 2013/1607, 17/11/2014; Ömer Çoygun, B. No: 2013/3396, 22/6/2015; Osman Bayrak, B. No: 2013/3803, 25/2/2015).
18. Başvuru konusu olay, İstanbul 5. Çocuk Ceza Mahkemesinde suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan açılan ceza davasına ilişkindir. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anı ya da kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut başvuru açısından bu tarih, başvurucunun yakalandığı ve evinde aramanın yapıldığı 11/9/2007'dir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı tarih olup somut davada bu tarih; İstanbul 2. Çocuk Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi kararının verildiği 27/11/2013'tür (Ersin Ceyhan, § 35).
19. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 19/11/2007 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında ceza davasının açıldığı, 11/9/2007 tarihinde başvurucunun yakalandığı tespit edilmiştir. İstanbul 5. Çocuk Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada 14/5/2009 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, yargılamaya İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2007/447 sayılı dava dosyasında devam edildiği, Mahkemece 12/10/2010 tarihinde görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın ayrılmasına karar verildiği ve yargılamaya İstanbul 2. Çocuk Mahkemesinde devam edildiği, Mahkemenin 27/11/2013 tarihli kararıyla zamanaşımı nedeniyle davanın düşürüldüğü, temyiz edilmeyerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
20. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usule ilişkin haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu altı yıl iki aylık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
21. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
23. Başvurucu 30.000 TL tazminatın ödenmesi talebinde bulunmuştur.
24. Bireysel başvuru dosyasının incelenmesi sonucunda başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
25. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin altı yıl iki aylık yargılama süresi dikkate alındığında yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
26. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 5.000 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
D. 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
6/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.