logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Bayram Kılıç [2. B.], B. No: 2014/10786, 21/9/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BAYRAM KILIÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/10786)

 

Karar Tarihi:21/9/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Recai AKYEL

Raportör Yrd.

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Bayram KILIÇ

Vekili

:

Av. Nazan Fulya ALİSİNANOĞLU SEÇER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması ve gerekçeli kararın geç yazılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; yargılamanın makul sürede tamamlanmadığı gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 26/6/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından başvurucu ile birlikte toplam otuz yedi şüpheli hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK'nın mülga 250. maddesi ile görevli) soruşturma başlatılmıştır.

9. Başvurucu; bu soruşturma kapsamında 27/5/2009 tarihinde gözaltına alınmış, Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK'nın mülga 250. maddesi ile görevli) 29/5/2009 tarihli kararıyla tutuklanmıştır.

10. Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 24/12/2009 tarihli iddianamesi ile atılı suçlardan cezalandırılmaları istemiyle başvurucu ve diğer sanıklar hakkındakamu davası açılmıştır.

11. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 8/1/2013 tarihli kararıyla başvurucunun suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma suçlarından toplam 33 yıl 6 ay hapis ve 450.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve verilen sonuç ceza miktarı nazara alınarak hükümle birlikte tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Bu karar başvurucuya duruşmada tefhim edilmiştir.

12. Açıklanan hükme ilişkin gerekçeli kararın Mahkeme heyeti tarafından 19/4/2013 tarihinde yazılıp onaylandığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ortamında yapılan inceleme sonucunda anlaşılmaktadır.

13. Hükmün başvurucu tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 10. Ceza Dairesinin E.2014/3696 sırasına kaydedilmiştir.

14. Başvurucunun tahliye talebinde bulunması üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/5/2014 tarihli kararı iletahliye talebinin reddine karar verilmiştir.

15. Bu karara yapılan itiraz üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 11/6/2014 tarihli kararı ile 10. Ceza Dairesinin kararında isabetsizlik bulunmadığından, itirazın reddine karar vermiştir.

16. Yargıtay 10. Ceza Dairesi 16/4/2015 tarihli kararıyla başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin bozulmasına ve başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.

17. Bozma kararı sonrasında dava dosyası Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/305 sayılı esasına kaydedilmiştir. Dava derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

18. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri" kenar başlıklı 104. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.

(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir."

19. 5271 sayılı Kanun'un 232. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 21/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu, başvuru tarihi itibarıyla yaklaşık 5 yıldır tutuklu olduğunu, tutukluluğun makul süreyi aştığını ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

23. Tutukluluk nedeniyle yapılan bireysel başvurunun temel amacı, özgürlükten yoksun bırakmanın hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebeplerin bulunmadığının tespitidir (Mehmet Emin Kılıç, B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 24). Tutuklulukta sürenin başlangıcı, kişinin yakalandığı tarih veya doğrudan tutuklandığı durumlarda tutuklanma tarihidir. Tutukluluk süresinin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hükmün verildiği tarihtir (Mehmet Emin Kılıç, § 27).

24. Bu belirlemeler karşısında bir suç isnadına bağlı olarak tutuklulukla ilgili şikâyetleri içeren bireysel başvurunun, ilk derece mahkemesince hüküm ile birlikte verilen tutukluluğun devamı kararına itiraz edilmemiş ise kararın verildiği tarihten itibaren; itiraz edilmiş ise itiraz merciince verilen kararın öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Somut olayda hükümle birlikte başvurucunun tutukluluk hali sona ermiştir. Başvurucu tarafından ilk derece mahkemesince hüküm ile birlikte verilen tutukluluğun devamı kararına itiraz edildiğine yönelik bir bilgi ve/veya belge bulunmamaktadır. Bu nedenle başvurunun ilk derece mahkemesinin nihai kararını verdiği 8/1/2013 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Başvurucunun daha sonradan Yargıtay nezdinde tahliye talebinde bulunmasının ve bu talebin reddedilmesinin bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Bu itibarla 26/6/2014 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.

25. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Gerekçeli Kararın Geç Yazıldığına İlişkin İhlal İddiaları Yönünden

a. Başvurucunun İddiaları

26. Başvurucu, mahkemenin gerekçeli kararını yaklaşık dört ay sonra yazmasının temyiz hakkını kısıtlamasının yanı sıra özgürlük hakkını talep etmesini de engellediğini; bu süre zarfında tutukluluk durumunun incelenmediğiniileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

27. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu başlık altındaki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

28. Anayasa’nın 19. maddesininsekizinci fıkrası şöyledir:

“Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.”

29. Anayasa'nın bu hükmü uyarınca hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı hâlinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir. Fıkrada kısıtlama sebebi bakımından bir ayrım yapılmadığından başvuru hakkı kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılma ile sınırlı değildir. Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen özgürlükten yoksun bırakılma hâllerinde de bu güvence geçerlidir (Mehmet İlker Başbuğ, B. No: 2014/912, 6/3/2014, § 80).

30. 5271 sayılı Kanun’un 104. maddesi; soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanığın salıverilmesini isteyebileceği, şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verileceği, dosya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki kararın Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verileceği hükümlerini içermektedir.

31. Hüküm tarihinden itibaren uzun süre gerekçeli kararın dosyaya konulmamış olması, başvurucuların mahkûmiyete bağlı olarak tutukluluğun devamına ilişkin kararları temyiz mercii önüne götürememesi sonucunu doğurur. Başvurucunun özgürlükten yoksun bırakılmaya ilişkin kararın hukukiliğinin temyiz mercii önünde denetletme hakkını kullanamaması, hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkelerine uygun düşmez (Mehmet İlker Başbuğ, § 84)

32. Anayasa Mahkemesi Mehmet İlker Başbuğ başvurusunda, hükmün açıklanmasından itibaren geçen yedi aylık sürede gerekçenin açıklanmaması nedeniyle temyiz incelemesinin yapılamadığına ve salıverilme talebinin temyiz merciince incelenemediğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna ve Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiştir.

33. Başvurucunun durumu Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası anlamında “suç şüphesine bağlı tutma” kapsamından çıkmış, ikinci fıkra bağlamında “bir mahkûmiyet kararına bağlı olarak tutmaya” dönüşmüştür. Bu aşamada ilgili mevzuat gereği; özgürlükten yoksun bırakmanın dayanağı olan hükmün gerekçesi, hükümle birlikte tümüyle tutanağa geçirilmemişse hükmün gerekçesinin açıklanmasından itibaren en geç on beş gün içinde dava dosyasına konması gerekir. Ancak gerekçeli kararın geç yazılmasına karşı gidilebilecek bir başvuru yolu bulunmamaktadır.

34. Gerekçeli kararın geç yazılması nedeniyle özgürlükten yoksun kılmanın hukukiliğinin denetlettirilemediği yönündeki ihlal iddialarının gerekçeli kararın yazıldığının öğrenilmesinden itibaren en geç otuz içinde bireysel başvuru konusu yapılması gerekir. (Nihat Baymiş, B. No: 2014/10373, 30/6/2016, § 30)

35. İlk derece mahkemesi 8/1/2013 tarihinde nihai kararını vermiştir. UYAP üzerinden yapılan araştırmada gerekçeli kararın 19/4/2013 tarihinde yazıldığı ve 29/4/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği görülmektedir. Başvurucunun, gerekçeli kararın kendisine tebliğ edilmesinden itibaren en geç otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunması gerekirken başvurucu 26/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

36. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

37. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

38. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir..

b. Esas Yönünden

39. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).

40. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (B.E., § 29).

41. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda sekiz yıldır devam eden yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

42. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

43. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”

44. Başvurucu, tazminat talebinde bulunmamıştır.

45. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2015/305) GÖNDERİLMESİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Bayram Kılıç [2. B.], B. No: 2014/10786, 21/9/2017, § …)
   
Başvuru Adı BAYRAM KILIÇ
Başvuru No 2014/10786
Başvuru Tarihi 26/6/2014
Karar Tarihi 21/9/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması ve gerekçeli kararın geç yazılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; yargılamanın makul sürede tamamlanmadığı gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal İhlalin tespiti
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Süre Aşımı
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Mahkemeye erişim hakkı Süre Aşımı
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Mahkumiyete bağlı tutma Süre Aşımı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 104
232
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi