TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DERYA ŞENER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/12023)
|
|
Karar Tarihi: 22/3/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Murat ŞEN
|
Başvurucu
|
:
|
Derya ŞENER
|
Vekili
|
:
|
Av. Çağatay
Ulaş PEKER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, uzuv kaybıyla sonuçlanan bir olaya ilişkin olarak
sanık aleyhinde açılan ceza davası ile uğranılan zararların tazmini için açılan
hukuk davasının uzun süredir sonuçlanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkını
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/7/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 15/3/2002 tarihinde Y.D.
tarafından fırlatılan şişenin gözüne isabet etmesi sonucu yaralanmıştır. Bunun
üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 22/3/2002
tarihli iddianame ile Y.D. aleyhine kamu davası açmıştır. Başvurucu, anılan
olay sonucu bir gözünü kaybetmiş; diğer gözü de belli bir süre %50 işlev
kaybına uğramıştır.
9. Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2002/419 esasına kayden görülen davada başvurucunun uzuv kaybına uğradığının
raporlarla kesinleşmesi üzerine Mahkeme, görevsizlik kararı vermiştir. Karara
karşı Y.D.nin temyize gitmesi üzerine Yargıtay, 2005
yılında Ankara Ağır Ceza Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğuna karar vermiştir.
10. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılamada 19/12/2006 ve 25/5/2010 tarihlerinde verilen kararlar
Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştur. En son bozma kararından sonra
dosyayı yeniden inceleyen Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi 18/9/2012
tarihinde Y.D.nin neticeten 2 yıl 1 ay hapis cezası
ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Anılan karar 29/4/2014
tarihinde Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından onanmıştır.
11. Öte yandan başvurucu uzuv kaybına ilişkin kesin nitelikli
raporun ceza dosyasına girmesiyle uğradığı cismani zarar nedeniyle 7/2/2003 tarihinde Y.D. aleyhineAnkara
18. Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açmıştır.
12. Anılan hukuk davası Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1/10/2015 tarihli kararı ile başvurucu lehine
sonuçlanmıştır. Kararda başvurucu lehine 15/3/2002
tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 119.615,55 TL maddi ve
8.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Anılan karar, tarafların temyiz
etmemesi üzerine 25/11/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
13. Başvurucu 16/7/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 22/3/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu; bir gözünü kaybettiği,
diğer gözünün de belli bir süre %50 işlev kaybına uğradığı olay sonucu sanık
hakkında 2002 yılında açılan ve yürütülen ceza yargılaması ile uğradığı
zararlar dolayısıyla 2003 yılında açtığı tazminat davasının henüz
sonuçlanmadığını belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
a. Ceza
Yargılaması Bağlamında Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
16. Başvurucu, kendisinin yaralanmasına neden olan kişi hakkında
başvuru tarihi itibarıyla yargılamanın devam ettiğini ve bu durumun makul
sürede yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45.
maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için
kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence
altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme)
ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek
protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma
alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvuru
kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
18. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6.
maddesinde, adil yargılanmaya ilişkin güvencelerin medeni hak ve yükümlülükler
ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması
esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla
sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bahsedilen hâller dışında kalan adil
yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme
kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz. Bir ceza davasında
üçüncü kişilerin cezalandırılmasını talep eden mağdur, suçtan zarar gören,
şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişiler Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma
alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24).
19. Bu kuralın istisnaları, ceza davasında medeni hak talebine
imkân veren bir sistemin benimsenmiş olması veya ceza davası sonucunda verilen
kararın hukuk davası açısından etkili ya da bağlayıcı olması hâlleridir (Perez/Fransa, B. No: 47287/99,12/2/2004,
§ 70). 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile ceza muhakemesinde şahsi hak
iddiasında bulunma imkânı ortadan kalkmıştır. Bu nedenle bir ceza davasında
mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişilerin
yargılamanın uzun sürmesine ilişkin ihlal iddialarının adil yargılanma hakkı
kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
20. Somut olayda başvurunun adil yargılanma hakkı kapsamına
girmediği anlaşılmaktadır.
21. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
b. Hukuk
Yargılaması Bağlamında Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
22. Başvurucu, kendisini yaralayan kişi hakkında açtığı maddi ve
manevi tazminat davasının başvuru tarihi itibarıyla devam etmesinin makul
yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
26. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 12 yıl 9 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
28. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
29. Başvurucu, maddi ve manevi tazminat talebinde
bulunmuşlardır.
30. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
31. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 25.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
32. Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin hükmettiği maddi
tazminat gözetilerek başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar
verilmesi gerekir.
33. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Ceza yargılaması bağlamında makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Hukuk yargılaması bağlamında makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 25.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/3/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.