TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
OSMAN KÖSEOĞLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/12523)
|
|
Karar Tarihi: 12/4/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucular
|
:
|
1. Osman KÖSEOĞLU
|
|
|
2. Noman
KÖSEOĞLU
|
|
|
3. Ülfet KÖSEOĞLU
|
|
|
4. İdris KÖSEOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Ertan GÜNDÜZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/7/2014 tarihinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucuların murisi tarafından 3/9/2004
tarihinde el atmanın önlenmesi davası açılmıştır. Kayseri 4. Asliye Hukuk
Mahkemesinin E.2004/880 sayılı dosyasına kaydedilen davada18/5/2011 tarihinde
murislerinin vefatı üzerine başvurucular davaya dâhil edilmiştir. Mahkemece 5/5/2015 tarihli duruşmada başvurucuların yokluğunda, "... Yargılama sırasında dava konusu taşınmazın
imar uygulaması gördüğü, davacının tapu kaydındaki payının davaya dahil olan mirasçıları tarafından üçüncü şahıslara
devredildiği, davacının dava konusu taşınmazda başlangıçta kayıt maliki iken,
karar tarihi itibariyle kayıt maliki olmadığının kayden
sabit olduğu, davacı mirasçılarının tapu kayıt maliki ve zilyet olmadıkları,
aktif dava ehliyetinin yargılama sırasında sona erdiği, bu nedenle
başvurucuların dava ehliyetine yönelik dava şartını taşımadıkları"
gerekçesiyle, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde
Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere davanın usulden reddine karar
verilmiştir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan
araştırma neticesinde anılan kararın taraflara tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Mahkemenin 12/4/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
10. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
A. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
12. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih esas alınır (Güher
Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013,
§ 50).
13. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (Gülseren
Gürdal ve diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013,
§ 51).
14. Sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını
da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, § 52).
15. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
16. Somut olayda 3/9/2004 tarihinde
açılan davada Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesince 5/5/2015 tarihli duruşmada
başvurucuların yokluğunda, gerekçeli
kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık
olmak üzere davanın usulden reddine karar verilmiş, gerekçeli karar taraflara
tebliğ edilmemiştir.
17. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 12 yıl 7 aydır devam eden
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
18. Bununla birlikte başvurucuların davacı sıfatıyla yer
aldıkları hukuk davasında, gerekçeli kararın tebliğ edilmesi için gerekli
işlemleri takip etme yükümlülükleri bulunduğu, 5/5/2015
karar tarihinden itibaren başvurucuların anılan yükümlülüklerini yerine
getirdiklerinin tespit edilemediği, dolayısıyla 5/5/2015 tarihinden itibaren
geçen sürede kamu gücünden kaynaklanan bir gecikme olmadığı kabul edilerek bu
sürenin tazminat miktarının hesaplanmasında gözönünde
bulundurulması gerekmiştir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
20. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarınıbelirterek Anayasa’nın 35. maddesinde
tanımlanan mülkiyet haklarının da ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
Başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde
yukarıda yer verilen tespitler ışığında mülkiyet haklarının ihlal edildiği
yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
22. Başvurucular, maddi ve manevi tazminat talebinde
bulunmuşlardır.
23. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
24. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında dava dosyasındaki mirasçı sayısı da dikkate alınarak başvuruculara
ayrı ayrı net 3.800 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
25. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara ayrı ayrı net 3.800 TL manevi tazminat
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesine
(E.2004/880, K.2015/145) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.