TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
BÜNYAMİN MERT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/12950)
Karar Tarihi: 22/6/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Akif YILDIRIM
Başvurucu
Bünyamin MERT
Vekili
Av. Mehmet Ali BULUT
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; Yargıtay kararının gerekçesiz olması nedeniyle gerekçeli karar hakkının; suça iştirak eden diğer sanık hakkındaki hükmün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle de kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığının 2/1/2005 tarihli iddianamesiyle hakaret ve kasten yaralama suçlarından başvurucu hakkında açılan kamu davası sonucu Elbistan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 8/3/2012 tarihli kararıyla başvurucunun yaralama suçundan mahkûmiyetine hükmedilmiştir. Diğer suçtan ise hakaretin karşılıklı yapıldığı gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
8. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Sanık Bünyamin [başvurucu], olay günü trafikte seyir halinde iken sanık N.nin el, kol hareketi yaptığı daha sonra kırmızı ışıkta durduklarında sanık N.nin araçtan inerek küfürler ederek saldırdığını, tabanca çekerek öldürmekle tehdit ettiğini, E. ve N.nin kendilerine saldırdığını, ellerinde cop olduğunu, kendisinin elinde de bıçak olduğunu, kendisini savunmak için bu bıçağı kullandığını, kendisine vuran sanıktan şikayetçi olduğunu söylemiştir.
...
Sanık Bünyamin'in ikrar içeren savunması ile E.yi bıçakladığı anlaşılmış, her ne kadar bıçağı rast gele savurduğunu, yaralamak kastıyla hareket etmediğini belirtmiş ise de, bıçakla yaralama eylemi sonucu mağdurun hayati tehlike geçirecek boyutta yaralanmış olması karşısında, bıçağın rast gele değdiğinin kabulü mümkün görülmemiş, her ne kadar sanık eylemini sanık N.nin babasına ve kendisine karşı gerçekleştirdiği, tehdit ve yaralama suçlarının verdiği hiddet altında işlemiş ise de, bu suçlarla hiçbir ilgisi bulunmayan ve olayı aralamaya çalışan E.ye karşı gerçekleştirdiği anlaşıldığından tahrik hükümlerinden yararlandırılmamış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur."
9. Anılan karar, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 30/4/2014 tarihli kararıyla onanmıştır.
10. Başvurucu, anılan karardan 21/7/2014 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş ve 8/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 22/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu; yargılama konusu kavgayı başlatan ve davanın diğer sanığı olan şahıs hakkındaki hükmün gerekçesizlikten bozulmasına karşın kendisi hakkındaki mahkûmiyet hükmünün gerekçesiz olarak onandığını, bunun ise bir çelişki oluşturduğunu belirterek kanun önünde eşitlik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
13. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü Yargıtayın gerekçesiz karar verdiğine ilişkin olduğundan iddiaların adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı bakımından incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
14. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir.
15. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere, kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır.
16. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57). Somut olayda kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu Derece Mahkemesinin hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
17. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.