logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(M.M.Ç. [2.B.], B. No: 2014/12971, 1/2/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M.M.Ç. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/12971)

 

Karar Tarihi: 1/2/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Yakup MACİT

Başvurucu

:

M.M.Ç.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hükümlerine göre delil toplanmadan koruma kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ve anılan Kanun'un iptaline karar verilmesi gerektiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 11/8/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 5/2/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm tarafından 9/4/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 5/6/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 15/6/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 16/6/2015 tarihinde sunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucunun eski eşi N.Ö.nün şikâyeti üzerine başvurucu hakkında, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının (Savcılık) E.2014/77662 sayılı dosyasında soruşturma başlatılmıştır. N.Ö.nün soruşturma kapsamında alınan 23/5/2014 tarihli beyanı şöyledir:

"Dilekçemi tekrar ederim. M.M.Ç. boşandığım eşimdir, daha önce beni tehdit etmiş hakarette bulunmuştu kendisini şikayet etmiştim uzaklaştırma kararı verilmişti, süresi dolmuştur.

Ben halen yukarıdaki adreste ailemin yanında kalırım, 28,29/4/2014 ve 22/5/2014 tarihlerinde eski eşim oturduğum evin bulunduğu yerde karşıma çıktı, konuşmadı birşey yapmadı ama yürürkende beni takip etti, ben bundan rahatsız oldum, kendisinden şikayetçiyim uzaklaştırma kararı verilmesini istiyorum dedi.

6284 Sayılı Kanunun 3.maddesinde düzenlenen koruma tedbirlerini istiyorum

6284 Sayılı Kanunun 4. ve 5. maddelerinde düzenlenen önleyici tedbirleri istiyorum."

9. Savcılığın 23/5/2014 tarihli ve 2014/77662 Soruşturma sayılı yazısı ile İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesinden (Mahkeme) 6284 sayılı Kanun kapsamında tedbir talep edilmiştir.

10. Mahkeme 26/5/2014 tarihli ve E.2014/285, K.2014/299 Değişik İş sayılı kararı ile 6284 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (c), (e) ve (f) bentleri uyarınca önleyici tedbir kararı vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

Tedbir isteyen davacının kolluk kuvvetlerindeki beyanı dikkate alınarak ve atılı eylem tarihinden, mahkememize yapılan ihbar tarihine kadar geçen süre gözetilerek 6284 Sayılı Kanunun lafzı ve içeriği kapsamında aşağıdaki hüküm kurulması uygun görülmüştür.

6284 S.K.'nun aileyi koruyucu, şiddete uğrayan veya şiddete uğraması tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin korunması kapsamında Aile Mahkemesi Hakimi tarafından resen alınması gereklidir. Hakim mağdurların şiddete uğramaması ihtimaline binaen araştırma yapılmaksızın karşı taraf ve tanıkları dinlemeksizin karar verebilecektir.

Olağan hayat akışında toplumun sosyal, kültürel boyutu dikkate alındığında şiddete maruz kalanın davacı olduğu aşikar olup maddi olayda davacının beyanı, Yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin içtihatları, 6284 sayılı yasa uygulanış şekli ve kanun maddeleri göz önünde tutularak aşağıda gösterilmiş olan tedbirlerin alınması gerektiği vicdani kanaatine varılmıştır.

..."

11. İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesinin 17/6/2014 tarihli ve E.2014/331, K.2014/331 Değişik İş sayılı kararı ile başvurucunun itirazı reddedilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

İtiraz eden Şüpheli M.M.Ç.'ın 16/6/2014 tarihli dilekçesindeki beyanında özetle; eşi Mağdur N.Ö.nün talebi üzerine uzaklaştırma kararı verildiği, eşin iddia ettiği tarihler dahil kendisini ne gördüğünü nede rastladığını, kendisine ilişkin iddia edilen zarar verme kastının hiçbir zaman olmadığını, İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesinin 2014/285 D. İş esas 2014/299 D. İş kararı ile verilen 6284 sayılı yasa gereğince verilen karara itiraz etmiştir.

İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesinin 26/5/2014 tarihli ve 2014/285 D. İş esas 2014/299 D. İş karar sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; tedbir isteyen N.Ö., karşı taraf M.M.Ç. olduğu, istemin kabulü ile şüphelinin (6 ay) süre ile 6284 sayılı yasa gereğince karar verildiği görülmüştür.

Tüm dosya kapsamına göre; davalının İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesinin 2014/285 D.İş esas 2014/299 D.İş karar sayılı dosyasında verilen 6284 sayılı yasaya göre koruma kararının yasaya uygun olduğundan ve itiraz edenin itirazının yerinde görülmediğinden itirazın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

..."

12. Ret kararı 31/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, 11/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

B. İlgili Hukuk

13. 6284 sayılı Kanun’un 5. maddesi şöyledir:

“(1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:

a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.

b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.

c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.

ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması.

d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.

e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.

f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.

g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.

ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi.

h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.”

14. 6284 sayılı Kanun’un 8. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

“Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez.”

15. 6284 sayılı Kanun’un 9. maddesi şöyledir:

“(1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir.

(2) Hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz üzerine dosya, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hâkimi ile asliye hukuk mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye hukuk mahkemesine gecikmeksizin gönderilir.

(3) İtiraz mercii kararını bir hafta içinde verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.”

16. 6284 sayılı Kanun’un 10. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

“Tedbir kararının ilgililere tefhim veya tebliğ edilmemesi, kararın uygulanmasına engel teşkil etmez.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 1/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

18. Başvurucu, eski eşinin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak evden uzaklaştırılmasını talep ettiğini, şikâyete ilişkin hiçbir delil olmamasına rağmen dilekçenin işleme konduğunu, etkili soruşturma yapılmadan ve hiçbirdelil toplanmadan yalnızca beyana dayalı olarak karar verildiğini, olay tarihinde eşini hiç görmediğini, Ankara'da olduğunu, kararın tamamen kötü niyetle aldırıldığını, karar nedeniyle seyahat özgürlüğünün engellendiğini belirterek Anayasa'nın 10., 23. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; 6284 sayılı Kanun'un iptalini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

19. Başvuru formunda, Mahkemenin verdiği karar nedeniyle eşitlik hakkı ve seyahat özgürlüğünün ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu yöndeki iddialarının özü, söz konusu kararın adil olmadığı hususu ile ilgilidir. Buna göre başvuru, 6284 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak delil ve belge aranmadan tedbir kararı verilmesi hususu ile ilgili olarak adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.

20. 6284 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen tedbir kararlarının boşanma ve diğer benzeri davalardan bağımsız olarak talep edilebilmesi ve Kanun’da belirlenen prosedür çerçevesinde kesinleşerek hüküm ve sonuçlarını doğurması nedeniyle, İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesinin itiraz üzerine verdiği 17/6/2014 tarihli kararla başvuru yollarının tüketildiği anlaşılmıştır.

1. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

21. Başvurucu; tedbir kararı ile bu karara yaptığı itirazın reddine ilişkin kararın, karşı tarafın soyut iddialarına dayalı olarak verildiğini, iddiaların gerçekliğinin araştırılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22. Somut olayda başvurucunun eski eşi N.Ö.nün şikâyeti üzerine başvurucu hakkında Savcılığın E.2014/77662 sayılı dosyasında soruşturma başlatıldığı, N.Ö.nün soruşturma kapsamında alınan 23/5/2014 tarihli beyanı ve şikâyet dilekçesinde, başvurucunun kendisini takip ettiğini, daha önce de tehdit ve hakarette bulunduğunu, kaçarak karakola sığındığını, olaylar nedeni ile başvurucunun iki kez ceza aldığını ve hakkında tedbir kararı verildiğini, can güvenliğinin olmadığını belirterek tedbir kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

23. Mahkemenin, Savcılık dosyası ve lehine tedbir istenilenin beyanlarına dayanarak başvurucu aleyhine 6284 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (c), (e) ve (f) bentleri uyarınca önleyici tedbir kararı verdiği anlaşılmıştır.

24. Başvurucunun 16/6/2014 tarihli dilekçesinde "Eski eşimin iddia ettiği tarihler dahil kendisini ne gördüm ne de rastladım. Kendisine ilişkin iddia edilen zarar verme kastım hiç bir zaman olmamıştır ve olmayacaktır. Ankara'da yaşamaktayım. Karar tamamen kötü niyetli aldırılmış bir karar olup bu yolla bana manevi zarar vermeye çalışmaktadır. Alınmış karara itiraz ederim." beyanıyla tedbir kararına itiraz ettiği, itirazın tüm dosya kapsamı gözönüne alınarak reddedildiği anlaşılmıştır.

25. Anayasa Mahkemesi koruma kararına yapılan itirazda, ileri sürülen iddia ve delillerin kararda tartışılmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bir başvuruyla ilgili değerlendirmesinde bu konudaki genel ilkeleri tespit etmiş; 6284 sayılı Kanun’un 5. maddesinde bazı önleyici koruma tedbirlerinin örnekleyici olarak belirlendiğini, 8. maddenin (3) numaralı fıkrasında, Kanun’un 4. maddesinde belirtilen ve hâkim tarafından verilebilen koruyucu tedbir kararları için şiddetin varlığı hususunda delil veya belge aranmayacağının belirtildiğini, bunun yanında ağırlıklı olarak aleyhine tedbir kararı verilen kişinin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı niteliği olan ve Kanun’un 5. maddesinde düzenlenen önleyici tedbir kararları için böyle bir ayrıksı durum öngörülmediğini, tedbir kararları ile bir tarafın vücut dokunulmazlığı veya yaşam hakkı gibi kişi için olmazsa olmaz hak ve menfaatlerin korunması amaçlanırken diğer taraftan özellikle mahkemece verilen veya onaylanan önleyici tedbirlerle, kişi hak ve özgürlüklerine önemli ölçüde sınırlamalar getirileceğini, tedbir kararlarının, verildiği anda infaz kabiliyetini haiz olması nedeniyle Kanun’da amaçlanan “acil müdahale” olgusunun bu aşamada sağlanmış olacağını, bu amacın gerçekleşmesi adına kararda, şiddetin var olduğuna yönelik kanaate nasıl ulaşıldığının açıklanması yani gerekçe açısından daha esnek bir yaklaşım usulünün benimsenebileceğini, ancak bu yaklaşıma ait sınırın olayların özelliğine göre adil yargılanma hakkının temel esaslarına zarar vermeyecek düzeyde belirlenmesinin de gerekli olduğunu, bu kapsamda söz konusu kararlarda yer verilen gerekçelerde, ileri sürülen zarar riski ve olgulara göre talebin ilgili mevzuat çerçevesinde kabul görmesi için temel unsurları taşıyıp taşımadığının ortaya konmasının yeterli olacağını, aciliyet unsurunun ortadan kalktığı ve başvurucunun itirazlarını sözlü olarak sunamadığı itiraz aşamasında ise mahkemenin, tek taraflı iddiaya dayanılarak verilen tedbirlerin yerindeliğini, itiraz edenin ileri sürdüğü beyan ve deliller çerçevesinde her iki taraf için öngörülen hak ve menfaat dengesini de gözeterek değerlendirmesi gerektiğini belirtmiştir (Salih Söylemezoğlu, B. No: 2013/3758, 6/1/2016).

26. Bu tespitler ışığında somut olayda Mahkemenin; Savcılığın yazısı ve lehine tedbir istenilenin başvurucu ile arasında daha önce geçtiğini iddia ettiği birtakım olaylardan bahsederek verdiği beyanını gözönüne alarak eski eş N.Ö.nün şiddete maruz kaldığı veya maruz kalma tehlikesi altında bulunduğu hususundaki olguların varlığına kanaat getirerek tedbir kararı verdiği, 6284 sayılı Kanunda öngörülen amaç dikkate alındığında, bu konuda tam kanaate ulaştırıcı kesin bir delil aranmasına gerek bulunmadığı, nitekim Mahkemenin gerekçeli kararında bu hususa değinildiği (bkz. § 10), başvurucunun itiraz dilekçesinde, tedbir kararı için yeterli olguların varlığını bertaraf edecek, ayrıca değerlendirilmesini gerektiren herhangi bir hususun ileri sürülmediği, başka bir deyişle itiraz merciince tedbire dayanak iddiaların tartışılmasını gerektirecek bir delilin sunulmadığı, bu nedenle itiraz mercii tarafından tedbir kararına atıf yapılarak değerlendirme yapılmasının da makul görülebileceği, bu açıdan başvuru konusu olayda adil yargılanma hakkını ihlal edici bir durumun mevcut olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

27. Açıklanan nedenlerle adil yargılanma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. 6284 sayılı Kanun’un Anayasa'ya Aykırı Olduğuna ve İptal Edilmesi Gerektiğine İlişkin İddia

28. Başvurucu, 6284 sayılı Kanun hükümlerinin Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek iptalini talep etmiştir.

29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasında, yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemlerin doğrudan bireysel başvuru konusu yapılamayacağı düzenlenmiştir. Bir yasama işleminin, temel hak ve özgürlüğün ihlaline neden olması durumunda doğrudan yasama işlemi aleyhine değil, ancak yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere karşı bireysel başvuru yapılabilir (Süleyman Erte, B. No: 2013/469, 16/4/2013, § 17; Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 37).

30. Somut olayda başvurucu, yasama işleminin iptalini talep etmiştir. Başvurucunun bu talebi ve gerekçesi yukarıda belirtilen içtihatla beraber değerlendirildiğinde söz konusu iddianın herhangi bir hakkın koruma kapsamına girmediği sonucuna ulaşılmıştır.

31. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun,

1. Delil toplanmadan tedbir kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması,

 2. 6284 sayılı Kanun’un Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptal edilmesi gerektiğine ilişkin kısmının konu bakımından yetkisizlik,

nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 1/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(M.M.Ç. [2.B.], B. No: 2014/12971, 1/2/2017, § …)
   
Başvuru Adı M.M.Ç.
Başvuru No 2014/12971
Başvuru Tarihi 11/8/2014
Karar Tarihi 1/2/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hükümlerine göre delil toplanmadan koruma kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ve anılan Kanun'un iptaline karar verilmesi gerektiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kapsam dışı haklar Kapsam dışı (yasama işlemi) Konu Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6284 Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 5
8
9
10
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi