TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YUSUF BİÇEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1374)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Yusuf BİÇEN
|
Vekili
|
:
|
Av. Devrim BİÇEN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, iki yıl süreyle kamu kurum ve kuruluşlarının
ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin Milli Savunma Bakanlığı
işleminin iptali ve manevi tazminat talebiyle 28/7/2011 tarihinde Ankara 1.
İdare Mahkemesinde açtığı davanın makul sürede sonuçlandırılmadığını
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talep etmiştir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 31/1/2014 tarihinde Diyarbakır Bölge İdare
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 27/6/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, iki yıl süreyle kamu kurum ve kuruluşlarının
ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin 2/6/2011 tarih ve 27952 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan idari işlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali ile
manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle 28/7/2011 tarihinde Ankara 1. İdare
Mahkemesinde Milli Savunma Bakanlığı aleyhine dava açmıştır.
6. Mahkemece, 21/9/2011 tarihli kararla; 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 27/2. maddesinde öngörülen yürütmenin durdurulması
şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin
reddine karar verilmiştir.
7. Ankara 1. İdare
Mahkemesinin, 23/12/2011 tarih ve E.2011/1556, K.2011/2200 sayılı kararıyla;
ihaleye katılımda gerçeğe uygun olmayan belge kullanıldığı gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiştir.
8. Temyiz üzerine, Danıştay On
Üçüncü Dairesinin 17/12/2012 tarih ve E.2012/1940, K.2012/3860 sayılı ilamıyla
hüküm onanmıştır.
9. Karar düzeltme istemi, aynı
Dairenin 19/11/2013 tarih ve E.2013/2337, K.2013/3090 sayılı kararıyla
reddedilmiştir.
10. Karar, başvurucuya 2/1/2014
tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu, 31/1/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
12. 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu’nun 1. maddesinin (2) numaralı fıkrası, 14. maddesinin (3) ve (4)
numaralı fıkraları, 20. maddesinin (5) numaralı fıkrası, 49. maddesinin (3)
numaralı fıkrası ile 60. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 31/1/2014 tarih ve 2014/1374 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, iki yıl süreyle kamu kurum ve kuruluşlarının
ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin Milli Savunma Bakanlığı
işleminin iptali ve manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle 28/7/2011 tarihinde
Ankara 1. İdare Mahkemesinde açtığı davada, yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılmadığını, iki yıldan fazla süren yargılamanın yasaklı olduğu
süreyi geçmesi nedeniyle mağduriyetini arttırdığını, iki yılın sonunda davayı
kazanması halinde dahi menfaatinin kalmayacağını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
15. Başvurucu, 28/7/2011 tarihinde Ankara 1. İdare
Mahkemesinde açtığı iptal ve tam yargı davasının makul sürede tamamlanmadığını
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme)’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali
iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün
olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının
somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer
verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
17. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
18. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekir. Hukuk sisteminde yer alan mevzuat hükümleri
gereğince “kamu hukuku” alanına
dâhil olan, ancak sonucu itibarıyla özel nitelikteki haklar ve yükümlülükler
üzerinde belirleyici olan uyuşmazlıkları konu alan davalar da Anayasa’nın 36.
maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesinin koruması kapsamına girmektedir. Bu
anlamda, belirtilen düzenlemelerde yer verilen güvenceler, başvurucunun
haklarına zarar verdiği iddia edilen idari bir kararın iptali talebiyle açılan
davalara da uygulanacaktır. Başvuruya konu davanın, başvurucunun iki yıl
süreyle kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına
ilişkin Milli Savunma Bakanlığı işleminin iptali ve tazminata hükmedilmesi
istemini konu alan bir uyuşmazlık olduğu görülmekte olup, somut yargılama
faaliyetinin medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda
kuşku yoktur (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, § 44).
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından
28/7/2011 tarihidir.
20. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013,
§ 52). Bu kapsamda, somut
yargılama faaliyeti açısından sürenin bitiş tarihi, başvurucunun karar düzeltme
talebinin Danıştay On Üçüncü Dairesince reddedildiği 19/11/2013 tarihidir.
21. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılama sürecinin idari yargı makamları nezdinde sürdüğü görülmekle,
2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama faaliyetinin
söz konusu olduğu ve idari yargı alanına dâhil uyuşmazlıkları konu alan
yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli
hükümler içeren 2577 sayılı Kanun’un muhtelif maddelerinin, uyuşmazlıkların
makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 10).
22. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucunun 28/7/2011 tarihinde Ankara 1. İdare Mahkemesinde açtığı dava
sonunda Mahkemece verilen 23/12/2011 tarihli karar, Danıştay On Üçüncü
Dairesince 17/12/2012 tarihinde onanmıştır. Karar düzeltme istemi aynı Dairenin
19/11/2013 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bu durumda iki dereceli yargılama
sisteminde davanın 2 yıl 3 ay 22 gün sürdüğü anlaşılmaktadır.
23. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
24. Somut olayda, başvuruya konu
idari işlemin iptali ve tazminata hükmedilmesi istemiyle açılan davada
yargılama, temyiz ve karar düzeltme safhalarıyla birlikte toplam 2 yıl 3 ay 22
gün sürmüştür. Yargılama süresinin bütünü dikkate alındığında İlk Derece
Mahkemesi ve Danıştaydaki yargılama sürecinde
başvurucunun haklarını ihlal edecek şekilde gecikme olmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
25. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun makul sürede
yargılanma hakkı açısından açık ve görünür bir ihlal saptanmadığından,
başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun, “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerine bırakılmasına,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.