TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SEDAT KAPANOĞLU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/15622)
Karar Tarihi: 25/1/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Recai AKYEL
Raportör
Volkan SEVTEKİN
Başvurucu
Sedat KAPANOĞLU
Vekili
Av. Başak PURUT
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iddianame kapsamındaki isnat edilen suça ilişkin fiil yerine başka bir fiilden hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, ortağı ve yöneticisi olduğu "www.eksisozluk.com" (site) isimli sosyal paylaşım sitesinin aynı zamanda kayıtlı üyesidir.
10. Şikâyet üzerine başvurucunun da aralarında bulunduğu bir kısım kullanıcıların sitede yazdıkları yazılar nedeniyle "halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri aşağılama" suçlamasıyla yapılan soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) 29/7/2013 tarihli iddianamesi ile şüpheli kırk kişi hakkında kamu davası açılmıştır.
11. UYAP üzerinden yapılan incelemede, İstanbul Anadolu 32. Sulh Ceza Mahkemesince (Mahkeme) yapılan yargılamanın 14/1/2014 tarihli oturumunda iddianamenin okunması ve yüklenen suçun anlatılması üzerine müdafii huzurunda savunması alınan başvurucunun, mahkûmiyet kararı verilmesi durumunda HAGB kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
12. Yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 15/5/2014 tarihli kararı ile 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 216. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun 10 ay hapis cezasıyla mahkûmiyetine ve HAGB kararı verilmiştir.
13. Başvurucunun anılan karara karşı yapmış olduğu itiraz İstanbul Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/7/2014 tarihli kararı ile HAGB kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.
14. Ret kararı başvurucu vekiline 9/9/2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup 22/9/2014 tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15.4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a)Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir.(Ek cümle: 22/7/2010 - 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(...)
(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 25/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
17. Başvurucu, iddianamede isnat edilen fiil ile yargılama sonucunda verilen kararın gerekçesinde açıklanan suça ilişkin fiilin örtüşmediğini bildirmiştir. Başvurucu yargılamaya konu edilmemiş olan ve iddianamede isnat edilen fiilden farklı olarak "sitenin ortağı ve yöneticisi olması" nedeniyle mahkûmiyetine ve HAGB kararı verildiğini belirtmiştir. Başvurucu isnat edilen suçla ilişkilendirilen bu fiille ilgili olarak savunmasının da alınmaması nedenleriyle Anayasa’nın 10., 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan eşitlik ve ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkeleri ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Bakanlık görüş yazısında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşme'nin 6. maddesi kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin konuya ilişkin "suçlamayı bildirme" konusunda çok büyük özen gösterilmesi gerektiğine ilişkin içtihatları vurgulamıştır. Bakanlık, başvurucunun soruşturma aşamasında 25/4/2012 tarihinde Başsavcılığa verdiği dilekçede sitenin yer sağlayıcı olarak içerikleri kontrol yükümlülüğünün bulunmadığını, sitede yazı yazan binlerce insanın yazılarının içeriğinin denetlenmesinin mümkün olmadığını savunduğunu hatırlatmıştır. Dolayısıyla başkasının yazdığı yazılardan şirketinin ya da kendisinin sorumlu tutulamayacağına ilişkin savunmalarını da sunduğu bildirilmiştir. Daha sonra hazırlanan iddianamede sitenin sahibi olan şirketin ortağı olduğu belirtilen başvurucunun, sitede yazdığı yazılar nedeniyle müsnet suçun oluştuğunun belirtildiği açıklanmıştır. Yargılama esnasında ise başvurucu, soruşturma aşamasında verdiği savunmayı tekrar etmekle kendisi dışında sitede yazı yazan kişilerin yazı içeriklerinden sorumlu tutulmaması gerektiği yönünde savunmasını sunduğu belirtilmiştir.
19. Bakanlık ayrıca suç teşkil ettiği kanaatine vararak Mahkemenin esasen başvurucuyu yazdığı yazılardan dolayı cezalandırdığını, şirketin ortağı ve müdürü olması nedeniyle de cezanın teşdiden uygulandığını, yargılama aşamasında suçun hukuki niteliğinin değişmediğini ve başvurucunun hakkındaki tüm iddialar nedeniyle savunma yapma olanağını bulduğunu belirtmiştir.
20. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı başvuru dilekçesindeki iddialarını tekrar ettiğini belirtmiştir.
B. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
22. HAGB, sanığa yüklenen suça ilişkin yargılama sonunda cezaya hükmedilmesi hâlinde hükmün açıklanmasının belirli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ertelenmesi anlamına gelmektedir. Kanun'da belirtilen koşulların gerçekleşmesine karşın sanığın kabul etmemesi hâlinde HAGB kararı verilemeyeceği 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (6) numaralı fıkrasının son cümlesinde ifade edilmektedir. Bu kapsamda sanığın, yargılamanın hukuki kesinliği ifade eden bir hükümle sonuçlanmasını ya da cezaya hükmedilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını tercih etme imkânı bulunmaktadır (Ali Gürsoy, B. No: 2012/833, 26/3/2013, 19).
23. HAGB kararı, yargılamayı hükümle sonuçlandıran bir karar niteliğinde olmayıp ceza yargılamasını sona erdiren düşme nedenlerinden biridir. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (10) ve (11) numaralı fıkralarında belirtildiği üzere denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde de hükmün açıklanmasına karar verilir (Ali Gürsoy, § 21).
24. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (12) numaralı fıkrasında HAGB kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde hükmün açıklanmasıyla ya da bu süre içinde kasıtlı bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde düşme kararıyla yargılama nihai olarak sona erdiğinde hüküm niteliği olan bu kararlara karşı kanun yoluna başvurulabilir ve esasa ilişkin itirazlar bu aşamada ileri sürülebilir (Ali Gürsoy, § 22).
25. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre sanık kabul etmediği takdirde HAGB kararı verilmez. Bu durumda ilk derece mahkemesinin kararı istinaf/temyiz yolunda denetlenebilir hâle gelebilecektir. Başka bir deyişle haklarında HAGB kararı verilmesini kabul eden sanıklar, verilen kararın istinafta/temyizde yapılacak esas ve usul incelemesini talep etme hakkından vazgeçmişlerdir. Somut olayda başvurucu yargılama sonunda hakkında HAGB kararı verilmesine rıza gösterdiğini beyan etmiştir. Dolayısıyla başvurucu, söz konusukarar ile ortaya çıkan menfaatlerden yararlanmayı tercih etmiştir (Adnan Erkuş/Türkiye, B. No: 61196/11, 4/12/2012, § 22).
26. Başvuru konusu olayda yargılama sonunda verilen kararların temel hakları ihlal ettiği iddiası -somut olayın özelliği de nazara alındığında- istinaf/temyiz incelemesinde de ileri sürülebilecek iddialardandır. Bu bakımdan hatalı uygulama ve değerlendirme sonucu verilen kararların temel hakları ihlal ettiği iddiası, başvurucunun talebi üzerine HAGB kararı verilmiş olması ve istinaf/temyiz yoluna başvurmayı mümkün kılan bir karar verilmesini başvurucunun tercih etmediği dikkate alındığında dayanaktan yoksun olduğu görünmektedir.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 25/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.