logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Veli Saçılık [2.B.], B. No: 2014/16192, 3/7/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

VELİ SAÇILIK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/16192)

 

Karar Tarihi: 3/7/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Murat ŞEN

Başvurucu

:

Veli SAÇILIK

Vekili

:

Av. Rahşan AYTAÇ SALA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, cezaevinde yapılan operasyonda kötü muamale yasağının ihlal edildiği iddiası ile açılan tam yargı davasının reddedilmesinin adil yargılanma ve makul sürede yargılanma haklarını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/10/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucunun hükümlü olarak tutulduğu Burdur Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Cezaevi) bazı hükümlü ve tutukluların duruşmaya gitmeyi reddetmesi ve Cezaevi idaresinin talimatlarına uymaması nedenleriyle 4/7/2000 tarihinde Ceza İnfaz Kurumuna jandarma ve asker tarafından operasyon düzenlenmiştir.

9. Anılan operasyon sırasında Cezaevinin duvarlarında kepçeyle bir delik açılırken kepçe, başvurucunun sol kolunu dirsek üzerinden koparmıştır. Başvurucu 5/7/2000 tarihinde hastaneye götürülmüş ve 27/7/2000 tarihinde hastaneden taburcu olmuştur. Bunun üzerine başvurucu ile diğer hükümlü ve tutuklular yaralanmalarından sorumlu güvenlik görevlilerinden şikâyetçi olmuşlardır. Güvenlik görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi kararı Antalya Bölge İdare Mahkemesi tarafından kaldırıldıktan sonra Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı adli soruşturmayı yürütmüştür.

10. Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı 30/3/2005 tarihinde operasyona katılan güvenlik görevlileri hakkında takipsizlik kararı vermiştir. Bu karara yapılan itiraz da Isparta Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 30/5/2005 tarihinde reddedilmiştir.

11. Öte yandan anılan adli ve idari soruşturmalar devam ederken başvurucu 12/1/2001 tarihli dilekçesi ile Bakanlık ve İçişleri Bakanlığı aleyhine Ankara İdare Mahkemesinde maddi ve manevi zararlarının giderilmesi talebiyle tam yargı davası açmıştır. Dosya, yetkili Antalya 1. İdare Mahkemesine gönderilmiştir.

12. Antalya 1. İdare Mahkemesi 31/3/2005 tarihli kararıyla başvurucunun 100.000.000.000 TL tutarındaki maddi ve 50.000.000.000 TL tutarındaki manevi tazminat talebinin kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, bir cezaevinde ağır iş makinelerinin kullanılmasının cezaevlerinin iç ve dış güvenliğinde olağan ve mevzuatta öngörülen bir yöntem olmadığı belirtilmiştir. Operasyonda kullanılan gazlardan dolayı başvurucunun tehdit teşkil etmesinin olanaksız olması karşısında kullanılan gücün orantısız olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

13. Kararın gerekçesinde ayrıca, başvurucunun uğradığı zarar konusunda hazırlanan bilirkişi raporu dikkate alınarak maddi zararın esasında başvurucu tarafından talep edilen meblağdan daha fazla olduğu belirtilmiştir. Ancak mevzuta göre talep edilen miktardan daha fazla tazminata hükmetmek mümkün olmadığından maddi zarara ilişkin olarak talep edilen miktarın tamamının yasal faiziyle birlikte ödenmesine, manevi zarara ilişkin olarak talep edilen miktarın tamamının ödenmesine hükmedilmiştir.

14. Anılan karara ilgili Bakanlıklar itiraz etmiştir. Yapılan itiraz, mahkeme kararının icrasını durdurmadığından anılan miktarlar birikmiş faizi ile birlikte başvurucuya ödenmiştir.

15. Danıştay 10. Dairesi 15/2/2008 tarihli kararı ile başvurucuya tazminat ödenmesine ilişkin kararı bozmuştur. Başvurucunun kararın düzeltilmesine ilişkin talebi de aynı Daire tarafından 25/2/2009 tarihinde reddedilmiştir.

16. Antalya 1. İdare Mahkemesi, bozma kararı üzerine dosyayı yetkisizlik kararı ile Isparta İdare Mahkemesine göndermiştir. Isparta İdare Mahkemesi 24/6/2010 tarihli kararı ile başvurucunun tazminat talebini reddetmiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun Cezaevindeki olaylara katıldığı ve güvenlik güçlerinin Cezaevindeki düzeni tekrar sağlamak üzere hükümlü ve tutuklulara müdahale ettiği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun eylemlere katılması nedeniyle yaralanmasının, meydana gelen zarar ile güvenlik görevlilerinin eylemleri arasında bulunması gereken nedensellik bağını kestiği sonucuna varılmıştır.

17. Başvurucunun anılan karara yönelik temyiz başvurusu, Danıştay 10. Dairesinin 26/6/2013 tarihli; karar düzeltme talebi de 16/7/2014 tarihli kararları ile reddedilmiştir.

18. Başvurucu 14/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

19. Yukarıda belirtilen süreçte Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararından sonra başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 3. maddesinde düzenlenen işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiası ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmuştur.

20. AİHM 5/7/2011 tarihli ve 43044/05 ve 45001/05 başvuru numaralı kararı ile Sözleşme'nin 3. maddesinde düzenlenen kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir. Ancak AİHM, başvurucuya ödenecek tazminat miktarını belirlerken yukarıda belirtilen başvurucu tarafından Antalya 1. İdare Mahkemesine açılan tam yargı davasına atıfta bulunmuştur. AİHM, anılan davanın hâlen sonuçlanmadığını ancak başvurucunun yaklaşık 140.000 Avro tazminat talebinin Antalya 1. İdare Mahkemesi tarafından kabul edildiğini ve kararın temyiz incelemesinde olmasına rağmen tazminatın başvurucuya ödendiğini belirtmiştir. Bu bağlamda başvurucunun AİHM nezdinde talep ettiği tazminatın bu davanın sonuçlanmasından sonra belirlenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Bu nedenle başvurucunun hakları saklı kalmak üzere tazminat konusunda bir sonuca ulaşılmamıştır.

21. Tazminat talepleri reddedilip kararın Danıştay 10. Dairesi tarafından onanmasından sonra başvurucu, AİHM'den tazminat miktarının belirlenmesini talep etmiştir. Başvurucu ayrıca ihlal kararını Danıştaya ibraz etmesine rağmen AİHM kararındaki tespitlerin Danıştay kararında gözetilmediğini ifade etmiştir. Başvurucu, davasının reddedilmesi nedeniyle Cezaevinde yapılan operasyonda meydana gelen zararları da ödemek zorunda kalacağını ileri sürmüş ve ek maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Ayrıca başvurucu, yetkililerin AİHM kararında tespit edilen ihlalleri gidermemeleri nedeniyle manevi zarara uğradığını, zarara uğramaya devam ettiğini ileri sürmüş ve 400.000 avro manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

22. AİHM, başvurucunun adil tazminat hakkına ilişkin olarak tekrar değerlendirme yapmıştır (Saçılık ve diğerleri/Türkiye, B. No: 43044/05 ve 45001/05, 14/4/2015). Bu incelemede başvurucunun taleplerinin öncelikle Antalya 1. İdare Mahkemesi tarafından kabul edildiği ve hükmedilen tazminat miktarının başvurucuya ödendiği hatırlatılmış, ancak davanın sonucunda taleplerinin reddedilmesiyle başvurucunun kendisine ödenen tazminatı geri ödemek zorunda kaldığı belirlenmiştir. Sonuç olarak AİHM, devletin başvurucuya maddi ve manevi tazminat olarak ödenen meblağın geri alınmasına ilişkin tüm taleplerinden ve başvurucu tarafından açılan idari davada Bakanlık ve İçişleri Bakanlığının kendilerini savunmaları dolayısıyla gerçekleşmiş olabilecek masraf ve giderlerin tamamına yönelik tüm ilave miktarlara ilişkin tüm taleplerinden feragat etmesine karar vermiştir. AİHM söz konusu meblağların geri ödenmiş olması hâlinde devletin aynı miktarı, Avrupa Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı marjinal faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranda uygulanacak basit faiziyle birlikte başvurucuya ödemesi gerektiğini belirtmiştir. Öte yandan başvurucunun masraf ve giderleri için 10.000 Avro ödenmesine hükmedilmiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 3/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. İşkence ve Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

24. Başvurucu, hükümlü olarak tutulduğu Burdur Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna güvenlik görevlilerince yapılan operasyonda kolunun dirsek üstünden kopması nedeniyle açtığı tam yargı davasının sonuçsuz kalmasının işkence ve kötü muamele yasağını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

25. Başvurucunun bu iddiasına ilişkin olarak Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma 30/5/2005 tarihinde kesin olarak sonuçlanmıştır (bkz. § 10). Takipsizlik kararı sonrası başvurucu, güvenlik görevlilerinin operasyonu ve sonuçları ile ilgili olarak AİHM'e başvurmuştur. AİHM, başvuruya ilişkin olarak Sözleşme'nin 3. maddesinin maddi ve usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir. Dolayısıyla başvurucunun Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine dair iddiaları AİHM tarafından değerlendirilmiş ve ihlal kararı ile sonuçlanmıştır.

26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).

27. Somut olayda AİHM'in ihlal kararı, işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin maddi olayın ortaya çıkarılması, sorumluların tespiti ve cezalandırılmasına yönelik bir sonuç elde edilme şansı olmayan tam yargı davasının başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte etkili bir başvuru yolu olmadığı (Zeki Güngör, B. No: 2013/8491, 31/3/2016, § 39) ve etkili bir başvuru yolu olan ceza soruşturmasının Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının 30/5/2005 tarihli takipsizlik kararı ile kesinleştiği anlaşılmıştır.

28. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

29. Başvurucu; hükümlü olarak tutulduğu Cezaevine yapılan operasyonda yaralanması ile ilgili olarak açtığı tam yargı davasında Danıştay ve ilk derece mahkemesinin AİHM tarafından verilen ihlal kararını gözetmediğini, zarara kendisinin yol açtığı gerekçesiyle tazminat istemiyle açtığı davanın reddedildiğini, şikâyetler sonucunda olayla ilgili olarak açılan hazırlık soruşturmasının yetersiz kaldığını, Danıştay 10. Dairesinin kararına esas teşkil eden ifadeleri veren kişilere soru sorabilme olanağının kendisine tanınmadığını, yargılamanın bir tarafı olan, dolayısıyla tarafsız olması mümkün olmayan adalet müfettişi tarafından hazırlanan raporun karara esas alınmasının mahkemelerin tarafsızlığı ve bağımsızlığı ilkesine aykırı olduğunu, bu raporun kendisine tebliğ edilmediğini, Danıştay 10. Dairesinin kararlarında yeterli gerekçeye yer verilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

30. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelemesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Kabul edilebilirlik şartları ve incelemesinin usul ve esasları ile ilgili diğer hususlar İçtüzükle düzenlenir.”

31. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) “Düşme kararı” başlıklı 80. maddesi şöyledir:

 “(1) Bölümler ya da komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hallerde düşme kararı verilebilir:

ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi.

 (2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam edebilir.”

32. Yaralanmasına ilişkin olarak açtığı tam yargı davasında başvurucunun ileri sürdüğü tazminat talepleri, Antalya 1. İdare Mahkemesi tarafından kabul edilmiştir. Mahkemenin kararı, ilgili Bakanlıklar tarafından temyiz edilmiş olmasına rağmen bu durum kararın icrasını durdurmadığından belirlenen meblağ başvurucuya ödenmiştir (bkz. § 14). Her ne kadar yargılama sonunda başvurucunun tazminat talepleri ret kararı ile sonuçlanmış ise de AİHM'in 14/4/2015 tarihli adil tazminat hakkı kapsamındaki kararı gereğince yargılama, devletin tam yargı davasına ilişkin tüm taleplerinden feragat etmesine hükmedilmesiyle sonuçlanmıştır. AİHM kararında, söz konusu meblağın başvurucu tarafından geri ödenmiş olması hâlinde devletin aynı miktarı faiziyle birlikte başvurucuya ödemesi gerektiği belirtilmiştir. Öte yandan başvurunun masraf ve giderleri için de 10.000 Avro ödenmesine hükmedilmiştir (bkz. § 22).

33. Yukarıda belirtilen açıklamalar gözetildiğinde başvurucunun tam yargı davasında ileri sürdüğü talepleri reddedilmiş olsa dahi nihai olarak AİHM kararı ile kabul edilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuruda ileri sürdüğü taleplerin AİHM’e yapılan başvuruda karşılandığı anlaşılmaktadır. Başvurucunun tam yargı davasına dair şikâyetlerine ilişkin taleplerinin AİHM tarafından karara bağlandığı, bu karardan ayrı olarak adil yargılanma hakkına ilişkin değerlendirilmesi gereken farklı bir neden bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmadığı tespit edilmiştir.

34. Öte yandan İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörülen başvurunun incelenmesinin devamında Anayasa'nın uygulanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı herhangi bir durumun da söz konusu olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

35. Açıklanan nedenlerle başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir nedenin kalmadığı anlaşıldığından İçtüzük’ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi gereğince başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.

C. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

36. Başvurucu, Cezaevine yapılan operasyonda yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebiyle açtığı tam yargı davasının makul sürede sonuçlandırılamamasının makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

37. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

38. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).

39. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu, başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).

40. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 13 yıl 6 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

41. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

D. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

42. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”

43. Başvurucu, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

44. Somut olayda, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

45. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 24.300 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.186,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. İşkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir nedenin kalmadığı anlaşıldığından DÜŞMESİNE,

3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 24.300 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.186,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Isparta İdare Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 3/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Veli Saçılık [2.B.], B. No: 2014/16192, 3/7/2018, § …)
   
Başvuru Adı VELİ SAÇILIK
Başvuru No 2014/16192
Başvuru Tarihi 14/10/2014
Karar Tarihi 3/7/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, cezaevinde yapılan operasyonda kötü muamale yasağının ihlal edildiği iddiası ile açılan tam yargı davasının reddedilmesinin adil yargılanma ve makul sürede yargılanma haklarını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Zaman Bakımından Yetkisizlik
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (idare) Düşme
Makul sürede yargılanma hakkı (idare) İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi