logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Lokman Ayva [2.B.], B. No: 2014/19301, 27/12/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

LOKMAN AYVA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/19301)

 

Karar Tarihi: 27/12/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Elif KARAKAŞ

Başvurucu

:

Lokman AYVA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, görme engelli seçmenin yanında refakatçi bulunmaksızın oy kullanabilmesinin altyapısının oluşturulmaması nedeniyle seçme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 4/12/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık 10/6/2016 tarihinde görüşünü sunmuştur.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu, oy verme ehliyetine sahip görme engelli bir Türk vatandaşıdır. Başvurucu, görme engellilerin haklarının korunmasına yönelik faaliyetlerde bulunan sivil toplum örgütlerinde yöneticilik yapması ve her platformda engellilerin sorunlarıyla ilgilenmesi nedeniyle kamuoyunca bilinen bir kişidir. Başvurucu 2002 ile 2011 yılları arasında iki dönem milletvekilliği de yapmıştır. Başvurucu, engellilerin desteklenmesi konusunda faaliyet gösteren Türkiye Beyazay Derneğinin genel başkanıdır.

10. Başvurucu 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 93. maddesinde yer alan "...körler, felçliler veya bu gibi bedeni sakatlıkları açıkça belli olanlar, bu seçim çevresi seçmeni olan akrabalarından birinin, akrabası yoksa diğer herhangi bir seçmenin yardımı ile oylarını kullanabilirler." hükmü nedeniyle görme engelli Türk vatandaşlarının serbest, bireysel ve gizli oy kullanamadıkları için her seçimde sürekli hak ihlaline uğradıklarını belirterek doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Başvurucu tarafından bireysel başvuru yapılmadan önce söz konusu hak ihlalinin giderilmesi talebiyle herhangi bir kamusal merciye müracaatta bulunulmamıştır.

12. Başvurucu 4/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

13. 298 sayılı Kanun’un 2. maddesi şöyledir:

 "Seçimler, serbest, eşit, tek dereceli genel oy esaslarına göre yapılır.

 Seçmen oyunu kendisi kullanır.

 Oy gizli verilir.

 Oyların sayımı, dökümü ve tutanaklara bağlanması açık olarak yapılır."

14. 298 sayılı Kanun'un birinci fıkrasının (10) numaralı bendi şöyledir:

"Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:

...

10. İl seçim kurulları başkanlıklarınca seçim işlerinin yürütülmesi hakkında sorulacak hususları derhal cevaplandırmak ve seçimin bütün yurtta düzenle yapılmasını sağlıyacak tedbirleri almak ve bu hususta gereken genelgeleri zamanında yapmak"

15. Aynı Kanun'un 93. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

 "Körler, felçliler veya bu gibi bedeni sakatlıkları açıkca belli olanlar, bu seçim çevresi seçmeni olan akrabalarından birinin, akrabası yoksa diğer herhangi bir seçmenin yardımı ile oylarını kullanabilirler. Bir seçmen birden fazla malule refakat edemez."

B. Uluslararası Hukuk

16. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol’ün 3. maddesi şöyledir:

 "Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler."

17. Birleşmiş Milletler Engelli Kişilerin Haklarına Dair Uluslararası Sözleşme'nin "Siyasi ve toplumsal yaşama katılım" kenar başlıklı 29. maddesinin (a) bendi şöyledir:

 Taraf Devletler, engelli kişilere siyasi hakları ve bu haklardan başkaları ile eşit bir şekilde yararlanma fırsatını tanıyacaklardır ve aşağıdaki taahhütlerde bulunmaktadırlar:

 (a) Aşağıdakilerin gerçekleştirilmesi yoluyla engelli kişilerin, seçme ve seçilme hakkı ve fırsatı dahil olmak üzere doğrudan veya serbestçe seçilen temsilciler yoluyla başkaları ile eşit bir şekilde siyasi ve toplumsal yaşama etkin ve tam olarak katılmalarının sağlanması:

 (i) Oy kullanma usulleri, yerleri ve malzemelerinin uygun, erişilebilir ve kolayca anlaşılabilir ve kullanılabilir olmasının sağlanması;

 (ii) Engelli kişilerin seçimlerde ve referandumlarda baskı olmadan gizli oy kullanma, seçimlerde aday olma, hükümetin her düzeyinde etkin şekilde görev yapma ve bütün kamu görevlerini ifa etme haklarının korunması ve gerektiğinde yardımcı ve yeni teknolojilerin kullanılmasının kolaylaştırılması;

 (iii) Engelli kişilerin seçmen olarak iradelerinin serbestçe ifade edilmesinin sağlanması ve bu amaçla gerektiğinde talepleri üzerine kendi seçecekleri bir kişinin yardımı ile oy kullanmalarına izin verilmesi;

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 27/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucu, 298 sayılı Kanun'un 93. maddesinde yer alan hüküm nedeniyle görme engelli vatandaşların başkasının yardımı olmaksızın oy kullanamadığını; bu durumun serbest, bireysel ve gizli oy kullanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu; her seçim döneminde bu ihlalin tekrar ettiğini, anılan hükmün görme engelli vatandaşların iradesini yok saydığını ve refakatçisinden farklı siyasi görüşe sahip olan görme engelli bireylerin gizli ve serbest oy kullanma hakkının güvencesi olamadığını belirtmiştir. Gizli oy ilkesinin Anayasa'da ve uluslararası sözleşmelerde tanındığının altını çizen başvurucu, ABD ve Fransa'da engelli seçmenlerin gizlilik içinde kendi başlarına oy kullanmalarını sağlayan cihazların kullanımının zorunlu hâle getirildiğini ifade etmiştir. Başvurucu; görme engelli bir Türk vatandaşı olarak oy kullanmaya ehil olduğu tarihten bu yana her seçim döneminde gizli oy kullanma hakkının zedelendiğini, dolayısıyla ihlalin süreklilik arz ettiğini belirtmiştir. Başvurucu, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ile gizli, bireysel ve serbest oy verme hakkını tam olarak kullanabilmeyi ve ilgili Kanun hükmünün iptal edilmesini talep etmiştir.

20. Bakanlık tarafından sunulan görüşte şunlar belirtilmiştir:

i. Yasama işlemi aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağından 298 sayılı Kanun'un ilgili hükmünün iptali talep edilen başvurunun konu yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğunun değerlendirildiği belirtilmiştir.

ii. Ayrıca, başvurunun doğrudan yasama işlemi aleyhine yapıldığının Mahkemece kabul edilmemesi hâlinde Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları inceleme yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce yapılan seçimler yönünden zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiği ifade edilmiştir. Anılan tarih ile bireysel başvurunun yapıldığı tarih arasında ise yalnızca 10/8/2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı, bu seçimin de Sözleşme'nin ek 1 No.lu Protokol'ün 3. maddesi kapsamında bir seçim olarak nitelendirilemeyeceğinden bahisle bu kısım yönünden de konu bakımından yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği değerlendirmesi yapılmıştır. Bakanlık, söz konusu Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan uygulama nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen hak ihlalinin bireysel başvurunun yapıldığı tarih gözetildiğinde oy verme işleminden itibaren otuz gün içinde yapılmadığını belirterek bu kısım yönünden başvurunun süresinde de olmadığını beyan etmiştir.

iii. Başvurucunun bireysel başvuruda bulunurken somut bir seçime yönelik hak ihlali iddiasında bulunmadığını, genel olarak kanun hükmünün haklarını ihlal ettiğini ileri sürdüğünü, bu nedenle de başvurucunun şikâyetinin bir halk davası (actio popularis) niteliğinde olup Sözleşme ve Anayasa'nın koruma sağladığı bir hak talebi kapsamında bulunmadığı değerlendirmesiyle başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle reddedilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmiştir.

21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevap olarak Mahkememize sunmuş olduğu beyanlarında;

i. Başvurunun yasama işlemine karşı değil yasama işleminin neden olduğu hak ihlaline karşı yapıldığını,

ii. Oy kullanma ehliyetine sahip olduğu tarihten bu yana her seçimde hak ihlaline uğradığını ve bu ihlalin devam etmekte olduğunu,

iii. Bireysel başvuruda bulunduğu 4/12/2014 tarihinden sonra 7/6/2015 ve 1/11/2015 tarihlerinde iki ayrı seçim yapıldığını ve bu seçimlerde de gizli oy kullanma hakkının ihlal edildiğini, ilgili Kanun uygulandığı müddetçe gelecek seçimlerde de bu ihlalin devam edeceğini,

iv. Bireysel başvurunun gizli oy hakkının ihlal edildiği tüm seçimler ve ihlalin gerçekleşeceğinin açık olduğu gelecek seçimler için yapıldığını,

v. İlgili Kanun hükmünün uygulanmasından kaynaklanan hak ihlali nedeniyle oy kullandığı seçimlerde iradesine uygun oy kullanıp kullanmadığını bilmediğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

22. Anayasa'nın "Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları" kenar başlıklı 67. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

 "Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.

 Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır. Ancak, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun, uygulanabilir tedbirleri belirler."

23. Başvuru formunda, görme engellilerin seçimlerde gizli oy kullanmalarına olanak tanımayan Kanun hükmünün hak ihlaline yol açtığı ileri sürülmüş ve anılan Kanun'un iptali talep edilmiştir. Bununla birlikte başvurucu, görme engelli bir vatandaş olarak her seçim döneminde anılan hükmün uygulanmasından doğrudan etkilendiğini ve şahsının gizli oy hakkının ihlal edildiğini de ileri sürmüştür. Bu nedenle somut başvuru, salt doğrudan bir kanun hükmünün iptali istemi ya da halk davası (actio popularis) olarak değerlendirilemeyeceğinden görme engelli olan başvurucunun yanında refakatçi bulundurmadan oy kullanabilmesinin altyapısının oluşturulmaması nedeniyle seçme hakkının ihlal edildiği iddiası ve bu nedenle oluşan mağduriyetinin giderilmesi talebi şeklinde ele alınacaktır.

24. Başvurucu, var olduğunu ileri sürdüğü ihlalin giderilmesi talebiyle herhangi bir kamusal merciye müracaatta bulunmaksızın doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğundan başvurunun olağan kanun yollarının tüketilmiş olması koşulunu taşıyıp taşımadığının ortaya konulması gerekmektedir.

25. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bireysel başvuruda bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılar (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 19, 20; Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 26).

26. Başvuru yollarının tüketilmesi gereğinden söz edilebilmesi için öncelikle hukuk sisteminde, hakkının ihlal edildiğini iddia eden kişinin başvurabileceği idari veya yargısal bir hukuki yolun öngörülmüş olması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki yolun iddia edilen ihlalin sonuçlarını giderici, etkili ve başvurucu açısından makul bir çabayla ulaşılabilir nitelikte olması ve sadece kâğıt üzerinde kalmayıp fiilen de işlerliğe sahip bulunması gerekmektedir. Olmayan bir hukuki yolun tüketilmesi başvurucudan beklenemeyeceği gibi hukuken veya fiilen etkili bulunmayan, ihlalin sonuçlarını düzeltici bir vasıf taşımayan veya aşırı ve olağan olmayan birtakım şeklî koşulların öngörülmesi nedeniyle fiilen erişilebilir ve kullanılabilir olmaktan uzaklaşan başvuru yollarının tüketilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır (Fatma Yıldırım, B. No: 2014/6577, 16/2/2017, § 39).

27. Anayasa'nın 79. maddesinde seçimlerin, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılacağı ve seçimlerin başlangıcından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma görevinin Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) ait olduğu ifade edilmiştir.

28. Buna göre seçimlerin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma görev ve yetkisinin YSK'ya verildiği anlaşılmaktadır. Seçimlerin düzen içinde yönetiminin ve dürüstlüğünün gizli oy ilkesinin sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınmasını da kapsadığı açıktır. Bu bağlamda seçimlerin gizli oy ilkesine göre yapılmasını temin edecek her türlü tedbirin alınmasının YSK'nın görevleri arasında olduğu söylenebilir. YSK bu görevini 298 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde belirtilen "seçimin bütün yurtta düzenle yapılmasını sağlıyacak tedbirleri alma[nın] ve bu hususta gereken genelgeleri zamanında yapma[nın]" yetkisi kapsamında yerine getirebilecektir.

29. Başvuru konusu olayda başvurucu, seçimlerin yönetiminden sorumlu olan ve seçimlerin dürüstlüğünü temine yönelik her türlü tedbiri alma yetkisi bulunan YSK'ya, görme engellilerin refakatçi olmaksızın oy kullanabilmelerini sağlayacak altyapının oluşturulması hususunda herhangi bir müracaatta bulunmaksızın refakatçi eşliğinde oy kullanmanın gizli ve serbest oy ilkesini ihlal ettiğini ileri sürerek doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu YSK'ya neden başvurmadığına ve YSK'ya başvuruyu neden etkili bir yol olarak görmediğine ilişkin herhangi bir açıklamada da bulunmamıştır.

30. Yukarıda açıklandığı üzere YSK'nın görme engellilerin gizli ve serbest oy ilkesine uygun olarak oy kullanabilmelerini temin edecek altyapıyı kurmak hususunda gerekli olan yasal yetkilere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mevzuat düzeyinde bakıldığında YSK'nın bu yöndeki talepleri olumlu karşılama olasılığının bulunduğu görülmektedir. Nitekim Engelsiz Erişim Derneği ile Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı'nın (GETEM) 16 Nisan 2017 tarihli Anayasa Değişikliği Halkoylamasına münhasır olmak üzere görme engellilerin tek başlarına ve erişilebilir biçimde oy kullanabilmeleri maksadıyla hazırladığı birleşik oy pusulası ebatlarındaki şablon ile dileyen görme engellilerin oy verme kabinine girmelerine izin verilmesi talebiyle yaptıkları başvuru YSK tarafından incelenmiştir. YSK 30/3/2017 tarihli ve 435 sayılı karar ile "298 sayılı Kanun'un 90., 93. ve 135/1 sayılı Genelge'nin 32., ve 34. maddeleri uyarınca söz konusu şablonun kullanılmasına engel bir durum bulunmadığından, şablonun kullanılması için izin verilmesine gerek olmadığı" yönünde karar vermiştir. Anılan karar sonrasında 16/4/2017 tarihinde gerçekleştirilen halk oylamasında isteyen görme engelli seçmenler bu şablonları kullanarak oy verme işlemini gerçekleştirmişlerdir.

31. Anayasa'nın 79. maddesi uyarınca YSK kararlarının yargı denetimi dışında bırakılması ve YSK'ya yapılacak bir başvurunun olumsuz sonuçlanması hâlinde bu karara karşı bireysel başvuru imkânının bulunmaması, YSK'ya başvuru yolunun pasifize edilerek doğrudan bireysel başvuruda bulunulmasını haklı hâle getirmez. Olağan kanun merciinin vereceği karara karşı bireysel başvuru yolunun kapalı olması o yolun etkisiz olduğunu göstermez. Bir olağan hukuk yolunun etkililiğinin ölçüsü (varsa) ihlali tespite yetkili olup olmadığı ve ihlal tespiti halinde ihlalin sonuçlarını giderecek araç ve imkânlara sahip bulunup bulunmadığıdır. Bu bağlamda YSK, görme engellilerin gizli ve serbest oy ilkesine uygun oy kullanmalarını temin edebilecek altyapıyı oluşturmak hususunda gereken araç ve imkânlara sahip olduğundan bu yolun etkisiz olduğu söylenemez.

32. Öte yandan devlet yardımından yararlanmak için milletvekili genel seçimlerinde %3 oy alma şartı aranmasının seçim hakkını ihlal ettiği iddiasıyla iki siyasi parti tarafındanYSK'ya bir müracaatta bulunulmaksızın doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruda (Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisi [GK], B. No: 2014/8843, 10/12/2015) başvuru yollarının tüketilmesi noktasında bir sorun görülmeyerek işin esası incelenmiş ise de anılan başvuru ile somut başvurunun koşullarının aynı olmadığı anlaşılmaktadır. Sözü edilen başvuruda şikâyete konu Kanun hükmü, %3 oy oranının altında kalan siyasi partiler için otomatik olarak hüküm ifade etmekte ve bu partilerin devlet yardımından mahrum kalması sonucunu doğurmaktadır. Anayasa Mahkemesi seçim yardımı için öngörülen %3 barajının yetkili makamlara takdir hakkı vermeyen açık bir kanun hükmünden kaynaklandığını gözeterek YSK'ya başvurunun %3 barajının değiştirilmesi veya kaldırılması hususunda etkili biryol olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

33. Somut başvuruda, başvurucunun seçme hakkının ihlaline neden olduğunu ileri sürdüğü "...körler, felçliler veya bu gibi bedeni sakatlıkları açıkça belli olanlar, bu seçim çevresi seçmeni olan akrabalarından birinin, akrabası yoksa diğer herhangi bir seçmenin yardımı ile oylarını kullanabilirler." şeklindeki 298 sayılı Kanun'un 93. maddesi hükmünün, fiziksel engeli bulunan vatandaşlara oy kullanma işlemi sırasında kolaylık sağlamak amacıyla düzenlendiği ve başka yöntemlerin kullanılmasını yasaklayan emredici bir norm özelliği taşımadığı açıktır. Bu nedenle, başvurucunun şikâyetinin YSK tarafından ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirilmeye müsait bir şikâyet; YSK'ya yapılacak başvurunun da şikâyetin giderilmesi noktasında makul bir başarı şansı sunabilecek ve çözüm sağlayabilecek nitelikte, etkili bir hukuk yolu olduğu anlaşılmaktadır.

34. Bu durumda, başvurucunun görme engelli bir vatandaş olarak oy kullanırken gizli ve serbest oy kullanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının incelenme imkânını yetkili makam olan YSK'ya tanımaksızın bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle bireysel başvuruya konu edilen şikâyetler, yetkili makamlar önünde ileri sürülmeksizin ilk defa bireysel başvuru aşamasında dile getirilmiştir.

35. Açıklanan nedenlerle başvurucunun seçme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olarak idari başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe farklı gerekçe ile katılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Seçme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 27/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

 

 

FARKLI GEREKÇE

1. Görme engelli seçmenin yanında refakatçi bulunmaksızın oy kullanabilmesini sağlayacak altyapının oluşturulmaması nedeniyle başvurucunun seçme hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvurunun KABUL EDİLEMEZ olduğuna ilişkin sonuç karara katılmakla birlikte, kabul edilemezlik gerekçesinin “başvuru yollarının tüketilmemesi” olamayacağı görüşündeyim.

2. Başvurucunun tüketmesi gereken iç hukuk yolu olarak gösterilen Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçimlerin genel hükümlerine ilişkin olarak kanunlarla belirlenmiş hususları değiştirmek, bunlara ilaveler yapmak veya kanun hükümlerini ihmal yoluyla uygulamadan kaldırmak görev ve yetkisine sahip bir organ değildir. Görme engelli seçmenlerin nasıl oy kullanabilecekleri, 298 sayılı Kanun’un 93. maddesinde belirtilmiş; burada belirtilen yöntemlere ek yöntemlerin YSK tarafından belirlenebileceği şeklinde bir hükme de yer verilmemiştir.

3. Demokratik hukuk devletinin temeli olan serbest seçimler, Anayasa'nın 67. maddesindeki serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı gözetim ve denetimi altında yapılır.Yine Anayasa'nın 67. maddenin dördüncü fıkrasına göre seçme hakkının kullanımı kanunla düzenlenir. Kanuni düzenlemelerin ise yasama organının görev ve yetkisi kapsamında ve Anayasa'nın 148. maddesine göre Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.

4. Anayasa Mahkemesi, seçim kanunlarının anayasal gereklere uygunluğu konusunda daha önce de pek çok kuralı incelemiş olup, bu kapsamda, mektupla oy verilmesine ilişkin yasa kuralını Anayasa'nın gizli oy ilkesine aykırı bularak iptal etmiştir (Anayasa Mahkemesinin 29.5.2008 tarihli ve E:2008/33; K:2008/113 sayılı kararı).

5. Öte yandan, oy verme yöntemlerinin YSK tarafından belirlenmesi halinde bu yöntemlerin Anayasa'ya uygunluğu denetim dışı kalacaktır. Zira Anayasa'nın 79. maddesi gereğine YSK kararlarına karşı hiçbir mercie başvurulamaz. Anayasa Mahkemesinin istikrar kazanmış içtihatlarında da YSK kararlarına karşı Anayasa Mahkemesine müracaat edilemeyeceği belirtilmiştir.

6. Bu açılamalar karşısında, engellilerin oy kullanmasına ilişkin düzenlemelerin YSK tarafından, anayasallık denetimine de kapalı olarak gerçekleştirilmesine olanak bulunmadığı açıktır. Bu nedenle, görme engelli başvurucunun, başka bir kişinin yardımı olmaksızın oy kullanabilmesi için YSK’ya başvurmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu bulunmadığını kabul etmek gerekir.

7. Öte yandan, bireysel başvurunun, 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesi gereğince, güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılması gerekir. Başvurucunun oy kullanmasında bir güçlükle karşılaştığı veya kullandığı oyun ifşa edilmesi suretiyle gizliliğinin ihlal edilmesi sonucunda bir mağduriyet yaşadığına ilişkin somut bir iddiası olmadığı gibi, bu konuda genel bir soruna işaret temek istediği, başvuru formunda da ifade edilmektedir. Bu durumda Adalet Bakanlığı görüşlerinde de belirtildiği şekilde kişi bakımından yetkisizlik kararı verilmesi icap eder.

8. Başvurucunun somut ve güncel bir mağduriyeti bulunduğu farz ve kabul edilse dahi, başvurunun, son oy kullanma tarihinden itibaren 30 gün içinde Anayasa Mahkemesine başvurmamış olması nedeniyle, süre aşımı kararı verilmesi gerekir.

9. Başvurunun yukarıdaki iki nedenden biriyle KABUL EDİLEMEZLİĞİNE karar verilmesi gerekirken, Anayasal bakımdan mevcut olmayan ve uygulanması halinde de ciddi anayasal sakıncalar içerecek olan bir yola (YSK) işaret edilerek, başvuru yollarının tüketilmemesi gerekçesiyle reddine katılmamaktayım.

 

 

 

 

 

Üye

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Lokman Ayva [2.B.], B. No: 2014/19301, 27/12/2017, § …)
   
Başvuru Adı LOKMAN AYVA
Başvuru No 2014/19301
Başvuru Tarihi 4/12/2014
Karar Tarihi 27/12/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, görme engelli seçmenin yanında refakatçi bulunmaksızın oy kullanabilmesinin altyapısının oluşturulmaması nedeniyle seçme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 298 Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun 2
93
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi