TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET ALİ ÇELİK BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2014/2852)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet Ali ÇELİK
|
Vekili
|
:
|
Av. Meral ÖNDERSEV
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 16/10/1973 tarihinde Marmaris Kadastro Mahkemesinde
açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını,
yargılama sürecinde taşınmazları üzerinde tasarrufta bulunamadığını belirterek,
mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 21/2/2014 tarihinde Marmaris 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 14/7/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
I.4. Bölüm Başkanı tarafından
28/1/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 26/2/2015
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Muğla ili, Marmaris ilçesi, Çamlı köyünde yapılan
kadastro çalışmaları sırasında 724 parsel numaralı taşınmaz F.A. ve
müşterekleri adına tespit edilmiştir.
8. Bu tespit karar üzerine S.A., 16/10/1973 tarihinde
Marmaris Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitine itiraz davası açmış, dava,
Marmaris Kadastro Mahkemesinin E.1973/13 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
9. Başvurucu, vekili vasıtasıyla verdiği 15/4/2001 tarihli
dilekçeyle asli müdahale talebinde bulunmuş, bu talep Mahkemece 16/5/2002
tarihli duruşmada kabul edilmiştir.
10. Mahkemece, 28/7/2011 tarih ve E.1973/72, K.2011/372
sayılı kararla davanın reddine, taşınmazların kadastro tespit tutanağındaki
tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiştir.
11. Kararın temyizi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 28/2/2013
tarih ve E.2012/7661, K.2013/1788 sayılı ilamıyla; bir kısım eksiklikler
nedeniyle dosyanın Mahkemesine geri çevrilmesine karar vermiştir.
12. Eksik hususların tamamlanmasından sonra, dosyanın gönderildiği
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 3/10/2013 tarih ve E.2013/22511, K.2013/16095 sayılı
ilâmıyla İlk Derece Mahkemesinin kararını onamıştır.
13. Başvurucu, 21/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
14. Karar düzeltme talebi, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin
28/10/2014 tarih ve E.2014/6503, K.2014/19612 sayılı ilâmıyla reddedilmiştir.
B. İlgili Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§
16-22).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 21/2/2014 tarih ve 2014/2852 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, 16/10/1973 tarihinde, Marmaris Kadastro
Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede
sonuçlandırılamadığını, yargılama sürecinde taşınmazları üzerinde tasarrufta
bulunamadığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek
başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucu, 16/10/1973 tarihinde, Marmaris Kadastro
Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede
sonuçlandırılamadığını, yargılama sürecinde taşınmazları üzerinde tasarrufta
bulunamadığını belirterek, adil yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve
AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer
alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke
ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut
başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda
belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup,
ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının
yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Marmaris Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine
itiraz davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanunlarda yer alan usul hükümlerine göre
yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan
bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 16/10/1973 tarihidir.
24. Başvuru konusu davanın açılış tarihi 16/10/1973 olmakla
beraber, başvurucunun vekili vasıtasıyla verdiği 15/4/2001 tarihli asli müdahale
dilekçesi sonrasında, asli müdahil sıfatıyla yargılamada yer almaya başladığı
anlaşılmaktadır. Bu nedenle, başvurucu açısından yapılacak makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, davanın
açıldığı tarih değil, usule uygun olarak asli müdahale talebinde bulunulduğu
15/4/2001 tarihidir. (B. No. 2012/367, 17/9/2013, § 25).
25. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Bu kapsamda, somut yargılama faaliyeti
açısından sürenin bitiş tarihinin, Yargıtay 7. Hukuk Dairesince karar düzeltme
talebinin reddine karar verildiği 28/10/2014 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinden, Muğla
ili, Marmaris ilçesi, Çamlı köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 724
parsel numaralı taşınmazın F.A. ve müşterekleri adına tespit edilmesi üzerine
S.A. tarafından 16/10/1973 tarihinde Marmaris Kadastro Mahkemesinde kadastro
tespitine itiraz davası açıldığı, bu davanın Marmaris Kadastro Mahkemesinin
E.1973/13 sayılı dosyasına kaydedildiği, başvurucunun yargılama devam ederken
vekili vasıtasıyla verdiği 15/4/2001 tarihli dilekçeyle asli müdahale talebinde
bulunduğu ve bu talebinin Mahkemenin 16/5/2002 tarihli duruşmasında kabul
edildiği anlaşılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda Mahkemece 28/7/2011 tarihli
kararla davanın reddine, taşınmazların kadastro tespit tutanağındaki tespit
gibi tapuya tesciline karar verildiği, bu kararın temyiz incelemesi neticesinde
onandığı, onama kararına karşı yapılan karar düzeltme talebinin 28/10/2014
tarihinde reddedilmesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleştiği
belirlenmiştir.
27. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 15).
28. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B.
No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67;
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
29. Başvuruya konu davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken
usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık nitelikte
olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut
başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı
ve yaklaşık on dört yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucu uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazı
üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunamadığını, taşınmazının gelirlerinden
yararlanamadığını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucunun makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler
ışığında, mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
32. Başvurucu, 125.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini
talep etmiştir.
33. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
34. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık
on dört yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında başvurucuya net 11,250,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 11.250,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.