logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mızrap Ateş [1.B.], B. No: 2014/3076, 10/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MIZRAP ATEŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/3076)

 

Karar Tarihi: 10/3/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Gökçe GÜLTEKİN

Başvurucu

:

Mızrap ATEŞ

Vekili

:

Av. Mehmet Ali KIRDÖK

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, Üsküdar E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunmaktayken bazı hükümlü ve tutukluların ölüm orucu başlatmaları üzerine düzenlenen operasyon sonucu yaralandığını ve sakat kaldığını iddia ederek, uğradığı zararın tazmini istemiyle 22/6/2001 tarihinde Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığına yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine açtığı tam yargı davasının halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 5/3/2014 tarihinde İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 3/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 15/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 1/10/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, Üsküdar E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunmaktayken bazı hükümlü ve tutukluların ölüm orucu başlatmaları üzerine Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığınca 19/12/2000 tarihinde düzenlenen bir operasyon sonucu bacağından yaralandığını ve sakat kaldığını iddia ederek, uğradığı zararın giderilmesi istemiyle 22/6/2001 tarihinde Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığına başvurmuştur.

8. Adalet Bakanlığının başvurucunun dilekçesine cevap vermemesi ve İçişleri Bakanlığının 9/8/2001 tarihli yazısıyla başvurucunun talebini reddetmesi üzerine başvurucu, uğradığı zararın tazmini istemiyle 10/10/2001 tarihinde İstanbul 2. İdare Mahkemesinde anılan Bakanlıklar aleyhine tam yargı davası açmıştır.

9. Mahkemece, 30/4/2007 tarih ve E.2001/1441, K.2007/1419 sayılı kararla idarenin mevcut hale göre gerekli olan kontrol ve denetimlerini yapmamak suretiyle başvurucunun yüzde elli dört oranında malul olmasını önleyemediği, meydana gelen zararın oluşmasında hizmet kusuru işlediği, zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

10. Kararın temyizi üzerine, Danıştay Onuncu Dairesinin 9/4/2008 tarih ve E.2007/8606, K.2008/2052 sayılı ilâmıyla; olayın çözümü için gerekli olan tüm bilgi ve belgelerin getirilmesi ve olayın meydana gelmesinde başvurucunun bir kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, başvurucunun da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında cezaevi idaresine karşı silahlı isyan çıkartmak, adam öldürmek ve yaralamak ve bu suçlara iştirak etmek suçlarından Üsküdar (Kapatılan) 1. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın dikkate alınması gerektiği belirtilerek bozulmuştur.

11. Mahkemece bozmaya uyulmuş olup, yargılamaya E.2008/1905 sayılı dava dosyasında devam edilmektedir.

12. Başvurucu, 5/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

13. 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (2) numaralı fıkrası, 14. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkraları, 20. maddesinin (5) numaralı fıkrası, 49. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 60. maddesi (bkz. B. No: 2013/8905, 8/9/2014, §§ 10-13).

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 5/3/2014 tarih ve 2014/3076 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

15. Başvurucu, Üsküdar E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunmaktayken bazı hükümlü ve tutukluların ölüm orucu başlatmaları üzerine düzenlenen operasyon sonucu yaralandığını ve bir bacağını kaybettiğini iddia ederek, uğradığı zararın tazmini istemiyle 22/6/2001 tarihinde Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığına yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine açtığı tam yargı davasının halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

16. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

17. Başvurucu, 22/6/2001 tarihinde Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığına yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine açtığı tam yargı davasında yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

18. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

19. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

20. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekir. Hukuk sisteminde yer alan mevzuat hükümleri gereğince “kamu hukuku” alanına dâhil olan, ancak sonucu itibarıyla özel nitelikteki haklar ve yükümlülükler üzerinde belirleyici olan uyuşmazlıkları konu alan davalar da Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesinin koruması kapsamına girmektedir. Başvuruya konu tam yargı davasının, idarenin kusuru neticesinde vücut bütünlüğünde meydana geldiği iddia edilen zararın giderilmesi istemini konu alan bir uyuşmazlık olduğu görülmekle, somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, § 44).

21. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarihtir. Ancak idari yargıda dava açılabilmesi için öncelikle idari makamlara başvurulmasının zorunlu olduğu durumlar ile idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılmasını sağlamak amacıyla idari makamlara yapılan başvurular üzerine açılan davalar bakımından sürenin başlangıcı idareye başvuru tarihi olup, somut başvuru açısından bu tarih, 22/6/2001 tarihidir.

22. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).

23. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurucunun Üsküdar E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunmakta iken bazı hükümlü ve tutukluların ölüm orucu başlatmaları üzerine düzenlenen operasyon sonucu yaralandığını iddia ederek uğradığı zararın tazmini istemiyle 22/6/2001 tarihinde Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığına başvurduğu, yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine 10/10/2001 tarihinde İstanbul 2. İdare Mahkemesinde açtığı tam yargı davasında 30/4/2007 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyizi üzerine Danıştay Onuncu Dairesinin 9/4/2008 tarihli ilâmıyla başvurucunun da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında cezaevi idaresine karşı silahlı isyan çıkartmak, adam öldürmek ve yaralamak ve bu suçlara iştirak etmek suçlarından Üsküdar (Kapatılan) 1. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın dikkate alınması gerektiği belirtilerek bozulduğu, Mahkemece bozmaya uyularak 26/11/2008 tarihinden itibaren Üsküdar (Kapatılan) 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen yargılamanın sonucunun beklenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

24. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu yargılama sürecinin idari yargı makamları nezdinde sürdüğü görülmekle, 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve idari yargı alanına dâhil uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 2577 sayılı Kanun’un muhtelif maddelerinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 13).

25. Somut davada Mahkemece, Üsküdar (Kapatılan) 1. Ağır Ceza Mahkemesi dava dosyasının akıbetinin uzun süre beklenildiği anlaşılmıştır. Yargılama faaliyetinin süresine ilişkin değerlendirmede göz önünde bulundurulması gereken husus, sadece ilgili yargı makamlarının tutumu değil, Devletin, kamu gücü kullanan tüm organlarına atfedilebilir bir gecikme olup olmadığı durumudur. Bu kapsamda tam yargı davasında beklenmesine karar verilen ceza davasının uzun sürmesi Devletin kamu gücü kullanan organlarına atfedilebilir bir gecikmedir. Zira Anayasa'nın 36. maddesi ile Sözleşme'nin 6. maddesi, hukuk sisteminin, mahkemelerin davaları makul bir süre içinde karara bağlama yükümlülüğü de dâhil olmak üzere adil yargılama koşullarını yerine getirebilecek biçimde düzenlenmesi sorumluluğunu yüklemektedir (B. No: 2012/650, 5/12/2013, § 49). Belirtilen ceza davası sonucunun beklenilmesi noktasındaki takdir ilgili usul hükümleri uyarınca Derece Mahkemesine ait olmakla beraber, ceza davası akıbetinin uzun süre beklenilmesi somut yargılamanın süresi üzerinde etkili olmuştur.

26. Hukuk sistemimizde idari yargı alanında yer alan uyuşmazlıklara ilişkin dava sürelerinin makul yargılama süresini aştığı yönündeki tespitlere, AİHM kararlarında yer verilmiş olup, özellikle idari yargı alanındaki yapısal sorunlar ve Danıştay nezdinde temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde geçirilen uzun yargılama sürelerinin ihlal kararlarına temel oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda idari yargı makamları nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümleri de göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 54-60).

27. Başvuruya konu davaya bir bütün olarak bakıldığında, 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu yaklaşık on dört yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

28. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

29. Başvurucu, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

30. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

31. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık on dört yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya takdiren net 19.450,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

32. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

33. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık on dört yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

 2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 19.450,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

E. Kararın bir örneğinin İstanbul 2. İdare Mahkemesine gönderilmesine,

10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mızrap Ateş [1.B.], B. No: 2014/3076, 10/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı MIZRAP ATEŞ
Başvuru No 2014/3076
Başvuru Tarihi 5/3/2014
Karar Tarihi 10/3/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, Üsküdar E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunmaktayken bazı hükümlü ve tutukluların ölüm orucu başlatmaları üzerine düzenlenen operasyon sonucu yaralandığını ve sakat kaldığını iddia ederek, uğradığı zararın tazmini istemiyle 22/6/2001 tarihinde Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığına yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine açtığı tam yargı davasının halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 1
14
20
49
60
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi