TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
FİLİZ SARIBOĞA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/3307)
Karar Tarihi: 22/6/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucu
Filiz SARIBOĞA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, naklen atama için muvafakat verilmemesi işlemi nedeniyle eşitlik ilkesinin; işlemin iptali için açılan davanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık tarafından görüş sunulmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, İzmir 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu bünyesinde infaz ve koruma memuru olarak görev yapmaktadır. Başvurucu, almış olduğu eğitime daha uygun olduğunu belirterek İzmir İl Özel İdaresi emrine naklen atanmak için talepte bulunmuştur. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 25/11/2008 tarihli işlemiyle başvurucunun hizmetine ihtiyaç bulunduğu hususu gerekçe gösterilerek naklen atanabilmesi için gerekli olan muvafakat verilmemiştir.
9. Başvurucu, muvafakat verilmemesi işleminin iptali istemiyle 29/12/2008 tarihinde dava açmıştır. İzmir 1. İdare Mahkemesi 16/6/2009 tarihli kararıyla davanın reddine hükmetmiştir. Bu karar, Danıştay Beşinci Dairesinin 12/5/2011 tarihli kararıyla uyuşmazlığın çözümünde Ankara mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesine yer verilerek usul hükümleri yönünden bozulmuştur.
10.İzmir 1. İdare Mahkemesi 9/2/2012 tarihli kararıyla 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 33. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde yetkili olduğu sonucuna vararak yetki kuralına ilişkin kısım yönünden kararında ısrar etmiştir. Esasa ilişkin olarak naklen atanmak istenilen kadronun unvanlı ya da herhangi bir sınav sonucu atanmaya hak kazanılan bir kadro olmadığı, yine memur olarak yürütülecek görevin alınan eğitimle doğrudan ilgili, kariyer bir görev olarak addedilemeyeceği ve idarenin personel açığı nedeniyle başvurucunun hizmetine ihtiyaç duyulduğu hususlarını tespit etmiştir. Sonuç olarakkamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesine yer vermek suretiyle davayı reddetmiştir.
11. Söz konusu karar, yetki kuralına dair verilen ısrar hükmüyönünden Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 26/11/2012 tarihli kararıyla onanmıştır. Dosya aynı karar ile esası yönünden inceleme yapılması için Danıştay Beşinci Dairesine gönderilmiştir. Daire 19/6/2013 tarihli kararıyla İzmir 1. İdare Mahkemesinin ret hükmünü onamış ve onama kararına yönelik karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 6/12/2013 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 22/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğineİlişkin İddia
13.Başvuru kendisi ile benzer durumda olan bir çok kişiye muvafakat verilmesine karşın kendisine verilmemesinin eşitlik ilkesini ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
14. Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Sözleşme'nin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine yönelik iddiaların soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 33).
15. Başvurucu, eşitlik ilkesine yönelik iddialarını çalışma hakkı ile ilintilendirmek suretiyle ihlal iddiasında bulunmuştur.
16. Çalışma hakkı Anayasa’nın 49. maddesinde güvence altına alınmış olmakla beraber bu hak Sözleşme'de düzenlenen haklardan değildir. Dolayısıylaçalışma hakkı bağımsız bir hak olarak Sözleşme ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında bulunmadığından bu hakka yönelik ihlal iddiasının bireysel başvuru konusu yapılabilmesi mümkün değildir.
17. Bu hâle göre çalışma hakkı temelinde ileri sürülen eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine yönelik iddianın konusu, Anayasa’da güvence altına alınmış ve Sözleşme kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin ortak koruma alanı dışında kalmaktadır.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
19. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin daha önceki içtahatları doğrultusunda karar verilmesi yönünde görüş bildirmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
22. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
24. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 4 yıl 11 aylık yargılama süresinin makul olmadığısonucuna varmak gerekir.
25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
27. Başvurucu, miktar belirtmeden maddi tazminat talebinde bulunmuş ancak manevi tazminat talebinde bulunmamıştır.
28. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
29. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucu manevi tazminat talebinde bulunmadığından ve maddi zarar ile makul sürede yargılanma hakkının ihlali arasındaki illiyet konusunda herhangi bir belge sunmamış olduğundan maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi ve ihlalin tespiti ile yetinilmesi gerekir.
30. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucunun maddi tazminata ilişkin taleplerinin REDDİNE,
D. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin İzmir 1. İdare Mahkemesine (E.2011/1886, K.2012/235) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.