TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ARABİ TÜRK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4643)
|
|
Karar Tarihi: 12/4/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Arabi
TÜRK
|
|
|
2. Çeçani ÇİÇEK
|
|
|
3. Enise
ÜNAL
|
|
|
4. Halef
TÜRK
|
|
|
5. Hasan
TÜRK
|
|
|
6. Rasime OMAY
|
|
|
7. Şerif
TÜRK
|
Vekili
|
:
|
Av. Aydin
ASLAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucuların babası olan muris aleyhine 1990 yılında Derik
Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davası hâlen yerel
Mahkeme aşamasında derdest durumdadır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Mahkemenin 12/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
10. Başvurucular, makul sürede yargılanma ve mülkiyet haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
A. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
12. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih, sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
13. Başvuruya konu dava, başvurucuların murislerinden intikalle
takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup bu yönüyle makul süre değerlendirmesi
bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçının yargılamaya
katıldığı an değil somut olayda muris açısından değerlendirmeye esas alınan
sürenin başlangıç anıdır (Gülseren Gürdal ve
diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
14. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
15. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 27 yıllık yargılama
süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
17. Başvurucular, uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarınıbelirterek Anayasa’nın 35. maddesinde
tanımlanan mülkiyet haklarının da ihlal edildiğini iddia etmişlerse de
başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde
yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği
yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
19. Başvurucular, manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
20. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
21. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvuruculara, şikâyet konusu davadaki taraf sayısı da dikkate
alındığında ayrı ayrı net 2.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
22. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruculara
müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara ayrı ayrı net 2.500 TL manevi tazminat
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Derik Kadastro Mahkemesine (E.1990/5)
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
12/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.