TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞEHMUS YILDIZ VE MUHYEDİN SEVİNÇ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4954)
|
|
Karar Tarihi: 8/6/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan
ALTAN
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
Raportör
|
:
|
Akif
YILDIRIM
|
Başvurucular
|
:
|
1. Muhyedin SEVİNÇ
|
|
|
2. Şehmus YILDIZ
|
Vekili
|
:
|
Av.
Selahattin KAYA
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) ihlalin
ancak yeniden yargılamayla giderilebileceğine dair kararına rağmen yargılamanın
yenilenmesi taleplerinin kabul edilmemesi ve salt dosya üzerinden karar
verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/4/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 31/12/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 25/02/2016tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesine görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular, Diyarbakır 2 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin
25/4/2000 tarihli ve E.1993/221, K.2000/71 sayılı kararıyla devletin hâkimiyeti
altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik ve vehamet arz eden eylemlerde bulunmak suçundan ömür boyu
hapis cezasına mahkûm edilmişlerdir. Anılan karar, Yargıtay incelemesinden
geçerek 10/9/2001 tarihinde kesinleşmiştir.
8. Başvurucular, mahkûmiyetleriyle sonuçlanan olaylara ilişkin
olarak AİHM'e 26/3/2002 tarihinde başvurmuşlardır. Başvurucular, Devlet
Güvenlik Mahkemesi heyetinde askerî bir hâkimin de bulunması nedeniyle bağımsız
ve tarafsız bir yargılama yapılmadığından, mahkûmiyet kararı gözaltındayken
verdikleri ifadelere dayandığından, başsavcının verdiği kararın kendilerine
bildirilmediğinden, yargılamanın çok uzun sürdüğünden ve haksız olduğundan şikâyet
etmişlerdir.
9. AİHM, 6/10/2009 tarihli (B. No: 26892/02) kararıyla aynı
konuya ilişkin verdiği Incal/Türkiye (B. No: 22678/93, 9/6/1998, §§
68) ve Göcekli/Türkiye (B. No: 71813/01, 21/12/2006, §§
27, 28) kararlarına da atıf yapmak suretiyle başvurucuların bağımsız ve
tarafsız bir mahkemede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Anılan ihlal tespiti dikkate alınarak başvurucuların adil yargılanma hakkına
ilişkin diğer şikâyetlerin incelenmesine gerek görülmemiştir. AİHM, kararında
prensip olarak yeniden yargılama yapılmasının ihlalin giderimi için uygun bir
yol olacağını da belirtmiştir.
10. Başvuruculardan Muhyedin Sevinç müdafii, 4/4/2011 havale tarihli dilekçesi ile anılan ihlal
kararına dayanarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. (Kapatılan)
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250. maddesi ile görevli), 7/9/2011
tarihli ek kararı ile süresinde yapılmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar
verilmiştir.
11. Anılan karar, itiraz üzerine Diyarbakır 5. Ağır Ceza
Mahkemesince 3/11/2011 tarihli kararlakaldırılmıştır.
İtiraz merciinin gerekçesi şöyledir:
"(...) ek kararı ile talebin reddine
karar verilmiş ise de; sanık vekili Av.Feride LAÇİN'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş
kararına istinaden yargılamanın yenilenmesi talebini içeren dilekçesiniDiyarbakır
5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmek üzere Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne
sunduklarına dair dilekçe fotokopisi ibraz ettiği anlaşıldığından, hükümlü
vekilinin talebinin süresinde olup olmadığının değerlendirilmesi bakımından
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmek üzere Ankara 12.Ağır Ceza
Mahkemesi'ne sunulan dilekçenin akibetinin
araştırılarak, dilekçenin süresinde verilip verilmediğinin tespiti suretiyle bu
konuda karar verilmesi gerekirken, bu doğrultuda herhangi bir araştırma
yapılmaksızın talep konusunda karar verilmiş olması nedeniyle, hükümlü
vekilinin itirazının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm
kurulmuştur."
12. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 24/2/2012 tarihli ek
kararıyla yargılamanın yenilenmesi talebini yine reddetmiştir. Gerekçenin
ilgili kısmı şöyledir:
"Somut olayda;
(...) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
tarafından verilen karar ile; Mahkememiz hükmünün tutukluluk ile yargılama
süresinin ihlal edilmek suretiyle verildiği karara bağlanmıştır. Ancak;
tutukluluk ile yargılama süresinin ihlal edilmesi, hükümlünün
cezalandırılmasına karar verilen Mahkememiz hükmünün dayanağı değildir. Bu
itibarla; yeniden yargılama talebinin kabulü için gerekli olan ve 5271 Sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunun 311/1-f maddesinde düzenlenen; ceza hükmünün İnsan
Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin
ihlali suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa
İnsan Haklan Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması şartı
gerçekleşmemiştir.
Açıklanan sebeplerle; hükümlü müdafıinin talebinin 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun
311/1 -f maddesinde ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311/2 maddesinde
öngörülen şartları taşımaması sebebiyle reddine karar vermek ve aşağıdaki hükmü
kurmak gerekmiştir."
13. Anılan karara sanık müdafii
tarafından 13/3/2012 tarihinde yapılan itiraz, Diyarbakır 6. Ağır Ceza
Mahkemesinin 13/4/2012 tarihli ve2012/219 Değişik İş sayılı kararıyla
reddedilmiştir.
14. Bu arada 11/4/2013 tarihli ve 6459 sayılı Kanun ile
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'na geçici 2. madde
eklenerek 4/2/2003 tarihi itibarıyla AİHM'de derdest olup da sonradan ceza
hükmünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) veya eki protokollerin
ihlali suretiyle verildiği tespit edilen ancak 5271 sayılı Kanun'un 311.
maddesinin (2) numaralı fıkrası nedeniyle yargılamanın yenilenmesine
başvurulamayan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 15/6/2012 tarihi
itibarıyla icra süreci denetlenmekte olan kararlar açısından da yargılamanın
yenilenmesi yolu açılmıştır.
15. Başvurucular, aynı ihlal kararına dayanarak 22/5/2013
tarihinde 6459 sayılı Kanun ile yapılan değişikliği gerekçe göstererek
yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
16. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 25/7/2013 tarihli ve
E.1993/221, K.2000/71 sayılı ek kararıyla dosya üzerinden inceleme yapmış ve
başvurucuların talebini reddetmiştir.
17. Mahkeme kararının ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:
"...
Cumhuriyet Başsavcılığının talep konusunda
yazılı mütalaası alınmış ve mütalaada (özetle); şartları oluşmadığından yeniden
yargılanma talebinin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
...
Somut olayda;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından
verilen karar ile; Mahkememizdeki yargılamanın adil olmadığına ve mahkememizin
bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili şikayetin
kabul edilebilirliğine AİHS'nin 6/1.maddesinin ihlal edildiği karara
bağlanmıştır. Ancak; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Mahkememizin
bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili ihlal kararındaki hususlar hükümlünün
cezalandırılmasına karar verilen Mahkememiz hükmünün dayanağı değildir. Bu
itibarla; yeniden yargılama talebinin kabulü için gerekli olan ve 5271 Sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunun 311/1-f maddesinde düzenlenen; ceza hükmünün İnsan
Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin
ihlali suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması şartı
gerçekleşmemiştir.
Açıklanan sebeplerle; hükümlü müdafiinin talebinin 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun
311/1-f maddesinde öngörülen şarları taşımaması
sebebiyle reddine karar vermek ... gerekmiştir."
18. Başvurucular, AİHM'in kararıyla
bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkının ihlal
edildiğinin tespit edildiğini, kabul edilebilir bulunan diğer iddiaların
incelenmesine gerek görülmediğini, uygun giderim yolu olarak yargılamanın
yenilenmesine işaret edildiğini belirterek karara itiraz etmiştir.
19. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, dosya üzerinden verdiği
28/1/2014 tarihli ve 2014/63 Değişik İş sayılı kararıyla başvurucuların
itirazını reddetmiştir.
20. Mahkeme kararının ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:
"...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından
verilen karar ile; Mahkememizdeki yargılamanın tarafsız ve bağımsız olmaması ve
ceza davasının süresinin uzaması nedeniyle şikayetin
kabul edilebilirliğine AİHS'nin 6/1 maddesinin ihlal edildiği karara bağlanmıştır. Ancak; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
ceza davasının süresinin uzun uzaması ve mahkememizin bağımsızlığı ve
tarafsızlığı ile ilgili ihlal kararındaki hususlar hükümlünün
cezalandırılmasına karar verilen mahkememiz hükmünün dayanağı değildir. Bu itibarla;
yeniden yargılama talebinin kabulü için gerekli olan ve 5271 Sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunun 311/1-f maddesinde düzenlenen; ceza hükmünün İnsan Haklarını
ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali
suretiyle verildiğinin ve hükmünün aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması şartı
gerçekleşmemiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle; Diyarbakır 5.
Ağır Ceza Mahkemesinin 02/08/2013 tarih ve 2013/322 değişik iş sayılı
yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin kararının usul ve yasaya
uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılarak itirazın reddine karar verilmiştir.
"
21. Bu karar, başvurucular müdafiine
10/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
22. Başvurucu 9/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
23. 5271 sayılı Kanun'un "Hükümlü
lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri" kenar başlıklı 311.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kesinleşen bir
hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak
yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
...
f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana
Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle
verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın
yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten
itibaren bir yıl içinde istenebilir.
(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003
tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003
tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine
verilecek kararlar hakkında uygulanır. "
24. 5271 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi şöyledir:
"İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri
Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle bir ceza
hükmünün verildiğini tespit eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş
kararlarından, 15.6.2012 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi
önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından bu Kanunun 311 inci maddesinin
ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu durumda olanlar, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yargılamanın yenilenmesi talebinde
bulunabilirler.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 8/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
26. Başvurucular AİHM'in ihlal
kararına istinaden yaptıkları yargılamanın yenilenmesi taleplerinin hukuka aykırı
biçimde reddedildiğini, yeniden yargılama taleplerinin değerlendirilmesinin
dosya üzerinden yapıldığını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; yargılamanın yenilenmesi ve 50.000 TL maddi, 50.000TL
manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
27. Başvurucu Muhyedin Sevinç, yeni
bir imkân sunan 6459 sayılı Kanun değişikliğini ileri sürerek bireysel
başvuruların incelenmeye başlandığı tarih olarak belirlenen 23/9/2012
tarihinden sonra tekrar yargılamanın yenilenmesi için başvurmuştur. Yeni sebep
belirtilerek yapılan başvuru sonunda, verilmiş kararın Anayasa Mahkemesinin
zaman bakımından yetkisi kapsamında olduğunun kabul edilmesi gerekir.
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının duruşmalı
yargılama ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
a. Duruşmalı Yargılama Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
29. Başvurucular, yeniden yargılama taleplerinin
değerlendirilmesinin dosya üzerinden yapılmasından şikâyet etmişlerdir.
30. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü bir
başvuruya ilişkin kararında bu konudaki ilkeleri belirlemiştir. Buna göre
başvurucuların suç işleyip işlemediğiyle ilişkili olmayan değerlendirmelerin
duruşma açılmadan yapılmasının adil yargılanma hakkıyla çelişmediği sonucuna ulaşılmıştır
(Lokman Sapan, B. No: 2013/723,
21/11/2013, §§ 47-51).
31. Yargılamanın yenilenmesi olağanüstü bir kanun yolu olup bu
yolun hangi hâllerde açılacağı 5271 sayılı Kanun'un 311. maddesinde açıkça
düzenlenmiş ve aynı Kanun'un 321. maddesinde yeniden yargılanma talebinin
esassız olması hâlinde talebin duruşmasız olarak reddedileceği hükme
bağlanmıştır. Uyuşmazlığın esasıyla ilgili olmayan incelemenin duruşma
açılmadan yapılması, adil yargılanma hakkını ihlal etmemektedir. Dolayısıyla
ileri sürülen iddialar kapsamında bir ihlalin olmadığı açıktır.
32. Açıklanan nedenlerle duruşmalı yargılanma hakkına yönelik
bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Mahkemeye Erişim
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de bulunmadığı anlaşılan
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
34. Başvurucular, AİHM'in ihlal
kararına istinaden yaptıkları yargılamanın yenilenmesi taleplerinin
reddedilmesinin adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir.
35. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta
ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
36. Sözleşme'nin "Adil
yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes medeni hak ve
yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen
suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız
bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve
açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir. …"
37. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelmektedir (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52).
38. AİHM, mahkemeye etkili erişim hakkını "hukukun
üstünlüğü" ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve
mahkemeye etkili erişim hakkının, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir
sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık,
pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu
sebeple hukuki belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların
mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlal edildiğine karar
verilmektedir (Geffre/Fransa, B. No: 51307/99, 23/1/2003).
39. Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak mutlak bir hak olmayıp
sınırlandırılabilen bir haktır. Bununla birlikte getirilecek
sınırlandırmaların, hakkın özünü zedeleyecek şekilde hakkı kısıtlamaması, meşru
bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük
oluşturmaması gerekir (Serkan Acar,
B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38).
40. Öte yandan mahkemeye erişimin yasal birtakım şartlara tabi
tutulması kabul edilebilir olsa da mahkemeler usul kurallarını uygularken bir
yandan adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek aşırı şekilcilikten, diğer
yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması
sonucunu doğurabilecek aşırı esneklikten kaçınmalıdır (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65). Bu çerçevede öngörülen
koşulların açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması nedeniyle kişiler
dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim
hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir (Benzer yöndeki AİHM kararları
için bkz. Osu/İtalya, B. No:
36534/97, 11/7/2002, §§ 36-40; Efstathiou ve
diğerleri/Yunanistan, B. No: 36998/02, 27/7/2012, § 24).
41. Somut olay bakımından 5271 sayılı Kanun'un 311. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (f) bendinde öngörülen "ceza
hükmünün, Sözleşme'nin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verilmesi ve
hükmün bu aykırılığa dayanması" kuralının mahkemeye erişim
hakkıyla bağdaşmayacak biçimde uygulanıp uygulanmadığı önem taşımaktadır.
42. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği mevzuatın
yorumlanması ve uygulanması kural olarak derece mahkemelerinin görevi olmakla
birlikte bu yorum ve uygulamaların etkilerinin Anayasa ve Sözleşme'nin ortak
koruma alanında bulunan hak ve yükümlülüklerle bağdaşıp bağdaşmadığının Anayasa
Mahkemesince incelenmesi doğaldır (Kemal
İnan, B. No: 2013/1524, 6/10/2015, § 49).
43. AİHM'in ihlal kararına konu
davanın büyük kısmının askerî bir hâkimin de üye olarak bulunduğu Devlet
Güvenlik Mahkemesi heyeti tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır.
44. Devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili olarak AİHM, devlet
güvenliğine ilişkin suçlardan yargılanan sivil kişilerin, emir komuta zincirine
ve askerî disipline tabi, haklarında üstlerince sicil raporları düzenlenen,
belirli bir süreliğine atanan ve atanmalarına ilişkin kararların birçoğunda
idari ve askerî makamların rol oynadığı askerî hâkimlerin de yer aldığı
mahkemelerin bağımsızlık ve tarafsızlığından endişe duymalarının meşru olduğunu
belirtmiş ve ihlal kararları vermiştir (Özel/Türkiye,
B. No: 42739/98, 7/11/2002, §§ 33, 34; Özdemir/Türkiye,
B. No: 59659/00, 6/2/2003, §§ 35, 36).
45. AİHM, kanunla kurulmuş bir mahkemenin idareye ve davanın
taraflarına karşı "bağımsız" olup olmadığını değerlendirirken
üyelerinin atanma şekli ve görev süreleri, dış baskılara karşı teminatların
varlığının yanı sıra mahkemenin bağımsız olduğu yönünde bir görüntü sergileyip
sergilemediğini dikkate almaktadır (İbrahim
Gürkan/Türkiye, B. No: 10987/10, 3/7/2012, § 13).
46. Başvurucular, bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma
haklarının ihlal edildiğine ilişkin karara istinaden yargılamanın yenilenmesi
talebinde bulunmuşlardır. Başvurucuların talebi, Devlet Güvenlik Mahkemesinin
bağımsız ve tarafsız olmadığı şeklindeki ihlal tespitinin mahkûmiyet hükmünün
dayanağı olmadığı ve 5271 sayılı Kanun'un 311. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (f) bendinde öngörülen şartın karşılanmadığı gerekçesiyle
reddedilmiştir. Başvurucuların itirazını inceleyen Diyarbakır 6. Ağır Ceza
Mahkemesi de benzer gerekçelerle ret kararını hukuka uygun bulmuştur.
47. AİHM'in ihlal kararının kesin
hükmün sıhhatini etkilediği dolayısıyla yeniden yargılama konusunda ciddi bir
gerekçe oluşturduğu hâlde 5271 sayılı Kanun'un uygulanması ile ilgili yapılan
hatalı yorumun başvurucuların yargılamanın yenilenmesi haklarını ortadan
kaldırdığı, diğer bir ifadeyle AİHM kararına rağmen hükmün ihlale dayanmadığı
şeklindeki yorumun başvurucuların yeniden yargılanmasına engel olduğu ve
mahkemeye erişim haklarını ihlal ettiği anlaşılmıştır.
48. Açıklanan nedenlerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına
alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
4. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
49. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme
sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar
verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
50. Başvurucular, yargılamanın yenilenmesi ve 50.000 TL maddi,
50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
51. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
52. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılamasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden
yargılama yapılmak üzere ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
53. İhlal tespitinin yeterli tatmin sağladığı
değerlendirildiğinden tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
54. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Duruşmalı yargılama hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye
erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
(kapatılan) Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyalarının devredildiği
mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREK OLARAK ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
8/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.