TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
REMZİ GÜLMEZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
Başvuru Numarası: 2014/4964
Karar Tarihi: 22/6/2015
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Raportör Yrd.
Yusuf Enes KAYA
Başvurucular
Remzi GÜLMEZ
Kadir GÜLMEZ
Mehmet GÜLMEZ
Tahsin GÜLMEZ
Ramazan GÜLMEZ
Osman GÜLMEZ
Ayşe ÜNAL
Gülsüm İŞBİLİR
Vekilleri
Av. Kemal ERSOY
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucular, 4/2/1958 tarihinde murisleri tarafından açılan davada yargılamanın halen devam ettiğini belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler, ihlalin tespiti ile manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 9/4/2014 tarihinde Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 24/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
I.4. Bölüm Başkanı tarafından 5/2/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 23/2/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuların murisi Ali Gülmez tarafından 4/2/1958 tarihinde Antalya ili Manavgat ilçesi Şişeler köyünde bulunan 7 parsel numaralı taşınmazı konu alan tescil davası açılmıştır.
8. Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1958/21 sayılı dosyasına kaydedilen davadaki yargılama sonucunda, görevsizlik kararı ile dosya Manavgat Tapulama Mahkemesine devredilmiş ve Mahkemenin E.1970/269 sayılı dava dosyasına kaydedilmiştir.
9. Manavgat Tapulama Mahkemesinin 2/6/1986 tarihli kısmen kabul kısmen red kararının temyiz incelemesi neticesinde bozulması üzerine dava, Manavgat Tapulama Mahkemesinin E.1991/227 sayılı dosyasına kaydedilmiş ve Mahkemece verilen 2/5/1991 tarihli karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/4/1993 tarihli ilâmı ile bozulmuştur.
10. Bozma sonrası İlk Derece Mahkemesinin E.1994/113 sayılı dosyasına kaydedilen davanın yargılaması neticesinde, Mahkemece verilen 26/12/2001 tarihli karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29/5/2003 tarihli ilâmı ile bozularak Mahkemenin E.2004/2 sayılı dosyasına kaydedilmiş, belirtilen esas üzerinden verilen 26/8/2008 tarihli karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 8/12/2009 tarihli ilâmı ile bozulmuştur
11. Son bozma ilâmı üzerine Manavgat Kadastro Mahkemesinin E.2010/126 dosyasına kaydı yapılan davada yargılama halen devam etmektedir.
12. Başvurucular, 9/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
13. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22), 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 9/4/2014 tarih ve 2014/4964 numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
15. Başvurucular, 4/2/1958 tarihinde murisleri tarafından açılan tescil davasında yargılamanın hâlen devam ettiğini, davanın uzamasına usul işlemlerinde gerekli özenin gösterilmemesinin neden olduğunu, makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
16. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
17. Başvurucular, 4/2/1958 tarihinde murisleri tarafından açılan tescil davasında yargılamanın hâlen devam ettiğini, davanın uzamasına usul işlemlerinde gerekli özenin gösterilmemesinin neden olduğunu, makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
18. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
19. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
20. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve Manavgat Kadastro Mahkemesine devredilen kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
21. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 4/2/1958 tarihidir.
22. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
23. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
24. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinden, başvurucuların murisi tarafından 4/2/1958 tarihinde Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan tescil davasının, taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro tespit çalışmalarının başladığı gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı ile Manavgat Kadastro Mahkemesine devredildiği, İlk Derece Mahkemesince verilen kararların temyiz incelemesi neticesinde dört defa bozulduğu, son bozma kararı sonrası Manavgat Kadastro Mahkemesinin E.2010/126 sayılı dosyasına kaydedilen davadaki yargılamanın halen devam ettiği anlaşılmıştır.
25. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu yargılama sürecinin kısmen Asliye Hukuk kısmen Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 13).
26. Kadastro mahkemesi ve 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar, daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
27. Başvuruya konu davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve elli yedi yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
29. Başvurucular, maruz kaldıkları zarar karşılığı her bir başvurucu lehine 85.000,00 manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
30. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
31. Başvurucuların, tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin elli yedi yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında ve yargılamayı murislerinden intikalle takip ettikleri de nazara alınarak, başvurucuların her birine net 2.200,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Başvuruya konu yargılamanın elli yedi yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuların her birine net 2.200,00 TL TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Manavgat Kadastro Mahkemesine gönderilmesine,
22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.