TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ABDULLAH ÖCALAN BAŞVURUSU (3)
(Başvuru Numarası: 2014/5264)
Karar Tarihi: 8/3/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Hasan Tahsin GÖKCAN
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör
Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI
Başvurucu
Abdullah ÖCALAN
Vekilleri
Av. Faik Özgür EROL
Av. Cengiz YÜREKLİ
Av. İbrahim BİLMEZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hükümlü olan başvurucunun avukatlarıyla görüşmesinin engellenmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. 1949 doğumlu olan başvurucu, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçundan" hükümlü olarak bulunmaktadır.
10. Başvurucunun mahkûmiyet şartlarıyla ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) ilettiği şikâyetleri hakkında 18/3/2014 tarihinde karar (bkz. Öcalan/Türkiye (2), B. No: 24069/03, 197/04, 6201/06 ve 10464/07, 18/3/2014) verilmiştir.
11. Başvurucunun iddiasına göre; anılan kararın AİHM Büyük Daire nezdinde üç aylık itiraz süresinin başladığı 19/3/2014 tarihinden, başvurunun yapıldığı tarihe kadarBüyük Daireye yapılacak başvuruyla ilgili avukatlarıyla dokuz görüşme talebinde bulunulmuştur. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca (Savcılık) ''hava muhalefeti'' veya ''gemi arızası'' nedenlerine dayanılarak başvurucunun taleplerinin şifahi olarak reddedildiği başvurucu tarafından ileri sürülmüştür. Zaman zaman İmralı Adasına hareket noktası olan Gemlik Jandarma Komutanlığınca da görüşmenin gerçekleşmeyeceğinin başvurucunun avukatlarına bildirildiği belirtilmiştir.
12. Başvurucu 17/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
13.Başvurucunun, şikâyet ettiği konuyu kaldığı İnfaz Kurumu Müdürlüğüne yazılı ya da sözlü olarak ilettiğine veya bu hususta infaz hâkimliğine başvuru yaptığına dair başvuru formu ve eklerinde bir bilgiye yer verilmediği gibi başvuru dosyasına herhangi bir belge de eklenmemiştir.
14. Başvurucu, avukatları aracılığıyla 12/6/2014 ve 18/6/2014 tarihlerinde AİHM'e ulaşan dilekçeleriyle yukarıda bahsedilen (bkz. § 10) kararın Büyük Daire tarafından incelenmesini talep etmiştir. 13/10/2014 tarihinde talep reddedilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı HakkındaKanun’un "Avukat ve noterle görüşme hakkı” kenar başlıklı 59. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
''Hükümlü, avukatlık mesleğinin icrası çerçevesinde avukatları ile vekâletnamesi olmaksızın en çok üç kez görüşme hakkına sahiptir.''
16. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun “İnfaz hâkimliklerinin görevleri” kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:
“İnfaz hâkimliklerinin görevleri şunlardır :
1. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve karara bağlamak.
...''
17. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
"Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir.
...
Şikayet yoluna, kendisi ile ilgili olmak kaydıyla hükümlü veya tutuklu ya da eşi, anası, babası, ayırt etme gücüne sahip çocuğu veya kardeşi, müdafii, kanuni temsilcisi veya ceza infaz kurumu ve tutukevi izleme kurulu başvurabilir.
..."
18. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar" kenar başlıklı 6. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları şöyledir:
"İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna gidilebilir.
İtiraz, infaz hâkimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz."
B. Uluslararası Hukuk
19. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa Cezaevleri Kuralları Hakkında REC (2006) 2 Sayılı Tavsiye Kararları'nda hükümlü ve tutukluların avukatları ile ilişkilerine dair kısmı şöyledir:
“Hukuki Danışmanlık
23.1. Bütün mahpuslara hukuki danışmanlık alma hakkı tanınır. Cezaevi yetkilileri onlara bu hakkı kullanmalarında makul kolaylıklar sağlamalıdır.
23.2. Mahpuslar herhangi bir hukuki mesele hakkında kendi seçtikleri ve ücretini ödedikleri bir hukuki danışmana başvurabilirler.
23.3. Kabul edilmiş ve ücretsiz bir hukuki yardım uygulaması olması halinde, yetkililer bunu tüm mahpusların dikkatine sunmalıdır.
23.4. Mahpuslar ve hukuki danışmanları arasında hukuki konularda yapılan görüşmeler, yazışmalar ve diğer iletişimler gizli tutulmalıdır.
23.5. Ciddi bir suçun işlenmesinin önlenmesi ya da cezaevi emniyet ve güvenliğinin esaslı bir biçimde ihlal edilmesinin engellenmesi için, adli bir merci tarafından istisnai hallerde bu gizliliğe kısıtlamalar getirilebilir.
23.6. Mahpuslar, mahkeme işlemleri ile ilgili belgelere ulaşabilmeli veya bunları yanlarında bulundurmalarına izin verilmelidir.''
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 8/3/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu,AİHM kararına itiraz sürecinde avukatlarıyla görüşemediğini ileri sürmüştür. Aynı dönemde ailesi ve milletvekilleriyle görüşmesinin mümkün olduğu halde ''hava muhalefeti'' ve ''gemi arızası'' gibi gerekçelerle avukatlarıyla iletişiminin sağlanmadığını iddia etmiştir. AİHM Dairesi kararı sonrası başvurunun Büyük Dairece incelenme talebiyle ilgili sürece fiilî engelleme söz konusu olduğunu belirterek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini savunmuştur. Yazılı başvurularla ilgili yetkili makamlarca verilen yazılı bir karar bulunmadığı için anılan uygulamaya karşı tüketilecek bir yolun olmadığı savında bulunmuştur. Ayrıca avukatlarıyla görüşemediği için bu süreçteki iddialarını dile getiremediğinden silahların eşitliği ilkesi ile savunma hakkının da ihlal edildiğini belirtmiştir.
22. Bakanlık görüşünde, başvurucunun AİHM'e yaptığı başvurunun Büyük Daire tarafından incelenmesi talebinin iki farklı dilekçeyle AİHM'e iletildiği ve taleplerin reddedildiği hatırlatılmıştır.Bu durumda başvurucuyla avukatlarının görüşebildiği takdirde talebine hangi ilave hususların ekleneceğinin başvurucu tarafından belirtilmediği vurgulanmıştır. Öte yandan hava muhalefeti ve ulaşımı sağlayan geminin arızalanması nedeniyle zaman zaman başvurucunun bulunduğu adaya ulaşımın sağlanamadığı ve başvurucunun avukatlarıyla görüşmesinin engellenmesinin söz konusu olmadığı ifade edilmiştir.
B. Değerlendirme
23. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
24. Ceza infaz kurumlarında barındırılan hükümlü ve tutukluların kurum uygulamalarına karşı öncelikle infaz hâkimliklerine şikâyet, infaz hâkimliği kararlarına karşı da ağır ceza mahkemelerine itiraz edebildikleri açıktır (bkz. §§ 16, 17).Ancak başvurucunun bu yollara başvurmadığı gözetildiğinde hukuk sisteminde mevcut yargısal yollar tüketilmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
25. Başvurucu, yapılan yazılı başvurulara yanıt verilmediği için hukuki veya idari bir kararın mevcut olmadığını dile getirmiştir. Bu durumda şikâyet/itiraz edilecek bir karar bulunmadığı düşüncesiyle bu uygulamaya karşı tüketilecek etkili bir başvuru yolunun olmadığını iddia etmiştir.
26. Başvurucunun belirli bir hukuk yolunun etkililiği konusunda sadece bir kuşku duyması, kendisini o hukuk yolunu tüketme yükümlülüğünden kurtarmamaktadır (Taner Kurban, B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 23).
27. Hükümlü veya tutukluların ''dışarıyla ilişkileri'' ile ilgili tüm şikâyetleri karara bağlama yetkisinin öncelikle infaz hâkimlikliklerinde bulunduğu hususunda yasal düzenleme (§15) ve idari veya yargısal uygulama bakımından bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu durumda başvurucu tarafından bireysel başvuruda bulunulmadan önce şikâyetlerini inceleyecek ''yargısal bir merci olmadığı kanısını'' destekleyen bir açıklama yapılmadığı da göz önüne alındığında yalnızca bu kişisel öngörünün mevcudiyetinin var olan etkili bir yolu etkisizleştirmeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır. Kaldı ki başvurucu, yazılı başvurularına yanıt verilmediği için idari bir kararın mevcut olmadığını dile getirmiş ise de Savcılık tarafından yazılı başvurulara yanıt verilmemesi hukuken idari işlem niteliğinde olup yukarıda açıklanan yargısal yola tabidir. Bu bağlamda başvurucunun anılan şikâyetlerine ilişkin başvuru yolları tüketilmeden doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunması, bireysel başvurunun “ikincil niteliği” ile bağdaşmamaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/3/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.