TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÜLEYMAN GÜNGÖR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/5898)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Süleyman GÜNGÖR
|
Vekili
|
:
|
Av. Önder KIRMIZITAŞ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, “mala zarar
verme” suçunu işlediği iddiasıyla 10/9/2008 tarihinde hakkında
açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 24/4/2014 tarihinde İstanbul 22. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 17/6/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 4/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik
ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 7/8/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10/9/2008
tarih ve E.2008/35729 sayılı iddianame ile başvurucunun “mala zarar verme” suçunu işlediği
iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
8. Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama
sonunda, 23/6/2011 tarih ve E.2008/642, K.2011/413 sayılı kararla başvurucunun beraatine karar verilmiştir.
9. Katılan vekilinin temyizi üzerine karar, Yargıtay 15.
Ceza Dairesinin 11/12/2013 tarih ve E.2013/17429, K.2013/19707 sayılı ilâmı ile
eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
10. Bozma üzerine, Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesinin
E.2014/85 sayılı dosyasına kaydedilen davada yargılama halen devam etmektedir.
11. Başvurucu, 24/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
12. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151.
maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 152. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a)
bendi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 24/4/2014 tarih ve 2014/5898 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, “mala zarar
verme” suçunu işlediği iddiasıyla 10/9/2008 tarihinde Bakırköy
Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında açılan kamu davasının halen devam ettiğini
ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında
açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
18. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
19. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625,
9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "mala zarar verme" suçunu
işlediği iddiasıyla soruşturma
başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suç 5237 sayılı Kanun’un 151.
maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 152. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a)
bendinde hapis veya adli para cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu
çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36.
maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No:
2012/625, 9/1/2014, § 32).
20. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, Bakırköy
Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davasının açıldığı 10/9/2008 tarihidir. Ceza
yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara
bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin
makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No: 2013/695,
9/1/2014, § 35).
21. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu hakkında “mala zarar verme” suçunu işlediği
iddiasıyla 10/9/2008 tarihinde açılan kamu davasında, Bakırköy 7. Asliye Ceza
Mahkemesince, başvurucunun savunmasının alındığı ve tanıklarının dinlendiği,
dava dosyasının incelenmek üzere bilirkişiye tevdi edilerek rapor alındığı
belirlenmiştir. Duruşma tutanaklarının incelenmesinden, Mahkemece uzun
aralıklarla duruşmalar yapıldığı, yaklaşık iki yıl İstanbul 2. İş Mahkemesine
gönderilen dava dosyasının dönüşünün beklendiği tespit edilmiştir. Mahkemece,
23/6/2011 tarihinde başvurucunun beraatine karar
verilmiş, katılan vekilinin temyizi üzerine karar, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin
11/12/2013 tarihli ilâmı ile eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğu
gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma üzerine, Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesinin
E.2014/85 sayılı dosyasına kaydedilen davada yargılamaya halen devam edildiği
anlaşılmıştır.
22. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
23. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve
davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken
özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da
söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu
altı yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
25. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
26. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
27. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin altı yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
4.150,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
28. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
29. Başvuruya konu yargılamanın
altı yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 4.150,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.