logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Abdullah Kınacı ve Mehmet Ali Kınacı [2.B.], B. No: 2014/5979, 25/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDULLAH KINACI VE MEHMET ALİ KINACI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/5979)

 

Karar Tarihi: 25/3/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

Raportör

:

Şükrü DURMUŞ

Başvurucular

:

1. Abdullah KINACI

 

 

2. Mehmet Ali KINACI

Vekili

:

Av. Nusret GÜLER

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucular, tutukluluklarının makul süreyi aştığını ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların ilgili ve yeterli olmadığını ileri sürerek Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 2/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde tespit edilen eksiklikler tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 18/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 2/10/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular 2/10/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına bildirilmiştir.

6. Adalet Bakanlığının 24/10/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve ekleri ile UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucular, Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında 1/7/2010 tarihinde gözaltına alınmış, 4/7/2010 tarihinde başvurucu Mehmet Ali Kınacı "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak", başvurucu Abdullah Kınacı ise “Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçlarından dolayı Ceyhan 1. Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanmışlardır.

9. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca 29/3/2011 tarih ve E.2011/217 sayılı iddianame ile başvurucu Mehmet Ali Kınacı hakkında "uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, başvurucu Abdullah Kınacı hakkında ise "uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçlarından dolayı kamu davası açılmıştır. İddianamede şu değerlendirme yapılmıştır: “… 28/04/2010 ile 01/07/2010 tarihleri arasında yapılan teknik takip, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, ara yakalamalar, alınan ifadeler ve ele geçirilen suç unsuru maddelerden bahsi geçen örgütün planlı bir şekilde yakalandığı, oluşturulan yapı içerisinde Irak ülkesinden getirilen uyuşturucu maddenin ticaretinin yapıldığı, örgüt içerisinde bulunan şahısların tamamının birbiri ile bağlantısının bulunduğu ve birbirlerinin faaliyetlerinden haberdar oldukları, organizasyon içerisinde hiyerarşik bir yapılanmanın olduğu, uyuşturucu ithali ve ticaretini devamlı olarak yaptıkları ve bunu meslek haline getirdikleri, suç organisazyonu üyelerinin kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde eroin maddesi yerine "yük" ve benzeri şifreli kelimeler kullandıklarının tespit edildiği …”.

10. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi ile görevli) 2/6/2011 tarih ve E.2011/109, K.2011/184 sayılı kararla “Mahkememizce Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 23.2.2010 gün ve 2009/9-11 esas, 2010/38 karar sayılı ilamında açıkça belirtildiği üzere, suç örgütü kurmak, üye olmak suçundan beraat kararı verildiğinden, araç suç niteliğinde olan örgütsüz uyuşturucu ticareti (ithal) suçundan dolayı yargılama yapma görevi de mahkememize ait olmadığından 5271 sayılı CMK 3-4-5 ve 252/1-g maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli ve yetkili Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi” ne karar vermiştir.

11. Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi 6/3/2012 tarih ve E.2011/222, K.2012/94 sayılı karar ile başvurucuların uyuşturucu maddeyi ithal etme suçunu işlediği sabit görüldüğünden 17 yıl 6 ay hapis ve 300.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve tutukluluk hallerinin devamına karar vermiştir.

12. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesi 27/6/2013 tarih ve E.2012/23156, K.2013/6574 sayılı ilamıyla " ...delillerin değerlendirilmesi ve sanıkların hukukî durumunun belirlenmesi görevinin özel yetkili Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılama sürdürülerek hüküm kurulması, ..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

13. Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesince 31/7/2013 tarih ve E.2013/325, K.2013/336 sayılı karar ile Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda görevsizlik kararı verilerek dosya Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.

14. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi 11/3/2014 tarih ve E.2013/155, K.2014/37 sayılı kararla, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması nedeniyle dosyanın Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

15. Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi, E.2014/170 sayılı dosya kapsamında 21/3/2014 tarihinde tensip zaptını düzenlemiş, 10/4/2014 tarihinde yaptığı ilk duruşmada sanık savunmalarını almış, talep üzerine esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için sanık müdafilerine süre verilmesine ve "...isnat olunan suçun vasıf ve mahiyeti, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalması, dosya içinde bulunan somut deliller, tutuklu kaldığı süre ve suçun CMK.nun 100/3-a-8 maddesinde belirtilen suçlardan oluşu ..." gerekçesiyle başvurucular ve diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vermiştir.

16. Bu karara itiraz edilmesi üzerine Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesi yaptığı değerlendirme sonucunda 21/4/2014 tarih ve 2014/462 Değişik İş No'lu kararında,"Sanıkların müsnet suçu işledikleri hususunda kuvvetli suç şüphesini gösteren iletişim tespit tutanakları, fiziki talep tutanakları, olay tutanağı ve ekspertiz raporu gibi somut delillerin bulunması, suçun vasıf ve mahiyeti CMK 100/3 maddesinde sayılan katalog suçlardan olması, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalması, mevcut delil durumunun kuvvetli suç şüphesini oluşturduğu gerekçesiyle verilen tutuklama kararı usul ve yasaya uygun olmakla ..." gerekçesine dayanarak itirazın reddine karar vermiştir.

17. Başvurucular 2/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 15/5/2014 tarih ve E.2014/170, K.2014/190 sayılı karar ile başvurucuların, uyuşturucu maddeyi ithal etme suçundan 17 yıl 6 ay hapis ve 300.000, 00 TL. adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve tutukluluk hallerinin devamına karar vermiştir.

19. UYAP sisteminden yapılan sorgulamada başvuru ile ilgili kararın temyizi üzerine Yargıtay'da derdest olduğu tespit edilmiştir.

20. UYAP sisteminde başvurucular ile ilgili olarak yapılan araştırmada başvurucu Mehmet Ali Kınacı hakkında kesinleşmiş ve infaz edilmiş başkaca mahkûmiyet ilamı tespit edilmekle, başvurucunun Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/170 sayılı dosyasında tutuklu kaldığı sürenin tespiti amacıyla Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya verilen 30/1/2015 tarihli yazı cevabı ekindeki belgede; Mehmet Ali Kınacı hakkındaki Ceyhan 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 4/7/2010 tarih ve 2010/137 sayılı tutuklama müzekkeresinin 4/7/2010-20/8/2010 tarihleri arasında infaz gördüğü, 20/8/2010 tarihinde tutukluluk infazının durdurulup İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/6/2006 tarih ve E.2004/315, K.2006/201 sayılı ilamına konu 10 yıl hapis cezasının 20/8/2010-19/4/2012 tarihleri arasında infaz edildiği, Ceyhan 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/137 sayılı tutuklama müzekkeresinin infazına tekrar 19/4/2012 tarihinde başlandığı belirtilmiştir.

B. İlgili Hukuk

21. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi şöyledir:

(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (Madde 188),

 …”

22. Aynı Kanun’un 101. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“(Değişik fıkra: 02/07/2012-6352 S.K./97.md.) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

 a) Kuvvetli suç şüphesini,

 b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,

 c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

 gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. ...”

23. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesinin (1) ve (4) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

 (4) Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

24. Mahkemenin 25/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 2/5/2014 tarih ve 2014/5979 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

25. Başvurucular, gerekçeleri yetersiz kararlarla uzatılan tutukluluk süresinin makul olmadığını, başvurucuların kardeş olduklarına dair nüfus kaydının dosyaya ibraz edildiğini, buna rağmen bozma kararından önceki yerel mahkeme kararında ve itirazın reddi kararında hiçbir suç unsuru ihtiva etmemekle birlikte hükme esas alındığını, uygulamanın hukuka aykırı olduğunu, Anayasa’nın 38. maddesinin altıncı fıkrasında belirtilen hakların korunmasıyla ilgili kişi hürriyetinin ihlal edildiğini belirterek Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası ve 38. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bu nedenle başvurucuların şikâyetinin özünün tutukluluk süresinin makul olmadığı ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin yetersiz olduğu iddiasına ilişkin olması nedeniyle başvuru Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının sağladığı haklar kapsamında değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

27. Başvurucuların iddiaları dayanaktan yoksun olmadığı, ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas İnceleme

28. Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:

“Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.

29. Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasında bir ceza soruşturması kapsamında tutuklanan kişilerin, yargılamanın makul sürede bitirilmesini ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme haklarına sahip olduğu belirtilmiştir.

30. Tutukluluk süresinin makul olup olmadığı konusunun, genel bir ilke çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Bir sanığın tutuklu olarak bulundurulduğu sürenin makul olup olmadığı, her davanın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Tutukluluğun devamı ancak masumiyet karinesine rağmen Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkından daha ağır basan gerçek bir kamu yararının mevcut olması durumunda haklı bulunabilir (B. No: 2012/239, 2//7/2013, § 61).

31. Bir davada tutukluluğun belli bir süreyi aşmamasını sağlamak, öncelikle derece mahkemelerinin görevidir. Bu amaçla, yukarıda belirtilen kamu yararı gereğini etkileyen tüm olayların derece mahkemeleri tarafından incelenmesi ve serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararlarında bu olgu ve olayların ortaya konulması gerekir (B. No: 2012/239, 2//7/2013, § 62).

32. Tutuklama tedbirine kişilerin suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunmasının yanı sıra bu kişilerin kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla başvurulabilir. Başlangıçtaki bu tutuklama nedenleri belli bir süreye kadar tutukluluğun devamı için yeterli görülebilirse de bu süre geçtikten sonra, uzatmaya ilişkin kararlarda tutuklama nedenlerinin hâlâ devam ettiğinin gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Bu gerekçeler “ilgili” ve “yeterli” görüldüğü takdirde, yargılama sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediği de incelenmelidir. Davanın karmaşıklığı, organize suçlara dair olup olmadığı veya sanık sayısı gibi faktörler sürecin işleyişinde gösterilen özenin değerlendirilmesinde dikkate alınır. Tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesiyle sürenin makul olup olmadığı konusunda bir sonuca ulaşılabilir (B. No: 2012/239, 2//7/2013, § 63).

33. Dolayısıyla Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilip edilmediğinin değerlendirmesinde esas olarak, serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararların gerekçelerine bakılmalı ve tutuklu bulunan kişiler tarafından yapılan tutukluluğa itiraz başvurularında sunulan belgeler çerçevesinde kararların yeterince gerekçelendirilmiş olup olmadığı göz önüne alınmalıdır (B. No: 2012/239, 2//7/2013, § 64).

34. Öte yandan hukuka uygun olarak tutuklanan bir kişinin, suç işlediği yönünde kuvvetli belirti ve tutuklama nedeninin varlığı devam ettiği sürece ilke olarak belli bir süreye kadar tutukluluk halinin makul kabul edilmesi gerekir (B. No: 2012/239, 2//7/2013, § 65).

35. Makul sürenin hesaplanmasında sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih, doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı tarihtir (B. No: 2012/239, 2//7/2013, § 66).

36. Tutukluluk süresinin hesabında ilk derece mahkemesi önünde yargılama aşamasında geçen sürelerin dikkate alınması gerekir. Zira kişi yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm edilmişse, bu kişinin hukuki durumu “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmakta ve tutmanın nedeni ilk derece mahkemesince verilen “hükme bağlı olarak tutma” haline dönüşmektedir. Bu bakımdan temyiz aşamasında geçen süreler tutukluluk süresinin değerlendirmesinde göz önünde bulundurulamaz (B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 41).

37. Öte yandan başvuru konusu yargılama devam ettiği sırada, başvurucu Mehmet Ali Kınacı’nın 1/7/2010 tarihinde başlayan tutulma hali, başka derece mahkemesince verilen bir kararın infaz edildiği dönemde kesintiye uğramıştır (Bkz. § 20). Bir tutukluluk kararı ile mahkûmiyet kararının kesişmesi durumunda, mahkûmiyet kapsamında infaz edilen cezalara ilişkin süreler toplam tutukluluk süresinin hesabına dâhil edilmez (B. No: 2012/348, 4/12/2013, § 49).

38. Somut olayda başvurucular, 1/7/2010 tarihinde gözaltına alınmış ve 4/7/2010 tarihinde tutuklanmışlardır. Yapılan yargılama sonucu Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi 6/3/2012 tarih ve E.2011/222, K.2012/94 sayılı kararla başvurucuların isnat edilen suçtan mahkûmiyetine ve tutukluluk hallerinin devamına karar vermiştir. Anılan kararın Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 27/6/2013 tarihli kararı ile bozulması üzerine yeniden başlayan yargılama sonucu Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 15/5/2014 tarih ve E.2014/170, K.2014/290 sayılı kararla başvurucuların isnat edilen suçtan 17 yıl 6 ay hapis ve 300.000,00 TL. adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve tutukluluk hallerinin devamına karar vermiştir. Söz konusu karar halen temyiz aşamasında derdesttir.

39. Başvurucu Abdullah Kınacı, gözaltında kaldığı 1/7/2010-4/7/2010 ve tutuklu kaldığı 4/7/2010 - 6/3/2012, 27/6/2013 - 15/5/2014 tarihleri arasında bir “suç isnadına bağlı olarak”, 6/3/2012-27/6/2013 ve 15/5/2014 tarihi sonrasındaki sürede ise “hükme bağlı olarak tutma” anlamında özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır. Buna göre, başvurucu Abdullah Kınacı’nın başvuru konusu yargılama kapsamında “suç isnadına bağlı olarak” toplam tutulma süresi 2 yıl 6 ay 23 gündür.

40. Başvurucu Mehmet Ali Kınacı, gözaltında kaldığı 1/7/2010-4/7/2010 ve tutuklu kaldığı 4/7/2010–20/8/2010 ve 27/6/2013-15/5/2014 tarihleri arasında bir “suç isnadına bağlı olarak”, 20/8/2010-19/4/2012 tarihleri arasında “ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet hükmü”nün infazı (Bkz. § 20), 19/4/2012–27/6/2013 ve 15/5/2014 tarihi sonrasındaki sürede ise “hükme bağlı olarak tutma” anlamında özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır. Buna göre, başvurucu Mehmet Ali Kınacı’nın başvuru konusu yargılama kapsamında “suç isnadına bağlı olarak” toplam tutulma süresi 1 yıl 7 gündür.

41. Dava toplam onsekiz sanık hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme suçundan görülmüştür. İddianamenin incelenmesinde şüpheliler hakkında soruşturma aşamasında iletişimin tespiti, teknik ve fiziki takip işlemlerinin yapıldığı ve 1/7/2010 tarihinde Gaziantep ilinde 158 kg. eroin maddesi ele geçirildiği tespit edilmiştir.

42. Başvurucular ile ilgili yargılamayı yapan Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi E. 2011/71 sayılı dosyada 3/5/2011 tarihli kararla “Tutuklu sanıklar … üzerlerine atılı suçun niteliği, sanıklara atılı suçun CMK nun 100/3-a maddesi kapsamındaki suç olması, dosya kapsamından kuvvetli suç şüphesini gösteren olgular bulunması ve tutuklu kaldıkları süreler dikkate alınarak haklarındaki tutuklama sebeplerinin devam ettiği sonucuna varılmakla …” gerekçesiyle, 27/5/2011 tarihli kararla ise “Tutuklu sanıklar … üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti mevcut delil durumu, haklarında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların dosya kapsamında bulunması ve tutuklu kaldıkları süre dikkate alınarak, haklarındaki CMK 100/1 maddesindeki tutuklama sebeplerinin devam ettiği sonucuna varılmakla …” gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamına karar vermiştir.

43. Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise E.2011/222 sayılı dosyada 19/8/2011, 16/9/2011, 30/9/2011, 27/10/2011, 22/11/2011, 20/12/2011 ve 19/1/2012 tarihli kararlarında “isnat olunan suçun vasıf ve mahiyetine, mevcut delil durumu, tutuklu kaldığı süre ve suçun CMK’nun 100/3-a-8 maddesinde belirtilen suçlardan oluşu, …” gerekçesiyle, E.2014/170 sayılı dosyada ise 10/4/2014 ve 8/5/2014 tarihli kararlarla “…isnat olunan suçun vasıf ve mahiyeti, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalması, dosya içinde bulunan somut deliller, tutuklu kaldığı süre ve suçun CMK.nun 100/3-a-8 maddesinde belirtilen suçlardan oluşu” gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamına karar vermiştir.

44. Başvurucuların, 10/4/2014 tarihli tutukluluk halinin devamı kararına karşı yapmış oldukları itiraz talebini inceleyen Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesi 21/4/2014 tarihli kararla “Sanıkların müsnet suçu işledikleri hususunda kuvvetli suç şüphesini gösteren iletişim tespit tutanakları, fiziki talep tutanakları, olay tutanağı ve ekspertiz raporu gibi somut delillerin bulunması, suçun vasıf ve mahiyeti CMK 100/3 maddesinde sayılan katalog suçlardan olması, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalması, mevcut delil durumunun kuvvetli suç şüphesini oluşturduğu gerekçesiyle verilen tutuklama kararı usul ve yasaya uygun olmakla,” gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.

45. Başvurucular hakkında isnat olunan suçun ağırlığı, dosya kapsamında yargılanan on sekiz sanık olması, derece mahkemesince 17 yıl 6 ay hapis ve 300.000,00 TL. adli para cezasına hükmolunması, davanın nispeten karmaşık nitelikte olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, başvurucu Abdullah Kınacı’nın 2 yıl 6 ay 23, başvurucu Mehmet Ali Kınacı’nın ise 1 yıl 7 günlük tutukluluk süresi Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası yönünden makuldür. Derece mahkemelerince verilen tutukluluğun devamı ve itirazın reddine dair kararların gerekçeleri, toplam tutukluluk süresi de göz önünde bulundurulduğunda, tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içeriktedir. Somut olaydaki tutukluluk halinin devamına ilişkin bu gerekçeler ilgili ve yeterlidir.

46. Açıklanan nedenlerle, Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. “Tutukluluğun makul süreyi aşmış olması ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin yetersiz olduğu” iddiası ile ilgili olarak Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderinin başvurucular üzerinde bırakılmasına,

25/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Abdullah Kınacı ve Mehmet Ali Kınacı [2.B.], B. No: 2014/5979, 25/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı ABDULLAH KINACI VE MEHMET ALİ KINACI
Başvuru No 2014/5979
Başvuru Tarihi 2/5/2014
Karar Tarihi 25/3/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucular, tutukluluklarının makul süreyi aştığını ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların ilgili ve yeterli olmadığını ileri sürerek Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
101
5237 Türk Ceza Kanunu 188
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi