logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Avni Destici [1.B.], B. No: 2014/6947, 22/6/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AVNİ DESTİCİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/6947)

 

Karar Tarihi: 22/6/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör Yrd.

:

Derya ATAKUL

Başvurucu

:

Avni DESTİCİ

Vekili

:

Av. Ümit Nuri KOCABALLI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, "kasten öldürme" suçunu işlediği iddiasıyla hakkında açılan kamu davasında delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiğini ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 6/5/2014 tarihinde Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 18/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 26/12/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 16/1/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, Kırıkkale Sulh Ceza Mahkemesinin 5/4/2004 tarihli kararı ile tutuklanmıştır.

8. Başvurucu hakkında, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığının 7/4/2004 tarih ve E.2004/555 sayılı iddianamesi ile "kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.

9. Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin 7/2/2006 tarih ve E.2004/53, K.2006/34 sayılı kararı ile başvurucunun "kasten öldürme" suçundan 20 yıl 7 gün hapis, "6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçundan 3.076,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

10. Başvurucu, Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesince 8/2/2006 tarihinde serbest bırakılmıştır.

11. Başvurucu ve katılanın temyizi üzerine anılan karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 29/6/2007 tarih ve E.2006/7367, K.2007/5328 sayılı ilâmıyla eksik kovuşturma yapılarak karar verildiği gerekçesiyle bozulmuştur.

12. Mahkemece bozma ilâmına uyularak 4/12/2012 tarih ve E.2009/212, K.2012/244 sayılı karar ile başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmiştir.

13. Başvurucu ve katılanın temyizi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 25/2/2014 tarih ve E.2013/5363, K.2014/1109 sayılı ilâmıyla, "6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle düşürülmesine karar verilmiş, "kasten öldürme" suçundan açılan kamu davasında suçun sübuta ermediği, dolayısıyla başvurucunun beraatine karar verilmesi gerekirken mahkûmiyetine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

14. Başvurucu, 6/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

15. Mahkemece bozma ilâmına uyularak, 22/5/2014 tarih ve E.2014/99, K.2014/160 sayılı karar ile başvurucunun "kasten öldürme" suçundan beraatine karar verilmiştir.

16. Temyiz edilmeyen karar Mahkemece, 30/5/2014 tarihinde kesinleştirilmiştir.

B. İlgili Hukuk

17. 1/3/1926 tarih ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi, 104. maddesinin ikinci fıkrası ve 448. maddesi; 10/7/1953 tarih ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 13. maddesinin birinci fıkrası; 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e) bendi.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 6/5/2014 tarih ve 2014/6947 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, Kırıkkale Sulh Ceza Mahkemesinin 5/4/2004 tarihli kararı ile tutuklandığını, 8/2/2006 tarihinde serbest bırakıldığını, "kasten öldürme" suçunu işlediği iddiasıyla hakkında açılan kamu davasında, lehe delillerin gerek resmi kurumlar gerek müdafii tarafından bildirilmesine rağmen Mahkemece tartışılmadığını, delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Adil Yargılanma Hakkının İhlali İddiası

20. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

 “…Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

21. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”

22. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, “ikincil nitelikte bir kanun yolu” olup bu yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.

23. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır.

24. Bireysel başvurunun ikincil niteliği gereği, başvurucunun, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarını öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu mercilere sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Bu şekilde olağan denetim mekanizmaları önünde ileri sürülüp takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ilişkin iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılamaz (B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 19).

25. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve genel mahkemeler önünde dayanılmayan iddialar Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet konusu edilemeyeceği gibi genel mahkemelere sunulmayan yeni bilgi ve belgeler de Anayasa Mahkemesine sunulamaz (B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).

26. Başvuru konusu olayda, başvurucu, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca "kasten öldürme" suçunu işlediği iddiasıyla hakkında açılan kamu davasında, lehe delillerin gerek resmi kurumlar gerek müdafii tarafından bildirilmesine rağmen Mahkemece tartışılmadığını, delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiğini belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Başvurucu hakkında, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığının 7/4/2004 tarihli iddianamesi ile "kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır. Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin 7/2/2006 tarihli kararı ile başvurucunun "kasten öldürme" suçundan 20 yıl 7 gün hapis, "6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçundan 3.076,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, başvurucu ve katılanın temyizi üzerine anılan karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 29/6/2007 tarihli ilâmıyla eksik kovuşturma yapılarak karar verildiği gerekçesiyle bozulmuştur.

28. Mahkemece bozma ilâmına uyularak 4/12/2012 tarihli karar ile başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmiş, başvurucu ve katılanın temyizi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 25/2/2014 tarihli ilâmıyla, "6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle düşürülmesine karar verilmiş, "kasten öldürme" suçundan açılan kamu davasında suçun sübuta ermediği, dolayısıyla başvurucunun beraatine karar verilmesi gerekirken mahkûmiyetine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozma ilâmına uyularak, 22/5/2014 tarihli karar ile başvurucunun "kasten öldürme" suçundan beraatine karar verilmiş, temyiz edilmeyen karar Mahkemece, 30/5/2014 tarihinde kesinleştirilmiştir.

29. Başvurucunun 6/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu, başvuru tarihi itibarıyla yargılamanın devam ettiği, başvuru tarihinden sonra 22/5/2014 tarihinde Mahkemece, başvurucunun beraatine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu şekilde başvurucunun, yargılama devam ettiği sırada yargılama sürecine ilişkin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü, dolayısıyla hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarını usulünce tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.

30. Bireysel başvuru yapılmadan önce, başvurucuların, isnat edilen suçlar nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdükleri haklarına ilişkin olarak, hukuk sisteminde öngörülen başvuru yollarını tüketmeleri, netice alamamaları hâlinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmaları gerekmektedir.

31. Açıklanan nedenlerle, yetkili idari merciler ve derece mahkemeleri önünde usulüne uygun olarak açılmış ve devam eden başvuru yolları tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik şartların yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılamanın Makul Sürede Sonuçlandırılmadığı İddiası

32. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

33. Başvurucu, “kasten öldürme” suçundan hakkında açılan kamu davasında yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

34. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

35. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

36. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar 765 sayılı mülga Kanun’un 448. maddesi ile 6136 sayılı Kanun’un 13. maddesinin birinci fıkrasında hapis ve adli para cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).

37. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, başvurucunun Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, Kırıkkale Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanmasına karar verildiği 5/4/2004 tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih ise suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih, Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun "kasten öldürme" suçundan beraatine karar verildiği 22/5/2014 tarihidir.

38. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, Kırıkkale Sulh Ceza Mahkemesinin 5/4/2004 tarihli kararı ile tutuklanan başvurucu hakkında, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığının 7/4/2004 tarihli iddianamesi ile "kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı tespit edilmiştir. Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesince 7/2/2006 tarihli karar ile başvurucunun "kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçlarından mahkûmiyetine karar verildiği, temyiz üzerine kararın, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 29/6/2007 tarihli ilâmıyla eksik kovuşturma yapılarak karar verildiği gerekçesiyle bozulduğu belirlenmiştir. Mahkemece bozma ilâmına uyularak 4/12/2012 tarihli karar ile tekrar başvurucunun mahkûmiyetine karar verildiği, temyiz üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 25/2/2014 tarihli ilâmıyla, "6136 sayılı Kanun'a muhalefet" suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle düşürülmesine karar verildiği, "kasten öldürme" suçundan açılan kamu davasında suçun sübuta ermediği, dolayısıyla başvurucunun beraatine karar verilmesi gerekirken mahkûmiyetine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulduğu belirlenmiştir. Mahkemece bozma ilâmına uyularak, 22/5/2014 tarihli karar ile başvurucunun "kasten öldürme" suçundan beraatine karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

39. 5271 sayılı Kanun'un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).

40. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu 10 yıl 1 aylık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

41. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

42. Başvurucu, yargılama makul sürede sonuçlandırılmadığı için toplam 100.000,00 TL maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

43. 6216 sayılı Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

44. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin 10 yıl 1 aylık yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 8.300,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

45. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

46. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun;

 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

 3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 8.300,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Avni Destici [1.B.], B. No: 2014/6947, 22/6/2015, § …)
   
Başvuru Adı AVNİ DESTİCİ
Başvuru No 2014/6947
Başvuru Tarihi 7/5/2014
Karar Tarihi 22/6/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, "kasten öldürme" suçunu işlediği iddiasıyla hakkında açılan kamu davasında delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiğini ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal Manevi tazminat
Kanun yolu şikâyeti Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 765 Türk Ceza Kanunu 102
104
448
6136 Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun 13
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 223
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi