TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET NURİ ÖZMEN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/7039)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Ahmet Nuri ÖZMEN
|
|
|
Selim ÖZMEN
|
|
|
Adnan ÖZMEN
|
|
|
Fahriye ÖZMEN
|
|
|
Mühsine
ÖZMEN
|
|
|
Zeyyat
ÖZMEN
|
|
|
Mehmet Tahir ÖZMEN
|
|
|
Samihe
ÖZMEN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Seher Özmen ORMAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, 12/1/1962 tarihinde murisleri tarafından
Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının
Mardin Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılamadığını, bu sürede taşınmazlarını kullanamadıklarını ve
taşınmazlarının gelirlerinden yoksun bırakıldıklarını belirterek, mülkiyet ve
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep
etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 22/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 17/9/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 5/2/2015
tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 3/3/2015
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Mardin ili Kızıltepe ilçesi Kocalar köyünde bulunan 53,
96 ve 97 parsel numaralı taşınmazlar kadastro tespit çalışmaları sırasında
Maliye Hazine adına tespit edilmiş, yapılan tespite karşı başvurucuların
murisinin de aralarında bulunduğu kişiler tarafından 12/1/1962 tarihinde
kadastro tespitine itiraz davası açılmıştır.
8. Kızıltepe Tapulama Mahkemesinin 28/1/1987 tarih ve
E.1962/21, K.1987/3 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.
9. Temyiz üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 31/10/1988
tarih ve E.1987/20771, K.1988/17074 sayılı ilâmıyla İlk Derece Mahkemesinin
kararı bozulmuştur.
10. Yapılan yargılama sonucunda Kızıltepe Kadastro
Mahkemesinin 25/8/2010 tarih ve E.1989/7, K.2010/5 sayılı kararıyla, 53 ve 96
parsel numaralı taşınmazların Maliye Hazinesi adına tespit ve tesciline, 97
parsel numaralı taşınmazla ilgili tespitin iptali ve başvurucuların murisi ile
diğer davacılar adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.
11. Temyiz üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 27/2/2012
tarih ve E.2012/1498, K.2012/1942 sayılı ilâmıyla, İlk Derece Mahkemesinin
kararı bozulmuş, dava dosyası Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin kapatılması
üzerine Mardin Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir.
12. Mardin Kadastro Mahkemesinin 12/2/2014 tarih ve
E.2013/170, K.2014/4 sayılı kararıyla 53 ve 96 parsel numaralı taşınmazların
Maliye Hazinesi adına tespit ve tesciline, 97 parsel numaralı taşınmazla ilgili
yapılan tespitin iptali ve başvurucuların murisi ile diğer davacılar adlarına
payları oranında tapuya tesciline karar verilmiştir
13. Anılan karar, davalı Maliye Hazinesi tarafından temyiz
edilmiş olup, temyiz incelemesi Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin E.2014/17334
sayılı dosyasında devam etmektedir.
14. Başvurucular, 22/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§
16-22).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 22/5/2014 tarih ve 2014/7039 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular, 12/1/1962 tarihinde murisleri tarafından
Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının
halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını, bu
sürede taşınmazlarını kullanamadıklarını ve taşınmazlarının gelirlerinden
yoksun bırakıldıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucular, 12/1/1962 tarihinde murisleri tarafından
Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının
Mardin Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılamadığını, bu sürede taşınmazlarını kullanamadıklarını ve
taşınmazlarının gelirlerinden yoksun bırakıldıklarını belirterek, mülkiyet ve
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve
AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer
alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke
ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan ve Mardin Kadastro
Mahkemesine devredilen kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 sayılı Kanun
ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut
yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama
olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 12/1/1962 tarihidir.
24. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
25. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinden, Mardin
ili Kızıltepe ilçesi Kocalar köyünde bulunan 53, 96 ve 97 parsel numaralı
taşınmazların kadastro tespit çalışmaları sırasında Maliye Hazine adına tespit
edilmesi üzerine, başvurucunun murisinin de aralarında bulunduğu kişilerce
Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde tespite itiraz davası açıldığı, Mahkemece
yapılan yargılamada davanın kabulüne karar verildiği, temyiz üzerine İlk Derece
Mahkemesinin kararının bozulduğu, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda
Kızıltepe Kadastro Mahkemesince, 53 ve 96 parsel numaralı taşınmazların Maliye
Hazinesi adına tespit ve tesciline, 97 parsel numaralı taşınmazla ilgili
tespitin iptali ile başvurucuların murisi ve diğer davacılar adına payları
oranında tapuya tesciline karar verildiği, yapılan temyiz incelemesi sonucunda
İlk Derece Mahkemesinin kararının tekrar bozulduğu, Kızıltepe Kadastro
Mahkemesinin kapatılması üzerine dosyanın Mardin Kadastro Mahkemesine
devredildiği, Mardin Kadastro Mahkemesince 53 ve 96 parsel numaralı
taşınmazların Maliye Hazinesi adına tespit ve tesciline, 97 parsel numaralı
taşınmazla ilgili yapılan tespitin iptali ile başvurucuların murisi ve diğer
davacılar adlarına payları oranında tapuya tesciline karar verildiği, bu
kararın temyiz incelemesinin halen Yargıtay 16. Hukuk Dairesinde devam ettiği
anlaşılmıştır.
27. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 15).
28. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve yargılamada
sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz
önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde
kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B. No: 2012/12,
17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; 2012/673,
19/12/2013, §§ 37-43).
29. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında,
3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine
ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir
yön bulunmadığı ve elli üç yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama
sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle
taşınmazlarını kullanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden
yararlanamadıklarını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler
ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
32. Başvurucular, maruz kaldıkları zarar karşılığı olarak
ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi ve 20.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini
talep etmişlerdir.
33. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
34. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin elli
üç yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuların her birine
net 2.500,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde
bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar
arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi
tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
36. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
37. Başvuruya konu yargılamanın elli üç yılı aşkın bir
süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuların
her birine net 2.500,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata
ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Yargıtay 16. Hukuk Dairesine
gönderilmesine,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.