TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İSMAİL ÇEÇEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/7678)
|
|
Karar Tarihi: 17/3/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
İsmail ÇEÇEN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, 19/10/2009 tarihinde açılan tescil davasının
makul sürede sonuçlandırılamaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 29/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 25/7/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 7/5/2015
tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 4/6/2015 tarihli yazısında,
Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine
atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuksal
nedenine dayalı olarak Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 19/10/2009
tarihinde tescil davası açmıştır.
8. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 1/12/2010 tarihli ve
E.2009/733, K.2010/947 sayılı kararıyla davanın kabulüne, dava konusu
taşınmazın başvurucu adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
9. Davalı Maliye Hazinesinin temyizi üzerine Yargıtay 8.
Hukuk Dairesi, 26/3/2012 tarihli ve E.2012/1071, K.2012/2169 sayılı ilamıyla
hükmün bozulmasına karar vermiştir.
10. Bozma üzerine dosya Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinin 2013/593 sayılı esasına kaydedilmiş olup yargılama hâlen devam
etmektedir.
11. Başvurucu 29/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
12. 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi, 22/11/2001 tarihli ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 17/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 29/5/2014 tarihli ve 2014/7678 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, imar ve ihyaya dayalı kazandırıcı zamanaşımı
zilyetliğine dayalı olarak 19/10/2009 tarihinde açtığı tescil davasının makul
sürede sonuçlandırılamadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucu, imar ve ihyaya dayalı kazandırıcı zamanaşımı
zilyetliğine dayalı olarak 19/10/2009 tarihinde açtığı tescil davasının makul
sürede sonuçlandırılamadığını belirtmiş, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini sürmüştür.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında -ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle- Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının
yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de -Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği- makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).
18. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve
diğerleri, §§ 41–45).
19. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda Kızıltepe 1.
Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davasında, 18/6/1927 tarihli ve 1086
sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan
usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılamanın medeni hak ve yükümlülükleri
konu alan bir yargılama olduğuna kuşku yoktur (Güher Ergun ve diğerleri, § 49).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde sürenin başlangıcı -kural olarak-
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup somut başvuru açısından bu tarih 19/10/2009’dur.
21. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların, yargılamanın devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı
bulunduğundan değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitişi başvurunun karara
bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve
diğerleri, § 52).
22. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesi
neticesinde başvurucu tarafından 19/10/2009 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde tescil davası açıldığı, 12/3/2010 tarihinde keşif yapıldığı,
yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, temyiz incelemesi
üzerine kararın bozulduğu, bozma üzerine Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
2013/593 sayılı dosyasına kaydedilen davada yargılamanın hâlen devam ettiği
anlaşılmıştır. Başvurucu vekilinin dört
duruşmaya gelmediği ve mazeret bildirdiği ancak anılan duruşmaların birinde
dosyanın bilirkişiden dönüşünün beklendiği, dolayısıyla başvurucunun davanın
uzamasına sebebiyet vermediği belirlenmiştir.
23. İlgili yargılama evrakının incelenmesi sonucu başvuruya
konu yargılama sürecinin Asliye Hukuk Mahkemesinde sürdüğü görüldüğünden medeni
hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri
için geçerli genel usul hükümleri içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama
faaliyetinin söz konusu olduğu ve 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin
uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu
anlaşılmaktadır (bkz. § 12).
24. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar, daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul
hükümlerinin dikkate alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir. (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 34-64).
25. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği, başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Davaya bütün olarak bakıldığında
6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine
ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir
yön bulunmadığı ve altı yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul
olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
27. Başvurucu 20.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmiştir.
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
29. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin altı yılı
aşkın süredir devam eden yargılama süresi dikkate alındığında -yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle- yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
30. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş
olmakla beraber tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında
illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından başvurucunun maddi tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
31. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
32. Başvuruya konu yargılamanın
altı yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun, makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Başvurucunun, Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 5.000 TL
manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın
tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren
dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona
erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
F. Kararın bir örneğinin
Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
17/3/2016
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.