TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞENOL EREN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/7693)
|
|
Karar Tarihi: 26/9/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Ömer MENCİK
|
Başvurucu
|
:
|
Şenol EREN
|
Vekili
|
:
|
Av. Mesut
GÜNDOĞDU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan
bazı eylemlerinin terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyetinde delil olarak
kullanılmasının başvurucunun ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını, yargılama sırasında usuli
güvencelere riayet edilmemesinin adil yargılanma hakkını, iletişimin tespitine
ve fiziki takip yapılmasına izin verilmesi hakkındaki kararların keyfi
olmasının da haberleşme özgürlüğü ile özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu 1989 doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte
Fırat Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisidir.
7. Başvurucu; silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği
gerekçesiyle üç gün gözaltında tutulduktan sonra 27/4/2012 tarihinde serbest
bırakılmıştır. Cumhuriyet savcısı 7/5/2012 tarihli iddianamesi ile başvurucunun
terör örgütüne üye olma ve terör örgütü propagandası yapma suçlarından
cezalandırılmasını talep etmiştir. Mahkeme 21/12/2012 tarihinde, başvurucunun
terör örgütüne üye olma ve terör örgütü propagandası yapma suçlarından
mahkûmiyetine hükmetmiştir.
8. İlk derece mahkemesinin başvurucunun terör örgütü üyeliği ve
terör örgütünün propagandasını yapmak suçlarından mahkûmiyetinde dikkate aldığı
delillerin bazıları şu şekildedir:
i. İlk derece mahkemesi başvurucunun, PKK'nın gençlik
yapılanması olan Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi (DYGM) bünyesinde
faaliyetlerde bulunduğunu tespit etmiştir. Mahkemeye göre DYGM, Kürtçülüğün
yaygınlaştırılması ve PKK'nın ideolojisi ve amaçları hakkında daha fazla
bilinçlendirilmesi kapsamında yapılan faaliyetlerde gençlerin daha aktif rol
üstlenmesi amacını taşımaktadır.
ii. 4/2/2012 tarihinde "Fıratlaşan Yurtsever Gençlik" isimli,
içinde PKK/KCK terör örgütünün propagandasının yapıldığı resim ve yazıların
bulunduğu belirtilen yayından yüz elli tanesinin Diyarbakır'dan temin edilerek Elazığ'a gönderilmesi eylemine başvurucunun da katıldığı
ifade edilmiştir.
iii. Başvurucunun Bingöl'de 9/2/2012 tarihinde güvenlik güçleri
ile girdiği silahlı çatışmada ölü olarak ele geçirilen PKK/KCK terör örgütü
mensubu C.A.dan şehit olarak bahseden, bu kişi
hakkında bilgiler veren ve kimliği tespit edilemeyen bir kadınla görüşme
yaptığı, bu bayana birtakım bilgiler verdiği belirtilmiştir.
iv. Başvurucunun 2/3/2012 tarihinde Fırat Üniversitesinde kız meselesi yüzünden başladığı belirtilen
bir kavgada bir kısım öğrencilerin yaralanması sonrasında Kürt kökenli
öğrencilerin örgütsel yapı içinde sahiplenildiği algısının yaratılmasını diğer
sanıklarla birlikte organize ettiği ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucunun Kürt
kökenli öğrencileri sağ görüşlü öğrencilerle bir araya getirerek örgütsel
faaliyetlere kitle oluşturulması amacıyla kavga ortamı hazırladığı
belirtilmiştir.
v. Başvurucunun 3/3/2012 tarihinde Elazığ
Atapark Düğün Salonunda Fırat Öğrenci Derneğinin "Dernek Açılışı ve Tanıtımı" adı
altında düzenlenen etkinliğinin organizasyonunda görev aldığı, bilet satış
faaliyetlerinde bulunduğu ve aynı zamanda bu etkinliğe katıldığı ifade
edilmiştir. Ayrıca Mahkeme, başvurucunun bu etkinlik sırasında terör örgütünün
propagandasını da yaptığını belirtmiştir. Bu kapsamda birtakım iletişim
kayıtlarına ve teknik takip tutanaklarına dayanılmıştır.
-Teknik takip tutanağına göre başvurucunun düzenlenen bu
etkinlik sırasında etkinlik alanının kapısında bekleyerek davetlileri
karşıladığı ve bu kişilerin biletlerini kontrol ettiği, bu etkinlik sırasında
sözde devrim şehitleri adına 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulduğu, bu sırada
başvurucunun da aralarında olduğu sanıkların yönlendirmesiyle ışıkların
söndürüldüğü, saygı duruşu sonrasında "Gerilla
Marşı" adı verilen ve içinde terör örgütünün propagandasını
oluşturan sözler barındıran şarkının tüm katılımcılarla birlikte yüksek sesle
söylendiği ifade edilmiştir. Bu şarkının akabinde ışıkların tekrar açıldığı ve
bu kez "Oramar"
adı verilen ve içinde terör örgütünün propagandasını oluşturan sözler
barındıran şarkının söylendiği belirtilmiştir. Teknik takip tutanağına göre
ayrıca etkinlik sonunda bir tiyatro gösterisinin yapıldığı, bu gösteride
güvenlik güçlerince kötü muamele yapılarak insanların öldürüldüğü ve gözaltında
kaybedildiği hususları işlenerek etkinliğe katılanların şiddete, teröre, etnik
ayrımcılığa yönlendirildiği, kin ve düşmanlığa tahrik edildiği ifade
edilmiştir.
vi. Başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması
içinde faaliyet gösterdikleri iddiasıyla tutuklanan bir kısım kişilerin
Malatya'da görülen duruşmasına Elazığ'dan katılımın
sağlanmasını organize edenlerden biri olduğu belirtilmiştir. Başvurucunun bu
eylemi gerçekleştirmekteki amacının tutuklu kişilere ve ailelerine destek
olmanın yanında bu organizasyona katılan kişilerde örgütsel bir bilinç
oluşmasının sağlanması olduğu ifade edilmiştir.
vii. Başvurucunun kardeşi olan Y.E.nin
ikametgâhında yapılan aramada ele geçirilen bir harddiskin
başvurucu ve diğer sanık İ.E. tarafından kullanıldığı belirtilmiştir. Bu harddiskin içinde örgütsel dokümanlar, başvurucunun da
aralarında olduğu yüzleri kapatılmış kişilere ait fotoğraflar, başvurucunun Kalaşnikof marka silah ile çektirdiği fotoğraflar ve
örgütsel nitelik taşıyan müzik ve videoların bulunduğu ifade edilmiştir. Hatta
Mahkeme, iletişim kayıtlarından yola çıkarak bu harddiske
yüklenen örgütsel nitelikteki dokümanların tamamının başvurucu ve diğer sanık
İ.E. tarafından yüklendiğini değerlendirmiştir.
viii. Başvurucunun ikametgâhında yapılan aramada; daha önce el
konulmasına ve toplatılmasına karar verilen kitap ve yayınların ele
geçirildiği, örgütsel niteliği bulunan müzikler ve Abdullah Öcalan ile bir
kısım terör örgütü mensuplarının fotoğraflarının bulunduğu belirtilmiştir.
9. Mahkûmiyet kararında ayrıca başvurucunun da kurucuları
arasında yer aldığı Fırat Öğrenci Derneği hakkında birtakım açıklamalara yer
verilmiştir. Mahkemeye göre başvurucunun da aralarında bulunduğu bir kısım
sanıklar tarafından bu dernek aracılığıyla örgütsel bir bilinç oluşturmak için
genellikle Kürt kökenli öğrencilerin birtakım eylemlere katılımı sağlanmaktadır.
Mahkeme; bu eylemlerin ceza infaz kurumlarında bulunan terör örgütü
mensuplarının kendilerinin ve ailelerinin ziyaret edilmesi, ölen terör örgütü
mensuplarının mezarlarının ziyaret edilmesi, bir kısım kişilerin yasaklanan
Nevruz eylemlerine ve Abdullah Öcalan’ın sözde doğum günü ile ilgili
düzenlenmesi amaçlanan etkinliklere götürülmesi, bir kısım etkinliklerde terör
örgütü lehine marş söylenmesinin ve yasa dışı slogan attırılmasının sağlanması
olduğunu ifade etmiştir. Bir diğer yandan Mahkeme kararında; bu dernek
aracılığıyla dernek açılışı ve tanıtımı adı altında yapılan ve terör örgütünün
toplantısı hâline dönüşen etkinliklere eleman temin edildiği, üniversitede
öğrenciler arasında meydana gelen basit olayların tırmandırıldığı, örgüt tarafından
verilen talimatlar doğrultusunda Kürt kökenli vatandaşlara yönelik sağlık
taraması yapıldığı ve özel eğitim verildiği tespitine de yer verilmiştir.
10. Terör örgütü üyeliğinden mahkûmiyetine ilişkin kararı
başvurucunun temyiz etmesi üzerine karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından
23/1/2014 tarihinde onanmıştır. Yargıtay 9. Ceza Dairesi aynı kararla terör
örgütünün propagandasını yapma suçundan kurulan mahkûmiyetin hükmünün ise
bozulmasına hükmetmiştir.
11. Başvurucu, karardan 2/5/2014 tarihinde tebliğ almak
suretiyle haberdar olduğunu belirtmiştir.
12. Başvurucu 28/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. İlgili ulusal ve uluslararası için bkz. Metin Birdal ([GK] (B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39) başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 26/9/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. İfade ve Örgütlenme
Özgürlüğü ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, Anayasa'da güvence altına alınan hakların
kullanılması niteliğinde olan birtakım eylemlerin silahlı örgüt üyeliğinin
delili olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Başvurucu
ayrıca iddia edilen eylemlerin terör örgütü tarafından organize edildiğine veya
bu eylemlerin terör örgütünün amacı doğrultusunda gerçekleştirildiğine ilişkin
bir bilgi ya da belgenin de yargılama dosyasında bulunmadığını ifade etmiştir.
Tüm bu nedenlerle başvurucu, anayasal hakların kullanılması niteliğindeki bu
eylemlerin terör örgütüne üye olmak suçunun mahkûmiyet kararında delil olarak
kullanılmasının ifade ve örgütlenme özgürlükleri ile toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
16. Katıldığı veya organize ettiği toplantının, bir derneğin
üyesi olmanın, ele geçen yayınların ve dokümanların terör örgütüne üye olmak
suçundan verilen mahkûmiyet kararının delili olarak kullanılması başvurucunun
ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı
üzerinde caydırıcı etki doğurabilir. Dolayısıyla başvurucunun Anayasa'nın 26.
33. ve 34. maddelerinde koruma altına alınan hak ve özgürlüklerine müdahalede
bulunulduğu kabul edilmelidir ( Metin Birdal,
§ 48).
17. Başvuru konusu müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde
öngörülen kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve Anayasa'nın 26. 33. ve 34.
maddelerinde yer alan millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması meşru amaçları
kapsamında kaldığı anlaşılmıştır (Metin
Birdal, §§ 52-53). Bu
nedenle başvuru konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun olup olmadığı değerlendirilecektir.
a. Müdahalenin Demokratik
Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
18. Temel hak ve özgürlüklerin koruması altında bulunan bir
eylemin terör örgütüne üye olmak suçunun mahkumiyetinde delil olarak
kullanılması suretiyle temel hak ve özgürlüklere yapılan bir müdahalenin
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu
bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerekir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan bir
müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir
(zorunlu toplumsal ihtiyaç testine ilişkin açıklamalar için bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, §§ 51, 53-55, 57; Mehmet Ali Aydın
[GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68;Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45-46; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128,
7/7/2015, § 51).
b. Somut Olayın
Değerlendirilmesi
19. Terör örgütüne üye olmak suçu, üye ve hatta örgüt henüz bir
suç işlememiş olsa dahi örgütün toplum için yarattığı tehlikeyi cezalandıran ve
bu yönüyle bir yandan da örgüt faaliyetleri kapsamında suç işlenmesini
engelleme amacı taşıyan bir suç türüdür (Metin
Birdal, §§ 60- 61).
20. Bireysel başvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin görevi bir
yargılamanın sonucu itibarıyla adil olup olmadığını değerlendirmek değildir.
Dolayısıyla başvurucu hakkında isnat edilen terör örgütünün üyesi olmak suçunun
sübuta erip ermediği veya toplanan delillerin suçun sübutu için yeterli olup
olmadığı meselesi, ilkesel olarak Anayasa Mahkemesinin ilgi alanı dışındadır (Metin Birdal, § 47; ayrıca bkz. Yılmaz
Çelik [GK], B. No: 2014/13117, 19/7/2018, § 45; krş. Ferhat Üstündağ, § 65). Bundan başka bir
ceza yargılamasında hangi delillerin hükme esas alınabileceği meselesi de esas
itibariyle Anayasa Mahkemesinin görev alanının dışındadır (Türk Ceza Hukuku
uygulamasına ilişkin bazı değerlendirmeler için bkz. Metin Birdal, §§ 67-71).
21. Bir kişinin henüz başka bir suç işlemeden yalnızca terör
örgütüne üye olması nedeniyle cezalandırılabilmesi için yargılama makamlarının
o kişinin terör örgütüyle olan bağlarını ortaya koyması gerekir. Henüz ceza
kanunlarında tanımlanan bir suçu işlememiş olsa bile bir terör örgütü ile örgüt üyeliği olarak kabul edilecek
kuvvette bir bağın varlığının araştırılması bireylerin sahip olduğu fikirlerin,
bağlı oldukları toplumsal grupların ve ideolojilerinin, davranışlarının
anlamlarının ve bunların altında yatan saiklerin de
değerlendirilmesini gerektirebilir. Böyle bir değerlendirmenin örgütlere üye
olmak, toplantılara katılmak veya düşünce açıklamaları yapmak gibi kişilerin
anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan eylemlerini de kapsadığı durumlarda
başta ifade, örgütlenme, din ve vicdan özgürlükleri ile toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere temel haklar üzerinde ciddi bir baskı
oluşturabilecek potansiyele sahip olduğu açıktır (Metin Birdal, §§ 63, 64).
22. Kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan
faaliyetlerinin terör örgütünün üyesi olmak suçundan verilen mahkûmiyet
kararlarının delili olarak kullanılmasının temel haklar üzerinde yaratacağı
caydırıcı etki nedeniyle -Devletin toplumu terör örgütlerinin faaliyetlerine
karşı korumak şeklindeki pozitif yükümlülüğünün bir sonucu olarak- insanların
terörsüz bir ortamda yaşama hakkı ile bu süreçte bireylerin potansiyel olarak
etkilenebilecek temel hakları arasında adil bir denge kurulmalıdır (Metin Birdal, § 65).
23. Söz konusu dengenin sağlandığının kabul edilebilmesi için
derece mahkemelerinin kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan
faaliyetlerini terör örgütünün üyesi olmak suçundan verilen mahkûmiyet
kararlarında delil olarak kullanılmalarının zorunlu bir ihtiyacı karşıladığını
göstermeleri gerekir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin benzer başvurulardaki
denetimi temel haklara bu şekilde yapılan müdahalenin zorunlu bir ihtiyacı
karşıladığının ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterilip gösterilemediği ile
sınırlı olacaktır(Metin
Birdal, § 72).
24. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi mevcut başvuruda başvurucunun
toplantı, örgütlenme ve ifade özgürlüklerine yapılan müdahalelerin gerçekten toplumsal bir ihtiyaca cevap verip
vermediği sorusuna cevap bulacaktır.
25. Başvuru konusu olayda ilk derece mahkemesi, süreklilik,
çeşitlilik ve yoğunluk gösterdiği kabul edilen eylem ve davranışlarıyla şiddeti
ve demokratik olmayan yöntemleri benimseyen başvurucunun PKK terör örgütünün
üyesi olduğu kanaatine ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi iddianamede ileri sürülen
iddiaları ve derece mahkemelerince başvurucunun mahkûm edilmesi için benimsenen
gerekçeleri yukarıda yer verilen ilkeler uyarınca bir bütün olarak ve dikkatle
incelemiştir.
26. Somut olayın koşullarında ilk derece mahkemesinin,
başvurucuyu suç oluşturmadığı ve anayasal hakların kullanımından ibaret olduğu
ileri sürülen eylemleri nedeniyle mahkum ettiği kabul
edilmemiştir. İlk derece mahkemesi diğer bazı deliller yanında PKK'yı, terör
örgütü mensuplarını veya terör eylemlerini yücelten şarkıların söylendiği ve
gösterilerin yapıldığı terör örgütünün propagandasına dönüştürülen bir
toplantıya katılmış olmasını, başvurucuya ait olduğunu değerlendirdiği
dokümanların ve yayınların niteliğini ve bir derneğin kurucu üyesi olmasını
başvurucunun örgüt üyeliğini açıklayan ve eylemlerinin sürekliliğini gösteren
deliller olarak kullanmıştır (krş. Metin
Birdal, § 76).
27. İlk derece mahkemesi, başvurucunun söz konusu toplantıyı
organize etmek veya katılmak biçimindeki rolünün, kendisine ait doküman ve
yayınlarının niteliğinin, bir derneğin kurucu üyesi olmasının, DYGM üyesi
olmasının ve diğer davranışlarının, onun PKK terör örgütünün hiyerarşik
yapılanmasına kendi isteğiyle ve bilerek dâhil olduğuna dair bilgileri doğrular
ve tamamlar nitelikte olduğunu ikna edici biçimde göstermiştir. Başvurucunun şikayete konu eylemlerinin delil olarak kullanılmasının bir
toplumsal ihtiyacı karşıladığı kanaatine ulaşılmıştır.
28. Sonuç olarak başvurucunun ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahale demokratik
toplum düzeninin gereklerine aykırı bir müdahale olarak değerlendirilemez.
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda müdahalenin meşru olduğu açık
olan başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
30. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun ifade ve örgütlenme
özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine
dair başvurusunun, bir ihlal bulunmadığı açık olduğundan açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının, Haberleşme Özgürlüğünün ve Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
31. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvuru
konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki
iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak
başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali
nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde
belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle deliller açıklanmalıdır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim
Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727,
25/5/2017, § 19).
32. Somut olayda başvurucu, bu başlık altındaki iddialarını
soyut bir şekilde ileri sürmüş, başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri
sunarak olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlama ve dayanılan Anayasa hükmünün
kendisine göre ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını ortaya koyma yükümlülüğünü
yerine getirmemiştir. Başvurucu, başka dava dosyalarındaki bilgi ve belgelerin
gerekçeli kararda mahkumiyetine dayanak alınması nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de bu dava dosyalarının hangi
dosyalar olduğu, mahkumiyete esas alınan bilgi ve belgelerin ne olduğu
hususunda herhangi bir açıklama yapmamıştır. Aynı şekilde başvurucu iletişimin
tespiti ve fiziki takip yapılmasına izin verilmesi kararları alınırken dikkate
alındığını ileri sürdüğü gizli belgelerin kendisine bildirilmemesi ve bu
belgelerle ilgili görüşünün alınmaması nedenleriyle çelişmeli yargılama
ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ancak dosya içerisinde bulunduğunu
iddia ettiği gizli belgelerin neler olduğuna, yargılamanın seyri üzerinde ne
tür etki yarattıklarına ilişkin yeterli bir değerlendirmede bulunmamıştır.
33. Başvurucu, hakkındaki yargılamanın özel yetkili mahkemelerce
gerçekleştirildiğini, bu mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olduklarının
söylenemeyeceğini belirterek bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüş ancak söz konusu mahkemenin neden bağımsız ve
tarafsız olmadığı hususlarında yeterince bir açıklamaya başvuru formunda yer
vermemiştir.
34. Bundan başka başvurucu, soruşturma aşamasında gizlilik
kararı alınması nedeniyle hükme esas alınan delillerden bazıları ile ilgili
olarak gereği gibi savunma yapamaması nedeniyle savunma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; buna karşın kovuşturma aşamasında her tür gizlilik
kalktığı halde hangi surette savunmasını yapamadığına ilişkin herhangi bir
açıklamada bulunmamıştır.
35. Başvurucu ayrıca iletişimin tespiti ve fiziki takip yapılmasına
izin verilmesine ilişkin kararların keyfi olması, kanunda öngörülen koşullar
gerçekleşmeden bu kararların verilmesi nedeniyle ise haberleşme hürriyeti ile
özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise
de bu hususta başvuru formunda yeterince açıklamalarda bulunmamış, kanun
hükümlerini belirtmek suretiyle yapılan işlemin bu hükümlere uymadığını soyut
bir şekilde belirtmekle yetinmiştir.
36. Açıklanan gerekçelerle bu bölümdeki iddiaların
temellendirilememiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. İfade ve örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının, haberleşme özgürlüğünün ve özel
hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
26/9/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.