TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ENGİN ÇIRAKOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/8520)
|
|
Karar Tarihi: 10/10/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Fatih
HATİPOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Engin
ÇIRAKOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat
ÇEKİÇ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması ve tutukluluğun makul
süreyi aşması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim
Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK mülga 250.
madde ile görevli, Başsavcılık) suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek
amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri
temin etme, yasaklanan bilgileri temin etme ve yasaklanan bilgileri açıklama ve
kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarından yürütülen bir soruşturma kapsamında
30/5/2012 tarihinde gözaltına alınmış; İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 1/6/2012
tarihli kararı ile tutuklanmıştır.
9. Başsavcılık 6/1/2013 tarihli iddianameyle aralarında
başvurucunun da bulunduğu birçok şüpheli hakkında devletin güvenliğine ilişkin
gizli belgeleri temin etme,suç
işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, açıklanması yasaklanan gizli
bilgileri temin etme ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçlarındanİzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesine (TMKmülga 10. maddesi ile görevli) kamu davası açmış ve
yargılamaya Mahkemenin E.2013/9 sayılı dosyası üzerinden başlanmıştır.
10. Ayrıca Başsavcılık 13/2/2014 tarihli iddianameyle aralarında
başvurucunun da bulunduğu birçok şüpheli hakkında çeşitli suçlardan kamu davası
açmıştır. Açılan bu dava dosyası daha önceki dosya ile birleştirilmiş ve
yargılamayaE.2013/9 sayılı dosya üzerinden devam olunmuştur. Kanun değişikliği
nedeniyle dava dosyası İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesine devredilmiş ve
yargılamaya anılan E.2014/100 sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
11. Başvurucu 8/5/2013 tarihinde yapılan duruşmada ilk
savunmasını yapmıştır.
12.Başvurucu soruşturma ve kovuşturma aşamasında birçok kez tahliye
talebinde bulunmuş ancak başvurucunun tahliye talepleri Mahkemece
reddedilmiştir.
13. Başvurucu son olarak İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin
9/5/2014 tarihli tutukluğun devamı kararına itiraz etmiş başvurucunun itirazı
İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/5/2014 tarihli kararı ile kesin olarak
reddedilmiştir.
14. Başvurucu 9/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Mahkeme 4/7/2014 tarihli duruşmada başvurucunun tahliyesine
karar vermiştir.
16. Mahkeme 26/2/2016 tarihli duruşmada ise suçun işlenmediğinin sabit olduğu
gerekçesiyle başvurucunun tüm suçlardan beraatine
karar vermiş, temyiz üzerine karar Yargıtay 16. Ceza Diaresinin
21/10/2016 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
17. UYAP sisteminden yapılan incelemede başvurucun 23/11/2016
tarihinde Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinde başvuru konusu tutuklama nedeniyle
uğradığı zararın tazmini için maddi ve manevi tazminat davası açtığı
görülmektedir. Mahkeme 6/4/2017 tarihli kararı ile başvurucunun maddi tazminat
talebinin reddine, manevi tazminat talebini ise kısmen kabul ederek başvurucuya
200.000 TL ödenmesine karar vermiştir. Karara karşı başvurucu ve Maliye
Hazinesi istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
18. Yine UYAP sisteminden yapılan incelemeye göre bireysel
başvurunun incelendiği tarih itibarıyla tazminat davası istinaf kanun yolu
incelemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya
tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
20. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her
hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde
tazminat isteminde bulunulabilir.
(2)
İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır
ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir
ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara
bağlanır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 10/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Başvuru hakkının kötüye kullanılması" kenar
başlıklı 51. maddesi şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında,
ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere
disiplin para cezasına hükmedilebilir."
23. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
(İçtüzük) "Başvuru hakkının kötüye
kullanılması" kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:
"Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı
ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri
dışında, ilgilinin ikibin Türk Lirasından fazla
olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir."
24. İçtüzük'ün "Bireysel başvuru formu ve ekleri"
kenar başlıklı 59. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Başvurucuların, adreslerinde veya
başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik meydana geldiğinde bunu
Mahkemeye bildirmeleri zorunludur."
25. Genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve
başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye
edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru
alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru
usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi
değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması
olarak değerlendirilmesi mümkündür (Mehmet
Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31; S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
26. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek
olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması,
başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi
verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu
değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında
mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat
oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak
kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya
tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (Mehmet Güven Ulusoy, § 32; S.Ö.,
§ 29).
27. Somut olayda başvurucu, beraat kararından sonra 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesi kapsamında 23/11/2016 tarihinde Ankara 9. Ağır Ceza
Mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. Ankara 9. Ağır Ceza
Mahkemesi 6/4/2017 tarihinde tutuklu kaldığı süre için 200.000 TL manevi
tazminatın gözaltı tarihi olan 30/5/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal
faizi ile birlikte başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Anılan karara karşı
davacı başvurucu ve davalı Maliye Bakanlığı istinaf kanun yoluna başvurmuş,
istinaf incelemesini yapan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi
22/3/2018 tarihli kararı ile manevi tazminat miktarını 150.000 TL olarak
düzeltmek suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Başvurucu bireysel başvuru formunda başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir
değişiklik meydana geldiğinde bunu Anayasa Mahkemesine bildireceğini beyan
etmesine rağmen İçtüzük'ün 59. maddesinin (5)
numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı olarak tazminat
davası açtığına ilişkin herhangi bir bildirimde bulunmamıştır. Koruma tedbiri
nedeniyle tazminat davası açılması, başvurunun değerlendirilmesini önemli
ölçüde etkileyebilecek nitelikte bir husustur. Başvurucu tazminat davası
sonucunda tazminat kazanmış ise ve dava kesinleşmişse tutuklamanın hukuki
olmadığı ve tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiaları açısından ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kalkmış olduğu gerekçesiyle başvurunun düşmesi sonucuna
ulaşılabilir. Öte yandan tazminat davasının devam ediyor olması hâlinde de
başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğu
sonucuna ulaşılması söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla başvurucunun
başvurunun sonucunu etkileyecek böyle bir davayı açtığı hususunda dava
kesinleşmese bile Anayasa Mahkemesini bilgilendirmesi gerekir.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurunun
değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermediği, bu
süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve
önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle
başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından
başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı
nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
29. Başvurucu aleyhine, başvuru hakkının kötüye kullanılması
nedeniyle 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün
83. maddesi uyarınca takdiren 2.000 TL disiplin para
cezasına hükmedilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. Başvurucunun 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü'nün 83. maddesi uyarınca 2.000 TL
disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.