TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ZEKİ ORMAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/8797)
|
|
Karar Tarihi: 11/1/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Aydın ŞİMŞEK
|
Başvurucu
|
:
|
Zeki ORMAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Abdulmenaf BAYSAL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi ve makul
süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/6/2014 tarihinde Mardin İdare Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 28/11/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 7/5/2015 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 26/5/2015 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/180
sayılı dosyası ile yürütülen soruşturma kapsamında 30/4/2009 tarihinde
gözaltına alınmış ve Mazıdağı Sulh Ceza Mahkemesinin 1/5/2009 tarihli kararı
ile kasten insan öldürme suçundan tutuklanmıştır.
8. Başvurucu hakkındaki soruşturma dosyası, ağır ceza
mahkemesinin görev alanına giren bir suça ilişkin olması nedeniyle Mazıdağı
Cumhuriyet Başsavcılığının 21/6/2009 tarihli fezlekesiyle Mardin Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilmiştir.
9. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının 30/6/2009 tarihli
iddianamesiyle başvurucunun "kasten insan öldürme, 6136 sayılı Kanun'a
muhalefet ve mala zarar verme" suçlarını işlediğinden bahisle
cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesine kamu davası
açılmıştır.
10. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava, başvurucu
yönünden tutuklu olarak sürdürülmüştür. Mahkemenin 3/3/2011 tarihli kararı ile
başvurucunun "kasten insan öldürme, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet ve mala
zarar verme" suçlarından mahkûmiyetine ve tutukluluk hâlinin devamına
karar verilmiştir.
11. Karar, temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 1. Ceza Dairesinin
17/5/2012 tarihli ilamıyla bozulmuştur.
12. Yargıtay bozma ilamı sonrası devam olunan yargılamada
Mahkeme 13/5/2014 tarihli duruşmada tutukluluğunun devamına karar vermiştir.
13. Başvurucu karara itiraz etmiş, Mardin 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin 27/5/2014 tarihli kararı ile itirazın kesin olarak reddine karar
verilmiştir.
14. Başvurucu 9/6/2014 tarihinde süresinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
15. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/3/2015 tarihli kararı
ile başvurucunun kasten insan öldürme suçundan müebbet hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar verilmiştir. Mahkeme ayrıca hükümle birlikte "almış olduğu ceza miktarı dikkate alındığında
kaçma şüphesi bulunduğu" gerekçesiyle başvurucunun tutukluluk
hâlinin devamına da karar vermiştir.
16. Anılan mahkûmiyet hükmü, temyiz incelemesi sonunda Yargıtay
1. Ceza Dairesinin 17/10/2016 tarihli ilamıyla (ceza süresi bakımından bir
değişiklik yapılmaksızın) düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
B. İlgili Hukuk
17. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
18. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her
hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde
tazminat isteminde bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır
ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle
ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır
ceza mahkemesinde karara bağlanır."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 11/1/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; yargılama sürecinde matbu gerekçelerin
tekrarlanması suretiyle tutukluluğun devamına karar verildiğini, kuvvetli suç
şüphesinin bulunmadığı olayda tutukluluğun 5271 sayılı Kanun'un 102. maddesinin
(2) numaralı fıkrasında öngörülen beş yıllık azami süreyi ve ayrıca makul süreyi
aştığını belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş; tahliyesine karar verilmesiyle birlikte tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucunun, tutukluluğun
Kanun'da öngörülen azami süreyi aştığı, matbu gerekçelerle tutukluluğun devam
ettirildiği ve tutukluluk süresinin makul olmadığı şikâyetlerinin Anayasa'nın
19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı
kapsamında incelenmesi gerekir.
22. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
24. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar
tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır. Bu nedenle
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, §§ 16, 17).
25. Kişi serbest bırakılmadan yargılandığı davada ilk derece
mahkemesinin kararıyla mahkûm olmuşsa, mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk
hâli sona erer. Çünkü bu durumda kişinin hukuki durumu "suç isnadına bağlı
olarak tutuklu" olma kapsamından çıkmaktadır (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726,
2/7/2013, § 33).
26. Tutukluluk hâli sona erdikten sonra tutukluluğun Kanun'da
öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığını iddia eden başvurucunun,
devam eden tutukluluk hâlinden farklı olarak iddia edilen ihlalin tespitini ve
tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu mevcut ise bu yolu tüketmesi
gerekir (Hamit Kaya, B. No:
2012/338, 2/7/2013, § 46).
27. 5271 sayılı Kanun'un tazminat isteminin düzenlendiği 141.
maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilenler ile kanuna
uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna
çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen kişilerin, maddi ve
manevi her türlü zararlarını devletten isteyebileceklerine ilişkin hükümlerin
bu hususta bir başvuru mekanizması öngördüğü görülmektedir. Bununla birlikte
aynı Kanun'un tazminat isteminin koşullarının düzenlendiği 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrasında karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine
tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabileceği belirtilmektedir.
28. Bu yol bir yandan başvurucunun maruz kaldığı tutukluluk
süresinin Kanun'da öngörülen azami süreyi aşıp aşmadığının veya makul olup
olmadığının tespiti, diğer yandan da uğradığı zararın tazmini imkânını
sağlamaktadır. Bu nedenle, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi ile öngörülen
hukuk yolu başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir
çözüm olanağı ve makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Hamit Kaya, § 48).
29. Somut olayda başvurucu 30/4/2009 tarihinde gözaltına alınmış
ve 1/5/2009 tarihinde tutuklanmıştır. İlk Derece Mahkemesi, tutuklu olarak
sürdürülen yargılama sonunda 27/3/2015 tarihli kararı ile başvurucunun isnat
edilen kasten insan öldürme suçundan müebbet hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiş; anılan mahkûmiyet hükmü temyiz incelemesi
sonunda Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 17/10/2016 tarihli ilamıyla onanarak
kesinleşmiştir.
30. Başvurucu, hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleştiği
tarihten itibaren 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesine dayanarak süresi içinde
tazminat talebinde bulunma imkânına sahiptir. Mahkumiyet
kararının kesinleşmesiyle birlikte tutukluluk sürecine ilişkin olarak sadece
tazminat talebinde bulunabileceği dikkate alındığında, bu talep yönünden etkin
ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yolu tüketilmeksizin bireysel
başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği
mümkün değildir (Hamit Kaya, §
49). Öte yandan bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla
başvurucunun anılan tazminat yolunu tüketmesi için 5271 sayılı Kanun'un 142.
maddesinde öngörülen dava açma süresi de geçmemiştir.
31. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun iddialarına ilişkin
olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı
anlaşıldığından başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/1/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.