TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SİNAN AYDIN AYGÜN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/923)
Karar Tarihi: 16/7/2014
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Zehra Ayla PERKTAŞ
Nuri NECİPOĞLU
Burhan ÜSTÜN
Zühtü ARSLAN
Raportör
Yunus HEPER
Başvurucu
Sinan Aydın AYGÜN
Vekili
Av. Erol Yılmaz ARAS
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, milletvekili olduğu halde hakkında “yurtdışına çıkamamak” şeklinde adli kontrol tedbirinin uygulanması nedeniyle siyasal katılım hakkı ile seyahat özgürlüğünün, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, başvurucu vekili tarafından 22/1/2014 tarihinde bizzat yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 26/2/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Başvurucu 17/4/2014 tarihli dilekçesinde hakkında uygulanan yurt dışına çıkış yasağı tedbirinin İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/4/2014 tarihli kararı ile kaldırıldığını bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucunun, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 5/8/2013 tarih ve 2009/191 Esas, 2013/95 sayılı Kararıyla “Örgüt faaliyeti kapsamında kişisel verileri başkasına vermek ve Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten men etmek” suçlarından toplam 13 yıl 6 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
7. Mahkeme ayrıca “ haklarında mahkumiyet kararı verilen tutuksuz tüm sanıklar hakkında 5271 sayılı CMK 109/3-a hükmü uyarınca yurt dışına çıkış yasağı konulmasına” da karar vermiştir.
8. Başvurucu, hakkındaki yurt dışına çıkış yasağı tedbirinin kaldırılması talebinde bulunmuştur. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 16/8/2013 tarihli kararıyla başvurucunun talebini reddetmiştir.
9. Anılan karara yapılan itiraz, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22/8/2013 tarihli kararı ile reddedilmiştir. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi kararında “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/8/2013 tarih ve 2013/501 değişik iş sayılı kararının ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu, herhangi bir isabetsizlik görülmediği anlaşıldığından…” gerekçesi ile itirazı reddetmiştir.
10. Başvurucunun, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22/8/2013 tarih ve 2013/554 Değişik İş sayılı kararın kanun yararına bozulması talebiyle Adalet Bakanlığına yaptığı başvurusunun kabul edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 7/1/2014 tarihli kararıyla “ … adli kontrol altına alınma ve yurtdışına çıkamama yükümlülüğüne tabi tutulma kararı esas hükümle birlikte bu hükme bağlı olarak temyizen incelenecektir…. Kanun yararına bozma talebinde ileri sürülen bozma nedeninin, tutukluluğun, adli kontrolün ve sanığın tabi tutulmakta olduğu yükümlülüğün CMK’nın ilgili hükümlerinde gösterilen objektif kurallara aykırılık iddiasını içermediği, aksine; takdire ilişkin hususlara yönelik olduğu” gerekçesi ile istem reddedilmiştir.
11. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/4/2014 tarihli kararı ile başvurucu hakkında verilen yurt dışına çıkamamak tedbirinin kaldırılmasına karar verilmiştir.
B. İlgili Hukuk
12. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Adli kontrol” başlıklı 109. maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:
“(1) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
…
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendinde belirtilen hallerde uygulanmaz.
(7) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında (…) adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.”
13. 5271 sayılı Kanun’un “Adlî kontrol kararı ve hükmedecek merciler” başlıklı 110. maddesi şöyledir:
(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) 109 uncu madde ile bu madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.”
14. 5271 sayılı Kanun’un “Adlî kontrol kararının kaldırılması” başlıklı 111. maddesi şöyledir:
“(1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir.
(2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 16/7/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 22/1/2014 tarihli ve 2014/923 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu;
i. Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren menetmek suçundan yargılandığı davada verilen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 5/8/2013 tarihli kararında, hakkında yurt dışına çıkmamak şeklinde adli kontrol tedbir kararının seçilmiş milletvekillerinin yasama faaliyetlerini engellemesi nedeniyle Anayasa’nın 67. maddesinin birinci fıkrasının ihlal edildiğini,
ii. Barış ve Demokrasi Partisinin tutuklu milletvekilleri tahliye edildikleri sırada bu kişilere yurt dışına çıkış yasağı konulmadığını, kendisine ise yurt dışına çıkış yasağı konulması nedeniyle eşitlik ilkesini düzenleyen Anayasa’nın 10. maddesinin ihlal edildiğini,
iii. Ayrıca yurtdışına çıkış yasağı tedbiri uygulanmasının Anayasa’nın 23. maddesinde düzenlenen seyahat özgürlüğünün ve Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün ihlali niteliğinde olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi şöyledir:
“(1) Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi.”
18. Başvurucu, 22/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulduktan sonra yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması için ayrıca İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesine de başvurmuştur. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/4/2014 tarihli kararı ile başvurucu hakkında verilen yurt dışına çıkamamak tedbirinin kaldırılmasına karar verilmiştir. Böylece başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmamıştır.
19. Açıklanan nedenlerle, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmadığı anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “düşmesine” karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle başvurunun, “incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmamış olması” nedeniyle DÜŞMESİNE, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 16/7/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.