TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ BEDİR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/9841)
|
|
Karar Tarihi: 12/4/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ali BEDİR
|
|
|
2. Tüma KAHRAMAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Cüneyt
ALKANDEMİR
|
Başvurucular
|
:
|
3. Ahmet
ÇELİK
|
|
|
4. Süleyman
KAHRAMAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ayşe
ALKANDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru muhtelif tarihlerde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2014/13177 sayılı bireysel başvuru dosyası konu yönünden
hukuki irtibat nedeniyle 2014/9841 sayılı dosya üzerinde birleştirilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucular Tüma Kahraman ve
Süleyman Kahraman'ın babaları olan muris ile başvurucu Ali Bedir'in babası olan
muris aleyhine 1963 yılında Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve
başvurucu Ahmet Çelik'in babası olan murisin 13/7/1966 yılında verdiği
dilekçeyle davalı sıfatıyla müdahil olduğu meni müdahale davası önce
görevsizlik nedeniyle Nusaybin Kadastro Mahkemesine, anılan Mahkemenin
kapatılmasıyla da Mardin Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Kadastro
tespitine itiraz olarak devam eden söz konusu dava, yerel Mahkeme aşamasında
derdest durumdadır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
10. Mahkemenin 12/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
11. Başvurucular, makul sürede yargılanma ve mülkiyet haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
A. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
13. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
14. Başvuruya konu dava, başvurucuların murislerinden intikalle
takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçının
yargılamaya katıldığı an değil somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (Gülseren
Gürdal ve diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
15. Başvuru konusu davanın açılış tarihi farklı olmakla beraber
başvurucu Ahmet Çelik'in babası olan murisin 13/7/1966 tarihinde verdiği
müdahale talepli dilekçesi sonrası dâhilî davalı sıfatıyla yargılamada yer
almaya başladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucu Ahmet Çelik açısından
makul süre değerlendirmesinde dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, davanın
açıldığı tarih değil başvurucu murisinin usulüne uygun olarak müdahale
talebinde bulunduğu 13/7/19662 tarihidir. (İsmail
Özkan, B. No: 2012/367, 17/9/2013, § 25).
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
17. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda başvurucu Ahmet Çelik
yönünden yaklaşık 51yıllk, diğer başvurucular yönünden yaklaşık 54 yıllık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
19. Başvurucular, uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını
kullanamadıklarını belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
haklarının da ihlal edildiğini iddia etmişlerse de başvurucuların -makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler
ışığında- mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
21. Başvurucular, manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
22. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
23. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında -başvurucular murislerinin tüm mirasçılarının sayısı da dikkate
alınarak- başvurucu Ahmet Çelik'e net 4.500 TL; başvurucular Tüma Kahraman, Süleyman Kahraman ve Ali Bedir'e ise ayrı
ayrı net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
24. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç bedelinin
başvurucular Tüma Kahraman ve Ali Bedir'e müştereken,
yine 206,10 TL harç bedelinin başvurucular Süleyman Kahraman ve Ahmet Çelik'e
müştereken, 1.800 TL vekâlet ücretinin ise tüm başvuruculara müştereken
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucu Ahmet Çelik'e net 4.500 TL; başvurucular Tüma Kahraman, Süleyman Kahraman ve Ali Bedir'e ise ayrı
ayrı net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer
taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç bedelinin başvurucular Tüma
Kahraman ve Ali Bedir'e MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, yine 206,10 TL harç bedelinin
başvurucular Süleyman Kahraman ve Ahmet Çelik'e MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, 1.800 TL
vekâlet ücretinin ise tüm BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Mardin Kadastro Mahkemesine
(E.2013/122) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
12/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.