|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
MUSA KALKAN BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2014/9906)
|
Karar Tarihi: 10/3/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Musa KALKAN
|
Vekili
|
:
|
Av.İsmail
DOĞAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, "karşılıksız
yararlanma ve mühür bozma" suçlarını işlediği iddiasıyla
yargılandığı davanın halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 23/6/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 24/7/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 17/10/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 11/11/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
7. Başvurucu hakkında, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığının
4/11/2009 tarih ve E.2009/1271 sayılı iddianamesi ile "elektrik enerjisi hakkında hırsızlık ve mühür
bozma" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
8. Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 11/6/2010 tarih ve
E.2009/518, K.2010/317 sayılı kararı ile başvurucunun "elektrik enerjisi hakkında hırsızlık"
suçundan 1 yıl 9 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, verilen cezanın
ertelenmesine, "mühür bozma"
suçundan ise 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar
vermiştir.
9. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 2.
Ceza Dairesi, 28/7/2012 tarih ve E.2012/3799, K.2012/34849 sayılı ilâmı ile
2/7/2012 tarih ve 6352 sayılı Kanun hükmü gereğince işlem yapılmak üzere, dava
dosyasının Mahkemesine iade edilmesine karar vermiştir.
10. Bozma ilâmına uyularak yapılan yargılamada Mahkemece,
12/12/2013 tarih ve E.2012/782, K.2013/717 sayılı karar ile başvurucunun "karşılıksız yararlanma"
suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
11. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz
incelemesi devam etmektedir.
12. Başvurucu, 23/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
13. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163.
maddesinin (3) numaralı fıkrası, 203. maddesinin (1) numaralı fıkrası.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun23/6/2014 tarih ve 2014/9906 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu,"elektrik enerjisi
hakkında hırsızlık ve mühür bozma" suçlarını işlediği iddiasıyla 4/11/2009 tarihinde
Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında açılan kamu davasının halen devam
ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
16. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
17. Başvurucu, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında
açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
18. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı
ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması
gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
19. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§41–45).
20. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014,
§ 31).Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "elektrik enerjisi hakkında hırsızlık ve mühür
bozma" suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır.
Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar5237 sayılı Kanun’un 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (f) bendi ile 203. maddesinin (1) numaralı fıkrasında hapis
veya adli para cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede
başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36.
maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No:
2012/625, 9/1/2014, § 32).
21. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anı ya da kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut
başvuru açısından bu tarih, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davasının
açıldığı 4/11/2009 tarihidir.Ceza
yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara
bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin
makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No: 2013/695,
9/1/2014, § 35).
22. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu hakkında,“elektrik enerjisi hakkında hırsızlık ve mühür bozma” suçlarını
işlediği iddiasıyla 4/11/2009 tarihinde açılan kamu davasında, Kızıltepe 2.
Asliye Ceza Mahkemesince, başvurucunun savunması ile tanık beyanının alındığı
ve delillerin toplandığı, suça konu sulama kuyularının tespiti için bilirkişi
refakati ile keşif yapıldığı belirlenmiştir. Mahkemece, 11/6/2010 tarihli karar
ile başvurucunun "elektrik enerjisi
hakkında hırsızlık" suçundan 1 yıl 9 ay 20 gün hapis cezasıyla
cezalandırılmasına, verilen cezanın ertelenmesine, "mühür bozma" suçundan ise 3.000,00 TL adli para
cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, temyiz üzerine, Yargıtay 2. Ceza
Dairesinin 28/7/2012 tarihli ilâmı ile 6352 sayılı Kanun hükmü gereğince işlem
yapılmak üzere, dava dosyasının Mahkemesine iade edilmesine karar verildiği,
bozma ilâmına uyularak yapılan yargılamada Mahkemece, 12/12/2013 tarihinde
başvurucunun "karşılıksız
yararlanma" suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar verildiği, başvurucu tarafından temyiz edilen hükmün
temyiz incelemesinin devam ettiği, yargılamanın uzamasında başvurucuya
atfedilebilecek önemli bir kusurun bulunmadığı anlaşılmıştır.
23. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
24. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve
davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken
özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da
söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu beş
yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin
olduğu sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
26. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
27. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un“Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
28. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin beş yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
3.350,00TLmanevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
29. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
30. Başvuruya konu yargılamanın
beş yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Derece Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1.Makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 3.350,00TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin ilgili Derece Mahkemelerine
gönderilmesine,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.