TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SÜLEYMAN GÖÇEN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/1575)
Karar Tarihi: 13/9/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Raportör
Özgür DUMAN
Başvurucu
Süleyman GÖÇEN
Vekili
Av. Ahmet ÇELİK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza soruşturmasında araca el konulması sonucu uğranılan zararın giderilmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca kabul edilebilirlik konusunda oybirliği sağlanamadığından kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığının 27/7/2010 tarihli iddianamesiyle başvurucu ve F.G. hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları kamu adına talep olunmuştur. İddianame ile ayrıca ceza soruşturması sırasında 23/3/2010 tarihinde el konulan, başvurucunun sahibi olduğu kamyona ait motorlu araç trafik belgesinin ise sahteciliğe konu olduğu gerekçesiyle dosyasında delil olarak saklanması talep edilmiştir.
8. Mahkeme 22/11/2010 tarihli duruşmada verdiği ara kararı ile söz konusu motorlu araç trafik belgesinin başvurucuya iadesine karar vermiştir. Yapılan yargılama neticesinde Mahkeme 14/1/2011 tarihinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b) bendine göre başvurucunun suçu işlemediğinin sabit olması nedeniyle beraatine karar vermiştir. Bu karar temyiz edilmeksizin 27/9/2011 tarihinde kesinleşmiştir.
9. Başvurucu 15/11/2011 tarihinde Maliye Hazinesi aleyhine Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesinde tazminat davası açmıştır. Mahkeme 28/11/2012 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 24. maddesine göre el konulmuş olsa dahi aracına ait tescil belgesini yenileme imkânı varken bundan yararlanmadığına vurgu yapılmıştır. Mahkemeye göre başvurucunun bu ihmali sebebiyle zararını devletten talep edebilmesi mümkün bulunmamaktadır.
10. Temyiz edilen karar, Yargıtay 12. Ceza Dairesince 16/6/2014 tarihinde onanmıştır. Onama kararında, el konulan ruhsat ile ilgili olarak ayrıca bir ihtiyati tedbir olmadıkça araç sahibi veya kanuni temsilcisinin zayii olduğu gerekçesiyle trafik tescil belgesi almasında bir engel bulunmadığı belirtilmiştir.
11. Nihai karar başvurucuya tebliğ edilmemiş olup kararın kesinleştirme işlemi 9/9/2014 tarihinde yapılmıştır. Başvurucu ise 26/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 13/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
13. Başvurucu; beraat ettiği ceza davasında ruhsatına 23/3/2010 ile 22/11/2010 tarihleri arasında haksız yere el konulduğunu, bu sebeple uğradığı zararları tazmin etmek için açtığı davanın ise reddedildiğini belirtmiştir. Başvurucu, derece mahkemelerinin davanın reddine ilişkin gerekçelerinin aksine 18/7/1997 tarihli ve 23053 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 44. maddesine göre el konulan ruhsatını yenileyebilmesinin mümkün olmadığını ifade etmiştir. Başvurucu sonuç olarak bu gerekçelerle mülkiyet, çalışma ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruların yapılması gerekmektedir. Anılan düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin başlangıcına ilişkin olarak başvuru yollarının tüketildiği tarihten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin nihai kararın gerekçesinin öğrenilebildiği tarih olarak anlaşılması gerekir. Bu öğrenme, somut olayın özelliklerine göre farklı şekillerde gerçekleşebilir (Bilent Aktaş ve diğerleri, B. No: 2014/19389, 7/12/2016, § 11).
15. Bireysel başvuru süresi bakımından nihai kararın gerekçesinin tebliği öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda nihai kararın gerekçesinin dosyadan suret alınması gibi hâllerde öğrenilmesi de mümkündür. Başvurucuların nihai kararın gerekçesiniöğrendiklerini beyan ettikleri tarih de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).
16. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği tarihten itibaren başlatılması gerekir (Aydın Selçuk, B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § 24; Özgür Çapkın, B. No: 2014/2546, 30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B. No: 2014/3038, 10/12/2014, § 38).
17. Nihai kararın gerekçesinin öğrenilemediği veya nihai kararın sonucunun öğrenilip gerekçesinin kesin olarak öğrenilme imkânının elde edilemediği hâllerde başvuru süresinin hangi tarihten başlayacağının belirlenmesi gerekir. Aksi hâlde sınırsız bir başvuru süresi söz konusu olabilecektir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede sürenin başlangıç tarihinin başvurucuların özen yükümlükleri ile mahkemeye erişim haklarının aşırı sınırlanmaması hususlarının birlikte dikkate alınması gerekir (A.C. ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1827,25/2/2016, § 28).
18. Başvurucuların bireysel başvuruda bulunmak amacıyla dava ve başvurularını takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülüğü vardır.Bu yükümlülük kapsamında ilk derece mahkemesine fiilen ulaşan nihai kararın gerekçesini öğrenme konusunda gerekli özeni gösterme sorumluluğu başvuruculara aittir. Diğer bir ifadeyle başvurucular veya vekillerinin ilk derece mahkemesine ulaşan kararın bir örneğini almak için özenli davrandıklarını kanıtlamaları gerekir (Fatma Gökot, B. No: 2013/5697, 21/4/2016, § 50).
19. Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen kararların taraflara tebliğine ilişkin bir düzenleme mevzuatta bulunmamaktadır. Ceza yargılamasında nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda kararın derece mahkemesine ulaşmasından ve böylece gerekçesinin erişilebilir olmasından sonra özen yükümlülüğü kapsamında makul bir süre içinde bireysel başvuru yapmak isteyen ilgililerden karara erişmeleri ve karar gerekçesini öğrenmeleri beklenir. Bu kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde ilgilileri tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir. Aksi tespit edilmediği sürece bireysel başvuru için 6216 sayılı Kanun'da öngörülen otuz günlük başvuru süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır (A.C. ve diğerleri, § 30; Fatma Gökot, § 51).
20. Somut olayda Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/11/2012 tarihli kararı, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 16/6/2014 tarihli ilamıyla onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir. Yargıtay ilamının en geç kararın Mahkeme Kalemi tarafından kesinleştirme işlemlerinin yapıldığı 9/9/2014 tarihinde Mahkemeye ulaştığı görülmüştür. Diğer bir ifadeyle başvurucunun ve müdafiinin nihai kararın içeriğine erişme imkânlarını en geç 9/12/2014 tarihinde elde ettikleri anlaşılmıştır.
21. Başvurucu tarafından nihai kararın içeriğine erişme imkânının elde edildiği 9/12/2014 tarihinden itibaren özen yükümlüğü kapsamında kararın içeriğinin öğrenildiği kabul edilen üç aylık süre ile otuz günlük bireysel başvuru süresi sonunda en geç 8/1/2015 tarihine kadar bireysel başvuruda bulunulması gerekirken başvuru süresi geçtikten sonra 26/1/2015 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 13/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.