TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
İBRAHİM AKSOY BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/16346)
Karar Tarihi: 28/6/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Şermin BİRTANE
Başvurucu
İbrahim AKSOY
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hükümlüyü ziyarete gelen aile bireyleri hakkında ziyaret düzenini bozdukları sebebiyle altı ay süreyle ziyaretten men disiplin cezası verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu hükümlü olarak Osmaniye 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) kalmakta iken 16/2/2016 tarihinde Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir.
10. Başvurucunun İnfaz Kurumunda bulunduğu sırada İnfaz Kurumu Müdürlüğünce 21/7/2015 tarihli işlemle,başvurucunun gelini ve iki kızının 16/7/2015 tarihli açık görüş sırasında ziyaret düzenini bozdukları, infaz koruma memurlarının görevlerini yapmalarına engel oldukları, diğer ziyaretçiler arasında korku ve paniğe neden oldukları belirtilerek altışar ay süre ile ziyaretten men edilmelerine karar verilmiştir. Söz konusu karar başvurucuya 29/7/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Karar içeriğinde başvurucunun yakınlarının bebeklerine ait bir cam biberonu X-Ray cihazından geçirmek istedikleri, infaz koruma memurunun bunu engellemeye yönelik uyarısı üzerine orada bulunan infaz koruma memurlarıyla tartıştıkları, olayın daha fazla büyümesine meydan verilmeyerek ziyaretçilerin başvurucuyla görüşmelerinin sağlandığı, ancak, görüş bitiminden sonra başvurucunun yakınlarının tekrar agresif tavırlar sergiledikleri ve infaz koruma memurlarına "Hepinizin Allah belasını versin, geri zekalılar.", "Sizinle görüşeceğiz, şu bayram da bir geçsin hepinize bunun hesabını tek tek soracağım, size kendi çöplüğünüzde rahat vermeyeceğim." şeklinde sözler sarfettikleri belirtilmiştir.
12. Başvurucu, söz konusu ziyaretten men kararının iptali için Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) müracaat etmiştir. Başvurucu dilekçesinde, üç aylık bebeğin biberonunun İnfaz Kurumuna alınmaması yüzünden tartışma çıktığını, bu tartışmayı bu düzeyde cezalandırmanın insani ve vicdani olmadığını belirtmiştir.
13. İnfaz Hâkimliği tarafından duruşma açılmış ve 5/8/2015 tarihli duruşmada başvurucunun beyanları alınmıştır. Başvurucu söz konusu beyanında başvuru dilekçesinde belirttiği hususları tekrar etmiştir.
14. İnfaz Hâkimliğinin 7/8/2015 tarihli kararıyla başvurucunun talebi reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, başvurucunun yakınları hakkında verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu ve kararda bir isabetsizliğin bulunmadığı belirtilmiştir.
15. Başvurucu bu karara karşı Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulunmuştur. Mahkemenin 4/9/2015 tarihli kararıyla başvurucunun itirazı reddedilmiştir.Nihai karar başvurucuya 9/9/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 30/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un "Hükümlüyü ziyaret" kenar başlıklı 83. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Hükümlü, belgelendirilmesi koşuluyla eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı tarafından haftada bir kez ve ayrıca kuruma kabullerinde, zorunlu hâller dışında bir daha değiştirilmemek üzere, ad ve adreslerini bildirdiği en fazla üç kişi tarafından, yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak üzere çalışma saatleri içinde ziyaret edilebilir..."
18. 5275 sayılı Kanun'un "Ziyaret ve görüşlerde uyulacak esaslar" kenar başlıklı 86. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Kapalı ve açık ceza infaz kurumlarına ziyaret veya görüşe gelen resmî heyet ve özel kişiler, kurum güvenliğini tehlikeye sokacak davranışlarda bulunamaz, kurum güvenliği için alınan ve uygulanan yasal ve idarî tedbirlerin değiştirilmesini isteyemezler.
(2) Kurumun düzen ve güvenliğini, hükümlülerin sağlığını bozabilecek nitelikteki eşya ve maddeler ile her türlü iletişim araçları ve taşıma izin belgesi olsa da silâhlar kuruma sokulamaz. Ziyaret ve görüşlerde hükümlülere para, kıymetli evrak ve eşya verilemez.
…
(5) Konusu suç teşkil etmemekle birlikte ceza infaz kurumlarına sokulması yasak olan her türlü eşya, çıkışta sahibine verilmek üzere idare tarafından muhafaza altına alınır.
...
(8) Ziyaret ve görüşlerde kurallara uymayan heyet ve kişilerin ziyaret ve görüşmeleri sürdürmelerine derhâl son verilir. Suç oluşturan davranışlar, ilgili idarî ve adlî makamlara bildirilir. Görüşme hakkına sahip özel kişilerin kurum güvenliğinin korunması amacıyla alınan tedbirlere aykırı davranışları ve istekleri nedeniyle görüşme hakları, kurumun en üst amirince bir aydan bir yıla kadar kısıtlanabilir. Mevzuatın avukatlar bakımından getirdiği hükümler saklıdır."
19. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün 129. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Ziyaret ve görüşlerde kurallara uymayan heyet ve kişilerin ziyaret ve görüşmeleri sürdürmelerine derhâl son verilir. Suç oluşturan davranışlar, ilgili idarî ve adlî makamlara bildirilir. Görüşme hakkına sahip kişilerin kurum güvenliğinin korunması amacıyla alınan tedbirlere aykırı davranışları ve istekleri nedeniyle görüşme hakları, kurumun en üst amirince bir aydan bir yıla kadar kısıtlanabilir. Mevzuatın avukatlar bakımından getirdiği hükümler saklıdır."
20. 7/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Ziyaret Yönetmeliği) 5. maddesinin birinci fıkrasının (o) bendi şöyledir:
"Ziyaret ve görüşlerde, kurallara uymayan heyet ve kişilerin ziyaret ve görüşmeleri sürdürmelerine derhal son verilir. Suç oluşturan davranışlar, kurum idaresince tutanakla tespit edilerek, ilgili adlî ve idarî makamlara bildirilir. Görüşme hakkına sahip özel kişilerin kurum güvenliğinin korunması amacıyla alınan tedbirlere aykırı istek ve davranışları nedeniyle görüşme hakları, ceza infaz kurumunun en üst amirince bir aydan bir yıla kadar kısıtlanabilir…"
B. Uluslararası Hukuk
21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatına, ... saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
..."
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre özel hayata saygı hakkı, özel bir sosyal hayat sürdürmeyi yani kişinin sosyal kimliğini geliştirme hakkı anlamında bir özel hayatı güvence altına almaktadır. Bu yönü ile birlikte değerlendirildiğinde bahsi geçen hak, ilişki kurmak ve geliştirmek üzere çevresinde bulunanlarla temas kurma hakkını da içermektedir (Özpınar/Türkiye, B. No: 20999/04, 19/10/2010, § 45; Oleksandr Volkov/Ukrayna, B. No: 21722/11, 9/1/2013, §§ 165-167; Niemietz/Almanya, B. No: 13710/88, 16/12/1992, § 29).
23. AİHM'e göre hükümlü ve tutuklular Sözleşme kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptirler (Hirst/Birleşik Krallık (No.2) [BD], B. No: 74025/01, 6/10/2005, § 69).
24. AİHM'e göre, suçun mahiyeti haklı gösteriyorsa bir tutuklunun özel bir hapishane rejimine veya sınırlayıcı ziyaret düzenlemelerine tabi tutulması onun Sözleşme'nin 8. maddesi kapsamındaki hakkına müdahale teşkil eder ancak kendiliğinden bu hakkın ihlali anlamına gelmez (Vlasov/Rusya, B. No: 78146/01, 12/6/2008, § 123).
25. AİHM, ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebileceğini kabul etmiştir. Ancak bu durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik sınırlamalar makul ve ölçülü olmalıdır (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72, 25/3/1983, §§ 99-105).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 28/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
27. Başvurucu, hükümlü olması nedeniyle başvuru harç ve giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardımdan faydalandırılma talebinde bulunmuştur.
28. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu gelini ve kızlarına uygulanan ziyaret kısıtlaması sebebiyle kendisinin de aile bireyleriyle görüşmesinin engellenmiş olduğunu belirterek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
30. Bakanlık görüşünde; başvurucunun söz konusu ziyaretten men kararının doğrudan tarafı olmadığı, dolayısıyla bireysel başvurunun kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiği ileri sürülmüştür. Ayrıca, başvurucunun üç ziyaretçisine getirilen kısıtlamanın kanun ve tüzük hükümlerine uygun olduğu, eylemle orantılı bulunduğu, bu süreçte başvurucunun diğer aile bireyleri ve bildirdiği kişiler ile görüştüğü belirtilmiştir.
31. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda belirttiği hususları tekrar etmiştir.
2. Değerlendirme
32. Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz...."
33. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme, Sözleşme’nin 8. maddesi çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını oluşturmaktadır. Başvurucunun aile bireyleriyle görüşmesinin kısıtlandığı yönündeki şikayetinin Anayasa’nın 20. maddesinde yer alan aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi gerekmektedir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesine göre Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması için başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, §§ 42-45).
35. Somut olayda İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 21/7/2015 tarihli işlemiyle,başvurucunun gelini ve iki kızının altı ay süreyle hükümlü olan başvurucuyu ziyaretten men edilmelerine karar verildiği görülmektedir. Söz konusu işlem her ne kadar başvurucunun yakınları hakkında tesis edilmiş olsa da işlemin uygulanmasının doğal sonucu olarak başvurucunun sayılan aile bireyleri ile görüşmesi kısıtlanmış olmaktadır. Dolayısıyla söz konusu yaptırımın başvurucunun temel haklarını kişisel olarak ve doğrudan etkilemiş olduğu açıktır. Bu nedenle başvurucunun söz konusu yaptırıma karşı bireysel başvuruda bulunabilmesi bakımından mağdur statüsünün bulunduğu anlaşılmaktadır.
36. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Müdahalenin Varlığı
37. Hükümlü olan başvurucunun üç aile bireyi ile altı ay süreyle görüşmesinin kısıtlanması aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturmaktadır.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
38. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
39. Yukarıda tespit edilen müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666, 10/12/2015, § 104; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704, 3/3/2016, § 68; Bülent Kaya [GK], B. No: 2013/2941, 11/5/2016, § 80).
(1) Kanunilik
40. Başvurucunun üç aile bireyiyle görüşmesinin kısıtlanması işlemine dayanak teşkil eden mevzuat hükümleri (bkz. §§ 17-19) dikkate alındığında müdahalenin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun olduğu görülmektedir.
(2) Meşru Amaç
41. Söz konusu müdahalenin kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde cezaevinde güvenliğin ve disiplinin sağlanması şeklinde meşru amaç taşıdığı anlaşılmaktadır.
(3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(a) Genel İlkeler
42. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre demokratik toplum düzeninin gerekleri kavramı, öncelikle ilgili hak yönünden getirilen sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmasını, başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendisini göstermesini gerektirmektedir. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir (AYM,E.2016/179,K.2017/176, 28/12/2017; Haluk Öktem [GK], B. No:2014/13433, 13/10/2016, § 49; Erhun Öksüz [GK], B. No: 2014/12777, 13/10/2016, § 53; G.G. [GK], B. No: 2014/16701, 13/10/2016, § 56; Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015 § 44; Salim Onur Şakar, B. No: 2015/2711, 21/9/2017, § 35).
43. Anayasa’nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük kriterleri iki ayrı ölçüt olarak düzenlenmiş olmakla birlikte bu iki ölçüt arasında ayrılmaz bir ilişki vardır. Ölçülülük ilkesinin amacı temel hak ve özgürlüklerin gereğinden fazla sınırlandırılmasının önlenmesidir. Anayasa Mahkemesi kararları uyarınca ölçülülük ilkesi, sınırlama için kullanılan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye uygun olmasını ifade eden elverişlilik, sınırlayıcı önlemin sınırlama amacına ulaşmak bakımından zorunlu olmasına işaret eden gereklilik ve araçla amacın orantısız bir ölçü içinde bulunmaması ile sınırlamanın ölçüsüz bir yükümlülük getirmemesi anlamına gelen orantılılık unsurlarını içermektedir (Bülent Polat, § 106; Tevfik Türkmen, § 70; Bülent Kaya, § 82). Bu ilke, şüphesiz tüm temel hak ve özgürlüklere yapılacak müdahaleler bakımından geçerlidir.
44. Belirtilen ölçütlere riayetle bir sınırlandırma yapılıp yapılmadığının tespiti için müdahale teşkil eden önlemin temelini oluşturan meşru amaç karşısında bireye düşen fedakârlığın ağırlığının gözönünde bulundurulması, kamunun veya kimi zaman başka bir bireyin menfaati ile müdahalenin süjesi olan bireyin menfaati arasında adil bir dengenin kurulup kurulmadığının belirlenmesi gerekmektedir (Bülent Kaya, § 83; Tevfik Türkmen,§ 71; Bülent Polat, § 107).
(b) İlkelerin Olaya Uygulanması
45. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında disiplini bozacak faaliyetleri önlemeye yönelik hukuki düzenlemeler olmadan bir ceza infaz kurumunda düzen sağlanamayacağına dikkat çekmiş ve söz konusu ceza infaz kurumu idaresi ve güvenliği olduğunda müdahale ile hak arasında makul bir denge kurma konusunda kamu gücünü kullanan makamların geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesinin rolü başvuruya konu müdahalenin, olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesine dayanarak yapıldığının ve keyfî olmadığının denetlenmesini kapsar (Özkan Kart, B. No: 2013/1821, 5/11/2014, §§ 50-51, 53; Hasan Koç, B. No: 2014/6506, 5/4/2017, § 13; Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 51).
46. Somut olayda başvurucunun üç ziyaretçisinin açık görüş sırasında ziyaret düzenini bozdukları, infaz koruma memurlarının görevlerini yapmalarına engel oldukları, diğer ziyaretçiler arasında korku ve paniğe neden oldukları belirtilerek altışar ay süre ile ziyaretten men edilmelerine karar verilmiştir.
47. Söz konusu ziyaretten men kararında başvurucunun ziyaretçilerinin infaz koruma memurları ile aralarında geçen tartışma ile ziyaret düzeninin bozulmasına yönelik sözleri ve davranışlarına detaylı olarak yer verilmektedir (bkz. § 11). Başvurucu İnfaz Hâkimliği tarafından dinlenilmiş ve konu hakkındaki iddia ve taleplerini söz konusu yargı merciine sunabilmiştir. Başvurucu da ziyaretçileri ile infaz koruma memurları arasında biberonun İnfaz Kurumuna alınmaması nedeniyle tartışma yaşandığını beyan etmiştir.
48. Başvurucunun ziyaretine gelen üç yakının İnfaz Kurumuna giriş sırasında güvenlik kontrolü esnasında infaz koruma memurlarıyla tartışmalarının ardından başvurucuyla görüşmelerinin sağlandığı anlaşılmaktadır. Ancak, görüş bitiminden sonra başvurucunun ziyaretçilerinin ziyaret kurallarına uygun olmayan davranış ve tutumlarını sürdürmeleri üzerine İnfaz Kurumu Müdürlüğünce disiplin yaptırımı uygulandığı anlaşılmaktadır. Buna göre İnfaz Kurumuna giriş ve çıkışta kurallara ve düzene aykırı davranışlarını sürdürmeleri nedeniyle uygulanan ziyaretten kısıtlama kararının makul olduğu, yeterli bir temele sahip olduğu ve keyfîlik içermediği anlaşıldığından demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
49. İlgili mevzuatta ziyaret ve görüşlerde kurallara uymayan kişilerin bir aydan bir yıla kadar ziyaretten men edilmesi konusundaceza infaz kurumunun en üst amirine takdir yetkisi tanınmıştır (bkz. § 17). Olayda başvurucunun üç yakınının ziyaretleri altı ay süreyle kısıtlanmıştır. Başvurucunun ziyaretçilerinin ziyaret kurallarına uygun olmayan davranışları ve kullandıkları sözler ile tutumlarında ısrarcı olmaları dikkate alındığında bu sürenin başvuru konusu olayda makul olduğu ve müdahalenin bu nedenle orantılı olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, uygulanan kısıtlamanın sadece ziyaret düzenine uymayan üç kişi ile sınırlı olduğu, başvurucunun bu süreçte diğer aile bireyleri ve bildirdiği kişiler ile görüşebildiği, ilişkilerini sürdürebildiği de göz önüne alındığında söz konusu müdahalenin ölçülü olmadığı söylenemez.
50. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 28/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.