TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYTEN KEVSER VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/16676)
|
|
Karar Tarihi: 25/1/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah
PERDECİOĞLU
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ayten
KEVSER
|
|
|
2. Celal
ÖZEL
|
|
|
3. Güzel
DOĞAN
|
|
|
4. Mehmet
KARAHAN
|
|
|
5. Mesut
ÖZEL
|
|
|
6. Remziye
ERDOĞAN
|
|
|
7. Sariye
ÇAKIN
|
|
|
8. Süleyman
ÖZEL
|
Vekili
|
:
|
Av. Yılmaz
KARAARSLAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, acele kamulaştırmaya yetki tanıyan Bakanlar Kurulu
kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin idari yargı kararı dikkate
alınmayarak kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması ve taşınmazların Hazine adına
tesciline karar verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/10/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinde tespit edilen eksikliklerin verilen sürede tamamlanmadığı
gerekçesiyle başvuru hakkında idari ret kararı verilmiştir.
4. Komisyonca başvurucuların idari ret kararına yönelik
itirazının kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucular, Elazığ’ın Karakoçan ilçesi Okçular köyünde kâin
106 ada 5 parsel; 105 ada 10, 23 ve 27 parsel; 103 ada 25 parsel numaralı
taşınmazların paydaşlarıdır.
7. Bakanlar Kurulunca 19/4/2004 tarihli Kararname’yle Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından yapılacak kamulaştırmalarda
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. Maddesinde düzenlenen
acele kamulaştırma usulünün uygulanması kararlaştırılmıştır.
8. EPDK tarafından 22/9/2005 tarihli kararla Darenhes
Elektrik Üretim Anonim Şirketine (Elektrik Şirketi) Elazığ’ın Karakoçan
ilçesinde ve başvuranın taşınmazını da kapsayan bir bölgede Pembelik Barajı ve
Hidroelektrik Santrali’nin yapımı ve işletilmesi hususunda kırk dokuz yıllık
üretim lisansı verilmiştir.
9. EPDK’nın 11/11/2010 tarihli kararıyla, Bakanlar Kurulunun
anılan kararına dayanılarak Pembelik Barajı’nın havzasında bulunan
taşınmazların kamulaştırılmasına ve kamulaştırma işlemlerinde acele
kamulaştırma usulünün uygulanmasına karar verilmiştir.
10. EPDK’nın 11/11/2010 tarihli kararı ile Bakanlar Kurulunun
19/4/2004 tarihli kararı, Danıştay Altıncı Dairesinde (Daire) dava konusu
edilmiştir. Daire 16/4/2012 sayılı kararla her iki işlemin de yürütmesini
durdurmuştur. Kararın gerekçesinde, 2942 sayılı Kanun’un 27. Maddesi uyarınca
acele kamulaştırma usulünün uygulanabilmesi için başka hiçbir idari otoriteye
devredilmeksizin doğrudan Bakanlar Kurulunca “aciliyet”
hâlinin varlığının takdir edilmesi ve bu kapsamda kamulaştırılacak taşınmazlar
ile kamulaştırmanın çerçevesinin açıkça belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Gerekçede, somut olayda 19/4/2004 tarihli Bakanlar Kurulu kararında “aciliyet” hâlinin değerlendirilmesi hususundaki yetkinin
EPDK’ya devredilmesi ve kamulaştırma işlemlerinin konusu yönünden bir sınır
çizilmeksizin EPDK’ya genel nitelikte bir yetki verilmesi nedeniyle işlemlerin
hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir.
11. EPDK, Dairenin 16/4/2012 tarihli yürütmenin durdurulmasına
ilişkin kararından sonra baraj havzasında bulunan taşınmazların
kamulaştırılmasından vazgeçilmesine dair işlem tesis etmiştir.
12. Bunun üzerine Bakanlar Kurulunca 18/6/2012 ve 30/7/2012
tarihli Kararname’lerle Elazığ’da tesis edilecek Pembelik Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nin
yapımı amacıyla Kararname eklerinde tek tek sayılan ve başvuruculara ait
olanların da aralarında bulunduğu taşınmazların EPDK tarafından acele kamulaştırılmasına
karar verilmiştir.
13. Öte yandan EPDK’nın 2/8/2012 ve 15/8/2012 tarihli
kararlarıyla Bakanlar Kurulu kararlarında sayılan taşınmazlar hakkında acele
kamulaştırma kararı verilmiştir.
14. EPDK tarafından dosyadan anlaşılamayan bir tarihte Karakoçan
Asliye Hukuk Mahkemesine (Mahkeme) başvurularak başvurucuların paydaşı
bulunduğu taşınmaza el konulması talep edilmiş ve Mahkemece tespit edilen bedel
maliklere ödendikten sonra talebin kabulüne karar verilmiştir.
15. Başvurucular tarafından Bakanlar Kurulunun 18/6/2012 tarihli
kararının iptali istemiyle Danıştayda dava
açılmıştır. Daire 19/3/2014 tarihinde Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin
durdurulmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, Kanun’da istinai bir yöntem olarak düzenlenen acele kamulaştırma
usulünün uygulanabilmesi için olağanüstü durumların bunu gerekli kılması, kamu
yararının ve kamu düzeninin sağlanmasının amaçlanması, ayrıca Bakanlar
Kurulunca durumun aciliyetine karar verilmesi
gerektiği belirtilmiş; somut olayda acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren
hâllerin ortaya konulmaması ve aciliyet hâlinin,
üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasını gerektiren hâllerin
açıklanmaması nedenleriyle işlemin hukuka aykırı olduğu ifade edilmiştir.
16. EPDK ayrıca, satın alma usulüyle taşınmazın devralınması
yolunu işletmiş ise de önerilen bedelin başvurucular tarafından kabul
edilmemesi üzerine 8/11/2013 tarihindeMahkemede bedel
tespiti ve tescil davası açmıştır. Mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi
yaptırıldıktan sonra 29/12/2014 tarihli
kararla bilirkişiler tarafından belirlenen taşınmaz bedelinden acele
kamulaştırma sırasında ödenen miktar düşüldükten sonra kalan kısım üzerinden
tazminata hükmedilmiş ve ayrıca taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline kesin
olarak karar verilmiştir. Mahkeme, Dairece Bakanlar Kurulu kararının
yürütmesinin durdurulduğu ve anılan davada esas hakkında karar verilinceye
kadar bu davada bekletme kararı verilmesi gerektiği yolunda davalıların öne sürdükleri
itirazı reddetmiştir. Mahkeme, Dairede görülen davanın konusunun kamulaştırma
işlemi olmadığı ve verilen yürütmenin durdurulması kararının kamulaştırma
işlemine ilişkin bulunmadığı gerekçesine dayanmıştır. Mahkeme ayrıca,
başvurucuların taşınmazlarına el konulmak suretiyle acele kamulaştırmanın
tamamlanması nedeniyle Danıştay kararının uygulanma kabiliyetinin bulunmadığını
da gerekçesinde belirtmiştir.
17. Daire, uyuşmazlığın esasına ilişkin 30/6/2015 tarihli
kararında davayı reddetmiştir. Daire, Bakanlar Kurulu kararının sadece
Mahkemece taşınmaza el konulmasına ilişkin karara dayanak teşkil ettiğini kabul
etmiş; idarenin sonradan olağan kamulaştırma sürecini başlatmış olmasını, bu
kapsamda taşınmaz bedelinin tespiti ve tescil davasının da açılmış bulunmasını
gözeterek acele kamulaştırma ve olağan kamulaştırma ayrımı yapılmaksızın
davanın konusunun bir bütün olarak taşınmaz mülkiyetinin kamulaştırılması
biçiminde anlaşılması suretiyle inceleme yapılması gerektiğini ifade etmiştir.
Daire, netice olarak mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı amacına
yönelik olduğu ve işlemin hukuka uygun bulunduğu sonucuna ulaşmıştır.
18. Anılan kararın temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulunun (İDDK) 8/10/2015 tarihli kararıyla Daire kararı bozulmuş ve dava
konusu Bakanlar Kurulu kararının iptaline kesin olarak karar verilmiştir. İDDK
kararının gerekçesinde Kanun’da istinai bir yöntem
olarak düzenlenen acele kamulaştırma usulünün uygulanabilmesi için olağanüstü
durumların bunu gerekli kılması, kamu yararının ve kamu düzeninin sağlanmasının
amaçlanması, ayrıca Bakanlar Kurulunca durumun aciliyetine
karar verilmesi gerektiği belirtilmiş; somut olayda bu koşullar
gerçekleşmediğinden Bakanlar Kurulu kararlarının hukuka aykırı olduğu
açıklanmıştır.
19. Bu arada baraj havzasında taşınmazı bulunan başka malikler
tarafından 2014 yılı içinde Bakanlar Kurulunun taşınmazların acele
kamulaştırılmasına ilişkin EPDK’ya yetki tanıyan 18/6/2012 ve 30/7/2012 tarihli
kararnameleri ile bunlara dayanılarak EPDK tarafından taşınmazların
kamulaştırılması yolunda tesis edilen 2/8/2012 ve 15/8/2012 tarihli işlemlerin
de iptali istemiyle Dairede iki ayrı dava açılmıştır. Daire tarafından yukarıda
anılan gerekçelerle 30/6/2015 tarihinde verilen kararlarla her iki dava da
reddedilmiştir.
20. Ancak söz konusu kararlar İDDK’nın
8/10/2015 tarihli kararlarıyla bozulmuş ve dava konusu Bakanlar Kurulu
kararları ile bunlara dayanılarak tesis edilen EPDK işlemlerinin iptaline karar
verilmiştir. Bakanlar Kurulu kararının iptalinin başvurucular tarafından açılan
davaya ilişkin olarak verilen kararlarla aynı gerekçeye dayandığı
anlaşılmaktadır. Kararların gerekçesinde ayrıca, EPDK tarafından tesis edilen
kamulaştırma işlemleri yönünden de değerlendirme yapılmıştır. Kararlarda, Daire
kararında Bakanlar Kurulunca alınan acele kamulaştırma kararının sadece
Mahkemece taşınmaza el konulmasına ilişkin karara dayanak teşkil ettiğinin
belirtilmiş olması nedeniyle acele kamulaştırma ile olağan kamulaştırmanın
hukuki niteliği irdelenmiştir. İDDK, acele kamulaştırmada taşınmaz mülkiyetine
el konulmasından sonraki aşamalarda yapılan normal kamulaştırma sürecine
ilişkin işlemlerin acele kamulaştırma sürecinin bir parçası olarak
değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Kararlarda sonuç olarak EPDK’nın
kamulaştırma işlemlerinin dayanağı olan Bakanlar Kurulu kararlarından bağımsız
değerlendirilemeyeceği ifade edilerek bunların da hukuka aykırı olduğu
belirtilmiştir.
21. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 29/12/2014 tarihli kararın
başvurucuya 29/9/2015 tarihinde tebliği üzerine başvurucular, kararın bedel
tespitine ilişkin hüküm fıkrasını temyiz etmiş; kesin nitelik taşıyan tescile
ilişkin hüküm fıkrasına karşı ise 19/10/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
22. İlgili hukuk için bkz. Ali
Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, §§
25-39.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 25/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiası
24. Başvurucular, Dairece 19/3/2014 tarihli kararla
taşınmazlarının EPDK tarafından acele kamulaştırılmasına yetki tanıyan Bakanlar
Kurulu kararının yürütmesinin durdurulması üzerine 2942 sayılı Kanun’un 10. Maddesi
uyarıncaMahkeme tarafından idari yargıda görülen davanın
bekletici mesele yapılması gerekirken yargılama sırasında gerek yazılı gerekse
sözlü olarak defalarca dile getirmelerine rağmen tescil kararı verildiğini
belirtmişlerdir. Başvurucular, Danıştay kararıyla hukuka aykırılığı saptanan
acele kamulaştırma işlemine dayanılarak taşınmazının idare adına tescil
edilmesine karar verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
25. Başvurucular ayrıca, Dairenin Bakanlar Kurulu kararının
yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararının uygulanmaması nedeniyle adil
yargılanma haklarının ihlal edildiği şikâyetinde bulunmuşlardır. Başvurucular
son olarak günlük yaşamlarını sürdürdükleri köylerinin büyük bir kısmına hukuka
aykırı acele kamulaştırma kararıyla el konulması nedeniyle sağlıklı ve dengeli
bir çevrede yaşama haklarının ihlal edildiğini ifade etmişlerdir.
B. Değerlendirme
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
27. Başvurucular adil yargılanma ile sağlıklı ve dengeli bir
çevrede yaşama haklarının ihlal edildiğini ileri sürmekte ise de başvurucuların
acele kamulaştırmaya ilişkin idari yargı süreci sona ermeden tescil kararı
verilmesinden şikâyet ettikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda başvurucuların
bütün şikâyetlerinin temel olarak ilgili olduğu mülkiyet hakkı kapsamında
değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
28.Başvuru konusu ile ilgili ilkeler daha önce Anayasa Mahkemesi
tarafından Ali Hıdır Akyol ve diğerleri başvurusunda
ortaya konmuştur. Buna göre öncelikle İDDK’nın hukuka
aykırılık tespiti, kamulaştırmanın acele usulle yapılmış olmasına yöneliktir.
Buna karşılık İDDK’nın, kamulaştırma işleminin
esasına yani taşınmazın kamulaştırılmasının gerekli olup olmadığına veya kamu
yararı amacı taşıyıp taşımadığına yönelik herhangi bir hukuka aykırılık tespiti
ise bulunmamaktadır. Dolayısıyla tescil kararının verildiği tarihte
kamulaştırma işleminin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin herhangi bir idari
yargı kararı yoktur. Dairenin 19/3/2014 tarihli kararıyla yürütmesi durdurulan
işlem, Bakanlar Kurulunun “aciliyet” hâlinin
varlığını tespit eden karardır. Bu kararın kamulaştırma işlemi üzerindeki
etkisinin ne olacağının ve kararın kamulaştırma bedelinin tespiti davasında
bekletici mesele kabul edilmesi gerekip gerekmediğinin hukuk kurallarının
yorumlanmasıyla görevli derece mahkemelerine ait olan takdirine Anayasa
Mahkemesinin bireysel başvuruda müdahale etmesi mümkün değildir. Diğer taraftan
el koyma sürecinin kusurlandırılmasıyla sınırlı etki
doğuran hukuka aykırılık tespitinin tescil kararını da hukuka aykırı hâle
getireceğini söylemek hukuk kurallarının yorumuyla ilgili bir mesele olup
Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında değildir (Ali Hıdır Akyol ve diğerleri, §§ 54-76).
29. Söz konusu kararda, bu açıklamalar ışığında mülkiyet hakkına
yapılan müdahalenin kanunilik koşulunu taşıdığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca
bedele ilişkin bir şikâyet olmadığı da dikkate alınarak mülkiyet hakkına
yapılan müdahalenin ölçülülüğünün tartışılmayacağı vurgulanmış ve mülkiyet
hakkının ihlal edilmediğine karar verilmiştir (Ali
Hıdır Akyol ve diğerleri, §§ 77-79).
30. Somut başvuruda da Ali
Hıdır Akyol ve diğerleri kararında açıklanan ilkelerden ayrılmayı
gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda başvurucuların mülkiyet haklarına yönelik bir ihlalin
bulunmadığı açıktır.
31. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe
katılmamıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
25/1/2018 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvuru, Ali Hıdır Akyol
ve diğerleri (2015/17510) başvurusu ile aynı mahiyettedir.
2. Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulunun (İDDK) adı geçen başvuru dosyasında yer alan acele
kamulaştırma konusundaki değerlendirmeleri ve sonraki aşamalarda yapılan normal
kamulaştırma işlemlerinin, acele kamulaştırma sürecinin bir parçası olarak
kabulüne dair nihai kararı doğrultusunda, Ali
Hıdır Akyol ve diğerleri başvurusuna ilişkin Karşıoy
yazısında belirttiğim nedenlerle, başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiği
kanaatiyle Bölüm çoğunluğuna katılmamaktayım.
|
|
|
|
Üye
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|