TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
H.K. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/16792)
|
|
Karar Tarihi: 3/7/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Ali KOZAN
|
Başvurucu
|
:
|
H.K.
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hükümlü olan başvurucuya gönderilen mektuba
sakıncalı olduğu gerekçesiyle el konulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/10/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin geçici olarak
kabulüne karar verilmiştir.
5.Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu, devletin egemenliği altında bulunan topraklardan
bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışma suçundan hükümlü olarak Sincan
2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu)
bulunmaktadır.
8. Başvurucuya A.Y. isimli kişi tarafından 25/6/2015 tarihinde
bir mektup gönderilmiştir.
9. Mektubun ilgili kısımları şöyledir:
"Değerli H. Yoldaş sizin gibi Değerli Hevallar ve yoldaşlarımız .. ve .. faşist sistemin baskılar
zulümlerin zindanlarında direniyorlar... Ama bu zulümler Faşist...'nin başına çöktüreceğiz...Tüm yoldaşlar beni tanır 7 yıl
zindanlarda kaldım...PKK davasından...tüm Hevallere
selam söyle...Tüm partimizle halkımızla el ele verip bu mücadelemizi.. şerefimizlen, can ve Kanımizlen Ülkemizi..Halkların
özgürlüğünü Kazanacağız...mücadelemiz bizler Önder Apo
ve Parti şehitlerimizin sayesinde bu seviyeye gelmiştir. Reber
Apo ve şehit yoldaşların mücadelesi
olmasaydı..."
10. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu)
3/8/2015 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla, posta yoluyla
gönderilen mektubun başvurucuya verilmeden imha edilmesine karar verilmiştir.
Kararın gerekçesi, mektupta Türkiye Cumhuriyeti Devletine hakaret içeren
ifadeler kullanılması ve hükümlünün tekrar suç işlemesinin engellenmesi olarak
belirtilmiştir.
11. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Ankara
Batı İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan itiraz 20/8/2015 tarihli
kararla reddedilmiştir. Kararda, söz konusu mektubun infazın temel amaçlarına
ve 13/12/2004 tarihli ve5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun'un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasına aykırı olduğu
vurgulanmış ve uygulamanın hukuka uygun olduğu ifade edilmiştir.
12. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı
Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz, 6/10/2015 tarihli kararla
reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya
uygun olduğuna ilişkin değerlendirmeye yer verilmiştir.
13. Nihai karar 15/10/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucu 21/10/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve
tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektupların denetlenmesine
dayanak oluşturan mevzuata yer vermiştir.(Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015,
§§ 16-20).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 3/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; somut gerekçeler ortaya konulmadan hakaret
nedeniyle mektubun verilmemesinin keyfî bir uygulama olduğunu, İnfaz Kurumu
Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından imha kararı verilemeyeceğini, kararın
haksız ve orantısız olduğunu, iletişim olanaklarının elinden alındığını ve
itirazlarının hukuka aykırı şekilde reddedildiğini belirterek, Anayasa'nın 22.,
25. ve 26. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu,
kamuya açık belgelerdekimliğinin gizli tutulmasını
talep etmiştir.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, kendisine
gönderilen mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek el konulması
nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti
kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, §
23; Özkan Kart (2), B. No:
2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek,
B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan
Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015,
§ 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum
bulunmamaktadır.
19. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar
başlıklı 22. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir.
Haberleşmeningizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak
usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin
yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz
...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve
kuruluşları kanunda belirtilir."
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
21. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine
gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne
yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını
oluşturan mevzuatın, ulaşılabilir,
yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci
olarak söz konusu müdahale meşru bir amaca
dayanmalı, demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmalıdır.
22. Disiplin Kurulu, başvurucuya gönderilen mektubun sakıncalı
olduğunu değerlendirerek el konulmasına ve imhasına karar vermiştir.
Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme
hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
23. Anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın,
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. (Ahmet Temiz, § 36).
24. Somut olayda 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin
hükümlülerin ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve
sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan
haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak
sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün
olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir" denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu
kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça
düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda
ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında
istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No:
2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
25. Mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulma sebebi, Türkiye
Cumhuriyeti Devletine hakaretiçeren ifadeler
kullanılması ve hükümlünün tekrar suç işlemesini engelleyici etkenleri
güçlendirmek olarak gösterilmiştir. Bu kapsamda başvurucuya gönderilen mektubun
Disiplin Kurulu Başkanlığınca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine
yapılan müdahalenin, kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi
amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22.
maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır
(Ahmet Temiz, §§ 47-51).
26. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul
edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip
oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
27. Somut olaya konu mektupta, sıksık
"biz", "hevaller",
"yoldaşlar", "önder" ve "mücadelemiz" vurgusu
yapılarak örgütsel kimliğe atıf yapıldığı, örgüt içi dayanışmanın canlı
tutulmaya ve terör örgütü mensuplarına motivasyon sağlamaya çalışıldığı
anlaşılmaktadır. Ayrıca silahlı çatışmalara girerek hayatını kaybeden terör
örgütü mensuplarının "şehit", terör eylemlerinin ise "özgürlük
mücadelesi" olarak tanımlandığı ve mücadelenin kanla kazanılacağı
belirtilerek terör örgütünün şiddet eylemlerinin meşrulaştırıldığı
görülmektedir.
28. Mektuptaki anlatım dikkate alındığında mektubu kaleme alan
kişi ile başvurucu veCeza İnfaz Kurumundaki mücadele
arkadaşları olarak tanıtılan kişilerin PKK terör örgütü faaliyetleri kapsamında
yasa dışı eylemlerde yer aldıkları; mektubun şiddeti meşru gösteren, şiddete
teşvik edici ve özendirici bir şekilde kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Şiddet
içeriği tartışmasız olan mektubun sakıncalı görülerek el konulması ve imhası
şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın 22. maddesi anlamında kamu düzeninin
korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan demokratik toplum
düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü
olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda İnfaz Hâkimliği kararının da ilgili ve
yeterli gerekçeler içerdiği görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme
hürriyetine yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 3/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.