TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABDULBAKİ ERTAKUŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/1689)
|
|
Karar Tarihi: 30/10/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter
DEVECİ
|
Başvurucular
|
:
|
1. Abdulbaki
ERTAKUŞ
|
|
|
2. İmran
ÇETİN
|
|
|
3. İsmail
ERTAKUŞ
|
|
|
4. Perizade ÇETİN
|
|
|
5. Sıddık
ERTAKUŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Timur
DEMİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ölüm olayı ile ilgili soruşturmanın makul süratle
yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu Bakanlık görüşüne cevap vermemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi
(UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Ağrı iline bağlı Aşağıkent ve Sağırtaş köyü sakinleri arasında -iki köy arasında uzun
süredir devam eden bir mera anlaşmazlığı bulunmaktadır- 1/8/2008 tarihinde saat
15.00-15.30 sıralarında bir kavga meydana gelmiş, yaşanan bu olay neticesinde
üç kişi ölmüş, pek çok kişi de yaralanmıştır. Ölenlerden B.K.; başvuruculardan
Sıddık Ertakuş ile Abdulbaki Ertakuş'un
babası, başvurucu İsmail Ertakuş'un ise dedesidir.
Ölen M.E.; başvurucu Perizade Ertakuş'un
eşi, ölen Mu.E. ise başvurucu İmran Ertakuş'un babasıdır. Başvurucu Sıddık Ertakuş,
ölen M.E. ve Mu.E.nin yeğeni olduğunu öne sürmüş olsa
da söz konusu yakınlık Anayasa Mahkemesince tespit edilememiştir.
10. Meydana gelen olay hakkında Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı
(Cumhuriyet Başsavcılığı) derhâl ve kendiliğinden soruşturma başlatmıştır.
11. Soruşturma kapsamında olay yeri incelenmiş, elde edilen
deliller muhafaza altına alınmış, Olay Yeri Tespit Tutanağı ve olay yeri
krokisi düzenlenmiştir. Olay yerinin fotoğrafları çekilerek soruşturma evrakı
arasına alınmıştır. Olay anını gösteren bir mobil telefona ait video kaydı
üzerinde inceleme yaptırılarak videodaki kişiler teşhis edilmeye çalışılmıştır.
Olaya dâhil olan kişilerden alınan el svapları ile
olay esnasında havaya ateş eden kolluk görevlilerinin silahlarından çıkan
kovanlar, olay yerinde ele geçirilen boş kovanlar ve kolluk görevlilerinin
tabancalarından alınan numune kovanlar kriminal
yönden incelettirilmiştir. Olay esnasında yaralanan kişilerin adli raporları
aldırılmış, olaya karışan kişiler ile tanıkların ifadeleri alınmıştır.
12. Olay nedeniyle şüpheliler E.Y., S.Y., K.Y. ve B.Y Ağrı Sulh
Mahkemesince tutuklanmış; firari şüpheliler M.N.Y. ve Eb.Y.nin
yakalanması için de Ağrı Sulh Mahkemesince yakalama emri düzenlenmiştir.
13. Ölen M.Ç.nin cesedi üzerinde
klasik otopsi işlemi yapılarak M.Ç.nin kesin ölüm
sebebi tespit edilmiştir. Diğer maktüllerin kesin
ölüm sebeplerinin tespiti için birtakım yazışmalara gereksinim duyulması
nedeniyle M.Ç.nin öldürülmesi olayına ilişkin
soruşturma, B.Ç. ve Mu.Ç.ninöldürülmesi
olayıyla ilgili yürütülen soruşturmadan tefrik edilmiştir.
14. Cumhuriyet Başsavcılığı, M.Ç.nin
öldürülmesiyle ilgili iddianameyi1/12/2008 tarihinde hazırlamıştır. İddianamede
M.Ç.yi iştirak iradesiyle
öldürdüğü iddia edilen E.Y., M.N.Y., B.Y., M.Y., Me.Y.,
S.Y., Ku.Y., Eb.Y. ve K.Y.nin kasten öldürme suçundan cezalandırılmaları
istenmiştir. İddianamede; kalabalık iki grup arasında meydana gelen kavgada
tarafların fazla olması, yaralı bir kısım kişinin şikâyetine ilişkin davanın
asliye ceza mahkemesinde görülebileceği belirtilerek kasten öldürme suçuna
ilişkin yargılamayı uzatmamak adına olayda meydana gelen yaralanmalarla ilgili
asliye ceza mahkemesine dava açıldığı belirtilmiştir.
15. Bahse konu iddianame Ağrı Ağır Ceza Mahkemesince (Ceza
Mahkemesi) kabul edilerek E.2008/298 sayılı dava dosyası üzerinden yargılamaya
başlanmıştır.
16. Cumhuriyet Başsavcılığı;
i. 11/8/2008 tarihinde vefat eden B.E.nin
kesin ölüm nedeninin tespiti için klasik otopsi yapılmak üzere cesedi Adli Tıp
Kurumu Trabzon Grup Başkanlığına (ATK Grup Başkanlığı) göndermiş, ATK Grup
Başkanlığınca kesin ölüm nedeninin tespit edilememesi üzerine tüm tıbbi tedavi
evrakı ile soruşturma dosyasını Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kuruluna göndererek
kesin ölüm nedeni konusunda rapor aldırmış ve bu şekilde B.Ç.nin
ölümü ile olay arasında illiyet bağı bulunduğunu saptamıştır. 18/8/2008
tarihinde vefat eden Mu.Ç.nin kesin ölüm nedeninin
tespiti için Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan klasik otopsinin
ardından ölenin organları, üzerinde toksikolojik
inceleme yapılması için ATK Grup Başkanlığına, histopatolojik
inceleme yapılması için ise Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş ve bu kurumlardan
temin edilenraporlarla Mu.Ç.nin
ölümü ile olay arasında illiyet bağı bulunduğu tespit edilmiştir.
ii. B.E. ve Mu.Ç.nin kesin ölüm
nedenlerinin belirlenmesi üzerine 21/7/2009 tarihinde, adı geçen iki şahsın
öldürülmesi olayıyla ilgili iddianameyi düzenlemiştir. B.E. ve Mu.Ç.yiiştirak iradesiyle
öldürdüğü iddia edilen E.Y., M.N.Y., B.Y., M.Y., Me.Y.,
S.Y., Ku.Y., Eb.Y. ve K.Y.nin kasten öldürme suçundan cezalandırılmalarının
istendiği söz konusu iddianame Ceza Mahkemesince kabul edilmiş ve E.2009/163
sayılı dava dosyası üzerinden yargılamaya başlanmıştır. Ancak Ceza Mahkemesi
23/10/2009 tarihinde, olayların aynı gün meydana geldiği, delillerin ortak
olduğu ve yargılamalar arasında fiilî ve hukuki bağlantı bulunduğu gerekçesiyle
davanın E.2008/298 sırasına kayıtlıdiğer davayla
birleştirilmesine karar vermiştir.
iii. Kasten yaralama ve/veya ruhsatsız ateşli silahlar ile
bunlara ait mermileri bulundurma suçlarını işledikleri iddiasıyla on sekiz
müşteki şüpheli/şüpheli hakkında 2/12/2008 tarihli iddianame ile Ağrı 1. Asliye
Ceza Mahkemesinde dava açmıştır. Ağrı 1. Asliye Ceza Mahkemesi 10/2/2010
tarihinde, aralarında fiilî ve hukuki irtibat bulunduğu, Ceza Mahkemesinin muvafatinin bulunduğu gerekçesiyle davanın Ceza
Mahkemesinin E.2008/298 sırasına kayıtlı davayla birleştirilmesine karar
vermiştir.
iv.B.Y.ye karşı kasten yaralama suçunu işledikleri iddiasıyla
22/9/2011 tarihli iddianameyle başvurucu Sıddık Ertakuş
ile H.E. ve T.C. hakkında Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açmıştır. Ağrı
2. Asliye Ceza Mahkemesi 21/12/2011 tarihinde, aralarında fiilî ve hukuki
irtibat bulunduğu gerekçesiyle davanın Ceza Mahkemesinin E.2008/298 sırasına
kayıtlı davayla birleştirilmesine karar vermiştir.
17. Ceza Mahkemesi yürüttüğü yargılama kapsamında;
i. Sanıklar E.Y. ve M.Y.nin; katılan
sanıklar K.Y., S.Y., B.Y., M.S.C., Es.Ç., T.C., T.Ç.,
H.E., S.E., Me.Y., Ku.Y.,
hakkındaki yakalama emri 11/1/2010 tarihinde infaz edilen Eb.Y.
ve yargılamada katılan sanık olarak yer alan başvurucular Sıddık Ertakuş, Abdulbaki Ertakuş ve
İsmail Ertakuş'un; tanıklar N.İ., N.D., E.B., S.U.,
A.E., Me.Ç., Ne.D., S.N.,
H.K., M.K.K., A.Y., M.G., Meh.Y., T.U., Z.B., Hü.E., C.A., Ce.A., Ş.K., K.E.,
S.K., A.A., A.Y., Sa.Y., Kı.Y.,
Ke.Y., B.K.ve R.Y.nin ve
katılanlar F.Ç. ile M.E.nin ifadelerini doğrudan,
tanıklar R.B. ve Ke.Y.nin ifadelerini ise istinabe
suretiyle almıştır.
ii. 13/11/2009 tarihinde bilirkişi refakatinde olay yerinde
keşif yapmış ve bilirkişiden rapor almıştır.
iii. Me.Y. ve Es.Ç.nin
yaralanmalarına ilişkin adli raporları aldırmıştır.
iv. Olay anını gösteren video kaydının netleştirilmesi ile
yavaşlatılıp büyütülmesi için TRT, TÜBİTAK, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bilişim
Suçları Ve Sistemleri (Siber Suçlarla Mücadele) Şube
Müdürlüğü ve Hacettepe Üniversitesi Adli Bilişim Araştırma ve Uygulama Merkezi
Müdürlüğüne müzekkereler yazmıştır.
18. Bir kısmı sadece tutuklu sanığın tutukluluk durumunun
incelenmesine hasrettiği elli celse sonunda Ceza Mahkemesi 24/4/2012 tarihinde,
kasten yaralama ve ruhsatsız ateşli silahlar ile bunlara ait mermileri
bulundurma suçları yönünden sanıklar hakkında hüküm kurmuş; sanık Ku.B.nin beraatine karar vermiş; M.Ç.
ve Mu.Ç.ye yönelik eylemleri nedeniyle yedi sanığın kasten öldürme suçundan
mahkûmiyetlerine hükmetmiş ve hakkında yakalama emri bulunmasına rağmen
yakalanamayan sanık M.N.Y. hakkındaki suçlamalara ilişkin davalar ile bir kısım
sanığın B.E.ye karşı kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla açılan davaların
birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle söz konusu davaların mevcut
davadan ayrılmasına karar vermiştir.
19. Tefrik edilen dava Ceza Mahkemesinin E.2012/75 sırasına
kaydedilmiştir.
20. Ceza Mahkemesince verilen kararın Cumhuriyet savcısı, sanık
müdafileri ve katılanlar vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza
Dairesi (Ceza Dairesi) dosyayı incelemiş ve 31/3/2014 tarihinde usule ilişkin
başka sebepler yanında, soruşturma aşamasında dahi ifadesi alınamayan sanık
M.N.Y. hakkında düzenlenen yakalama emrinin infazının makul bir süre daha
beklenerek yakalama emrinin infaz edilmesi halinde delillerin birlikte
değerlendirilmesi amacıyla sanıklar hakkında maktul B.E.yi
öldürme suçu yönünden açılan dava ile sanık M.N.Y. hakkında açılan davaya
ilişkin tefrik edilen dosyanın yeniden birleştirilmesi ve sonucuna göre
sanıkların hukuki durumlarının tespiti gerektiği ve aynı öldürme eylemlerinin
failleri olarak yargılanan sanıklardan birisinin savunulmasının diğer sanık
yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda
sanıkların ayrı ayrı müdafiler tarafından savunulmasının lazım olduğu
gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
21. Bozma ilamı sonrasında dava dosya Ceza Mahkemesinin
E.2014/121 sırasına kaydedilmiş ve ilk duruşma 26/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
22. Bu esnada sanıklar K.Y., S.Y. ve B.Y.nin
makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasıyla 2013 yılında
yaptıkları başvuru (B. No: 2013/6241) Anayasa Mahkemesince 16/9/2015 tarihinde
karara bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi söz konusu başvuruda, davada yer alan
kişi sayısı ve davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin
niteliğinin yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya koyduğunu belirtmiş; bununla
birlikte başvurucuların tutuklu olduğu ve söz konusu yargılamanın yaklaşık 7
yıl 1 aydır devam ettiği dikkate alındığında yargılama sürecinde makul olmayan
bir gecikmenin olduğu sonucuna varmıştır.
23. Bozma sonrası yapılan yargılamada Ceza Mahkemesi E.2012/75
sayılı dava dosyasında mevcut belgeleri incelemiş, sanık M.N.Y. hakkında
düzenlenen yakalama emrinin infazını beklemiş ve 15/10/2015 tarihinde, kasten
yaralama ve ruhsatsız ateşli silahlar ile bunlara ait mermileri bulundurma
suçları yönünden sanıklar hakkında hüküm kurmuş; sanık Ku.B.nin
beraatine karar vermiş ve M.Ç. ile Mu.Ç.ye yönelik
eylemleri nedeniyle yedi sanığın kasten öldürme suçundan mahkûmiyetlerine
hükmetmiştir.
24. Kararın sanık müdafileri ve katılanlar vekilince temyiz
edilmesi üzerine Ceza Dairesi 26/4/2017 tarihinde, sanık Me.Y.nin maktullere yönelik kasten öldürme
suçuna katıldığına ilişkin her türlü kuşkudan uzak yasal ve yeterli delil
bulunmadığı nazara alınarak beraati yerine, oluşa
uygun düşmeyen gerekçeyle mahkumiyetine karar verildiğini belirterek Me.Y. yönünden kurulan hükmün bozulmasına, diğer sanıklar
hakkında kasten öldürme suçu yönünden kurulan hükümlerin ise onanmasına karar
vermiştir. Böylece M.Ç. ve Mu.Ç.ye yönelik eylemler nedeniyle sanık Me.Y. dışındaki altı sanığa verilen mahkûmiyet cezaları
26/4/2017 tarihinde kesinleşmiştir.
25. Bozma sonrası sanık Me.Y.
hakkındaki dava dosyası Ceza Mahkemesinin E.2017/425 sırasına kaydedilmiş,
bozma sonrası yapılan yargılamada bozma ilamına uyulmuş ve 31/10/2017 tarihinde
sanık Me.Y.nin beraatine
karar vermiştir. Söz konusu karar katılanlar vekilince temyiz edilmiş olup
henüz kesinleşmemiştir.
26. B.E.nin öldürülmesi ile ilgili
davada yürütülen yargılama, Ceza Mahkemesinin E.2012/75 sayılı dosyası
üzerinden devam etmekte olup sanık M.N.Y. hakkında çıkarılan yakalama emrinin
infaz edilememesi nedeniyle sonuçlandırılamamıştır.
27. Yargılamada, başvurucular Perizade
Çetin ile İmran Çetin katılan sıfatıyla yer almıştır.
28. Yargılama sırasında sanık E.Y. 20/8/2010 tarihinde, sanıklar
B.Y., K.Y. ve S.Y. ise 9/5/2014 tarihinde tahliye olmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 30/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
30. Başvurucular, yargılamanın sürüncemede kalmaması amacıyla
yakalanamayan sanık yönünden ayırma kararı veren Ceza Mahkemesinin diğer
sanıklar yönden kurduğu hükmün "yakalama
emrinin infaz edilmesinin makul bir süre daha beklenmesi gerektiği"
gerekçesiyle Yargıtayca bozulduğunu, bu arada azami
tutukluluk süresinin dolması nedeniyle tutuklu sanıkların tahliye edildiğini ve
makul sürede sonuçlandırılamayan yargılamanın devam ettiğini belirterek
Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
31. Bakanlık görüşünde, bazı Anayasa Mahkemesi kararları ve
başvuruya konu soruşturmada yapılan işlemlere yer verilerek başvurunun
incelenmesinde bahse konu soruşturmanın ivedi ve özenli biçimde yürütülüp
yürütülmediğinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
32. Anayasa’nın “Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17.
maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, yaşama...
hakkına sahiptir."
33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özü,
yakınlarının ölümü ile ilgili soruşturmanın makul sürede sonuçlandırılmamasına
ilişkindir. Bu nedenle söz konusu iddia, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence
altına alınan yaşama hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul
boyutu kapsamında incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
34. Yaşama hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden
kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle
ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuruya konu olayda ölenlerden B.K.
başvuruculardan Sıddık Ertakuş ile Abdulbaki Ertakuş'un babası, başvurucu İsmail Ertakuş'un
ise dedesidir. Ölen M.E. başvurucu Perizade Ertakuş'un eşi, ölen Mu.E. ise
başvurucu İmran Ertakuş'un babasıdır. Bu nedenle
başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
35. Diğer taraftan açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan yaşama hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
36. Devlet yaşama hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne
ilişkin usul boyutu kapsamında, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının
belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi
bir soruşturma yürütmek durumundadır (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
37. Yürütülen bu soruşturma makul bir özen ve süratle yürütülmelidir
(Salih Akkuş, B. No: 2012/1017,
18/9/2013, § 30). Bu husus, hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka
aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin
engellenmesi yönünden bir gerekliliktir.
38. Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yapılıp
yapılmadığına ilişkin tespit; başvuruya konu olayın kendi koşullarına,
soruşturmadaki şüpheli veya sanık sayısına, suçlamaların niteliğine, olayın
karmaşıklık derecesine ve soruşturmanın ilerlemesine engel olan unsurlar ya da
güçlüklerin bulunup bulunmadığına göre farklılık gösterebilecektir (Fahriye Erkek ve diğerleri, B. No:
2013/4668, 16/9/2015, § 91).
39. Somut olayda başvurucuların yakınlarının 2008 yılında vefat
ettiği, inceleme tarihi itibarıyla hakkında yakalama emri bulunmayan sanık Me.Y. hakkındaki davanın dahi sonuçlandırılamadığı ve
sanıklar K.Y., S.Y. ve B.Y.nin makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasıyla yaptıkları başvuru hakkında
Anayasa Mahkemesince verilen karar dikkate alındığında başvurucuların
yakınlarının ölümüyle ilgili soruşturmanın makul süratle yürütüldüğünün
söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır.
40. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence
altına alınan yaşama hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
41. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
42. Başvurucular, yaşama hakkının usul boyutunun ihlali
nedeniyle ayrı ayrı 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
43. Başvuruda, yaşama hakkının usul boyutunun ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
44. Yaşama hakkının usul boyutunun ihlali nedeniyle yalnızca
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvuruculara müştereken net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
45. Kararın bir örneğinin Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar
verilmesi gerekir.
46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşama hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşama
hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 30.000 TL manevi tazminatın müştereken
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine
ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
30/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.