TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
HAYRETTİN AKAR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/1751)
Karar Tarihi: 21/2/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucu
Hayrettin AKAR
Vekili
Av. Uğur CEYLAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, silah taşıma ruhsatının iptali işlemine karşı açılan davada keyfî karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Ticaret ile iştigal eden başvurucu, taşıma ruhsatı ile adına kayıtlı bulunan silahlara sahiptir. Kolluk kuvvetleri tarafından ihbar üzerine yapılan denetimde başvurucunun silahı, yanında çalışan şoförünün üzerinde yakalanmıştır.
7. Şoför ruhsatsız silah taşıma suçunu işlediği gerekçesiyle Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/7/2009 tarihli kararı uyarınca adli para cezası ile cezalandırılmıştır.
8. İzmir İl Emniyet Müdürlüğü, başvurucunun silahı ile bir başkasının suç işlemiş olmasını gerekçe göstererek 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un 9. maddesi uyarınca başvurucunun silah ruhsatını25/7/2012 tarihli işlemle iptal etmiştir.
9. Ruhsat iptali işlemine karşı İzmir 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde dava açılmıştır. Mahkeme 12/2/2013 tarihli kararıyla öncelikle 6136 sayılı Kanun uyarınca ruhsat iptali için ruhsat sahibinin suç işlemesinin gerekmediğini, silahın muhafazasındaki ihmal veya kusur sonucu bir başkasının ruhsata konu silah ile suç işlemesinin yeterli olduğunu vurgulamıştır. Somut olayda başvurucuya ait silahı üzerinde bulundurması nedeniyle başvurucunun şoförünün ruhsatsız silah taşımak suçundan hüküm giydiğini saptayan Mahkeme, 6136 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak tesis edildiğini ifade ettiği işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmetmiştir.
10. Ret hükmü, Danıştay Beşinci Dairesinin 13/11/2013 tarihli kararıyla onanmıştır. Karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 4/11/2014 tarihli ilamıyla reddedilmiştir.
11. Başvurucu, nihai kararı 31/12/2014 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 29/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. 6136 sayılı Kanun'un 9. maddesi şöyledir:
"Ateşli silah taşımak müsaadesini haiz olanlar, bu silahları resmi ruhsatı haiz bulunanlardan başkasına satamıyacakları gibi muvakkaten de olsa başkalarına veremezler.
Silah bulundurma ve taşıma ruhsatını haiz olan kimsenin bu silahla suç işlemesi veya silahın muhafazasındaki ihmal ve kusurlu neticesi başkaları tarafından bir suç işlenmesi veya intihar ve intihara teşebbüs edilmesi hallerinde silah vesikası geriye alınır ve bir daha silah bulundurma ve taşıma izni verilmez. "
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 21/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu; suç işlemediği hâlde silah ruhsatlarının iptal edilmesinin suç ve cezada kanunilik ilkesi ile bağdaşmadığını, herhangi bir kusuru bulunmamasına karşın ruhsatının iptal edildiğini, yürüttüğü işler gereği silah taşımasının zorunlu olduğunu, aksi hâlde yaşamının tehlikeye gireceğini belirterek adil yargılanma, yaşam ve kişi hürriyeti güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu; Anayasa'nın 17., 19. ve 36. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de şikâyetlerin özü silah ruhsatı iptali işleminin hukuka aykırı olduğu ve Mahkeme tarafından hatalı bir yorumla karar verildiği iddialarına yönelik olduğundan şikâyetin yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiası kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
16. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
17. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 9) gerekçe ile 12/2/2013 tarihinde hüküm kurulmuştur. Kanun yolu mercii tarafından da derece mahkemesinin kararının uygun bulunduğu görülmüştür.
18. Yargılama sürecinde başvurucuya, ileri sürdüğünün aksine suç işlediği yönünde herhangi bir ithamda bulunulmamış olup 6136 sayılı Kanun hükümlerinin öngördüğü "muhafazasındaki ihmal nedeniyle ruhsata konu silahla bir başkasının suç işlemiş olması" hâlinin somut olayda gerçekleştiği yönündeki belirlemeden hareket edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması yukarıda anılan ilkeler (bkz. § 16) uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin takdirinde olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez.
19. Bu hâle göre başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir..
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/2/20108 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.