TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BÜNYAMİN KAÇMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/19038)
|
|
Karar Tarihi: 20/3/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
M. Emin
ŞAHİNER
|
Başvurucu
|
:
|
Bünyamin
KAÇMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Cavit
ÇALIŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tam yargı davasında maddi tazminat istemi yönünden
yerleşik içtihada aykırı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu 2011 yılında Balıkesir Astsubay Meslek Yüksek
Okuluna (Meslek Yüksek Okulu) kabul edilmiştir. Başvurucu hakkında askerî
öğrenciliğe devam edemeyeceği yönünde sağlık kurulu raporu verilmesi üzerine
22/10/2013 tarihinde başvurucunun Meslek Yüksek Okuluyla ilişiği kesilmiştir.
9. Başvurucu askerî öğrencilikten çıkarılma işleminin iptali
istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır.
10. AYİM İkinci Dairesi 11/6/2014 tarihinde davanın kabulüne
karar vererek başvurucunun Meslek Yüksek Okulundan çıkarılması işleminin
iptaline karar vermiştir.
11. Başvurucu iptal kararı üzerine tekrar Meslek Yüksek Okuluna
çağrılmıştır. Başvurucu iki haftalık staj eğitimine tabi tutulduktan sonra
tarafına astsubay diploması verilmiş ve 30/8/2014 tarihinde astsubay çavuş
olarak naspedilmiştir.
12. Başvurucu 30/8/2013 ile 30/8/2014 arasındaki görev
aylıklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi, anılan tarihler arasındaki
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) primlerinin de
bu kurumlara gönderilmesi için 9/9/2014 tarihli dilekçe ile Millî Savunma
Bakanlığına müracaat etmiştir.
13. İdarenin bu başvuruya cevap vermemesi ile 8/11/2014
tarihinde oluşan zımnen ret işlemi üzerine başvurucu bu işlemin iptali
talebiyle 12/11/2014 tarihinde AYİM'de dava açmıştır.
14. AYİM İkinci Dairesi 13/5/2015 tarihli kararıyla davanın
reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; askerî öğrencilikten çıkarılma
işlemi gibi işlemler hakkında verilen iptal kararlarının hukuki etki ve
sonucunun davacının eski statüsüne döndürülmesi olgusu ile sınırlı olduğu
gerçeğine vurgu yapılmıştır. Başvurucunun herhangi bir nasıp düzeltme işlemi
yapılmaksızın astsubaylık statüsünde geçmesi gerektiğini ileri sürdüğü bir
yıllık astsubaylık özlük haklarını talep ettiğine işaret eden Mahkeme, talep
konusu bu hususta bir an için talebin kabul edilerek bir yıllık astsubay
maaşının ödenmesi kabul edilse bile nasıp düzeltmesi yapılmaksızın bu talebin
karşılanmasının müteakip rütbelerde geç terfiye
dayanılarak yeni taleplerin ve davaların oluşmasını engellemeyeceğini
belirtmiştir. Mahkeme ayrıca 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 33. ve 81. maddeleri uyarınca subay ve
astsubayların terfi zamanının 30 Ağustos Zafer Bayramı günü olduğu hususuna
işaret etmiş ve ilgili Kanun'un 33. ve diğer madde hükümlerinde yargısal
kararlar dâhil çeşitli sebeplerle nasıp düzeltilmesi yapılanlara terfi ve rütbe
kıdemliliklerinden dolayı maaş farkı ödenmeyeceği kuralına gönderme yapmıştır.
15. Bu karar, başvurucu vekiline 3/12/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
16.11/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Faruk Büyük, B. No: 2015/17044,
11/12/2018, §§ 18-25.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 20/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; Meslek Yüksek Okulunda askerî öğrenci iken
eğitime devam edemeyeceğine ilişkin sağlık kurulu raporu ile askerî
öğrencilikten ilişiğinin kesildiğini, bu işlemin iptali için AYİM'de dava açtığını, davanın kabulü ile işlemin iptaline
karar verildiğini ve astsubay çavuş olarak atamasının yapıldığını belirtmiştir.
Başvurucu; emsallerinden geç atanması sebebiyle statü dışında kaldığı süre
boyunca görev aylıklarından mahrum kaldığını, ayrıca bu süre karşılığı OYAK'ın
prim ödemesi ve nemalarından yararlanamadığını, bu sebeple idareden bu hak
kayıplarının tazmin edilmesi talebinde bulunduğunu, talebin reddedilmesi
üzerine dava açtığını ve davanın reddedildiğini belirtmiştir.
20. İdarenin haksız işlemi sonucu uğradığı zararın devlet
tarafından tazmin edilmesi gerektiğini ileri süren başvurucu, Mahkemenin benzer
olaylara ilişkin daha önce görülen davaların kabulüne karar verdiğini ileri
sürmüştür. Başvurucu aradan geçen zaman içinde içtihat değişikliğini gerektiren
hiçbir mevzuat değişikliği söz konusu olmadığı halde başvuru konusu olayda
önceki kararlarla çelişen farklı karar verildiğini iddia ederek hukuk
kurallarının yanlış uygulandığından ve hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik
ilkelerinin dikkate alınmadığından yakınmaktadır.
21. Başvurucu ayrıca, iptal kararlarının tesis edilen idari
işlemin tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldıran ve davacıyı eski
hukuksal duruma döndüren kararlar olduğunu belirterek Mahkemenin AYİM iptal
kararının astsubaylık statüsü alanında hukuki bir etki ve sonuç doğurmayacağı
şeklindeki gerekçesinin doğru olmadığını ifade etmiştir. Başvurucu sonuç olarak
bu gerekçelerle Anayasa'nın 2., 10., 13., 36., 40., 70., 125., 138.
maddelerinde yer alan ilke ve hakların ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
22.Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
24. Başvuruya konu yargılama sürecinde AYİM tarafından, benzer
durumlarda verilen kararlardan (bkz. Faruk
Büyük, §§ 19-22) farklı bir sonuca varıldığı açıktır. Bununla
birlikte, yargı kararı ile iptal edilen işlemler nedeniyle açılan maddi
tazminat davalarında AYİM daireleri tarafından birbiriyle çelişen kararların
verildiği ve bu durumun yerleşik bir hâl aldığı ortaya konulamamıştır. Bu hâle
göre AYİM içtihatlarında derin ve devamlı
bir içtihat farklılığının bulunduğu söylenemez. Bu bağlamda
iddiaların özü, AYİM'in benzer maddi tazminat
davalarında sergilediği yaklaşımının aksine bir değerlendirme yapmasına karşın
bu hususa dair makul, açıklayıcı bir gerekçe belirtmediği konularına yönelik
olduğundan şikâyet maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısım yönünden adil
yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan gerekçeli karar hakkı kapsamında
değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
26. Anayasa Mahkemesi daha önce benzeri bir şikâyeti Faruk Büyük başvurusunda incelemiş ve
sonuca bağlamıştır (Faruk Büyük,
§§ 33-49).
27. Anayasa Mahkemesi, AYİM'in hukuka
aykırılığı yargı kararı ile saptanan işlem nedeniyle açılan tazminat davasında
ulaştığı sonucun konuyla ilgili olarak verilen önceki tarihli kararlardan
farklı olduğunu tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesi yargısal kararlardaki
değişikliklerin, hukuki dinamizm ve mahkemelerin yaklaşımlarını yaşanan
gelişmelere uyarlama kabiliyetlerini yansıtması yönüyle olumlu olmakla birlikte
benzer davalarda farklı sonuçlara ulaşılması hâlinde bu durumun tatmin edici
bir gerekçeyle açıklanması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca AYİM'in somut olayda idarenin hukuka aykırılığı yargı
kararı ile saptanmış işlemi nedeniyle hizmet kusuru kapsamında mali
sorumluluğunu tartışmadığı, nasıp düzeltme açısından olayı ele almak suretiyle maddi zararın ödenmesinin kabulünün daha sonraki
tarihlerde terfi gecikmeleri nedeniyle açılacak davaları engellemeyeceği
şeklinde mevcut tazminat talebiyle ilgisi olmayan bir ihtimali kararına gerekçe
olarak aldığı açıklanmıştır. Sonuç olarak AYİM'in
bireysel başvuruya konu kararında, önceki kararlarından farklı bir sonuca neden
ulaşıldığının başvurucu ve üçüncü kişiler tarafından objektif olarak
anlaşılmasına imkân verecek düzeyde yeterli açıklama yapılmadığı belirtilerek
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir (Faruk Büyük, §§ 41-49).
28. Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum
bulunmamaktadır. Buna göre yargılama sürecinde hukuka aykırılığı yargı kararı
ile saptanan işlemler nedeniyle oluşan maddi zararlar için idarenin mali
sorumluluğunun bulunduğu yönünde AYİM kararlarının başvurucu tarafından
Mahkemeye sunulduğu, dilekçelerde bu kararlardan örnekler verildiği
görülmektedir. Mahkeme tarafından ise ileri sürülen itirazlara yönelik içtihat
değişikliğine gidildiğine veya olayın koşullarında önceki kararlardan ayrılmayı
gerektirecek farklılıklar olduğuna ya da alternatif bir yaklaşım sağlayan
farklı gerekçelere dayanıldığına dair idarenin mali sorumluluğuna yönelik
herhangi bir açıklamada bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli
karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
30.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
31. Anayasa Mahkemesinin
Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında Anayasa Mahkemesince bir temel
hakkın ihlal edildiği sonucuna varıldığında ihlalin ve sonuçlarının nasıl
ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkelere yer verilmiştir
(Mehmet Doğan, §§ 57-60).
32. Başvurucu, yeniden yargılama yapılması ve tazminata
hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
33. Anayasa Mahkemesi AYİM İkinci Dairesi tarafından yapılan
yargılama sonucu adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının
ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme
kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
34. Bu durumda adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar
hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216
sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece
mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme
kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar
verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama
yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
35. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunduğu sonucuna varıldığından tazminat talebinin reddine karar
verilmesi gerekir.
36. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.701,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
-Anayasa'nın geçici 21. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (b) alt
bendi gereğince- yetkili idari yargı merciine GÖNDERİLMESİNE (Karar AYİM İkinci
Dairesinin 13/5/2015 tarihli ve E.2015/390, K.2015/856 sayılı kararına ait dava
dosyası ile ilgilidir.),
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 226,90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.701,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.