TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
VEYSEL KAPLAN BAŞVURUSU (6)
|
(Başvuru Numarası: 2015/2374)
|
|
Karar Tarihi: 12/9/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Fatih ALKAN
|
Başvurucu
|
:
|
Veysel
KAPLAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan
başvurucu tarafından gönderilmek istenen ve başvurucuya gönderilen mektupların
sakıncalı bulunması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu,(kapatılan) Malatya 3.
Ağır Ceza Mahkemesinin 8/11/2005 tarihli kararı gereğince hükümlü olarak
Kocaeli 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz
Kurumu) bulunmaktadır.
7. Başvurucu, içerisinde numaralandırılmış sayfalar bulunan iki
mektubu farklı tarihlerde D.A. isimli kişiye göndermek istemiştir. Yine farklı
bir tarihte D.A. isimli kişi tarafından başvurucuya bir mektup gönderilmiştir.
8. Söz konusu üç mektupta yer alan ifadelerin bir kısmı
şöyledir:
"... Kongrede ... bilmediği strateji ve
program ... delegeler tarafından karara bağlanamaz. ... 2) PKK'nın devrimci
ulusal hareket tespitini ... "3K" de resmileştirdiğiniz teorik
bilgileri neden k... süreci başladığında alt k...lere indirip tartışmadınız? ... üyelerinizi neden tecrit
ettiniz? ... yoldaşlara çağrıda bulunuyoruz ... Hep birlikte bir kez daha p...mizin devrimci sınıf
çizgisinden sapan ...
2011 ... Kararıyla 1 ve 2. Kng...
kararlarını değiştirmişlerdi, aynı ... 3K'de p3'lerine sunmadıkları teorileri
onayladılar. ... KP yolunun darbe yöntemiyle değiştirilmesine sessiz kalana
komünist diyemem ...
Düşmanı unutmadan, tamamen içte tartışılması
gereken konuların ... Kuru ve keskin sloganlarla belli bir yere kadar yol
alınabilir ama gerçek devrimci ilerleme sosyal pratikte dökülen ter, fedakarca yürütülen çalışmalar ve ödenen bedeller sayesinde
mümkündür..."
9. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin Kurulu)
tarafından sırasıyla 19/9/2014, 27/10/2014 ve 3/12/2014 tarihlerinde verilen
sakıncalı mektup değerlendirme kararlarıyla söz konusu mektupların başvurucuya
verilmemesine ya da muhatabına gönderilmemesine karar verilmiştir. Kararların
gerekçesinde, mektuplar vasıtasıyla örgütsel iletişim kurulduğu, talimatlar
verildiği ve örgüt propagandası yapılmaya çalışıldığı belirtilmiştir.
10. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararlarına karşı
Kocaeli İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan itirazlar sırasıyla
13/11/2014, 23/12/2014 ve 26/12/2014 tarihli kararlarla reddedilmiştir.
Kararların gerekçesinde; mektup içeriklerinde Maoist
Komünist Parti (MKP) terör örgütüne ait bazı kararların ve açıklamaların yer
aldığı, terör örgütünde meydana gelen ayrılıklarla ilgili eleştiri ve
tavsiyelerin bulunduğu belirtilmiştir. Kararlarda, örgütsel haberleşmenin yasa
dışı faaliyetlerin yürütülmesine ve devamına yönelik her türlü haberleşme
olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulanarak mektuplarda yer alan ifadelerin de
örgütsel haberleşmeye imkan sağladığı sonucuna
ulaşılmıştır.
11. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararlarına karşı
Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itirazlar sırasıyla 21/12/2014,
15/1/2015 ve 20/1/2015 tarihli kararlarla reddedilmiştir. Kararların
gerekçesinde, İnfaz Hâkimliği tarafından verilen kararlarda yer alan
gerekçelerin uygun görüldüğü belirtilmiştir.
12. Nihai kararlar sırasıyla 5/1/2015, 22/1/2015 ve 29/1/2015
tarihlerinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 30/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve
tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektupların denetlenmesine
dayanak oluşturan mevzuata yer vermiştir (Ahmet
Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 12/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
16. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeyemeyecek
durumda olduğu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; Disiplin Kurulunca verilen söz konusu kararların
keyfî olduğunu, iletişim olanaklarının ölçüsüz şekilde elinden alındığını ve
itirazlarının hukuka aykırı şekilde reddedildiğini belirterek haberleşme ve
ifade hürriyetinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2.Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, göndermek
istediği ve kendisine gönderilen mektupların Disiplin Kurulunca sakıncalı
görülmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti
kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, §
23; Özkan Kart (2), B. No:
2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek,
B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan
Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015,
§ 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum
bulunmamaktadır.
20. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar
başlıklı 22. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir.
Haberleşmeningizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak
usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde
sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri
bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve
kuruluşları kanunda belirtilir."
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
22. Disiplin Kurulu, başvurucu tarafından gönderilmek istenen ve
başvurucuya gönderilen mektupların sakıncalı olduğunu değerlendirerek söz
konusu mektupların ilgililerine verilmemesine ya da gönderilmemesine karar
vermiştir. Dolayısıyla anılan işlemler ile kamu makamları tarafından
başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
23. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine
gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne
yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını
oluşturan mevzuatın, ulaşılabilir, yeterince açık ve belirli bir eylemin
gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci olarak söz
konusu müdahale meşru bir amaca
dayanmalı, demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmalıdır.
24. Anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın,
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç
taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine
aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. (Ahmet Temiz, § 36).
25. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin ceza infaz
kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve sınırlandırılmasının kanuni
dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet
Temiz, §§ 37-46). Öte yandan, haberleşme hürriyetinin düzenlendiği
Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine
bağlı kalınarak yapılacak sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek
hâkim kararıyla mümkün olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve
kuruluşları kanunda belirtilir." denilerek bu kuralın da mutlak
olmadığı ve bu kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar
getirilebileceği açıkça düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123,
30/12/2015, § 71). Bu bağlamda ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin
üçüncü fıkrası kapsamında istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa,
B. No: 2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
26. Mektupların sakıncalı bulunmasına sebep olarak başvurucunun
mektup vasıtasıyla terör örgütüyle haberleşmesi olarak gösterilmiştir. Bu
kapsamda başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektupların Disiplin
Kurulunca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin,
kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amaçlarını taşıdığı,
bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci
fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, § 51).
27. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul
edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip
oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
28. Somut olaya konu olan mektuplarda, bir terör örgütünün
yapısına ve işleyişine ilişkin detaylı anlatımlarda bulunulduğu görülmektedir.
Terör örgütünün yönetimine ve yapılanmasına yönelik eleştirilerin ve önerilerin
yer aldığı mektuplarda örgüt terminolojisi kapsamında aktarılan ifadelerin
örgütsel haberleşme kapsamında değerlendirilebileceği kanaatine ulaşılmıştır.
29. Yasa dışı haberleşme yöntemleri içerdiği değerlendirilen
mektupların sakıncalı olduğuna karar verilmesi şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın
22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi
için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve
müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu
kapsamda İnfaz Hâkimliği tarafından verilen kararların da ilgili ve yeterli
gerekçeler içerdiği görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme
hürriyetine yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 12/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.