TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA ŞAHİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/750)
|
|
Karar Tarihi: 10/5/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa
ŞAHİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
SAĞLAM
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, polis meslek yüksekokulundan ilişiğin kesilmesi
işlemine karşı açılan davada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile
sonuçlanan ceza yargılaması esas alınarak karar verilmesi nedeniyle masumiyet
karinesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu hakkında, 2005 yılı içinde karıştığı bir olayda
kasten yaralama suçunu işlediği isnadıyla kamu davası açılmıştır.
7. Andırın Asliye Ceza Mahkemesi 9/7/2008 tarihli kararıyla
başvurucuyu 5 ay 25 gün hapis cezasına mahkûm etmiş ve 6/9/2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca cezanın ertelenmesine
hükmetmiştir.
8. Diğer taraftan başvurucu 3/7/2010 tarihinde yapılan sınavı
kazanarak 2010/2011 eğitim öğretim yılı itibarıyla Yozgat Polis Meslek
Yüksekokulu bünyesinde eğitim görmeye başlamıştır.
9. Ceza yargılaması sürecinde Yargıtay 3. Ceza Dairesi
12/10/2011 tarihli kararıyla Andırın Asliye Ceza Mahkemesinin 9/7/2008 tarihli
hükmünü eksik inceleme nedeniyle bozmuştur.
10. Başvurucu, devam eden ceza yargılamasında sanık olmasından
dolayı "kovuşturma altında bulunmamak" yönündeki giriş koşulunu
taşımaması gerekçe gösterilerek 17/5/2008 tarihli ve 26879 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Polis Meslek
Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği'nin 8. maddesinin (h) bendi uyarınca 16/5/2012
tarihli işlemle Polis Meslek Yüksekokulundan çıkarılmıştır.
11. Devam eden ceza yargılaması sürecinde ise Andırın Asliye
Ceza Mahkemesi Yargıtayın bozma ilamına uyarak
20/6/2012 tarihli kararıyla başvurucuyu 5 ay 25 gün hapis cezasına mahkûm etmiş
ancak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi
uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
12. Başvurucu, Polis Meslek Yüksekokulundan ilişiğinin
kesilmesine dair 16/5/2012 tarihli işlemin iptali istemiyle Ankara 16. İdare
Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde dava açmıştır.
13. Mahkeme 29/11/2012 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir.
Ret gerekçesinde öncelikle, kamu düzeni ve kamu güvenliğinin sağlanmasından
sorumlu olan polisin halkın ırz, can ve malını muhafaza etme görevi dikkate
alındığında polislik mesleğinin özelliği gereği, mesleğe alımlarda adayların
devam etmekte olan bir kovuşturma altında bulunmamaları gibi koşulların
arandığının altı çizilmiştir. Başvurucunun işlem tarihinde polis meslek
yüksekokulu öğrencisi olmasını engelleyecek biçimde bir yıl veya daha fazla
hapis cezası öngörülen bir suçtan dolayı bir kovuşturma altında bulunduğu ifade
edilmiştir.Polis Meslek
Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği uyarınca, ilişiğin kesilmesi için gerekli
şartın oluştuğu vurgulanarak dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı
yönündeki ret gerekçesi oluşturulmuştur.
14. Ret hükmü Danıştay Sekizinci Dairesinin 7/1/2013 tarihli
kararı ile onanmış ve karar düzeltme istemi aynı Dairenin 19/11/2014 tarihli
hükmüyle reddedilmiştir.
15. Başvurucu, nihai kararı 26/12/2014 tarihinde tebellüğ
etmesinin ardından 12/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. Polis Meslek Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği'nin "Adaylarda aranılacak nitelikler"
kenar başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrası ve fıkranın (h) bendinin
uyuşmazlık konusu işlemin tesis edildiği tarihte ve tüm yargılama safahatı
boyunca yürürlükte bulunan hâli şöyledir:
"(1) Yüksekokullara başvuru yapacak adaylarda aşağıdaki şartlar
aranır.
...
h) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile; üst sınırı bir yıl veya daha fazla hapis
cezası öngörülen kasten işlenmiş suçlar ile 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48/A-5 maddesinde sayılan suçlardan dolayı,
1) Affa uğramış veya yasaklanmış haklar geri verilmiş olsa dahi
mahkûmiyeti bulunmamak.
2) Hükmün açıklamasının geri bırakılmasına karar verilmemiş olmak.
3) Devam etmekte olan bir kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması
uzlaşma ile neticelenmemiş olmak."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 10/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; ceza yargılamasına konu fiilleri hakkında hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğini ancak ceza yargılamasının
esas alınması suretiyle tesis edilen ayırma işleminin hukuka uygun bulunduğunu,
kamu personelleri arasında farklı uygulama yapıldığını, devlet memurluğuna
alımda aranan genel şartlarda kendisine uygulanan koşul gibi bir şartın bulunmadığını,
Anayasa ve kanun hükümleri göz ardı edilerek salt Yönetmelik hükmüne göre karar
verildiğini, kamu hizmetine girme hakkında ayrımcılık yapıldığınıbelirterek
Anayasa'nın 2., 10., 36., 38. ve 42. maddelerinin ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
B. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun temel savı, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı ile sonuçlanan ceza yargılaması esas
alınarak davanın reddedilmesinin anayasal haklarını ihlal ettiği iddiasına
yönelik olduğundan şikâyetin masumiyet karinesi yönünden incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
20. Masumiyet karinesi, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş
bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır.
Bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti “asıl” olduğundan suçluluğu ispat
külfeti iddia makamına ait olup kimseye suçsuzluğunu ispat mükellefiyeti
yüklenemez. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama
makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu
muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).
21. Bu çerçevede masumiyet karinesi kural olarak hakkında bir
suç isnadı bulunan ve henüz mahkûmiyet kararı verilmemiş kişileri kapsayan bir
ilkedir. Suç isnadı kesin hükümle mahkûmiyete dönüşen kişiler açısından ise
artık “hakkında suç isnadı olan kişi” statüsünde olmadıkları için masumiyet
karinesi iddiasının geçerli bir dayanağı kalmamaktadır. Ancak ceza davası
sonucunda kendisine isnat edilen suçu işlemediğinin sabit olduğu veya suçu
işlediğine kesin olarak kanaat getirilemediği ve bu nedenle sanık hakkında
beraat kararı verilen durumlarda ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilmesi hâlinde ise kişi hakkında masumiyet karinesinin devam ettiğinin
kabulü gerekir. Çünkü böyle durumlarda Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (2) numaralı
fıkraları anlamında kişinin suçluluğu sabit olmamıştır ve bu nedenle kişi suçlu
sayılamaz (Ramazan Tosun, B. No:
2012/998, 7/11/2013, § 61).
22. Masumiyet karinesi, suç isnadının karara bağlandığı
yargılamalarda geçerli olduğu için Sözleşme’nin 6. maddesinde ifade edilen
“medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar” çerçevesinde
değerlendirilen idari davalar, kural olarak masumiyet karinesinin uygulama
alanı dışında kalmaktadır. Ancak idari davada uyuşmazlık konusu olan maddi
olayın tespitinde idari yargı merci, aynı maddi olayı ele alan ceza
mahkemesinin daha önce verdiği karara uygun hareket etmelidir (Hüseyin Şahin [GK], B. No: 2013/1728,
12/11/2014, § 39).
23. Ceza davasına konu olan eylemler nedeniyle devam eden idari
uyuşmazlıklarda, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet kararına dayanılması
masumiyet karinesi ile çelişebilir. Buna karşılık idari uyuşmazlığın çözümüne
esas teşkil etmesi bakımından salt kişinin yargılanmış olmasından ve hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardan söz edilmesi, masumiyet
karinesinin ihlal edildiğinden söz edebilmek bakımından yeterli değildir. Bunun
için kararın gerekçesinin bütün hâlinde dikkate alınması ve nihai kararın münhasıran
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen fiillere dayanıp
dayanmadığının incelenmesi gerekir (Hüseyin
Şahin, § 40).
24. Masumiyet karinesi, kamu görevlilerinin ceza yargılamasına
konu olan eylemleri nedeniyle ayrıca idari yaptırıma tabi tutulmamaları gibi
bir amaç taşımamaktadır. Masumiyet karinesi bir fiilin hem ceza hem de idari
bir soruşturmaya konu olmasına ve paralel olarak iki ayrı dava sürecinin
yürütülmesine mani değildir. Bu bağlamda masumiyet
karinesi, cezai sorumluluk bulunmaması hâlinde dahi daha hafif bir ispat
yükümlülüğü temelinde aynı eylemden kaynaklanan medeni ya da diğer sorumluluk
biçimlerinin kurulmasını engellememektedir. Ayrıca, suçlu olduğu kesin olarak
hükme bağlanmamış olan bir kişiye yönelik kamu görevlileri tarafından
kullanılan ifadelerde yer alan kelimelerin seçimi önemli olmakla birlikte
kullanılan dilin masumiyet karinesini ihlal edip etmediği hususu olaya ilişkin
özel şartların da dikkate alınması suretiyle tespit edilmelidir (Güç/Türkiye, B. No: 15374/11, 23/1/2018,
§§ 38, 39).
25. Kişinin suçluluğunu ima eden ya da kabul eden bir yargı söz
konusu olmadıkça sadece soruşturma açılmış olması da disiplin veya idari
yaptırım işlemlerinin başlatılması veya uygulanması için yeterli görülebilir
(Ramazan Tosun, § 65).
26. Masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği
değerlendirilirken özellikle hukuk ve idari yargılama bakımından üzerinde
durulması gereken önemli hususlardan biri, yargılamayı yapan makamın ilgili
kişiye suç isnat edip etmediği ve ceza yargılaması kararını sorgulayıp
sorgulamadığıdır.
27. Bireysel başvuruya konu olan idare mahkemesi kararında,
idari işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılırken ceza yargılamasından
ayrı olarak idare hukuku hükümleri kapsamında, başvurucunun eğitim sonunda
yapacağı öngörülen mesleğin niteliği ve Polis Meslek Yüksekokulları Giriş
Yönetmeliği hükümleri üzerinden değerlendirme yapıldığı (bkz. § 13)
görülmektedir. Konuya ilişkin mevzuat, eğitim sonunda ifa edilecek mesleğin
niteliği gereği polis adayının cezai kovuşturma altında bulunmaması şartını
aramaktadır. Kararda, bu özel şart gereği ceza yargılaması dikkate alınmış ise
de bu durum işleme esas olan Yönetmelik'in uygulama bulacağı hâllerin var olup
olmadığının belirlenmesine ilişkin bir irdelemeden ibarettir. Mahkeme; isnat
edilen eyleme ilişkin olarak bir saptamada, değerlendirmede bulunmadığı gibi
ceza mahkemesi kararına ilişkin bir yorumda da bulunmamıştır.
28. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde somut olayda masumiyet
karinesine yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.