logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hiyam Yolcu Akyol [1.B.], B. No: 2016/207, 7/11/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HİYAM YOLCU AKYOL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/207)

 

Karar Tarihi: 7/11/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Engin GÜNDÜZ

Başvurucu

:

Hiyam YOLCU AKYOL

Vekili

:

Av. Aylin KIRIKÇU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda ziyaretçi listesinde değişiklik yapılması talebinin reddi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/12/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, müebbet hapis cezası nedeniyle Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) hükümlü olarak bulunmaktadır.

9. Başvurucuya ailesi, yasal temsilcisi ve üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarının yanı sıra bu kişilerin dışında kendisinin belirleyeceği üç kişi tarafından ziyaret edilme hakkı tanınmıştır. Başvurucu bu doğrultuda 2010 yılında S.G., B.K. ve M.S.nin, 2013 yılında ise M.S.yi çıkararak A.K.nın ismini Kuruma bildirmiştir.

10. Ziyaretçilerden S.G. son olarak 6/7/2012 tarihinde, A.K. ise en son 10/1/2014 tarihinde başvurucuyu ziyaret etmiştir

11. Başvurucu 30/12/2014 tarihli dilekçesiyle Bakırköy İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) müracaatta bulunarak ziyaretçi listesinde bulunan S.G.nin kendisini 2,5 yıldır ziyarete gelmemesi nedeniyle listeden çıkarılmasını, yerine başka bir isim yazdırmak için izin verilmesini talep etmiştir.

12. İnfaz Hâkimliği 15/1/2015 tarihli kararıyla başvurucunun talebini reddetmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

"... Hakimliğimizce 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 83. maddesinde yer alan 'zorunlu haller dışında bir daha değiştirilmemek üzere' cümlesinin Anayasaya aykırılığı düşüncesi ile yapılan başvuru Anayasa Mahkemesince reddedilmiştir. Buna göre de 5275 sayılı Yasanın 83. maddesine göre bir kereye mahsus verilecek ziyaretçi listesi zorunlu hallerde değiştirilebilecektir. Bu zorunlu hallerin neler olduğu Adalet Bakanlığı'nca çıkarılan yönetmelik ile belirlenmiştir. Buna karşın Hakimliğimizce verilen bir kısım kararlarda 5275 sayılı Yasanın 83. maddesinin ayrıntılı yorumu yapılarak LİSTENİN VERİLDİĞİ TARİHTEN SONRAKİ 1 YILLIK SÜRE İÇERİSİNDE ismi bildirilen ziyaretçinin gelmemesi durumunda bu kişilerin değiştirilebileceğine hükmedilmiştir.

Gönderilen ziyaret raporlarında hükümlünün ziyaretçisi S.G.nin hükümlüyü 10/12/2010, 31/12/2010, 25/2/2011, 29/4/2011, 28/10/2011, 02/12/2011, 6/7/2012tarihlerinde ziyarette bulunduğu görülmekle bu kişinin isminin bildirildiği tarih olan 11/10/2010 tarihinden sonra ziyaretin gerçekleştiği, bu durum karşısında ancak şartların oluşması halinde yönetmelik hükümlerine göre değişiklik yapılabileceği anlaşılmakla istemin reddine karar vermek gerekmiştir. ..."

13. Başvurucu bu süreç sonrasında bu defa İnfaz Hâkimliğine hitaben yazdığı 16/10/2015 tarihli dilekçesinde; ziyaretçi listesinde bulunan S.G.nin üç yıl, A.K.nın ise iki yıldan beri ziyaretine gelmediğini, Antakya'da ikamet eden ailesinin de çok istisnai olarak ziyaretine geldiğini, bu nedenle görüş hakkını kullanamadığını belirterek S.G. ve A.K. isimli ziyaretçilerini değiştirmek istediğini bildirmiştir.

14. İnfaz Hâkimliği 4/11/2015 tarihli kararıyla ziyaretçi listesinde değişiklik talebinin A.K. yönünden reddine, S.G. yönünden ise talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Kararda; Hâkimliğin 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 83. maddesine yönelik önceki kararlarında yaptığı yoruma değinilmiş, buna göre listenin verildiği tarihten sonraki bir yıllık süre içerisinde ismi bildirilen ziyaretçinin gelmemesi durumunda bu kişilerin değiştirilebileceği belirtildikten sonra A.K.nın, isminin bildirildiği tarih olan 17/9/2013 tarihinden sonraki bir yıl içinde ziyarette bulunduğu, S.G. isimli ziyaretçinin değiştirilmesi talebiyle ilgili olarak daha önce 15/1/2015 tarihinde ret kararı verilmesi nedeniyle aynı konuda yeniden karar verilemeyeceği ifade edilmiştir.

15. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/11/2015 tarihli kararıyla İnfaz Hâkimliği kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazı reddedilmiştir. Bu karar, başvurucuya 3/12/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. 29/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

17. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında hükümlü ve tutukluların ziyaretçi listelerine ceza infaz kurumları tarafından yapılan müdahalelere dayanak oluşturan mevzuata yer verilmiştir (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, §§ 18-25, 34-37; Ethem Zariç, B. No: 2014/4137, 9/11/2017, §§ 15-18).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 7/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucu, ziyaretçi listesinde bildirdiği iki kişinin uzun süredir ziyaretine gelmediğini, listede değişiklik için aranan zorunlu hâllerin kanunda sınırlı olarak sayılmadığını, zorunlu hâllerin hükümlü lehine ve geniş yorumlanması gerektiğini, İnfaz Hâkimliğinin kanunu hükümlüyü tecrit edecek biçimde yorumladığını, ailesi de ziyarete gelemediğinden başvurucunun dış dünyayla bağının kesildiğini belirtmiştir. Başvurucu bu nedenlerle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının, eşitlik ilkesinin, gerekçeli karar hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Bakanlık görüşünde; ziyaret hakkının zorunlu hâllere bakılmaksızın hükümlünün yasal temsilcisi, eşi ve yakınları dışında kalanlar bakımından sınırsız hâle getirilmesinin ceza infaz kurumlarının güvenliğinin ve düzeninin sağlanmasını zorlaştıracağı, bu nedenle ceza infaz kurumlarında güvenliğin ve disiplinin sağlanmasındaki kamu yararı ile tutuklu ve hükümlülerin sosyal ilişkiler kurabilmelerindeki bireysel yarar arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerektiği, somut olaya konu müdahalenin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun olduğu ve kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde ceza infaz kurumlarında güvenliğin ve disiplinin sağlanması şeklinde meşru amaç taşıdığı ileri sürülmüştür.

B. Değerlendirme

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun, ziyaretçi listesinde değişiklik yapılması isteminin reddedilmesi nedeniyle görüşme hakkının kısıtlandığı ve bu suretle dış dünya ile sağlıklı bir ilişki kurmasının engellendiği yolundaki iddiası Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmiştir (Mehmet Zahit Şahin, § 28).

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

23. Anayasa'nın 20. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."

24. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, § 36).

25. Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir denge sağlanmalıdır. Ancak ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal sonucu olarak idarenin tutuklu ve hükümlülerin özel ve aile hayatına müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir (Mehmet Zahit Şahin, § 37).

a. Müdahalenin Varlığı

26. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği Mehmet Zahit Şahin kararında, ceza infaz kurumlarında ziyaretçi listesinde değişiklik yapılması talebinin reddi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasını incelemiştir. Anayasa Mahkemesi ziyaretçi listesinde değişiklik yapılması talebinin reddedilmesinin özel hayata saygı hakkına müdahale teşkil edeceği sonucuna varmıştır (Mehmet Zahit Şahin, § 42). Somut olayda anılan değerlendirmeden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

27. Anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

i. Kanunilik

28. Başvurucunun ziyaretçi değişikliği talebinin reddi işlemine dayanak teşkil eden mevzuat hükümleri dikkate alındığında müdahalenin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun olduğu değerlendirilmiştir (Mehmet Zahit Şahin, §§ 47-56).

ii. Meşru Amaç

29. Müdahalenin kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde ceza infaz kurumlarında güvenliğin ve disiplinin sağlanması şeklinde meşru amaç taşıdığı anlaşılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, § 57).

iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük

30. Hükümlü ve tutukluların ziyaret hakkı değerlendirilirken ceza infaz kurumlarının güvenliğinin ve düzeninin sağlanması ile hükümlü ve tutukluların dış dünyayla iletişim kurmaları ve sosyalleşmeleri suretiyle iyileştirilmesi ilkeleri arasında makul bir dengenin kurulması gerekir (Mehmet Zahit Şahin, § 62).

31. Hükümlü ve tutukluların temel haklarına yapılan müdahalelere gerekçe olarak gösterilebilecek makul nedenlerin somut olayın tüm koşulları çerçevesi dâhilinde olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra yapılacak değerlendirmede kişinin itham edildiği suçun ve tutuklama sebeplerinin de dikkate alınması gerekmektedir (Mehmet Zahit Şahin, § 63). Bu bağlamda başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni, müdahaleye neden olan idari makamlar ve derece mahkemelerinin kararlarında dayandıkları gerekçelerin özel hayata saygı hakkının kısıtlanması bakımından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine uygun olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Mehmet Zahit Şahin, § 64; Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, § 68).

32. Demokratik bir toplumda, güvenliğin ve disiplinin sağlanması amacıyla ceza infaz kurumlarına gelebilecek ziyaretçi sayısının sınırlandırılması mümkün olmakla birlikte hükümlü ve tutukluların öznel durumlarının da dikkate alınması ve bu hususta somut olayın koşullarının gerektirdiği esnekliğin temin edilmesi gerekir. Bu anlamda ceza infaz kurumlarında güvenliğin ve disiplinin sağlanmasındaki kamu yararı ile tutuklu ve hükümlülerin sosyal ilişkiler kurabilmelerindeki bireysel yarar arasında makul bir denge gözetilmelidir.

33. Mevzuatta hükümlü ve tutuklulara üç kişilik ziyaretçi isim listesinde zorunlu hâllerde değişiklik yapabilme olanağı verilmiş, örnek olarak sayılan zorunlu hâllerin neler olduğu konusunda takdir kamu makamlarına bırakılarak bu konuda esneklik sağlanmıştır. "Zorunlu hâller" 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'te (Ziyaret Yönetmeliği) "ölüm, ağır hastalık, doğal afet, hükümlü ve tutuklunun nakli ya da ziyaretçinin ziyaret olanağını ortadan kaldıracak yerleşim yeri değişikliği gibi" denilmek suretiyle sınırlı sayıda değil örnekleme yoluyla belirtilmiştir. Dolayısıyla uygulamada, bu belirtilen hâller dışında da zorunlu hâller kapsamında nitelendirilebilecek durumlarla karşılaşılması mümkün olup bunun takdiri kamu makamlarına bırakılmıştır (Mehmet Zahit Şahin, §§ 53, 66).

34. Bunun yanı sıra Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. maddesinde ceza infaz kurumu yönetimince gerekli görülmesi hâlinde isimleri bildirilen ziyaretçiler hakkında ziyarette bulunmalarında sakınca bulunup bulunmadığı konusunda kolluk aracılığıyla araştırma yaptırılacağı ve sakıncalı görülenlere ziyaret izni verilmeyeceği düzenlenmiştir (Mehmet Zahit Şahin, § 67). Bu şekildeki bir düzenleme de ziyaretçilerin belirlenmesinde kamu makamlarının takdir hakkını vurgulamaktadır.

35. Somut olayda başvurucu, ziyaretçi listesinde bulunan S.G.nin üç yıl, A.K.nın ise iki yıldan beri kendisini ziyaret etmediklerini iddia ederek listenin değiştirilmesi talebinde bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği mevzuat hükümlerini yorumlayarak ziyaretçi listesinde ismi bildirilen kişinin ziyarete gelmemesini, listede değişiklik yapılabilmesi için zorunlu bir hâl olarak değerlendirmiştir. Bununla birlikte değişiklik hakkını ziyaretçinin listenin verilmesinden sonraki bir yıl içerisinde ziyarete gelmemiş olması koşuluna bağlamış, bu süre içerisinde ziyarete gelmiş olan kişilerin diğer zorunlu hâller mevcut olmadıkça listeden çıkarılamayacağına hükmetmiştir. Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlanabilir. 5275 sayılı Kanun'da ziyaretçi isim listesinin zorunlu hâllerde değiştirilebileceği öngörülmüştür. İnfaz Hâkimliğinin konuyla ilgili yorumunun, kanun hükümlerine dayanmadığı gibi mahpusun dış dünyayla iletişim kurması ve sosyalleşmesi suretiyle iyileştirilmesi ilkelerine uygun düşmeyen, değişen koşulları göz ardı eden, ziyaret hakkını kısıtlayan bir değerlendirme içerdiği, dolayısıyla başvurucunun özel hayata saygı hakkı ile kamu güvenliği amacı arasında adil bir denge sağlamaktan uzak olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

36. Buna göre derece mahkemesi kararlarında, başvurucunun ziyaretçi değişikliğine ilişkin gösterdiği sebeplerin somut olayın özellikleri dikkate alınarak zorunlu bir ihtiyaca karşılık gelip gelmediğinin tartışılmadığı, Kurum disiplinin ve güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin somut bilgilere dayalı olarak ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla başvurucunun üç kişilik ziyaretçi listesinde değişiklik yapılması talebinin reddedilmesi suretiyle özel hayata saygı hakkına yapılan müdahalenin ilgili ve yeterli gerekçelere dayandırılmadığı ve müdahalenin demokratik toplum düzeninde gerekli bir müdahale olmadığı kanaatine varılmıştır.

37. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

39. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin ortadan nasıl kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.

40. Başvurucu ihlalin tespit edilerek yeniden yargılama yapılmasına ve 8.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

41. Başvuru konusu olayda İnfaz Hâkimliğinin mevzuat hükümlerini katı bir şekilde yorumlaması nedeniyle başvurucunun özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

42. Başvurucunun talep dilekçesinde belirttiği her iki ziyaretçi bakımından ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise usul hukukunda yer alan benzer kurumlardan farklı ve bireysel başvuruya özgü bir düzenleme içeren 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yeniden yargılama sürecinde mahkemelerce yapılması gereken iş, öncelikle hak ihlaline yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılmasından ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

43. Özel hayata saygı hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 2.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

44. 226,90 TL başvuru harcı ile 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.701,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliğinin 4/11/2015 tarihli ve E.2015/1500, K.2015/1567 sayılı kararı ile ilgilidir.) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 2.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 226,90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.701,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Hiyam Yolcu Akyol [1.B.], B. No: 2016/207, 7/11/2019, § …)
   
Başvuru Adı HİYAM YOLCU AKYOL
Başvuru No 2016/207
Başvuru Tarihi 29/12/2015
Karar Tarihi 7/11/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda ziyaretçi listesinde değişiklik yapılması talebinin reddi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları İhlal Manevi tazminat, Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 83
114
116
Yönetmelik 17/6/2005 Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik 5
9
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi