TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÇETİN ŞEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/33624)
|
|
Karar Tarihi: 13/2/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI
|
Başvurucu
|
:
|
Çetin ŞEN
|
Vekili
|
:
|
Av. Süeda Esma ŞEN KARA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tek kişilik odada tutulma
nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık
görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği ve Ulusal Yargı Ağı
Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden tespit edilen şekliyle ilgili olaylar özetle
şöyledir:
9. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle
22/8/2016 tarihinde tutuklanmış ve Sincan 1 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumuna (İnfaz Kurumu) konulmuştur.
10. Başvurucu, diğer bazı mahpusların da kaldığı odada
(koğuş/çoklu oda) tutulmakta iken9/9/2016 tarihinde tek kişilik odaya alınmış
olup inceleme tarihi itibarıyla burada tutulmaktadır.
11. Başvurucu, tek kişilik odaya alınmasının hukuka aykırı ve
gerekçesiz olduğunu belirterek Ankara Batı İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği)
bu uygulamayı şikâyet etmiştir. İnfaz Hâkimliği 5/10/2016 tarihli kararı ile
başvurucunun talebini reddetmiştir. Kararın gerekçesinde, tutuklu hakkında
güvenlik gerekçesiyle yapılan uygulamanın ceza infaz kurumu kurallarına ve
mevzuata uygun olduğu açıklanmıştır.
12. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı itiraz 18/10/2016
tarihinde Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiştir. Nihai karar,
6/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 12/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
14. İnfaz Kurumunun, başvurucunun tek kişilik odada tutulduğu
sürece ilişkin ayrıntılı bilgi içeren 7/10/2019 tarihili yazısına göre;
i. Kurumda tek kişilik odalar 4,85 metre boy ve 2,5 metre eninde
olup yaklaşık 12 metrekare büyüklüğündedir. Odalarda havalandırma penceresi,
duş ve tuvalet bulunmakta; mutfak bölümü bulunmamaktadır.
ii. Başvurucu, İnfaz Kurumunda bulunduğu süre içinde avukatı ve
yakınları ile çok sayıda açık ve kapalı görüş gerçekleştirmiştir.
iii. Kurumda bulunduğu süre içinde başvurucu süreli ve süresiz
yayınlardan faydalanma hakkını kullanabilmiştir.
iv. Başvurucu, Kurumda bulunan diğer tutuklu A.F.B. ile birlikte
havalandırma hakkından günde 2 saat 30 dakika olmak üzere her gün yararlanmıştır.
v. Başvurucu, talebi üzerine psikolojik değerlendirmeye tabi
tutulmamış, ancak çeşitli hastalıklarından dolayı muayene edilmiş ve gerekli
ilaç tedavilerine başlanmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. İlgili hukuk için bkz. Raşit
Konya, B. No: 2017/26780, 28/6/2018, §§ 15-30; Timur Demir, B. No: 2018/33190, 9/5/2019,
§§ 14-31.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 13/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; tutuklanarak konulduğu İnfaz Kurumunda diğer
mahpuslar ile birlikte koğuşta barındırılmakta iken talebi olmamasına rağmen
gerekçesi bildirilmeden ve buna ilişkin herhangi bir karar tebliğ edilmeden,
ilgili mevzuata aykırı şekilde tek kişilik odaya alındığını, söz konusu işlemin
fiilen hücre cezası olduğunu, havalandırma hakkından kısıtlı olarak ve diğer
hükümlüler olmaksızın yararlandırıldığını, dış dünyadan tecrit edildiğini,
ayrıca uygulamanın din ve vicdan özgürlüğünü ihlal edecek şekilde Kurban
Bayramı tatilinde gerçekleştiğini belirterek Anayasa'nın 17., 19. 24. ve 36.
maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Bakanlık görüşünde; somut olayın özel koşulları, alınan
tedbirin niteliği ve süresi, amacı ve söz konusu kişi üzerindeki etkisi
birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun tek kişilik odada tutulmasının
asgari ağırlık eşiğini aşan bir muamele olarak değerlendirilmesinin mümkün
olmadığı ve bu nedenle başvurucunun şikayetlerinin açıkça dayanaktan yoksun
olduğu belirtilmiştir.
19. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında, başvuru
formunda dile getirdiği hususları yinelemiş, kaldığı yerin nitelik olarak tekli
oda değil hücre olduğunu ve burada tutulmanın kötü muamele yasağını ihlal
ettiğini ifade etmiştir.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda ihlal iddiaları özü itibarıyla
kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
21. Anayasa’nın "Kişinin
dokunulmazlığı , maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse
insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
22. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve
geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu
hakka müdahale etmemelerini, yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını
gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme
yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi
Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).
23. Diğer taraftan Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 3. maddesi herhangi bir sınırlama
öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların
yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele yasağının mutlak
mahiyeti Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında belirtilen savaş veya ulusun
varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde dahi istisna
öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme’nin 15. maddesi benzer bir düzenleme ile
kötü muamele yasağına ilişkin herhangi bir istisna öngörmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550,
19/11/2014, § 33).
24. Tutulma koşulları, tutulanlara yapılan uygulamalar, ayrımcı
davranışlar, devlet görevlileri tarafından sarfedilen hakaretamiz ifadeler,
kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme, içirme gibi muameleler kötü muamele olarak ortaya çıkabilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 90).
Mahpuslar, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılabilirken (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711,
23/7/2014, §§ 29-33), genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin ortak alanı
kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla birlikte
ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve
disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik
kabul edilebilir, makul gerekliliklerin olması durumunda bu haklar
sınırlanabilir. Dolayısıyla
verilen bir mahkûmiyet veya tutuklama kararının infazında mahkûmlar veya
tutuklular için sağlanacak şartlar insan onuruna saygıyı koruyacak nitelikte
olmalıdır (Turan Günana, §§ 35,
36).
25. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek
hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi
ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetimsel
hatalar veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Ceza infaz
kurumlarındaki yaşam, mahpuslara sunulan aktivitelerin genişliğinden mahpuslar
ve ceza infaz görevlileri arasındaki ilişkilerin genel durumuna kadar geniş bir
alanda değerlendirilmelidir. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların
mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem
seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir (Turan Günana, §§ 37, 39).
26. Yukarıda ifade edilen hususlara ilave olarak bir muamelenin
Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari
bir ağırlık derecesine ulaşmış olmasının gerektiğini ifade etmek gerekir.Her
olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate
alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve
ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler
önem taşımaktadır (Tahir Canan, §
23).
27. Ceza infaz kurumlarında hükümlü ya da tutuklu statüsüyle
tutulan kişilerin diğer tutulanlardan ayrılmasının tek başına Anayasa'nın 17.
maddesine aykırı bir durum oluşturmadığı Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarında belirtilmiştir. Buna göre disiplinin sağlanması, güvenlik gerekçesi
veya ayrı tutulan kişiyi diğer tutulan kişilerden korumak kaygısıyla bu tür
uygulamalar yapılması mümkündür (Turan
Günana § 43; Ahmet Yeter,
B. No: 2014/5100, 16/2/2017, § 39). Ayrıca tek başına tutma tedbirinin sadece
güvenlik veya disiplini sağlama kaygısıyla değil mahpusların devam eden
soruşturmalarda hileli işbirliği yapmalarını veya dışarıdakilerle yeni bir suç
işlemek için işbirliği yapmalarını önleme gibi amaçlarla uygulanması da
mümkündür (Raşit Konya, B. No:
2017/26780, 28/6/2018, § 44).
28. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 17.
maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde ceza infaz kurumlarında tutulma
koşullarını değerlendirirken başvurucular tarafından ileri sürülen somut
olaylara ilişkin iddialarla birlikte koşulların bir bütün olarak gözetilmesi ve
bu kapsamda önlemlerin şiddeti, süresi, amacı ve bireyler için sonuçlarının
birlikte değerlendirilmesi gerektiğini de kabul etmiştir (Turan Günana, § 38). Dolayısıyla her
başvuruda somut olayın özel koşulları, alınan tedbirin niteliği ve süresi,
amacı ve söz konusu kişi üzerindeki etkisi değerlendirilmelidir.
29. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek
hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bu bağlamda tek kişilik bir odada
tutulmaya ilişkin koşullarolayın kendine özgü koşullarına göre kötü muamele
yasağı kapsamında gerçek bir sorun olarak ortaya çıkabilir. Bununla birlikte bu
koşulların söz konusu uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten
mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari
bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir (Raşit Konya, § 50).
30. Somut olayda başvurucu, terör örgütü üyesi olduğu
gerekçesiyle tutuklanarak ilgili düzenlemeler gereğince İnfaz Kurumuna
konulmuştur. Başvurucunun tutulduğu odanın hücre statüsünde bir oda olmadığı;
büyüklüğü, havalandırma penceresi, tuvalet ve duş için ayrılmış uygun ve
yeterli bölümlerinin bulunduğu dikkate alındığında Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi tarafından kabul edilen Avrupa Cezaevi Kurallarına (Raşit Konya, §§ 14-27) uygun koşullarda
tutulduğu anlaşılmaktadır (benzer yöndeki kararlar için bkz. Raşit Konya, § 46; Timur Demir, § 45).
31. Ayrıca başvurucu, açık havaya çıkma imkânından günde
ortalama 2 saat 30 dakika olmak üzere bir diğer tutuklu/hükümlü ile ortak bir
avluyu kullanmak suretiyle faydalandırılmıştır. Başvurucunun iddiasının aksine
açık havadan yararlandırılma süresi ile koşullarının yetersiz olduğunun
söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır. Diğer yandan başvurucu, tek başına
tutulduğu süre boyunca ailesi ve avukatı ile çok sayıda açık ve kapalı görüş
gerçekleştirmiştir. Sonuç olarak yaklaşık 3
yıl 5 ay süre ile tek kişilik odada barındırılmış olmakla birlikte ailesiyle,
dış dünyayla ve diğer tutulanlarla iletişimi bütünüyle kesilmeyen başvurucunun
duyusal ve sosyal olarak izole edildiği sonucuna bu aşamada ulaşılması mümkün
değildir.
32. Tek kişilik odada kalma süresinin uzunluğu ve bu sürenin
tutulan kişi üzerindeki etkilerinin kötü muamele yasağı açısından aranan asgari
eşik seviyesine ulaşıp ulaşmadığı hususu, somut olaya özgü koşullar
çerçevesinde her başvurucuya veya aynı başvurucunun her başvurusuna göre ayrı
değerlendirilmektedir. Somut olayda başvurucunun şikâyet ettiği tutulma
koşulları ve süresi bakımından söz konusu asgari eşik derecesinin aşılmadığı
sonucuna varılmıştır
33. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağına ilişkin bir
ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
13/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.