TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İSMAİL KİRİŞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/36498)
|
|
Karar Tarihi: 29/1/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI
|
Başvurucu
|
:
|
İsmail KİRİŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tek kişilik odada tutulma
nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık,
görüş bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği ve Ulusal Yargı Ağı
Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinde tespit edilen şekliyle ilgili olaylar özetle
şöyledir:
9. Başvurucu, silahlı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet
Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üye olduğu gerekçesiyle tutuklanmış ve Manisa
Alaşehir M Tipi Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur.
10. Başvurucu, diğer bazı mahpusların da kaldığı odada (koğuş)
tutulmakta iken 22/9/2016 tarihindeManisa T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna
nakledilerek tek kişilik odaya alınmış olup inceleme tarihi itibarıyla burada
tutulmaktadır.
11. Başvurucu, tek kişilik odaya alınmasının hukuka aykırı ve
gerekçesiz olduğunu belirterek Manisa İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği)
uygulamayı şikâyet etmiştir. İnfaz Hâkimliği 9/11/2016 tarihli kararı ile
başvurucunun talebini reddetmiştir. İnfaz Hâkimliği gerekçesinde, tutuklu
hakkında güvenlik gerekçesiyle yapılan uygulamanın ceza infaz kurumu
kurallarına ve mevzuata uygun olduğunu açıklamıştır.
12. Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı itiraz 25/11/2016
tarihinde Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiştir. Nihai karar,
başvurucuya 5/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 15/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
14. Manisa T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan başvurucunun tek
kişilik odada tutulduğu sürece ilişkin ayrıntılı bilgi talep edilmesi üzerine
Ceza İnfaz Kurumu tarafından 13/7/2018 ve 15/11/2019 tarihlerinde gönderilen
yazılı cevaplara göre;
i. Kurumda başvurucunun tutulduğu oda yaklaşık 13 metre kare
büyüklüğündedir. Odalarda havalandırma penceresi, duş ve tuvalet bulunmakta;
mutfak bölümü bulunmamaktadır. Başvurucuya ait televizyon, elektrikli su
ısıtıcısı ve radyo mevcuttur.
ii. Başvurucu, Kurumda bulunduğu süreler içinde avukatı ve
yakınları ile çok sayıda açık ve kapalı görüş gerçekleştirmiştir.
iii. Kurumda bulunduğu süreler içinde başvurucunun süreli ve
süresiz yayınlardan faydalanma hakkını kullanabildiği anlaşılmıştır.
iv. Başvurucu Kurumda bulunan diğer tutuklu/ hükümlü K.O. ile
birlikte havalandırma bahçesinden günde 1 saat 30 dakika olmak üzere her gün
yararlanmıştır.
v. Başvurucu Kurumda bulunduğu süre içinde üç kez psikologla
görüşmüştür. Bu görüşmelerden ikincisi başvurucunun tek kişilik odaya
alınmasından beş gün sonra talebi üzerine gerçekleşmiştir. Başvurucunun panik
atak rahatsızlığı olması nedeniyle tek kişilik odaya alınmasından yakınması
üzerine yapılan görüşme sonrası başvurucunun psikiyatra yönlendirildiği
anlaşılmıştır.
vi. Başvurucu; ayrıca farklı tarihlerde, yaklaşık otuz kez,
farklı nedenlerle muayene edilmiş ve gerekli ilaç tedavilerine başlanmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. Kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiası hakkındaki
ilgili hukuk için bkz. Raşit Konya,
B. No: 2017/26780, 28/6/2018, §§ 15-30; Timur
Demir, B. No: 2018/33190, 9/5/2019, §§ 14-31.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 29/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
18. Başvurucu, tutuklanarak konulduğu diğer mahpuslar ile
birlikte farklı ceza infaz kurumundaki koğuşta barındırılmakta iken şu an
bulunduğu Ceza İnfaz Kurumuna nakledilerek disiplin suçu işlememesine ve talebi
olmamasına rağmen ilgili mevzuata aykırı şekilde tek kişilik odaya alındığını,
söz konusu işlemin hücre cezası olduğunu, panik atak hastalığı olması nedeniyle
bu uygulamanın hastalığını tetikleyeceğini, ayrıca uygulama nedeniyle ceza
infaz kurumunda kalma giderlerine (temizlik malzemeleri ve diğer ihtiyaçları yönünden)
ikinci kez katlanmak durumda kaldığını belirterek Anayasa'nın 12, 13., 15.,
17., 19., 20., 38. ve40. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
19. Bakanlık görüşünde, tek kişilik odada barındırıldığı süre
içerisinde başvurucunun dış dünyayla ve diğer tutulanlarla bütünüyle
irtibatının kesildiğinden ve bu sebeple tutulma koşulları itibariyle kişiliğini
tahrip edecek nitelikte tam bir duyusal veya sosyal izolasyonun varlığından
bahsedilemeyeceğinden başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğunu
belirtmiştir.
20. Başvurucu, başvuru formunda dile getirdiği hususları
yinelemiş, ayrıca sağlık raporu alınmadan tek kişilik odaya konulmasının hukuka
uygun olmadığını ve panik atak rahatsızlığının olduğunu ifade etmiştir.
2. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda ihlal iddiaları özü itibarıyla
kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
22. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“…
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse
insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
…”
23. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve
geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu
hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını
gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme
yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi
Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).
24. Diğer taraftan Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 3. maddesi herhangi bir
sınırlama öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve
cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele
yasağının mutlak mahiyeti Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında belirtilen savaş
veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde dahi istisna
öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme’nin 15. maddesi benzer bir düzenleme ile
kötü muamele yasağına ilişkin herhangi bir istisna öngörmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550,
19/11/2014, § 33).
25. Tutulma koşulları, tutulanlara yapılan uygulamalar, ayrımcı
davranışlar, devlet görevlileri tarafından sarf edilen hakaretamiz ifadeler,
kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme, içirme gibi muameleler kötü muamele olarak ortaya çıkabilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 90).
Mahpuslar, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılabilirken (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711,
23/7/2014, §§ 29-33) genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin ortak alanı
kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla birlikte
ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve
disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik
kabul edilebilir, makul gerekliliklerin olması durumunda sahip olunan haklar
sınırlanabilir. Dolayısıyla
verilen bir mahkûmiyet veya tutuklama kararının infazında mahkûmlar veya
tutuklular için sağlanacak şartlar insan onuruna saygıyı koruyacak nitelikte
olmalıdır (Turan Günana,§§ 35,
36).
26. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek
hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi
ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetimsel
hatalar veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Ceza infaz
kurumlarındaki yaşam, mahpuslara sunulan aktivitelerin genişliğinden mahpuslar
ve ceza infaz görevlileri arasındaki ilişkilerin genel durumuna kadar geniş bir
alanda değerlendirilmelidir. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların
mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem
seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir (Turan Günana, §§ 37, 39).
27. Yukarıda ifade edilen tüm hususların yanında ilave olarak
bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına
girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olmasının gerektiğini
ifade etmek gerekir.Her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın
özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin
süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık
durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir
Canan, § 23).
28. Ceza infaz kurumlarında hükümlü ya da tutuklu statüsüyle
tutulan kişilerin hücre hapsine alınmasının ya da diğer tutulanlardan
ayrılmasının tek başına Anayasa'nın 17. maddesine aykırı bir durum
oluşturmadığı Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında belirtilmiştir. Buna
göre disiplinin sağlanması, güvenlik gerekçesi veya ayrı tutulan kişiyi diğer
tutulan kişilerden korumak kaygısıyla bu tür uygulamalar yapılması mümkündür (Turan Günana § 43; Ahmet Yeter, B. No: 2014/5100, 16/2/2017,
§ 39). Ayrıca tek başına tutma tedbirinin sadece güvenlik veya disiplini
sağlama kaygısıyla değil mahpusların devam eden soruşturmalarda hileli iş
birliği yapmalarını veya dışarıdakilerle yeni bir suç işlemek için iş birliği
yapmalarını önleme gibi amaçlarla uygulanması da mümkündür (Raşit Konya, B. No: 2017/26780, 28/6/2018,
§ 44).
29. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 17.
maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde ceza infaz kurumlarında tutulma
koşullarını değerlendirirken başvurucular tarafından ileri sürülen somut
olaylara ilişkin iddialarla birlikte koşulların bir bütün olarak gözetilmesi ve
bu kapsamda önlemlerin şiddeti, süresi, amacı ve bireyler için sonuçlarının
birlikte değerlendirilmesi gerektiğini de kabul etmiştir (Turan Günana, § 38). Dolayısıyla her
başvuruda somut olayın özel koşulları, alınan tedbirin niteliği ve süresi,
amacı ve söz konusu kişi üzerindeki etkisi değerlendirilmelidir.
30. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek
hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bu bağlamda tek kişilik bir odada
tutulmaya ilişkin koşullar olayın kendine özgü koşullarına göre kötü muamele
yasağı kapsamında gerçek bir sorun olarak ortaya çıkarabilir. Bununla birlikte
bu koşulların söz konusu uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten
mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari
bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir (Raşit Konya, § 50).
31. Somut olayda başvurucu, terör örgütü üyesi olduğu
gerekçesiyle tutuklanarak ilgili düzenlemeler gereğince
Manisa T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur. Başvurucunun tutulduğu
odanın hücre statüsünde bir oda olmadığı, büyüklüğü, havalandırma penceresi,
tuvalet ve duş için ayrılmış uygun ve yeterli bölümlere sahip olması gibi
özellikleri dikkate alındığında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından
kabul edilen Avrupa Cezaevi Kurallarına (bkz. Raşit
Konya, §§ 14-27) uygun koşullarda bulunduğu anlaşılmaktadır (benzer
yöndeki kararlar için bkz. Raşit Konya,
§ 46; Timur Demir, § 45).
32. Ayrıca başvurucu, açık havaya çıkma imkânından bir diğer
tutuklu/hükümlü ile ortak bir avluyu kullanma suretiyle günde ortalama 1 saat
30 dakika faydalandırılmıştır. Diğer yandan başvurucu, tek başına tutulduğu
süre boyunca ailesi avukatı ile çok sayıda açık ve kapalı görüş
gerçekleştirmiştir. Sonuç olarak yaklaşık 3 yıl 4 ay süre ile tek kişilik odada
barındırılmış olmakla birlikte ailesiyle, dış dünyayla ve diğer tutulanlarla
iletişimi bütünüyle kesilmeyen başvurucunun duyusal ve sosyal olarak izole
edildiği sonucuna bu aşamada ulaşılması mümkün görülmemiştir.
33. Tek kişilik odada kalma süresinin uzunluğu ve bu sürenin
tutulan kişi üzerindeki etkilerinin kötü muamele yasağı açısından aranan asgari
eşik seviyesine ulaşıp ulaşmadığı hususu, somut olaya özgü koşullar
çerçevesinde her başvurucuya veya aynı başvurucunun her başvurusuna göre ayrı
değerlendirilmektedir. Somut olayda başvurucunun şikâyet ettiği tutulma
koşulları ve süresi bakımından ise söz konusu asgari eşik derecesinin aşılmadığı
sonucuna varılmıştır. Başvurucunun zaman zaman psikolojik değerlendirmeye tabi
tutulduğu da nazara alındığında iddialarının aksine tek kişilik odaya
alınmasının diğer tutuklu/hükümlülerden farklı olarak psikolojik rahatsızlığını
artırdığına ve uygulamanın asgari eşik seviyesine ulaştığına ilişkin somut bir
veriye ulaşılamamıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağına ilişkin bir
ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 29/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.