logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Akif Afşar ve diğerleri [2.B.], B. No: 2016/7466, 25/5/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET AKİF AFŞAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/7466)

 

Karar Tarihi: 25/5/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucular

:

1. Mehmet Akif AFŞAR

 

 

2. Hüseyin DÖĞME

 

 

3. Hamit BİLİCİ

 

 

4. Sevgi AKARÇEŞME

Başvurucular Vekili

:

Av. Orhan Kemal CENGİZ

 

 

5. Behçet AKYAR

 

 

6. Cevdet TÜRKYOLU

 

 

7. Hüseyin TURAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; terör örgütü kurma ve yönetme, terör propagandası yapma ve terörizmin finansmanı suçlarından dolayı başlatılan ceza soruşturması sırasında verilen kayyım atama kararı nedeniyle mülkiyet hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 21/4/2016, 27/4/2016 ve 13/5/2016 tarihlerinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. 2016/7963 ve 2016/9144 numaralı başvurular incelenen başvuruyla birleştirilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. FETÖ/PDY Yapılanmasına ve Darbe Girişimine İlişkin Genel Bilgiler

5. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasına (PDY) ve darbe girişimine ilişkin genel bilgiler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-36. FETÖ/PDY'nin mali yapılanmasına ilişkin genel bilgiler için bkz. Hamdi Akın İpek, B. No: 2015/17763, 24/5/2018, § 15.

B. Bireysel Başvuruya İlişkin Süreç

6. Olay tarihinde Zaman ve Today's Zaman adlı gazeteler ile Aksiyon adlı dergi Feza Gazetecilik Anonim Şirketinin (Şirket) bünyesinde faaliyet göstermektedir. Başvurucular Mehmet Akif Afşar, Hüseyin Döğme, Behçet Akyar, Hüseyin Turan ve Cevdet Türkyolu o dönemde Şirketin ortaklarıdır; diğer başvuruculardan Hamit Bilici Zaman gazetesinin, Sevgi Akarçeşme ise Today's Zaman gazetesinin genel yayın yönetmenidir.

7. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 3/3/2016 tarihinde Şirkete 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 133. maddesi gereğince kayyım atanmasını talep etmiştir. Talep yazısında; Zaman gazetesinin FETÖ'nün kurucusu ve yöneticisi F.G.nin emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettiğini, örgüt üyelerinin gazeteye yardım amacıyla para topladıkları, gazete satışını arttırmaya çalıştıkları, Tahşiye ve Şike soruşturmalarının gazetenin binasında örgüt yöneticileri tarafından karar verilerek uygulamaya sokulduğu, bu hâliyle de örgüt ile Şirketin fikir ve eylem birliği içerisinde olduğu belirtilmiştir. Başsavcılık; FETÖ/PDY'nin üst düzey yöneticilerinin PKK'nın yöneticileri ile yurt dışında görüşmeler yaptığını, FETÖ/PDY'nin Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeyi planladığını ve bu amaçla çeşitli kumpaslar gerçekleştirdiğini açıklamıştır. Şirketin FETÖ/PDY'ye ait olduğunu ve Zaman gazetesinin örgütün amacına hizmet eden yayınlar yaptığını ifade eden Başsavcılık, Şirketin bünyesinde faaliyet gösteren Zaman gazetesinin örgüt yöneticilerinin emir ve talimatları ile örgüt ve üyelerini övücü ve örgüt amacını gerçekleştirmeye yönelik yayınlar yaptığını ifade etmiştir.

8. İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği 4/3/2016 tarihinde talebi kabul ederek başvurucuların ortağı olduğu Şirkete FETÖ/PDY ile bağlantısı olduğu iddiasıyla 5271 sayılı Kanun'un 133. maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar vermiştir. Kararda, kayyım olarak atanan kişilerin yönetim organının tüm yetkilerine sahip olduğu belirtilerek Şirketin yönetim organının yetkilerinin tümü ile bu kayyımlara devredildiğine ve yeni yönetim organının bu kayyımlarca oluşturulmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde;

i. FETÖ/PDY'nin devlet içerisinde örgütün amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla gizli bir paralel yapılanma kurduğu, devlet kademelerine sızmış örgüt üyeleri vasıtasıyla örgütün amacı çerçevesinde gerçekleştirilen yasal görünümlü operasyonlara zemin hazırlandığı, operasyonlarda medyanın gücünden faydalanılarak gündem oluşturulduğu, örgütün amacı kapsamında sürekli yapılan yayınlarla Zaman gazetesinin baskı aracı olarak kullanıldığı,

ii. Örgüt lideri F.G. hakkında silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve devletin gizli kalması gereken belgelerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçlarından yakalama kararı çıkartıldığını,

iii. Dinlenen tanık beyanlarına göre Şirket uhdesinde bulunan Zaman gazetesinin FETÖ/PDY amaçlarına hizmet eder yayınlar yaptığını, gazetenin bizzat örgüt lideri tarafından yönetildiği, gazetede yer alacak haber ve yazıların öncesinden F.G.ye gönderildiği, onun kontrolünden geçtikten sonra yayınlandığı, örgütün yasa dışı faaliyetlerinin gazete aracılığıyla meşru gösterilmeye çalışıldığı,

iv. Zaman gazetesinin günlük satış sayısı düşük olmasına karşın gerçeğe aykırı beyanlar ile tirajının yüksek gösterilerek haksız kazanç elde edildiği, bu suretle örgüte gelir sağlandığı,

v. Şirketin terör örgütünün faaliyetleri kapsamında ve örgüt faaliyetlerine destek olacak şekilde kullanıldığına dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, Şirket faaliyetlerinin katalog suçlar kapsamına girdiği, delillerin toplanması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için kayyım atanması gerektiği belirtilmiştir.

9. Başvurucular kayyım atama kararına itiraz etmiştir. İtirazları inceleyen sulh ceza hâkimlikleri, kayyım atama kararının usul ve yasaya aykırılık içermediğini belirterek itirazları reddetmiştir.

10. Nihai kararlar başvuruculara 28/3/2016 ve 20/4/2016 tarihlerinde tebliğ edilmiştir.

C. Bireysel Başvuru Sonrası Süreç

11. Olağanüstü hâl ilan edildikten sonra 27/7/2016 tarihli ve 29783 sayılı 2. Mükerrer Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Zaman ve Today's Zaman gazeteleri, Aksiyon dergisi, Irmak TV ve Cihan Haber Ajansı kapatılmıştır.

12. 17/8/2016 tarihli ve 29804 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesinin (3) numaralı fıkrasında kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının bağlı oldukları şirketlerin faaliyetleri sonlandırılarak ticari sicil kayıtlarının resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda Şirketin kaydı 24/8/2016 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

13. İlgili hukuk için bkz. Hamdi Akın İpek, §§ 35-61.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Anayasa Mahkemesinin 25/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

15. Başvurucular; kayyım atanmasına karar veren sulh ceza hâkimliğinin bağımsız ve tarafsız olmadığını, ceza dosyasında gizlilik kararı verildiğinden delillere ulaşılamadığını ve derece mahkemelerinin kararlarında terör örgütü ile bağlantıyı gösterir somut deliller ile ilgili ve yeterli bir gerekçe göstermediğini belirtmiştir. Başvurucular; kayyım atanmasının yasal koşullarının bulunmadığını, koruma tedbiri kılıfı altında fiilî bir müsadere uygulandığını, tedbirin değer kaybına neden olduğunu ve telafisi mümkün olmayan zarara yol açtığını iddia etmiştir. Başvurucular; kayyım atama kararının usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden gazete binasına kolluk kuvvetlerinin zorla girdiğini, büroların ve gazetecilerin özel eşyalarının arandığını ve Şirketin şeref ve itibarına zarar verildiğini ifade etmiştir. Başvurucular bu gerekçelerle mülkiyet hakkı, adil yargılanma hakkı, masumiyet karinesi, özel hayata saygı hakkı, suç ve cezalarda kanunilik ilkesi ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

16. Bakanlık görüşünde; başvurucuların 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi uyarıca tazminat davası açabilecekleri belirtilmiş ve mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin kanuni dayanağı bulunduğu, meşru bir amaç taşıdığı ve ölçülü olduğu açıklanmıştır.

2. Değerlendirme

17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular; masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkı, özel hayata saygı hakkı, suç ve cezalarda kanunilik ilkesi ile ayrımcılık yasağının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte başvurucuların şikâyetlerinin özü, ortağı oldukları şirketin yönetiminin kayyıma devredilmesi ve mal varlığı bakımından önemli zararlara yol açıldığı şikâyetine bağlı olarak mülkiyet hakkının ihlali iddiasına ilişkindir. Bu nedenle başvurucuların belirtilen ihlal iddiaları mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

18. Anayasa Mahkemesi, kayyım atanması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin benzer şikâyetleri Hamdi Akın İpek başvurusunda incelemiştir. Anılan kararda; ceza soruşturması kapsamında verilen şirketlere kayyım atama kararının kanuni dayanağı ve meşru bir amacının bulunduğu belirtilmiş (Hamdi Akın İpek, §§ 95, 100), FETÖ/PDY gibi bir yapının karmaşık mali yapısı ve örgütlenmesi dikkate alındığında kayyım atama tedbirinin uygulanmasının suçla mücadele ve muhtemel bir müsaderenin sonuçsuz kalmaması için elverişli ve gerekli bir tedbir olduğu açıklanmıştır (Hamdi Akın İpek, §§ 107-109).

19. Söz konusu başvuruda kayyım atama kararını veren sulh ceza hâkimliğinin, kolluk kuvvetlerinin raporu dışında ayrı bir bilirkişi raporu aldığı, avukatla kendisini temsil ettiren başvurucunun bilirkişi raporuna ve tedbire karşı itirazlarını ileri sürebildiği, itirazları inceleyen sulh ceza hâkimliğinin ayrıntılı bir inceleme yaptığı ve bu hâliyle başvurucuya etkin bir itiraz hakkı imkânı sağlandığı değerlendirilmiştir (Hamdi Akın İpek, §§ 111-112). Başvurucunun sulh ceza hâkimliklerinin yapısal özelliklerine yönelik şikâyetlerinin de açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır (Hamdi Akın İpek, § 114).

20. Söz konusu başvuruda; tedbir kararının keyfî veya öngörülemez olmadığı, olayın karmaşıklığı karşısında suçtan elde edilen gelirlerin tespitinin belli bir zaman alacağı, iddianamede suçtan elde edildiği ileri sürülen tutarlar kıyaslandığında açık bir orantısızlık bulunmadığı ve ayrıca atanan kayyımların işlemlerine karşı başvurucunun dava açabilme imkânına sahip olduğu belirtilmiştir (Hamdi Akın İpek, §§ 115-120). Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, Hamdi Akın İpek kararında başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediğinden Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

21. Somut olayda da kayyım atanması yoluyla Şirketin ortağı olan başvurucuların mülkiyet hakkına müdahale edilmiştir. Müdahalenin 5271 sayılı Kanun'un 133. maddesi ile öngörüldüğü ve suçla mücadele edilmesi meşru amacını taşıdığı anlaşılmaktadır. Mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin takip edilen meşru amacı gerçekleştirmeye elverişli ve gerekli olduğu değerlendirilmiştir. Orantılılık yönünden yapılacak incelemede ise suçla mücadelede seçilecek araçta kamu makamlarının geniş bir takdir yetkisine haiz olduğu hatırlatılmalıdır. Kayyım atanmasına karar veren İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği, Şirketin yürütülen soruşturma ile olan ilişkisi ve hangi nedenlerle kayyım atanması yoluna gidildiğine dair ilgili ve yeterli bir gerekçeyi ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Bu hâliyle alınan koruma tedbirine dayanak olarak kuvvetli bir suç şüphesinin bulunduğu ve yargısal makamların vermiş olduğu kararların keyfî olmadığı açıktır. Öte yandan yargılama sürecine bir bütün olarak bakıldığında kayyım atama kararına karşı başvuruculara etkin bir itiraz imkânı sağlandığı görülmektedir.

22. Dolayısıyla örgütlü suçlarla mücadele alanında kamu makamlarının sahip olduğu geniş takdir yetkisinin bulunduğu ve somut olayda şikâyet edilen tedbirin niteliği ile bu tedbire ilişkin olarak Şirketin ortağı olan başvuruculara sağlanan güvenceler dikkate alındığında müdahalenin bu başvuruculara şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Bu sebeple başvuruya konu müdahalenin kamu yararı ile Şirket ortağı başvurucuların mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengeyi bozmadığı ve ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. İfade ve Basın Özgürlüklerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

24. Başvurucular; kayyım atama koşullarının oluşmadığını, kuvvetli suç şüphesinin bulunmadığını ve tedbir kararının öngörülemez ve hukuki belirlilik ilkesine aykırı biçimde uygulandığını ileri sürmüştür. Başvurucular; müdahalenin kanuni dayanağı bulunmadığını, meşru bir amaç takip etmediğini ve demokratik bir toplumda gereklilik unsurunu taşımadığını belirtmiştir. Başvurucular; eleştirel bir yayın politikasına sahip gazeteye el konulduğunu, yayın politikasının değiştirildiğini, internet arşivinin yok edildiğini ve dergi nüshalarının imha edildiğini iddia etmiştir. Başvurucular bu gerekçelerle ifade ve basın özgürlüğü ile ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Bakanlık görüşünde; ihlal iddiaları yönünden Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvuru yolunun tüketilmesi gerektiği, kanuni dayanağı bulunan ve meşru bir amaç takip eden kayyım atama kararının zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği, kayyım atama kararında ilgili ve yeterli gerekçeye yer verildiği açıklanmıştır.

2. Değerlendirme

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucular; ifade ve basın özgürlüklerinin yanında ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de şikâyetlerinin özü, Şirketin yönetiminin kayyıma devredilmesi nedeniyle basın faaliyetini yerine getiremediğine ilişkindir. Bu nedenle başvurucuların belirtilen ihlal iddiaları ifade ve basın özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

27. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

28. 23/1/2017 tarihli ve 29957 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesiyle Anayasa'nın 120. maddesi kapsamında ilan edilen ve 21/7/2016 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla onaylanan olağanüstü hâl kapsamında terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna Milli Güvenlik Kurulu tarafından karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan KHK hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur. Sonradan oluşturulan bu başvuru yolunun ulaşılabilirlik açısından ve başarı şansı sunma ile yeterli giderim sağlama kapasitesi yönünden etkili bir kanun yolu olup olmadığı Anayasa Mahkemesince incelenmiş ve bu kanun yolunun tüketilmesi gereken bir başvuru yolu olduğu ifade edilmiştir (Remziye Duman, B. No: 2016/25923, 20/7/2017, §§ 39-47).

29. Hamdi Akın İpek kararında basın ve ifade özgürlüğüne yönelik şikâyetler yönünden ilk bakışta ulaşılabilir ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görünen Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna varılmıştır. Somut olayda kayyım atanan Şirket bünyesinde faaliyet gösteren iki gazete ve dergi 668 sayılı KHK ile kapatılmıştır. Dolayısıyla başvuruya konu olayda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmadığı değerlendirilmiştir.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 25/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mehmet Akif Afşar ve diğerleri [2.B.], B. No: 2016/7466, 25/5/2022, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET AKİF AFŞAR VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2016/7466
Başvuru Tarihi 21/4/2016
Karar Tarihi 25/5/2022
Birleşen Başvurular 2016/7963, 2016/9144

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, terör örgütü kurma ve yönetme, terör propagandası yapma ve terörizmin finansmanı suçlarından dolayı başlatılan ceza soruşturması sırasında verilen kayyım atama kararı nedeniyle mülkiyet hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Terör örgütünün propagandasını yapma Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Mülkiyet hakkı Müsadere ve Elkoyma Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi