logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Dalkıran Elektrik Elektronik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. [GK], B. No: 2016/9303, 29/11/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

DALKIRAN ELEKTRİK ELEKTRONİK İNŞ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/9303)

 

Karar Tarihi: 29/11/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 9/1/2024-32424

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

Başkan

:

Zühtü ARSLAN

Başkanvekili

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Heysem KOCAÇİNAR

Başvurucu

:

Dalkıran Elektrik Elektronik İnş. San.ve Tic. Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Yüksel YALOVA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; işçilik ve malzeme tedariki hizmeti verilen Aktif Kablo Televizyon Teknik Hiz. San. ve Tic. A.Ş.den sıra cetveline kaydedilmek suretiyle varlığı kabul edilen alacağın bu Şirketin yönetim ve denetimine el koyan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun uygulamaları sonucunda ortaya çıkan kamu alacağının öncelikli tahsili dolayısıyla tahsil edilememesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/5/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

7. Birinci Bölüm başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu Şirket ile Aktif Kablo Televizyon Teknik Hiz. San. ve Tic. A.Ş. (borçlu Şirket) arasında genel kablo TV hizmet sözleşmesi düzenlenmiş olup bu sözleşme kapsamında başvurucu Şirket, borçlu Şirkete işçilik ve malzeme tedariki hizmeti vermiştir.

10. Başvurucu, ilgili hizmet sözleşmesinden kaynaklanan hak ediş ve işçilik alacakları için on altı fatura düzenlemiş; bu faturaların ödenmemesi üzerine 2004 yılında İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün E.2004/11338 sayılı dosyasında 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca icra takibi başlatmıştır.

11. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 3/7/2003 tarihli kararıyla İmar Bankasının bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılmış, anılan Banka, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredilmiştir.

12. TMSF'nin elkoyma kararından sonra Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi, İmar Bankası soruşturması kapsamında 26/8/2003 tarihli ve 2003/442, 2003/443 Müt. sayılı kararlarıyla Uzan Grubuna ait olan, aralarında borçlu Şirketin de bulunduğu 179 şirketin zorunlu giderler dışında hak ve alacaklarının dondurulmasını, mal, kıymetli evrak ve nakit varlıkların zaptı ile tevdi makamlarına yatırılmasını içeren ihtiyati tedbir kararları vermiştir.

13. Banka tarafından yetkili mercilere beyan edilen sigortaya tabi tasarruf mevduatı tutarı ile TMSF tarafından yapılan incelemeler neticesinde tespit edilen sigortaya tabi tasarruf mevduatı tutarı arasındaki farkın 31/7/2003 tarihli ve 4969 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi hükümleri çerçevesinde sorumlularından tahsilini teminen 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında, aralarında borçlu Şirketin de bulunduğu gerçek ve tüzel kişiler aleyhine gecikme faizi hariç ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere toplam 7.552.995.710 TL amme alacağı için gerçek ve tüzel kişiler hakkında takip başlatılmıştır.

14. Müteakiben TMSF tarafından 21/6/2007 tarihli ve 267 sayılı Kurul kararıyla, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 134. maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 2/9/2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun Kontrolündeki Şirketlerin Tasfiyesine Dair Yönetmelik (Yönetmelik)hükümlerine uygun olarak şirket veya iştirakinin tüzel kişiliğinin devam etmesinin Fon alacaklarının tahsili açısından yarar sağlamayacağı, şirket veya iştirakin borca batık olduğu veya amacını gerçekleştirme imkânının ortadan kalktığı tespit edilen ve aralarında borçlu Şirketin de bulunduğu Uzan Grubuna ait 221 şirketin tasfiyesine karar verilmiştir. Tasfiye sonucunda düzenlenen sıra cetveli de Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin 24/2/2012 tarihli ve 8013 sayılı nüshasında ilan edilmiştir. Başvurucunun takipli alacakları da mezkûr Yönetmelik hükümleri uyarınca sıra cetveline kaydedilmiştir. Sıra cetvelinde yer alan başvurucu Şirketin alacağı, cetvelde 6. sırada ve 1.024.553,47 TL olarak gösterilmiştir.

15. Nitekim borçlu Şirketin tasfiyeye girdiği tarihteki 33.207,91 TL mevcudu banka hesaplarında nemalandırılmıştır. Tasfiye sürecinde elde edilen faiz gelirleri ve bir kısım cari hesap tahsilatıyla birlikte bu tutar 18/3/2009 tarihinde 48.330,39 TL'ye ulaşmıştır. Aynı tarihte mevduatının tamamı Şirketin sıra cetvelinde 3. sıra alacaklısı TMSF'nin terkin tarihine kadar işlemiş faiziyle birlikte yaklaşık 20.261.618.823,29 TL alacağına mahsuben TMSF hesabına ödenmiştir. Aynı şekilde borçlu Şirkete ait dokuz kalem menkul mal, toplam 166.974,53 TL bedelle satılmıştır. Satış tutarından 14.071,50 TL satış masrafı olarak ayrılmış olup kalan 152.903,03 TL ise TMSF'nin mezkûr alacağına mahsuben Fona ödenmiştir. TMSF'nin cevap yazısına göre Şirketin mevcut durum itibarıyla dağıtıma esas varlığı bulunmamaktadır.

16. İstanbul 2. İcra Dairesinin 8/9/2020 tarihli dosya hesabı uyarınca takibe konu bakiye borç tutarı 6.625.312,88 TL olarak tespit edilmiştir.

17. Sonuç olarak başvurucu, alacaklı sıra cetvelinde kendisinden önce yer alan kamu alacağı sebebiyle başvuru tarihi itibarıyla yaklaşık on üç yıldır hak edişleri de dâhil olmak üzere kendi alacağını tahsil edememiştir.

18. Başvurucu 17/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

19. İlgili hukuk için bkz. Tasfiye Hâlinde Cemtur Seyahat ve Turizm Ltd. Şti. [GK], B. No: 2013/865, 1/3/2016, §§ 47-59.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Anayasa Mahkemesinin 29/11/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu Şirket; işçilik ve malzeme tedariki hizmeti verdiği Şirketten sıra cetveline kaydedilmek suretiyle varlığı kabul edilen alacağının bu Şirketin yönetim ve denetimine el koyan TMSF'nin uygulamaları sonucunda ortaya çıkan kamu alacağının öncelikli tahsili sebebiyle tahsil edilememesinden yakınmıştır. Başvurucu Şirket, TMSF'nin borçlu Şirket hakkındaki elkoyma kararı sonrasında kendi alacağı sıra cetvelinde bulunmasına rağmen alacağını tahsil edemediğinden faaliyetleri durdurmak zorunda kaldığını belirtmiştir.

22. Başvurucu Şirket ayrıca genel zamanaşımı süresinin dolma tehlikesi nedeniyle alacağını tahsil etme imkânının her geçen gün daha fazla risk altına girdiğini ileri sürmüştür. Başvurucu Şirket diğer yandan Yönetmelik ve ilgili mevzuat hükümlerinin TMSF tarafından el konulan şirketlerden alacakları bulunan gerçek ve tüzel kişileri ekonomik darboğaza sokmakta olduğunu iddia etmektedir. Başvurucu sonuç olarak mezkûr Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen sıra cetveline 6. sıradan kaydının 2007 yılında yapıldığını, kendisinden önce kamu alacağının yer alması sebebiyle alacağını tahsil edemediğini belirterek Anayasa'nın 35., 48., 49. ve 65. maddelerinde düzenlenen ilke ve hakların ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

23. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Anayasa Mahkemesi Tasfiye Hâlinde Cemtur Seyahat ve Turizm Ltd. Şti kararında benzer şikâyetleri mülkiyet hakkı kapsamında incelemiştir (aynı kararda bkz. § 65). Bu nedenle başvurucunun borçlu Şirkete yönelik icra takibi başlatılmasına ve haciz işlemi yapılmasına rağmen düzenlenen sıra cetvelinde üst sıradaki kamu alacakları nedeniyle herhangi bir alacağını tahsil edemediğine ilişkin iddiası mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Anayasa Mahkemesi Tasfiye Hâlinde Cemtur Seyahat ve Turizm Ltd. Şti. kararında gruba ait diğer şirketlerle iktisadi ve ticari bütünlük oluşturan borçlu şirketin sahip olduğu tüm mal varlığının TMSF tarafından satıldığı ve grubun borçlarına ilişkin sıra cetvelinde 3. sırada bulunan TMSF’nin alacağının 21 milyar TL olduğu nazara alındığında başvurucunun 4. sıradaki alacağını tahsil etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle başvurucunun alacağını tasfiye masasından talep etmesinin makul bir başarı şansı sunmadığına işaret etmiş ve bu tespitten hareketle başvuru yollarının tüketildiği sonucuna varmıştır (Tasfiye Hâlinde Cemtur Seyahat ve Turizm Ltd. Şti, § 94).

26. Somut olayda borçlu Şirket hakkındaki icra takibinin kesinleştiği ve alacağın TMSF tarafından düzenlenen sıra cetvelinde 6. sırada yer aldığı gözönünde tutulduğunda Tasfiye Hâlinde Cemtur Seyahat ve Turizm Ltd. Şti. kararındaki tespitlerden hareketle başvuru yollarının tüketildiği kabul edilmelidir. Bu itibarla açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

27. Anayasa Mahkemesi Tasfiye Hâlinde Cemtur Seyahat ve Turizm Ltd. Şti. kararında sözleşmeye dayanılarak verilen hizmet karşılığında talep edilen alacağın borçlu Şirket hakkında yapılan takiple kesinleştiği ve TMSF'nin dahi alacağın varlığına itiraz etmeyip alacağa sıra cetvelinde yer vermesi nedeniyle mülkün varlığı hususunda bir sorun görmemiştir. Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında mülkün varlığını kabul ettikten sonra başvurucunun 2004 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlu Şirket hakkında başlattığı takibin 18/6/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve 5411 sayılı Kanun'un verdiği olağanüstü yetkilere dayanılarak TMSF ve TMSF yönetimindeki borçlu Şirketin müdahaleleri ile sonuçsuz bırakıldığına işaret etmiştir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi aynı kararda, TMSF’nin kendisine ayrıcalık tanıyan mevzuat hükümlerine dayanarak devletin alacağını garanti almak amacıyla yaptığı müdahalenin mülkiyetin kullanımının kontrolü ya da mülkiyeti düzenleme yetkisi kapsamında olduğu tespitini de yapmıştır (Tasfiye Hâlinde Cemtur Seyahat ve Turizm Ltd. Şti, §§ 94, 115, 122, 123).

28. Anayasa Mahkemesi anılan kararında 5411, 6183 ve 2004 sayılı Kanunların ilgili hükümlerinin alacakların dağıtımı bakımından ayrı ayrı sıralama yapmaya imkân verdiği, sıralamada önceliğin belirlenmesi inisiyatifinin tamamen TMSF’de olduğu ve bu belirlemeyi yapan TMSF’nin aynı zamanda alacaklı da olması sebebiyle kendi lehine fakat başvurucu aleyhine olacak şekilde sıra cetvelini düzenleyebileceği anlaşılıyor ve bu husus hukuki öngörülebilirliği zorlaştırıyor ise de kanunilik yönünden bir sorun bulunmadığı tespitinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi oluşan kamu zararının tahsilini amaçlayan müdahalenin meşru bir amaca hizmet ettiğini de ayrıca belirtmiştir (Tasfiye Hâlinde Cemtur Seyahat ve Turizm Ltd. Şti, §§ 135,142).

29. Anayasa Mahkemesi son olarak ölçülülük yönünden yaptığı değerlendirmede alacaklının bankacılık faaliyetleriyle ilgisi olmayan alacağını tahsil etmesinin TMSF tarafından borçlu Şirkete el konulması sonrasında mevzuat hükümlerinin geçmişte doğmuş borç-alacak ilişkilerine etkili olacak şekilde uygulanarak yapılan müdahaleler ile engellendiğini ve borçlu Şirketin tüm varlıklarının TMSF tarafından satılıp elde edilen gelirin tamamının diğer kamu alacakları ile TMSF’nin el konulan banka kaynaklı alacaklarına karşılık olarak ayrıldığını, bu süreçte iyi niyetli üçüncü kişi olduğu anlaşılan alacaklının haklarının gözetilmemesinin devletin denetim ve gözetiminden sorumlu olduğu, batan banka nedeniyle oluşan banka zararının dolaylı olarak alacaklılar üzerinde bırakılmasına yol açtığı tespitinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi, alacaklı aleyhine meydana getirilen hukuki belirsizlik gözönünde bulundurulduğunda batan bankanın kamu tarafından üstlenilen zararlarının karşılanması şeklindeki kamu yararı amacıyla karşılaştırıldığında alacaklının üzerinde aşırı bir yüke sebep olunduğu ve mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında gözetilmesi gereken adil dengenin kişiler aleyhine bozulduğu kanaatiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır (Tasfiye Hâlinde Cemtur Seyahat ve Turizm Ltd. Şti, § 170).

30. Somut başvuruya konu olaylar incelendiğinde başvurucunun borçlu Şirketten olan alacağını tahsil etmek amacıyla 1/1/2004 tarihinde icra takibi başlattığı, başvurucunun borçlu Şirket hakkındaki takibi devam ederken TMSF’nin 13/2/2004 tarihli Fon Kurulu kararıyla borçlu Şirketin yönetim ve denetimine el koyduğu, üstlenilen banka zararları karşılığı borçlu Şirketin de aralarında olduğu aynı gruba ait bir kısım şirket hakkında 7.552.995.710 TL haciz işlemi uygulandığı anlaşılmıştır. Başvurucunun takipli alacakları da Yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenen sıra cetveline kaydedilmiştir. Söz konusu sıra cetvelinde yer alan başvurucu Şirket alacağı 6. sırada ve 1.024.553,47 TL olarak gösterilmiştir. Ne var ki borçlu Şirketin tasfiyeye girdiği tarihteki banka hesapları ve tasfiye sürecinde satılan menkullerinden elde edilen toplam 201.233,42 TL alacağına mahsuben TMSF'ye ödenmiş olup mal varlığı kalmayan borçlu Şirket, TMSF Fon Kurulu kararıyla tasfiye edilmiştir.

31. Başvurucu Şirket alacağını işçilik ve malzeme tedarikine ilişkin hizmet sözleşmesine dayandırmıştır. Sözleşmenin içeriği ve yerine getirilen edimler gözetildiğinde taraflar arasındaki ilişkinin görünüm itibarıyla ticari bir mahiyet arz ettiği açıktır. Borçlu Şirketin dâhil olduğu grubun bankacılık faaliyetleriyle ilgisinin tespit edilemediği ve başvurucu Şirketin gruba ait banka kaynaklarını kullandığına dair TMSFtarafından bir iddiada bulunulmadığı nazara alındığında başvurucu Şirket ile borçlu Şirket arasında bu görünümün aksine olarak muvazaalı bir ilişki olduğunu ileri sürmek için bir neden bulunmamaktadır. Bu durum başvurucunun iyi niyetli üçüncü kişi olarak değerlendirilmesini gerektirir.

32. İyi niyetli başvurucu Şirketin icratakibi vasıtası ile alacağını borçlu Şirketten tahsil etmek amacıyla takip başlatıp borçluya ait mal varlığı üzerine haciz koyma aşamasına geldiği sırada TMSF, 5411 sayılı Kanun ve Yönetmelik hükümlerine dayanarak sürece dâhil olmuş ve başvurucunun başlattığı takibin devamına mâni olmuştur. Başvurucu Şirket alacağının en azından bir kısmını borçlu Şirketten tahsil etme imkânına sahip iken TMSF'nin bu müdahalesi sonucunda bu imkân ortadan kalkmıştır. Başvurucu Şirket ile borçlu Şirket arasındaki sözleşme ve bu sözleşmeye dayalı mal ve hizmet tedarikinin gerçekleştiği tarihler dikkate alındığında başvurucu Şirketin sonradan ihdas edilen 5411 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik hükümleri uyarınca dâhil olduğu grubun bankacılık faaliyetinden kaynaklanan kamu zararı nedeniyle borçlu ŞirketeTMSF tarafından el konabileceğini, bu Şirket hakkında olası icra takiplerinin aynı hükümlere dayanılarak sonuçsuz bırakılabileceğini ve borçlu Şirketin tasfiyesi sonucunda TMSF ve diğer kamu alacaklarının kendi alacağının önüne geçeceğini öngörmesi de beklenemez.

33. Bütün bu hususlar dikkate alındığında borçlu Şirketten olan bankacılık faaliyetleriyle ilgisi bulunmayan ve tahsil etme aşamasına getirdiği alacağını tahsil etmesinin borçlu Şirkete TMSF tarafından el konması sonucunda ortaya çıkan kamu alacağının öncelikli tahsili sebebiyle engellenmesi, borçlu Şirketin tüm varlıklarının TMSF tarafından başvurucunun sürece dâhil edilmeden satılarak elde edilen gelirin TMSF’nin el konulan banka kaynaklı alacaklarına karşılık olarak ayrılması nedeniyle başvurucu aleyhine hukuki belirsizlik meydana getirildiği görülmüştür. Nitekim bu süreçte iyi niyetli üçüncü kişi olduğu anlaşılan başvurucunun haklarının gözetilmeyerek alacağını tahsil etme imkânı ortadan kaldırılmıştır. Bu kapsamda devletin denetim ve gözetiminden sorumlu olduğu banka nedeniyle oluşan banka zararının dolaylı olarak başvurucuya yüklenmesi de bu belirsizliği artırmıştır. Bu belirsizlik dikkate alındığında batan bankanın kamu tarafından üstlenilen zararlarının karşılanması şeklindeki kamu yararı amacıyla karşılaştırıldığında dahi başvurucunun üzerine aşırı bir yüke sebep olunduğu ve bu itibarla başvurucunun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında gözetilmesi gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu sonucuna ulaşılmıştır.

34. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35 maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

35. Başvurucu, ihlalin tespitini ve belirlenecek maddi zararının ödenmesine hükmedilmesini talep etmiştir.

36. Somut olayda mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

37. Buna göre ihlal sonucuna varıldığında ilgili temel hak ve hürriyetin ihlal edildiğine karar verilmesinin yanında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi, diğer bir ifadeyle ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilmesi de gerekir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, § 54). Bu kapsamda kararın gönderildiği idari merci tarafından yapılması gereken iş, Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun bir işlem tesis etmektir.

38. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın bir örneğinin TMSF'ye gönderilmesinin yeterli olacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

39. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.039,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 239,50 TL harç ve18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.039,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Genel Kurul
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Dalkıran Elektrik Elektronik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. [GK], B. No: 2016/9303, 29/11/2023, § …)
   
Başvuru Adı DALKIRAN ELEKTRİK ELEKTRONİK İNŞ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Başvuru No 2016/9303
Başvuru Tarihi 17/5/2016
Karar Tarihi 29/11/2023
Resmi Gazete Tarihi 9/1/2024 - 32424

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, işçilik ve malzeme tedariki hizmeti verilen Aktif Kablo Televizyon Teknik Hiz. San. ve Tic. A. Ş. den sıra cetveline kaydedilmek suretiyle varlığı kabul edilen alacağın bu Şirketin yönetim ve denetimine el koyan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun uygulamaları sonucunda ortaya çıkan kamu alacağının öncelikli tahsili dolayısıyla tahsil edilememesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) İhlal Gereği için gönderme (İdare)

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4389 Bankalar Kanunu 15
15/a
6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun 21
2004 İcra ve İflas Kanunu 268
206
2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 49
27
17
20
14
1
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 30
5411 Bankacılık Kanunu 134
4389 Bankalar Kanunu 16
Yönetmelik 2/9/2006 Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun Kontrolündeki Şirketlerin Tasfiyesine Dair Yönetmelik 8
21/11/2006 Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tarafından Ticari ve İktisadi Bütünlük Oluşturan Mahcuzların Satışına İlişkin Yönetmelik 25
26
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi