TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜSEYİN AŞKAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/15649)
|
|
Karar Tarihi: 21/7/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Mehmet AKTEPE
|
Başvurucu
|
:
|
Hüseyin AŞKAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Derman BESİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi yoluyla savunma
yapılması, gizli tanığın duruşmada dinlenmemesi ve soruşturma aşamasında
Cumhuriyet savcısının müdafi olmaksızın ifade alması nedenleriyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/1/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu 4/12/2012 tarihinde gözaltına alınmış, silahlı
terör örgütüne üye olma, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma ve mala zarar
verme suçlarından 7/12/2012 tarihinde tutuklanmıştır.
10. Başvurucu hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma, silahlı terör örgütüne üye olma,
kamu malına zarar verme ve muhtelif suçlardan 14/2/2014 tarihinde iddianame
düzenlenmiştir.
11. Açılan davanın Van 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/52 Esas
sırasına kaydı yapılmış ancak 06/03/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanun yürürlüğe
girdiğinden bahse konu Kanun kapsamında başvurucu hakkındaki kamu davası
Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır.
12. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde başvurucu hakkında
11/02/2016 tarihli karar ile suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün
faaliyeti çerçevesinde izinsiz olarak tehlikeli madde bulundurmak suçundan iki
kez 6 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile 13.880 TL adli para cezası, yakıcı ve
parlayıcı madde kullanarak kamu malına zarar verme suçundan 5 yıl 7 ay 15 gün
hapis cezası, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ise 10 yıl hapis cezası
verilmiştir. İddianamede atfedilen diğer eylemlere ilişkin suçlar yönünden ise
beraat kararları verilmiştir.
13. Temyiz üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesi, başvurucu hakkında
yakıcı ve parlayıcı madde kullanarak kamu malına zarar verme ve silahlı terör
örgütüne üye olma suçlarından verilen cezaları 10/10/2016 tarihli kararıyla
onamıştır.
14. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 10/10/2016 tarihli kararı ile
bozulan hükümlere yönelik dava dosyasının Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin
2017/4 Esas sırasına kaydının yapıldığı ve buna ilişkin yargılamanın ise devam
ettiği anlaşılmıştır.
15. Başvurucu, onama kararı sonrasında Yargıtayın 10/10/2016
tarihli ilamını 13/1/2017 tarihinde tebliğ aldığını belirterek 27/1/2017
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Bireysel başvuru incelemesi, hükmün
onanarak kesinleşen kısmına yönelik yapılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 21/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; yargılama sürecinde bizzat Mahkeme huzurunda
ifade vermek istemesine rağmen Mahkemece bu talebi dikkate alınmadan Ses ve
Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla ifadesinin alındığını, soruşturma
evresinde dinlenen gizli tanıkların yargılama sürecinde dinlenmediğini ve
Cumhuriyet savcısının müdafii olmadan ifadesini aldığını belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru usulü" kenar
başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvurunun,
başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir
mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayan/ar, mazeretin kalktığı tarihten
itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte
başvurabilirler ... "
19. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) "Başvuru süresi ve mazeret" kenar
başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvurunun,
başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."
20. Bireysel başvurunun ön şartlarından biri de otuz günlük süre
kuralıdır. Sürenin başvurunun her aşamasında dikkate alınması gerekir (Deniz Baykal, B. No: 2013/7521, 4/12/2013,
§ 32). Otuz günlük süreye ilişkin başlangıç tarihinin tespitinde kanun hükmü
gereği öğrenme tarihi esas
alınmalıdır.
21. Bireysel başvurunun süre koşuluna bağlanmasıyla hukuki
istikrarın sağlanması hedeflenmektedir. Dolayısıyla anayasal bir hak arama yolu
olan bireysel başvurunun yapılması için belli sürelerin öngörülmesi hukuki
istikrar ilkesinin bir gereğidir ve bu süre -bireysel başvuru yapılmasını
imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- bireysel başvuru hakkına aykırılık
oluşturmaz.
22. Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin
(5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise
ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir.
Anılan düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen durumlarda bireysel başvuru
süresinin başlangıcına ilişkin olarak başvuru
yollarının tüketildiği tarihten söz edilmekte ise de haberdar
olunmayan bir hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin nihai kararın gerekçesinin öğrenildiği tarih
olarak anlaşılması gerekir (A. C. ve
diğerleri [GK], B. No: 2013/1827, 25/2/2016, § 25).
23. Bireysel başvuru süresinin işlemeye başlaması yönünden nihai
kararın gerekçesinin tebliği, öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504,
28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak
gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Başvurucunun
nihai kararın gerekçesini dava dosyasını incelemek suretiyle öğrenmesi
mümkündür. Bu doğrultuda dosyadan suret
alınması gibi hâllerde başvurucunun gerekçeli kararı öğrendiği kabul
edilebilir. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini öğrendiklerini beyan ettikleri tarih de bireysel başvuru
süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir (İlyas
Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).
24. Diğer yandan somut olayın koşullarında başvurucunun nihai
karardan daha erken bir tarihte haberdar olması gerektiğinin değerlendirilmesi
durumunda Anayasa Mahkemesi, başvuru süresinin başlangıcı için bu tarihi de
esas alabilir (Ögeday Akın, B.
No: 2014/2345, 10/6/2015, § 38).
25. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, henüz avukatına tebliğ
edilmemiş olmakla birlikte nihai karar olan gerekçeli Yargıtay ilamının ilk
derece mahkemesine ulaştığı, başvurucunun avukatının ise bireysel başvuru
formunda bu karardan haberdar olduklarını belirttiği tarihten daha önce ilk
derece mahkemesine söz konusu ilamın tebliğe çıkarılması için birden fazla
talepte bulunduğunun anlaşıldığı bir bireysel başvuruda başvuru süresinin
avukatın ilk yazılı talep tarihinden itibaren işlemeye başladığını kabul
etmiştir. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi, gerekçeli nihai karar ilk derece
mahkemesine ulaştığından başvurucunun haberdar olduğu ve bu durumda Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) Avukat Bilgi Sistemi'ni kullandığı görülen
başvurucu vekilinin nihai karar sonucunu ve gerekçesini kesin olarak öğrenme
olanağına sahip bulunduğu konusunda şüphe olmadığını ifade etmiştir (Suat Bircan [GK], B. No: 2014/16800,
1/12/2016, §§ 25-27).
26. UYAP, kullanıcıların kendilerini ilgilendiren bilgi ve
belgelere ihtiyaç duymaları hâlinde hızlı ve kolay şekilde bu belgelere
ulaşabilmelerini sağlamaktadır. Her türlü bilgi ve belge alışverişi de UYAP
üzerinden elektronik ortamda ve anlık denebilecek kısa sürede
gerçekleştirilebilmektedir.
27. Yargı sisteminin parçası olarak avukatlar; sistemde vekâleti
bulunan dava dosyalarını internet üzerinden UYAP'tan yararlanarak
inceleyebilmekte, bu dosyalardan suret alabilmekte, elektronik imza ile
sistemdeki dava dosyalarına evrak ekleyebilmekte, yeni dava dosyası açabilmekte
ve harç ödeyebilmektedirler. Ayrıca nihai kararın gerekçesine erişmenin mümkün
hâle geldiği durumlarda başvurucu avukatları bu sistemi kullanmak suretiyle
nihai kararın gerekçesini kesin olarak öğrenme imkânını da elde etmektedirler.
28. Tüm bu işlemler yapılırken bilgi ve belgelerin son hâli,
değişmez ve güvenli bir şekilde veri tabanında saklanmakta ve belgeler üzerinde
yapılan işlemler UYAP evrak işlem kütüğünde kayıt altına alınmaktadır. Evrak
işlem kütüğü, evrak üzerinde yapılan işlemleri (doküman oluşturma, düzenleme,
imzalama, açma, okuma ve yazdırma gibi) kayıt altına almaktadır. Kayıt altına
alınan evrak üzerindeki işlemleri yapan şahsın adı soyadı, sıfatı, birimi,
yapılan işlemin niteliği, tarih ve saati sistemde saklanmaktadır.
29. Yargılama sürecinde nihai karar olan Yargıtay ilamına
ilişkin olarak UYAP evrak işlem kütüğü üzerinde yapılan incelemede de ilgili
kararın başvurucu avukatı Derman Besi tarafından 21/12/2016 günü saat
13.09.16’da açılarak okunduğu tespit edilmiş ve buna ilişkin olarak ekran
çıktısı alınıp dosya arasına konulmuştur. Dolayısıyla bu işlemi yapan
ilgililerden işlem sırasında nihai kararın sonucunu öğrenmeleri beklenir. Böyle
bir durumda işlem yapılırken nihai kararın sonucunun öğrenildiği kabul edileceğinden
bireysel başvuru süresinin bu tarihten itibaren başlatılması gerekir.
30. Somut olayda başvurucunun Yargıtay ilamının avukatı
tarafından UYAP üzerinden okunduğu 21/12/2016 tarihinde bireysel başvuruya
ilişkin nihai karardan haberdar olduğunun ve bu doğrultuda bireysel başvuru
süresinin 21/12/2016 tarihinden itibaren işlemeye başladığının kabul edilmesi
gerekir. Nitekim ilgili usul kuralları uyarınca sürenin münhasıran tebliğden
itibaren işlemeye başlayacağının kabul edildiği uygulamaların aksine bireysel
başvuru yolunda başvuru süresi, ihlalin öğrenilmesi esasına bağlanmıştır (Mehmet Özcan, B. No: 2019/6266, 15/1/2020,
§ 27).
31. Sonuç olarak bireysel başvuru konusu yargılama sürecine
ilişkin nihai karardan 21/12/2016 tarihinde haberdar olduğu anlaşılan
başvurucunun otuz günlük bireysel başvurusu süresinden sonra, 27/1/2017
tarihinde gerçekleştirdiği bireysel başvurusunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.