logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahmet Sil (3) [2.B.], B. No: 2017/22646, 2/11/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET SİL BAŞVURUSU (3)

(Başvuru Numarası: 2017/22646)

 

Karar Tarihi: 2/11/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Hilal YAZICI

Başvurucu

:

Ahmet SİL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, infaz kurumunda tutuklu bulunan başvurucunun, çeşitli sağlık sorunları ile ilgili olarak gördüğü tedavilere ilişkin bilgilerin yer aldığı kayıtların kendisine verilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 8/5/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

7. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olan başvurucu 13/3/2017 tarihli dilekçesini Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) gönderilmek üzere İnfaz Kurumuna teslim etmiştir. Başvurucu dilekçesinde; İnfaz Kurumundan defalarca talep etmesine rağmen sağlık dosyasının fotokopisinin kendisine verilmediğini ifade etmiş, dosyanın fotokopisinin kendisine verilmesini talep etmiştir.

10. Başvurucunun dilekçesi İnfaz Kurumunun 14/3/2017 tarihli yazısıyla İnfaz Hâkimliğine gönderilmiştir. İnfaz Kurumu söz konusu dilekçeye ilişkin üst yazıda, başvurucunun dilekçesine benzer biçimde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) mensup diğer tutukluların da taleplerinin olduğunu, bu durumun işleyişi aksattığı, ayrıca suistimal edildiği kanaatinin oluştuğunu ifade etmiştir.

11. İnfaz Hâkimliği 31/3/2017 tarihinde başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde talebin hakkın suistimali niteliğinde olduğu, ilgili bilgilerin talep edilmesi hâlinde resmî kurumlar ve uluslararası mercilere verilebileceği, dolayısıyla başvurucunun hukuki yararının olmadığı ve mevzuatta konuya ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı değerlendirmelerine yer verilmiştir.

12. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına karşı itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde; İnfaz Hâkimliği kararının giriş kısmında ve son kısmında farklı hâkim isim ve sicil numaralarının olduğunu, bu durumda kararı veren ve imzalayan hâkimin kim olduğunun anlaşılamadığını ve farklı olduklarını ve karara öncelikle bu yönüyle itiraz ettiğini ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca, kişisel veri niteliğindeki sağlık bilgilerinin kendisine verilmemesine ilişkin olarak herhangi bir hukuki gerekçe ortaya konulmadığını, suistimal edileceği yönündeki zanna dayalı değerlendirmenin kabul edilemeyeceğini, üstelik daha önce bu yöndeki talebi neticesinde sağlık bilgilerinin bir örneğinin kendisine verildiğini ifade etmiştir. Talebinin reddedilmesine dayanak teşkil eden yasal bir düzenlemenin olmadığını belirten başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararının kaldırılarak sağlık bilgilerinin bir örneğinin kendisine verilmesini talep etmiştir.

13. İtirazı inceleyen Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesi 20/4/2017 tarihinde itirazın kabulüne ve İnfaz Hâkimliği Kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, başvurucu hakkındaki disiplin dosyası da gözönünde bulundurularak başvurucunun kurum hekimince yapılan tedavilerine ilişkin evraklardan bir örneğinin kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşürmeyeceği İnfaz Kurumunca tespit edildikten sonra başvurucuya verilmesine karar vermiştir.

14. Nihai karar başvurucuya 2/5/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 8/5/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

16. Anayasa Mahkemesince ilgili İnfaz Kurumuna gönderilen 15/3/2021 tarihli yazı ile Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararına ilişkin olarak herhangi bir işlemin yapılıp yapılmadığı İnfaz Kurumundan sorularak buna ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesi istenmiştir. İnfaz Kurumunun 18/3/2021 tarihli yazısıyla söz konusu karara atfen Kurumun asayiş ve güvenliği de gözönüne alınarak konuya ilişkin değerlendirme yetkisinin İnfaz Kurumunda olduğu, ayrıca başvurucuya ilgili Ağır Ceza Mahkemesi kararının tebliğ edilmesinden sonra evrakların tarafına verilmesi yönünde bir talebi Kuruma yöneltmediği, herhangi bir talepte bulunmaması sebebiyle Kurum tarafından herhangi bir değerlendirme yapılmadığı bildirilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

17. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlünün muayene ve tedavisi" kenar başlıklı 78. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Kurumun sağlık koşullarının düzenlenmesi, hükümlünün acil veya olağan muayene ve tedavisi kurumun hekimi tarafından yapılır. Genel veya hastalık nedeniyle yapılan tüm muayene ve tedavi sonuçları, sağlık izleme kartına işlenir ve dosyasında saklanır."

18. 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 20/3/2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) "Hükümlünün muayene ve tedavi istekleri" kenar başlıklı 94. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Hükümlü, beden ve ruh sağlığının korunması, hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi olanaklarından, tıbbî araçlardan yararlanma hakkına sahiptir. Bunun için hükümlü öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması hâlinde Devlet veya üniversite hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilir."

19. Tüzük'ün "Hükümlünün muayene ve tedavisi" kenar başlıklı 117. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Kurumun sağlık koşullarının düzenlenmesi, hükümlünün acil veya olağan muayene ve tedavisi cezaevi tabibi tarafından yapılır. Genel veya hastalık nedeniyle yapılan tüm muayene ve tedavi sonuçları, sağlık izleme kartına işlenir ve dosyasında saklanır. "

20. 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun "Tanımlar" kenar başlıklı 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"d) Kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi, ... ifade eder."

21. 6698 sayılı Kanun'un "Özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları" kenar başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veridir."

22. 6698 sayılı Kanun'un "İlgili kişinin hakları" kenar başlıklı 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, veri sorumlusuna başvurarak kendisiyle ilgili;

a) Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,

b) Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,

...haklarına sahiptir."

23. 6698 sayılı Kanun'un "İstisnalar" kenar başlıklı 28. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

" (2) Bu Kanunun amacına ve temel ilkelerine uygun ve orantılı olmak kaydıyla veri sorumlusunun aydınlatma yükümlülüğünü düzenleyen 10 uncu, zararın giderilmesini talep etme hakkı hariç, ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci ve Veri Sorumluları Siciline kayıt yükümlülüğünü düzenleyen 16 ncı maddeleri aşağıdaki hâllerde uygulanmaz:

a) Kişisel veri işlemenin suç işlenmesinin önlenmesi veya suç soruşturması için gerekli olması,

...

c) Kişisel veri işlemenin kanunun verdiği yetkiye dayanılarak görevli ve yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca, denetleme veya düzenleme görevlerinin yürütülmesi ile disiplin soruşturma veya kovuşturması için gerekli olması.

..."

24. 1/8/1998 tarihli ve 23420 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hasta Hakları Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) "Kayıtları İnceleme" kenar başlıklı 16. maddesi şöyledir:

"Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir. "

25. Yönetmelik'in "Saklı Olan Hükümler" kenar başlıklı 49. maddesi şöyledir:

"Milli güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması maksatları ve kanun hükümleri ile getirilen özel düzenlemeler ve sınırlamalar saklıdır."

26. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun "İnfaz hâkimliklerinin görevleri" kenar başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"...

1. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak...."

27. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "İtirazın Cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa tebliği ile inceleme ve araştırma yapılması " kenar başlıklı 270. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"(1) İtirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir. Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılmasını da emredebilir."

28. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Karar" kenar başlıklı 271. maddesi şöyledir;

"(1) Kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir.

(2) İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir.

(3) Karar mümkün olan en kısa sürede verilir.

(4) Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir; ancak ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir."

B. Uluslararası Hukuk

29. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10/12/1948 tarihli ve 217 (111) sayılı kararı ile kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 12. maddesi şöyledir:

"Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfî karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere mâruz kalamaz. Herkesin bu karışmalara ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmağa hakkı vardır."

30. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kişisel verilerin korunması konusunda kabul edilen 14/12/1990 tarihli ve 45/95 sayılı “Bilgisayarla İşlenen Kişisel Veri Dosyaları Hakkında Yönlendirici İlkeler” in ilgili kısmı şöyledir:

"4- İlgili kişilerin erişmesi ilkesi: Kimlik kanıtı sunan herkes kendisiyle ilgili bilgilerin işlenip işlenmediğini bilme ve gereksiz bir gecikme veya masraf olmadan anlaşılır biçimde elde etme hakkına sahiptir. Ayrıca bu bilgilerin kanuna aykırı, gereksiz veya yanlış olması durumunda uygun düzeltmelerin yapılmasını veya silinmesini talep etme hakkına sahiptir. Devletler buna uygun bir çözüm yolu sağlamak durumundadır. Herhangi bir düzeltme maliyeti dosyadan sorumlu kişi tarafından karşılanmalıdır. Bu ilke hükümlerinin uyruk veya ikâmetine bakılmaksızın herkes için uygulanması arzu edilir."

31. 27/4/2016 tarihli ve 2016/679 sayılı Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün "Veri sahibinin erişim hakkı" kenar başlıklı 15. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"1. Veri sahibinin kendisi ile ilgili kişisel verilerin işlenip işlenmediğini kontrolörden teyit etme ve, işleme faaliyeti olması halinde, kişisel verilere erişim ile aşağıdaki bilgileri talep etme hakkı bulunur:

...

3. Kontrolör işleme faaliyetinden geçen kişisel verilerin bir nüshasını sağlar. Veri sahibi tarafından talep edilen diğer nüshalar açısında, kontrolör idari masraflara dayalı olarak makul bir ücret talep edebilir. Veri sahibinin talebi elektronik yollarla yapması halinde ve veri sahibi tarafından aksi talep edilmedikçe, bilgiler yaygın kullanılan bir elektronik yolla sağlanır

4. 3. paragrafta atıfta bulunulan bir nüsha elde etme hakkı başkalarının hakları ve özgürlüklerini olumsuz yönde etkilemez."

32. Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün "Kısıtlamalar" kenar başlıklı 23. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"... Veri sorumlusunun veya işleyenin tabi olduğu Birlik veya Üye Devlet hukuku, 12. ila 22. (bunlara karşılık geldiği sürece 5. madde) ve 34. maddelerdeki yükümlülükleri ve hakların kapsamını, temel hak ve özgürlüklerin özüne saygı gösterdiğinde ve demokratik bir toplumda korunmak için gerekli ve orantılı bir tedbir olduğu takdirde aşağıdaki hâllerde kanun yoluyla sınırlayabilir:

Ulusal güvenlik,

Savunma,

Kamu güvenliği,

Kamu güvenliğine yönelik tehditlerin önlenmesi de dahil olmak üzere suçların önlenmesi, soruşturulması, tespit edilmesi, kovuşturulması veya cezaların infazı,

. .."

33. 30/1/2016 tarihli ve 6669 sayılı Kanun'la onaylanması uygun bulunan 28/1/1981 tarihli Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi’nin “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi şöyledir:

“Bu Sözleşmenin amaçları bakımından:

(a) Kişisel Veriler: Kimliği belirli veya belirlenebilir bir kişi hakkındaki tüm bilgileri ifade eder.”

34. Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi’nin "Özel veri kategorileri" kenar başlıklı 6. maddesi şöyledir:

"İç hukukta uygun güvenceler sağlanmadıkça, ırksal kökeni, siyasi düşünceleri, dini veya diğer inançları ortaya koyan kişisel veriler ile sağlık veya cinsel hayatla ilgili kişisel veriler, otomatik işleme tabi tutulmaz. Aynı şey ceza mahkumiyetiyle ilgili kişisel veriler için de geçerlidir."

35. Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi’nin "İlgili kişi hakkındaki ek güvenceler" kenar başlıklı 8. maddesinin (a) ve (b) bentleri şöyledir:

"Herkes:

a. Otomatik kişisel veri dosyasının mevcudiyetini, temel amaçlarını, dosya yöneticisinin kimliğini ve mutat ikamet yerini veya başlıca işyerini öğrenmek;

b. Makul aralıklarla ve aşırı gecikmeye veya masrafa maruz kalmadan kendisi ile ilgili kişisel verilerin otomatik dosyada bulunup bulunmadığının teyidini almak ve bu bilgilerin kendisine anlaşılır bir biçim altında iletilmesini sağlamak;

...hakkına sahiptir."

36. Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi’nin "İstisnalar ve kısıtlamalar" kenar başlıklı 9. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"1. İşbu maddede belirtilen sınırlar dışında, Sözleşmenin 5, 6 ve 8. maddeleri hükümlerine hiçbir istisna getirilemez.

2. Taraf devletin kanunlarında öngörülmüş olması ve demokratik bir toplumda aşağıdaki hususların sağlanması için gerekli bir önlem oluşturması halinde işbu Sözleşmenin 5, 6 ve 8. maddelerine istisna getirilebilir:

a. Devlet güvenliğinin korunması, kamu güvenliği, devletin mali menfaatleri veya suçların önlenmesi;

b. İlgili kişinin veya başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması."

37. 3/12/2003 tarihli ve 5013 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan 5013 sayılı Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi'nin (İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi) "Özel yaşam ve bilgilendirilme hakkı" kenar başlıklı 10. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, kendi sağlığı hakkında toplanmış herhangi bir bilgiyi öğrenme hakkına sahiptir."

38. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:

"(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir."

39. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) K.H. ve diğerleri/Slovakya kararında başvurucuların sağlık ve üreme bilgilerine etkili erişimleri ile ilgili şikâyetlerinin AİHS 8. madde kapsamında incelenmesi gerektiğini değerlendirmiştir. Bu kapsamda 8. maddeye ilişkin negatif yükümlülüklere ek olarak kişinin özel hayatına etkin bir şekilde saygı gösterilmesinin doğasında pozitif yükümlülükler olabileceğini yinelediğini ve böyle bir pozitif yükümlülüğün olup olmadığının belirlenmesinde, toplumun genel menfaatleri ile bireyin menfaatleri arasında kurulması gereken adil dengeyi dikkate alacağını vurgulamıştır (K.H. ve diğerleri/Slovakya, B.No: 32881/04..., 28/4/2009, §§ 44, 45; benzer yöndeki karar için bkz. Gaskin/Birleşik Krallık [GK], B. No:10454/83, 07/07/1989, § 42). Mahkeme 8. maddenin, kişilerin kendileriyle ilgili kişisel bilgiler içeren dosyaların örneklerine erişmelerini güvence altına aldığını, özellikle, ilgili ve gerekli tüm bilgilere erişimi sağlayan etkili ve erişilebilir bir prosedür sağlama yönünde devletlere pozitif bir yükümlülük yüklediğini değerlendirmiştir (K.H. ve diğerleri/Slovakya, § 46; benzer şekilde, kişilerin çocuklukları ve kişisel geçmişleri hakkında bilgi içeren sosyal hizmet kayıtlarına erişimi açısından bkz. Gaskin/Birleşik Krallık, § 49).

40. Mahkeme 8. madde kapsamında kişinin özel ve aile hayatına saygı hakkının kullanılmasının pratik ve etkili olabilmesi bağlamında, özellikle kişisel verilerin söz konusu olduğu durumlarda, verilerin kopyalarının veri sahibine sunulmasını mümkün kılacak şekilde konunun pozitif yükümlülükler çerçevesinde ve geniş bir perspektifte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır (K.H. ve diğerleri/Slovakya, § 47).

41. Mahkeme, kişisel verilere ilişkin kayıtlara erişimin neden gerekli olduğunun ortaya konulmasına ilişkin başvuruculara bir yükümlülük yüklenebileceği şeklinde bir değerlendirmede bulunmadığının altını çizerek, verilerin çoğaltılması şartlarını belirlemek veya gerektiğinde bunların kopyasının verilmesi talebinin reddedilmesini zorlayıcı nedenlerle gerekçelendirmenin devlete ait yükümlülükler kapsamında olduğuna işaret etmiştir. Buna göre bu verilerin çoğaltılmasına ilişkin maliyetin veri sahibi tarafından karşılanması kabul edilebilir. Bununla birlikte Mahkeme devletin, veri sahiplerinin kişisel veri dosyalarının bir kopyasını alma yönündeki taleplerinin neden kabul edilemeyeceğini özellikle gerekçelendirme ve hatta bu konuda zorlayıcı nedenler olduğunu göstermek yükümlülüğü altında olduğunu değerlendirmiştir (K.H. ve diğerleri/Slovakya, §§ 48, 50).

42. Mahkeme ayrıca söz konusu olayda başvuranların tedavilerine ilişkin kayıtları muhtemelen yurtdışındaki bağımsız bir bilirkişinin inceleyebilmesi için ve aynı zamanda orijinal belgelerin kaybolmasına karşı koruma sağlamak için fotokopi şeklinde bulundurmayı gerekli gördüklerine işaret etmiştir (K.H. ve diğerleri/Slovakya, § 51).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

43. Anayasa Mahkemesinin 2/11/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli yardım Talebi Yönünden

44. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

45. Başvurucu İnfaz Kurumunda bulunduğu süre içerisinde yaşadığı psikolojik sorunlar sebebiyle tedavi gördüğünü, safra kesesinde yaşadığı rahatsızlık sebebiyle Osmaniye Devlet Hastanesinde tedavi gördüğü esnada boğazında fark edilen büyük bir kitle ile ilgili olarak çeşitli testler yapıldığını ve raporlar düzenlendiğini ancak hastalığının ne olduğuna ilişkin olarak kendisine bir bilgi verilmediğini ifade etmiştir. Bu kapsamda;

i. Başvurucu hastalığının ne olduğunu öğrenmek istediğini ve daha iyi bir tedavi almak amacıyla doktor olan eşine de danışarak iyi bir sağlık hizmeti almak istediğini, bu sebeple hastalığına ilişkin olan bütün bilgi, belge ve kayıtlardan bir örneğin kendisine verilmesini İnfaz Kurumundan defalarca talep ettiğini ancak Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının bu konuda yasaklama kararı olduğunun şifahen kendisine bildirildiğini ve taleplerinin bu şekilde reddedildiğini ileri sürmüştür.

ii. Başvurucu, ilgili Ağır Ceza Mahkemesinin söz konusu kararıyla sağlık bilgilerinin kendisine verilmesini İnfaz Kurumunun takdirine bıraktığını, İnfaz Kurumunca da kararın gereğinin yerine getirilmediğini, başvuru tarihi itibarıyla sağlık bilgilerini içeren dosyanın bir örneğinin kendisine verilmediğini, kişisel veri niteliğindeki sağlık bilgilerini istemesinin hakkın kullanımının suistimali olarak değerlendirilemeyeceğini, bu talebin kurum güvenliğini neden tehlikeye düşüreceğinin anlaşılamadığını ifade etmektedir.

iii. Başvurucu ayrıca ilgili İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararlarında yer alan Cumhuriyet savcısı mütalaasının kendisine tebliğ edilmediğini, İnfaz Hâkimliği kararının giriş kısmında yer alan hâkimin adı ve sicil numarası ile hüküm kısmında yer alan sicil numarasının farklı olduğunu ifade etmiş, bu çerçevede sağlık hakkı, kişisel verilerin korunması hakkı, bilgi edinme hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

46. Bakanlık görüşünde; Başvurucunun anılan Kurumdan 5/10/2017 tarihinde Tarsus 3 No'lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiği, söz konusu Kurumda da sağlık dosyasının kendisine verilmesi ile ilgili herhangi bir talebinin bulunmadığı, 16/1/2018 tarihinde ise Kurumdan tahliye edildiğinin tespit edildiği belirtilmiştir. Başvurunun esasına ilişkin olarak da İnfaz Kurumunda barındırılan başvurucunun sağlığının korunması, teşhis ve tedavilerinin yapılması, sağlığa erişim hakkının kolaylaştırılması ve korunması noktasında azami çaba gösterildiği ve gereken her türlü tedbirin alındığı, nitekim başvurucunun tutuklandığı andan itibaren İnfaz Kurumunda bulunduğu süreç içerisinde bir çok kez kurum hekimliğinde ve Osmaniye Devlet Hastanesi muayene edildiği, bu muayeneleri sonucunda birtakım tahlil ve tetkikler yapıldığı, başvurucu hakkında düzenlenen reçetelerin eksiksiz bir şekilde temin edilerek kendisine teslim edildiği, bu hususların Kurum nezdindeki dosyasından anlaşıldığı ifade edilmiştir. Buna göre sağlık belgelerinin başvurucuya verilmediği iddiasının insanlık dışı ya da aşağılayıcı olarak nitelendirilebilmesi için ıstırap veya aşağılamanın kaçınılmaz unsurlarının ötesine geçmediği ve başvurunun reddi gerektiği değerlendirilmiştir.

47. Tarsus 3 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun 7/6/2021 tarihli yazısıyla, başvurucunun 16/1/2018 tarihinde tahliyesi nedeniyle Bakanlık görüşüne ilişkin tebliğ işleminin yapılamadığı bildirilmiştir.

C. Değerlendirme

48. Anayasa'nın "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

...

Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir."

49. Özel hayata saygı hakkı Anayasa'nın 20. maddesinde koruma altına alınmıştır. Devlet, kişilerin özel ve aile hayatına keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin haksız saldırılarını önlemekle yükümlüdür. Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında ise herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ayrıca düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır. Söz konusu anayasal güvence, Sözleşme'nin 8. maddesinde koruma altına alınan özel hayata saygı hakkına karşılık gelmektedir. Kişisel verilerin korunması hakkı, kişinin insan onurunun korunmasının ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçlamaktadır (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, §§ 19, 20; E.Ü. [GK], B. No: 2016/13010, 17/9/2020, § 57.

50. Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden inceleme yapılabilmesi için öncelikle anılan hak kapsamında korunması gereken bir kişisel verinin olup olmadığı belirlenmelidir. Anayasa hükmünün lafzı, konuya ilişkin uluslararası belgeler ve karşılaştırmalı hukuk dikkate alındığında belirli veya belirlenebilir bir gerçek veya tüzel kişi hakkındaki her türlü bilgi kişisel veri olarak değerlendirilir. Ancak her davada ya da başvuruda Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü fıkrası anlamında bir kişisel veri bulunup bulunmadığı, davanın ve başvurunun kendine özgü şartları dikkate alınarak tespit edilir. Bir kişisel verinin bulunduğu tespit edildiğinde bu veriye yönelik her türlü sınırlama ve müdahale Anayasa’nın anılan hükmü kapsamındaki güvenceleri harekete geçirir (E.Ü., § 59).

51. Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere kişisel veri -belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla- bir kişiye ilişkin bütün bilgileri ifade etmekte olup bireyin adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi sadece kimliğini ortaya koyan bilgileri değil telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, öz geçmişi, resmi, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, sağlık bilgileri, genetik bilgileri, IP adresi, e-posta adresi, alışveriş alışkanlıkları, hobileri, tercihleri, etkileşimde bulunduğu kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler kişisel veri kapsamındadır. Buna ek olarak, kişinin bedensel ya da zihinsel sağlığına ilişkin kayıt edilmiş bilgilerinin tamamından oluşan sağlık bilgileri, aralarında bireyin ırk, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep veya diğer inançları, dernek, vakıf ve sendika üyeliği, özel yaşamları ve her türlü mahkûmiyetleri ile ilgili verilerin de bulunduğu "hassas" veya "özel niteliği olan" kişisel veriler kategorisinde yer almakta olup bu yönüyle özel bir öneme sahiptir. (AYM, E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2014/180, K.2015/30, 19/3/2015).

52. Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında ise herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı ifade edilmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 19).

53. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Gerek konuya ilişkin uluslararası sözleşmeler gerekse iç hukuktaki kanun ve ilgili diğer düzenlemelerde, kişisel verilerle ilgili korunan menfaatler içerisinde kişinin kendisi ile ilgili verilere erişimine ilişkin güvencelere yer verildiği görülmektedir. Bu çerçevede, başvurucunun tutuklu bulunduğu İnfaz Kurumunda tutulan ve başvurucunun başka bir yolla erişmesi mümkün olmayan sağlık durumuna ilişkin kayıtlarına erişimine ilişkin taleplerinin reddedilmesinin, Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı kapsamında olduğu değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

54. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

55. Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında, herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişmeyi de kapsadığı ifade edilmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 19).

56. Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına ilişkin negatif ve pozitif yükümlülükleri kesin sınırlarla birbirinden ayırmak mümkün olmayıp her ikisinde de uygulanacak ilkeler benzerdir (özel hayata saygı hakkı bakımından bkz. N.Ö., B. No: 2014/19725, 19/11/2015, § 53). Anayasa’nın 20. maddesi, “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte ele alındığında, belirtilen pozitif yükümlülüklere işaret etmektedir. Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı kapsamında devlete yüklenen pozitif yükümlülükler, bu hakkın kapsamında kişilere tanınmış olan güvencelerden etkili bir şekilde yararlanılmasını temin için devlete mevzuat oluşturma ve özellikle de güvencelere aykırılıkları yaptırıma bağlama yükümlülüğü yüklemektedir. Ayrıca Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesinin “Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” şeklindeki hükmü uyarınca mevzuat oluşturma yükümlülüğü gereklerinin çerçevesi kanunla belirlenmelidir (benzer yönde bkz. Nurcan Belin, B. No: 2014/14187, 10/1/2018, § 44; benzer yönde bkz. H.Ö., B. No: 2019/20473, 3/2/2022, § 39; E.Ü., § 65; Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, §§ 45, 46; Ali Çığır, B. No: 2015/19298, 8/5/2019, §§ 32, 33; Erol Kumcu, B. No: 2015/18988, 9/5/2019, §§ 32, 33; U.B., B. No: 2015/3175, 10/10/2019, §§ 33, 34).

57. Pozitif yükümlülükler hak ve özgürlüklere ilişkin gerçekleştirme yükümlülüğünü de içerir. Gerçekleştirme yükümlülüğünün önemli bir bileşeni de veri sahiplerine kişisel verilerine erişim imkânı tanınması ve bu imkânın kolayca kullanılması için gerekli tedbirlerin alınmasıdır.

58. Kamunun üstün yararının söz konusu olduğu durumlarda kişisel verilerle ilgili kayıtlara erişime ilişkin taleplerin kabul edilmemesi makul karşılanabilir. Ancak bu gibi hâllerde kamu makamları buna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçe sunmalıdır. İdari ve yargısal otoriteler her durumda kişisel yarar ile kamu menfaatleri arasında adil bir denge kurmalıdır (isim değişikliği taleplerine ilişkin olarak bazı farklarla birlikte bkz. Turgay Karaca, B. No: 2018/34343, 27/1/2021, § 36). Buna göre, hükümlü ve tutukluların temel haklarına yapılan müdahalelere gerekçe olarak gösterilebilecek makul nedenlerin somut olayın tüm şartları çerçevesi dâhilinde olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra yapılacak değerlendirmede kişinin itham edildiği suçun ve tutuklama sebeplerinin de dikkate alınması gerekmektedir (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 63).

59. Öte yandan, usule ilişkin güvenceleri sunan yargısal prosedürleri sağlamak, bu suretle yargısal ve idari makamların bireylerin idare ve özel kişilerle olan uyuşmazlıklarında etkili ve adil bir karar vermelerini temin etmek sorumluluğunu da içermektedir (Semra Özel Üner, B. No: 2014/12009, 26/10/2016, § 36).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

60. Somut olayda başvurucu, ücreti kendisi tarafından karşılanmak üzere çeşitli sağlık sorunları ile ilgili teşhis ve tedavilerine ilişkin bilgilerin yer aldığı kayıtların fotokopisinin kendisine verilmesini istemiştir. Başvurucu bu talebini, eşinin doktor olması sebebiyle sağlık sorunları ile ilgili istişarede bulunabileceği uzman bir yakının olmasına ve bu yolla daha iyi bir tedavi imkânına kavuşabileceği düşüncesine dayandırmıştır.

61. Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının devletin pozitif yükümlülüklerini gerektirir yönünün; kişilerin kişisel verilerine erişmelerini sağlayacak yasal alt yapının hazırlanmasını, erişim imkânının tanınmamasının ancak meşru bir amaca dayanması hâlinde mümkün olabileceğini ve yargı mercilerince bu hususun gözetilmesini gerektirdiği anlaşılmaktadır. Yukarıda incelenen ilgili hukuk bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kişilerin kişisel verilerini içeren kayıtlara erişiminin ve bunun hangi amaçlarla engellenebileceğinin ilgili kanunlar, usulünce yürürlüğe konulan uluslararası sözleşmeler ve diğer düzenlemelerle güvence altına alındığı anlaşılmaktadır. Ayrıca kişilerin tutuklu veya hükümlü olmaları sebebiyle tabi olduğu normların somut olayda olduğu gibi tutuklunun sağlık bilgilerini içeren dosyanın bir örneğini almasını yasaklayıcı nitelikte özel bir düzenleme getirmediği görülmektedir. Diğer taraftan, 4675 sayılı Kanun'un İnfaz Hâkimliklerini ceza infaz kurumu ve tutukevlerinin uygulamaları ile işlem ve faaliyetlerine ilişkin şikâyetleri karara bağlamakla yetkili kıldığı açıktır.

62. Buna göre ceza infaz kurumlarının özellikle güvenlik, düzen ve disiplinin sağlanabilmesi ve fiziki imkânları açısından tutuklu ve hükümlülerin çeşitli taleplerinin karşılanması noktasında takdir yetkisinin geniş olduğunun altı çizilmekle birlikte, gerek konuya ilişkin uluslararası sözleşme ve belgelerde, gerek Anayasa'da ve gerekse kanun ve diğer alt normlarda oldukça teferruatlı olarak ele alınıp güvence altına alınan bir hak ve özgürlüğe ilişkin talebin neden karşılanamayacağının somut olaya özgü şartlar çerçevesinde idare veya yargı mercilerince ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulması gerekmektedir. Yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarında da bu husus üzerinde önemle durulmuş, kişilerin kişisel verilerine ilişkin kayıtlara erişim taleplerini gerekçelendirmek durumunda olmadıkları, bu kayıtlara erişime ilişkin taleplerin neden karşılanamayacağının somut olaya özgü şartlar çerçevesinde gerekçeli olarak ortaya konulması gerektiği hatta bu tür taleplerin ancak zorlayıcı nedenler olması hâlinde reddedilebileceği ve bu esnada kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengenin gözetilmesi gerektiğinin altı çizilmiştir.

63. Başvurucunun taleplerinin ilgili İnfaz Kurumunca sözlü olarak reddedildiği, başvuruya konu nihai talebi ile ilgili olarak ise herhangi bir karar verilmeksizin şikâyetin ilgili İnfaz Hâkimliğine gönderildiği ve başvurucunun dilekçesine ekli üst yazıda FETÖ/PDY'ye mensup diğer tutukluların da benzer taleplerinin olduğu, bu durumun işleyişi aksattığı, ayrıca suistimal edildiğinin İnfaz Hâkimliğine bildirildiği görülmektedir.

64. İnfaz Hâkimliği, söz konusu üst yazıda yapılan değerlendirmeyi esas alarak başvurucunun ve ilgili İnfaz Kurumunun somut şartlarına ilişkin herhangi bir farklı değerlendirme yapmaksızın başvurucunun talebini reddetmiştir. İnfaz Hâkimliğinin kararını kaldıran Ağır Ceza Mahkemesinin ise Anayasa'nın 36. maddesinin öngördüğü güvencelere uygun bir yargılama yapması ve 5271 sayılı Kanun ile de güvence altına alındığı üzere itirazın esasına ilişkin derhal uygulanabilir nitelikte bir karar vermesi gerekmektedir. Yasa koyucu, itirazın esası ile ilgili karar verebilmesi için her türlü inceleme ve araştırmayı yapma ve yaptırma noktasında ağır ceza mahkemelerini yetkili kılmıştır. Ayrıca Mahkemenin vereceği bu karar kesindir. Bu durumda ilgili Ağır Ceza Mahkemesinden beklenen başvurucunun itirazı çerçevesinde, kişisel verilerine ilişkin kayıtların bir örneğin kendisine verilmesine ilişkin talebinin esası hakkında uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve kanunların öngördüğü güvenceleri gözeterek karar vermesidir. Ancak Ağır Ceza Mahkemesi İnfaz Hâkimliğinin kararını kaldırmış olmasına rağmen itirazın esasına ilişkin olarak herhangi bir araştırma ve inceleme yapmaksızın gereğinin yapılmasını tamamen İnfaz Kurumunun takdirine bırakan ve başvurucu açısından etkili şekilde sonuç doğurmayacak nitelikte bir karar vermiştir.

65. Bu çerçevede başvuruya konu olay ve olgular ve başvurunun şartları bir bütün olarak değerlendirildiğinde gerek idare gerekse yargı mercilerince, talebin reddedilmesini gerektirecek sebeplerin somut olarak ortaya konulduğunu veya ortaya konulan sebepler açısından başvurucunun kişisel verilerine erişimi neticesinde elde edeceği menfaat ile buna ilişkin talebin reddedilmesi durumunda kamunun sağlayacağı yarar arasında adil bir denge kurulduğunu gösterecek şekilde bir karar verilmediği, verilen nihai yargı kararının ise başvurucunun özel hayata saygı hakkı kapsamında korunan menfaatlerine ilişkin Anayasal güvenceleri gözetir nitelikte olmadığı görülmektedir. Öte yandan İnfaz Kurumunun, söz konusu karar doğrultusunda başvurucunun sağlık bilgilerine erişmesine imkân verecek bir karar alması mümkünken Ağır Ceza Mahkemesi kararı sonrasında başvurucunun herhangi bir talebinin bulunmadığından bahisle bu yönde bir tutum sergilemediği açıktır. Sonuç olarak özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır.

66. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

67. Başvurucu, ihlalin tespiti ve giderilmesi ile lehine 200.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

68. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

69. Başvurucunun tahliye olduğu hususu ile başvuruya konu sağlık bilgilerinin kendisine verilmesine yönelik talebinin devamı halinde Anayasa Mahkemesinin mevcut ihlal kararı doğrultusunda İnfaz Kurumundan isteyebileceği göz önünde bulundurulduğunda yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar görülmemiştir.

70. Öte yandan eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla giderilebilmesi için başvurucuya 18.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (E. 2017/944, K. 2017/1383), Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesine (2017/599 D. İş) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ahmet Sil (3) [2.B.], B. No: 2017/22646, 2/11/2023, § …)
   
Başvuru Adı AHMET SİL (3)
Başvuru No 2017/22646
Başvuru Tarihi 8/5/2017
Karar Tarihi 2/11/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, infaz kurumunda tutuklu bulunan başvurucunun, çeşitli sağlık sorunları ile ilgili olarak gördüğü tedavilere ilişkin bilgilerin yer aldığı kayıtların kendisine verilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Kişisel verilerin korunması İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6698 Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 6
11
28
4675 İnfaz Hakimliği Kanunu 4
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 270
271
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 94
117
Yönetmelik 1/8/1998 Hasta Hakları Yönetmeliği 16
49
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi