TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EREĞLİ DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI T.A.Ş. BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2017/28966)
|
|
Karar Tarihi: 13/6/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
M. Emin ŞAHİNER
|
Başvurucu
|
:
|
Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları
T.A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Bekir BAYKARA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, üretilen elektrik ve kok gazı üzerinden elektrik ve
hava gazı tüketim vergisi alınması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 11/7/2017 ve 14/7/2017 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2017/28966 numaralı başvuru ile 2017/28968, 2017/29349 ve
2017/29351 numaralı bireysel başvuruların kişi yönünden hukuki irtibatlarının
bulunması nedeniyle 2017/28966 numaralı bireysel başvuru dosyası ile
birleştirilmesine, incelemenin bu dosya üzerinden yürütülmesine ve diğer
başvuru dosyalarının kapatılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Asıl işi çelik üretimi yapmak olan başvurucu, demir cevherini
saf çelik hâline getirmek için gerekli karbonu edinmek üzere ihtiyaç duyduğu
kok kömürünü ithal ettiği taş kömürünü işlemek suretiyle elde etmektedir.
Başvurucu ayrıca taş kömüründen kok kömürü elde edilirken ortaya çıkan kok
gazını elektrik ve buhar üretiminde veya doğrudan eritme işlemlerinde
kullanmaktadır. Başvurucu, böylelikle elektrik enerjisi ve gaz ihtiyacını kendi
imkânlarıyla karşılamaktadır.
10. Karadeniz Ereğli Belediyesi (Belediye), başvurucu Şirketin
bu şekilde elektrik ve havagazı tüketmiş olması nedeniyle 26/5/1981 tarihli ve
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 34. ve 39. maddelerinde düzenlenen
hükümlere dayanarak başvurucu Şirketten elektrik
ve havagazı tüketim vergisini ödemesini istemiştir.
11. Başvurucu Şirket, bu talep üzerine elektrik ve kok gazı
tüketiminin vergilendirilmesiyle ilgili olarak Ağustos 2014, Kasım 2014, Aralık
2014 ile Şubat 2015 dönemleri için dosya kapsamından belirlenemeyen tarihlerde ihtirazi kayıtlarla Belediyeye beyannameler vermiş ve bu
beyannamelere istinaden Belediyece anılan dönemlere ilişkin elektrik ve
havagazı vergileri tahakkuk ettirilmiştir. Tahakkuk tutarlarının bir kısmı
elektrik tüketimine, bir kısmı ise kok gazı tüketimine ilişkin olup anılan
tahakkuk tutarları yine dosya kapsamından belirlenemeyen tarihlerde Belediyeye
ödenmiştir.
12. Başvurucu Şirket sırasıyla 26/9/2014, 30/12/2014, 28/1/2015
ve 25/3/2015 tarihlerinde Zonguldak Vergi Mahkemesinde (Mahkeme), elektrik ve
havagazı tüketim vergisi tahakkuklarının terkini ve ödenen vergilerin iadesi istemiyle
davalar açmıştır.
13. Mahkeme yine sırasıyla 31/12/2014, 27/5/2015, 20/5/2015 ve
14/9/2015 tarihlerinde davaların reddine karar vermiştir. Kararların aynı
mahiyetteki gerekçelerinde;
i. Başvurucu tarafından üretilen kok gazı ve elektrik enerjisinin
başvurucunun kendi imalatında kullandığı girdileri oluşturduğu ve bu enerjinin
başvurucunun ürettiği mal ve hizmetlerin üretim maliyetine yansıdığı
belirtilmiştir.
ii. Kendi tesislerinde ürettiği elektrik enerjisini yine kendi
tesislerindeki üretim açısından girdi olarak kullanan başvurucunun, elektrik ve
kok gazı enerjisinin tamamını tükettiği, bu nedenle 4/1/1961 tarihli ve 213
sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinde belirtilen vergiyi doğuran olayın
gerçekleştiği açıklanmıştır.
iii. 213 sayılı Kanun ile gerek satın alma yoluyla karşılanan
gerekse kendi imkânlarıyla üretilmiş bulunan elektrik ve havagazı tüketiminin
vergilendirilmesinin amaçlandığı, müesseselerin ürettiği elektriği tüketmesi
hâlinde bu vergiden muaf olacağı yolunda herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı
vurgulanmıştır.
iv. Mahkemede daha önce açılan 1985/380 esas sayılı davada da, kok gazı üretilen bir işletme mahallinde yapılan keşif
ve bilirkişi incelemesi sonucu tesis edilen bilirkişi raporunda, kok gazının
şehirlerdeki havagazı fabrikalarında üretilen gazla aynı nitelikte bulunduğuna
ve bilimsel açıdan aralarında fark bulunmadığına işaret edildiği
belirtilmiştir.
14. Başvurucu tarafından temyiz edilen kararlar, Danıştay
Dokuzuncu Dairesince sırasıyla 22/6/2015, 14/12/2015, 28/12/2015 ve 29/12/2015
tarihlerinde onanmıştır. Onama kararlarında, temyize konu kararların usul ve
kanuna uygun oldukları belirtilmiştir. Başvurucunun karar düzeltme talepleri de
aynı Daire tarafından yine sırasıyla 13/4/2017 ve 27/3/2017 tarihlerinde
reddedilmiştir.
15. Nihai kararlar, sırasıyla 6/7/2017, 10/7/2017 ve 13/6/2017
tarihlerinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu sırasıyla 11/7/2017 ve 14/7/2017 tarihlerinde
bireysel başvurularda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. İlgili hukuk için bkz. İskenderun
Demir ve Çelik A.Ş.
(GK), B. No: 2015/941, 25/10/2018, §§ 19-34.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 13/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, tükettiği elektrik ve kok gazını kendisinin
üretmiş olması nedeniyle elektrik ve havagazı vergisine tabi tutulmaması
gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu bu bağlamda 2464 sayılı Kanun'un 36.
maddesinde yer alan istisna hükmünün tartışılmasının söz konusu olmadığını,
zira kendisi tarafından üretilen elektrik ve kok gazının yine kendisi
tarafından tüketilmesinin söz konusu verginin konusuna girmediğini ifade
etmiştir. Başvurucu ayrıca verginin sorumlusunun, matrahının, oranının, beyan
ve ödeme usulünün kanunla düzenlenmesi gerektiği hâlde esaslı nitelikteki bu
hususların 2464 sayılı Kanun'da düzenlenmediğini, bu sebeplerle mülkiyet
hakkına yapılan müdahalenin kanuna dayalı olmadığını, otoprodüktör olarak
enerji üretimini ve dolayısıyla kamusal faydayı caydırıcı bir yönü bulunduğunu,
bu verginin istenmesi gerekli ve zorunlu olmadığı için müdahalenin ölçülü de
olmadığını belirtmiştir.
20. Başvurucu ayrıca söz konusu verginin terkin ve iadesi için
açtığı davalarda derece mahkemeleri tarafından verilen kararlarda temel
iddialarını karşılayan yeterli ve makul bir gerekçe bulunmaması nedeniyle
gerekçeli karar hakkı yönünden, derece mahkemelerinin hukuk kurallarının
yorumunda bariz takdir hatası bulunması nedeniyle de hukuki güvenlik ilkesi
yönünden Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Anayasa'nın
"Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz."
22. Anayasa'nın "Vergi
ödevi" kenar başlıklı 73. maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları şöyledir:
"Herkes, kamu giderlerini karşılamak
üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı,
maliye politikasının sosyal amacıdır."
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlali iddiası
yanında aynı gerekçelerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini de ileri sürmüştür.Başvurucunun şikâyetinin
özünün vergilendirmenin kanuni dayanağının bulunmadığına yönelik olduğu dikkate
alındığında başvurucunun ihlal iddialarının mülkiyet hakkı kapsamında
incelenmesi uygun görülmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
25. Başvurucunun aynı konu ile ilgili olarak yukarıda belirtilen
şikâyetleri daha önce Anayasa Mahkemesince incelenmiş ve karara bağlanmıştır (İskenderun Demir ve Çelik A.Ş., §§ 44-85).
26. Buna göre Anayasa Mahkemesi söz konusu başvuruda vergi
matrahının ve verginin tahsil yönteminin belirsiz olduğunu tespit etmiş ve
başvurucunun kendisinin ürettiği elektrik ve havagazı tüketim vergisinin esaslı
unsurlarının kanunla belirli ve öngörülebilir bir biçimde düzenlenmemiş olması
nedeniyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'nın 13., 35. ve 73.
maddelerinde öngörülen kanunilik ilkesini ihlal ettiği sonucuna varmıştır (İskenderun Demir ve Çelik A.Ş., §§ 71-80).
27. Aynı şikâyeti içeren somut başvuruda da bu ilkelerden
ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmayıp mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 35.
maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
30. Başvurucu; ihlalin tespiti, maddi tazminat ve yeniden
yargılama taleplerinde bulunmuştur.
31. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin
ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın veya işlemin
ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep
olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen
diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet
Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, § 55).
32. Başvuruda, mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
33. Anayasa Mahkemesi aynı başvurucunun 25/10/2018 tarihinde
karara bağlanan başvurusunda da mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna
varmış ve ihlalin sonuçlarının nasıl giderileceğini de göstermiştir (İskenderun Demir ve Çelik A.Ş., §§ 86-92).
Somut olayda da bu doğrultuda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
ihlal kararının bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Zonguldak Vergi
Mahkemesine (E.2014/1195, E.2015/41, E.2015/193, E.2015/384) gönderilmesine
karar verilmesi gerekir.
34. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 1.030 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.505 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
Zonguldak Vergi Mahkemesine (E.2014/1195, E.2015/41, E.2015/193, E.2015/384)
GÖNDERİLMESİNE,
D. 1.030 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
3.505 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
13/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.