logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Abdulvahap Yılmaz [1. B.], B. No: 2019/20198, 13/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDULVAHAP YILMAZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/20198)

 

Karar Tarihi: 13/3/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Yusuf KARABULAK

Başvurucu

:

Abdulvahap YILMAZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda yapılan aramada ele geçen bir dergide yer alan yazı içeriği sebebiyle disiplin cezası verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma ve örgütün faaliyeti çerçevesinde tehlikeli maddeleri bulundurma veya el değiştirme suçlarından hükümlü olarak Tekirdağ 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

3. Ceza İnfaz Kurumunda yapılan kısmi arama sonucunda başvurucunun bulunduğu odada, kapağında terör örgütü liderinin resminin yer aldığı, başlığında Kürtçe "40'emin salvegera PKK'ê piroz be partîya karkerên kurdistane" yazılmış ve Türkçeye çevrildiğinde "Kürdistan işçi partisi PKK'nın 40. yılı kutlu olsun." anlamına geldiği görülen ceza infaz kurumunda hazırlandığı anlaşılan bir dergi ele geçirilmiştir.Söz konusu dergide "QERÎNE KALO" başlıklı Kürtçe olarak yazılmış ve sonunda başvurucunun isminin yazılı olduğu bir yazıya da yer verilmiştir. Dergiye ilişkin yapılan içerik incelemesi sonucunda içinde başvurucunun da yer aldığı odada kalan kişiler hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

4. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu (Disiplin Kurulu) disiplin soruşturması sonucunda suç örgütlerinin eğitim faaliyetlerini yapma eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle başvurucu hakkında 11 gün hücreye koyma cezası verilmesine karar vermiş; kararda, dergide terör örgütü mensubu bazı örgüt üyelerinin fotoğrafları, örgüt liderinin resmi, örgütün 40. yılını kutlayan şiir, makale ve hikâyeler, 3. Zindan Direniş Konferansı'nın (3 aylık alan toplantısı) konu başlıkları, ayrıca örgüt propagandası yapan, suçu ve suçluyu öven yazılı ibareler olduğunu, adı geçenlerin militan tarzında örgütsel olarak hareket ettiğini, odalarına her gelen hükümlü/tutukluya terör örgütünün eğitim faaliyetleri kapsamında eğitim verdiğini, böylelikle örgütten ayrılmaların önüne geçmek istediklerini belirtmiştir.

5. Başvurucu, Disiplin Kurulunun kararına karşı Tekirdağ 2. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği, Disiplin Kurulu kararının usul ve kanuna uygun olduğunu ifade ederek şikâyetin reddine karar vermiş; gerekçesinde, arama sonucunda elde edilen dokümanlarla terör örgütünün diri tutulmasının, Ceza İnfaz Kurumunda benzer suçlardan kalan hükümlü veya tutukluların bir arada tutulmasının, örgütten ayrılmaların önlemesinin amaçlandığını belirtmiştir. Bu bağlamda, yazıların odadaki herkesin rahatlıkla ulaşıp okuyabileceği bir yerde tutulması nedeniyle suç örgütlerinin eğitim faaliyetlerini yapma disiplin suçunun sübuta erdiği sonucuna ulaşmıştır.

6. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurmuştur. Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) İnfaz Hâkimliği kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından bahisle anılan itirazı reddetmiştir.

7. Başvurucu, nihai kararı 30/5/2019 tarihinde tebliğ aldıktan sonra 17/6/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

10. Başvurucu; yazının kendisine ait olmadığını, el yazısı karşılaştırması yapılması gerektiğini, suç örgütlerinineğitim faaliyetini yapmadığını, yazılan yazı kendisine aitse de yazdıklarının sonucunda cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini, savunmalarının yargılama sürecinde dikkate alınmamasının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucuya uygulanan disiplin cezasının 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı HakkındaKanun'un 44. maddesine göre kanuni dayanağının bulunduğu, anılan dokümanların başvurucunun da içinde bulunduğu odada yer aldığı, Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu tarafından, başvurucunun yüklenen eylemi gerçekleştirdiği gerekçesiyle hakkında disiplin cezası verildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki şikâyetlerini genel olarak tekrarlamıştır.

12. Bazı dokümanların Ceza İnfaz Kurumundaki odada bulundurulması nedeniyle başvurucu hakkında verilen disiplin cezasına yönelik şikâyetlerin bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

13. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5) [2. B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Öte yandan ifade özgürlüğünün mutlak bir hak olmadığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlandırılabileceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).

14. Disiplin suç ve cezaları yönünden genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca, kanun kapsamındaki bir disiplin suçunun oluşabilmesi ve cezasının uygulanabilmesi için sadece her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre hükümlü hakkında kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Memiş Berber [1.B], B. No: 2017/38744, 20/10/2021, § 22).

15. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi, Ceza İnfaz Kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun’un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçunu oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5), §§ 43, 44; Cihat Özdemir [2. B.], B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22). Dolayısıyla somut olayda başvurucunun bulundurduğu dokümanın kurumdaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek nitelikte kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı incelenmelidir.

16. Somut olayda terör suçundan hükümlü olan başvurucu, ceza infaz kurumunda kaldığı odada bulunan el yapımı dergide yer alan bazı resim ve yazılar nedeniyle disiplin cezasına çarptırılmıştır. Disiplin Kurulu kararının gerekçesinde; başvurucunun da içinde yer aldığı aynı odada bulunan kişilerce hazırlanan derginin terör örgütünün 40. yılına ilişkin olarak düzenlendiği, kapağında örgüt liderinin resmine, içeriğinde örgütün 40. yılını kutlayan şiir, makale ve hikâyelere yer verdiği belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği dosyasına sunulan bilgi ve belgelerde de üzerinde Türkçeye çevrildiğinde "Kürdistan işçi partisi PKK'nın 40 yılı kutlu olsun" başlığı bulunan ve altında örgüt liderinin resmine yer verilen A4 kağıdından hazırlanmış bir doküman görülmektedir. Başvurucu tarafından da söz konusu doküman içeriğinde altında isminin yer aldığı bir yazı yazıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar başvurucu söz konusu yazının kendisine ait olmadığını ve derginin kaldığı koğuşta ele geçtiğinin ispatlanamadığını iddia etse de infaz hâkimliği disiplin soruşturması raporuna atıfla aksi yönde bir kabulde bulunmuş, ayrıca ek bir gerekçe olarak böyle bir derginin odada kalanların ortak kullanımda olmasının dahi cezalandırma için yeterli olduğunu belirtmiştir (bkz. § 5). Söz konusu derginin başvurucunun kaldığı odada ele geçtiği disiplin soruşturması evrakı uyarınca sabittir. Nitekim odada bulunan mahpus İ.D. tarafından 22/10/2018 tarihinde verilen dilekçede de bu husus doğrulanmıştır. Bu durumda eldeki başvuru kapsamındaki bilgi ve belgeler ışığında infaz hâkimliğinin anılan kabulünden ayrılmasını gerektiren bir neden bulunmamaktadır.

17. Terörle bağlantılı suçlardan tutuklu ya da hükümlü olan kişilerin odalarında bu nitelikteki bir yayının bulundurulmasının ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozabileceği ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyebileceği şüphe götürmez bir gerçektir. Kuşkusuz söz konusu içerikteki yayının ceza infaz kurumunda bulundurulmasının aynı zamanda düzenin ve güvenliğin sağlanması noktasında özellikle terör örgütlerine bağlılığı canlı tutmaya katkıda bulunacağı da unutulmamalıdır (Gıyasettin Aydın (2) [1. B.], B. No: 2017/17252, 1/7/2020, § 44).

18. Bu bağlamda disiplin cezasına konu olan ve aramada ele geçirilen dokümanın hazırlanma amacı dikkate alındığında başvurucunun üzerine atılı eylemin Ceza İnfaz Kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesini ve güvenliğin sağlanmasını zorlaştıracak ve kurumda disiplini bozacak nitelikte bir eylem olduğu değerlendirilmiştir. Suç örgütlerinin eğitim faaliyetini yapmak, örgütsel motivasyonu güçlendirmek, örgüte bağlılığı canlı tutmak, örgütün amaçlarını gerçekleştireceği ümidini aşılamak, örgütün korkutuculuk gücünü yaymak, örgütsel eylemleri yüceltmek, örgütün kurucu, yönetici veya üyelerini övmek amacıyla yapılan, ceza infaz kurumlarının güvenliği ve disiplinini tehdit eden, mahkûmların ıslahı amacı ile çatışan faaliyetlerin tamamının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Hazırlanan dergiyle örgütsel eğitim faaliyeti yapmanın, örgütsel motivasyonu güçlendirmenin ve örgüte bağlılığı canlı tutmanın amaçlandığı açıktır.

19. Sonuç olarak başvurucunun da kaleme aldığı yazıyla destek verdiğiterör örgütünün 40. yılını kutlamak amacıyla gerçekleştirilen doküman hazırlama eyleminin yüksek güvenlikli ceza infaz kurumunda bulunmanın gerektirdiği sorumluluğa aykırı olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Bu doğrultuda başvurucuya verilen cezanın zorunlu bir ihtiyacı karşıladığı, başvurucunun ifade özgürlüğünden beklenen fayda ile ceza infaz kurumundaki disiplinin temin edilmesi arasındaki dengenin sağlandığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan belirtilen durumla birlikte Ceza İnfaz Kurumu idaresinin konuya ilişkin takdir payı da dikkate alındığında başvurucuya eylemi nedeniyle verilen 11 gün hücreye koyma disiplin cezasının orantılı olmadığı da söylenemez.

20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir.

21. Açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 13/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Abdulvahap Yılmaz [1. B.], B. No: 2019/20198, 13/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı ABDULVAHAP YILMAZ
Başvuru No 2019/20198
Başvuru Tarihi 17/6/2019
Karar Tarihi 13/3/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda yapılan aramada ele geçen bir dergide yer alan yazı içeriği sebebiyle disiplin cezası verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi